Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/714 Esas
KARAR NO: 2022/592 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2022 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/26 Esas
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında uzun yıllardır ticari ilişki olduğunu, davalı şirketin müvekkilinden mallar satın aldığını, bu mallar karşılığında tanzim edilen faturaları ticari defterlerine işlediklerini, davalı şirketin müvekkiline olan borcunun uzun süre ödememesi nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalı şirketin itiraz ettiğini, sonra kısmi olarak ödeme yaptığını, ancak kalan bakiye ile masrafları ve vekalet ücretini ödemediğini, davalı şirketin ödeme güçlüğü içerisinde olduğunu ve hisse satışları ile özel bir fon tesis ettiklerini, mal kaçırma, şirket borçlarını ödememe gayesi içerisinde olduğunu belirterek, davalının menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerden hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirketin mağazalarında satılmak üzere ürün tedarik ettiği firmalarından biri olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmelerden biri normal vadeli sözleşme olup 21.06.2018 tarihli, diğeri satıştan ödemeli olup 10.01.2018 tarihli olduğunu, 10.01.2018 tarihli sözleşmeye göre, taraflar arasında çalışma ve ödeme şeklinin, satıştan ödemeli, 30+30 şeklinde olacağının kararlaştırıldığını, bu sisteme göre, ay içinde satılan ürünlerin ödemesinin, satıldığı ayın son günü vade kabul edilerek, bu tarihten 30 gün sonra sadece satılan malın ödemesinin yapıldığını, faturanın vadelendirmeye esas teşkil etmeyeceğini, vade ve ödenecek tutarın sözleşmede kararlaştırılan usule göre belirleneceğini, müvekkili şirketin vadeli, sat-öde (satıştan ödemeli), konsinye ve toplu alım şeklinde ürün tedarik ettiği 4 farklı tür tedarik sözleşmesi tipi olduğunu, davacı firma ile görüşülerek, farklı yöntemler arasından, satılan malın bedelinin ödenmesi esasına dayalı SAT-ÖDE yöntemi olarak adlandırılan sözleşme ile vadeli sözleşme tipi seçilerek 2 ayrı sözleşme imzalandığını, davacının, taraflar arasında sözleşme yokmuşçasına, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 250.889,64 TL asıl alacağından bahisle icra takibine geçerek, müvekkili şirkete ödeme emri gönderdiğini, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmeye göre, tahakkuk etmiş borcu bulunmadığından borca itiraz edildiğini, müvekkili şirketin kendilerine borcu bulunmadığını, taraf defterleri incelendiğinde bu durumun net olarak ortaya çıkacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/01/2022 tarih 2022/26 Esas sayılı kararında; “…Dosya kapsamı incelendiğinde; dava konusu alacağa ilişkin davalı tarafça verildiği iddia edilen mutabakat formunda herhangi bir imza bulunmadığı, davacı tarafça alacağın ispatına yönelik sadece cari hesap ekstresi sunulduğu, yalnızca davacı tarafın cari hesap ekstresi ile yaklaşık ispatın sağlanamadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiş…”gerekçesi ile, İhtiyati haciz talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İİK m. 257/I uyarınca ihtiyati haczin esas alacak bakımından şartlarının, bir para alacağının bulunması ve alacağın rehinle teminat altına alınmamış olması olduğunu, vekil eden alacağının bir para alacağı olduğunu, rehinle teminat altına alınmadığını ve muaccel olduğunun, mahkemeye sunulu cari hesap ekstresi, faturalar, evrakın davalı tarafından gönderildiğini gösterir mail ekran görüntüsü ile mutabakat formu ve davalı aleyhine taraflarınca başlatılmış olan icra takibinden anlaşılmakta olduğunu, somut olayda m. 257, II, b.2 de düzenlenen sebebin mevcut olduğunu, yine ihtiyati haciz kararının verilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, Davalı şirketin borcunun açıkça ikrarını içeren mutabakat formunun, davalı şirket tarafından vekil edenine davalı şirketin mail adresi aracılığıyla iletildiğini, anılan mutabakat formunun davalı şirket tarafından düzenlendiğini, bu bakımdan borçlu/davalı şirketin, borcunu açıkça ikrarını içeren belgeyi imzasız biçimde alacaklı/davacı vekil eden şirkete göndermesinin, hem somut durumu açıkça ortaya koyduğunu, hem de borçlunun taahhütlerinden kaçmak niyetinde olduğunu bariz biçimde gösterdiğini, Davalı şirketin ödeme güçlüğü içinde olduğunu bildirir 07.10.2021 tarihli belgenin davalı şirket tarafından herkese açık platformda/internet sitesinde yayınlandığını, davalının bu belgelere ilişkin inkarı da olmadığını, işbu açıklanan hususun dahi ihtiyati haciz talebinin kabulü için yaklaşık ispat ölçütünün sağlandığını gösterdiğini, Davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile vekil edeni tarafından başlatılan icra takibi akabinde 06.12.2021 tarihinde borcun tamamına itiraz ettiğini ve fakat aynı gün vekil edenine 29.000,00-TL tutarında kısmi ödeme yaptığını, ödemeye ilişkin fatura dekontunu mahkemeye ek olarak sunduklarını, işbu ödemenin, icra takibine konu edilen borcun ikrarı anlamına geldiğini, benzer şekilde davalı aleyhine vekil eden tarafından başlatılan icra takibi akabinde davalı şirketin, ödeme güçlüğü içerisinde olduğunu 07.10.2021 tarihli evrak ile iş ortaklarına bildirdiğini, ilgili evrakın mahkemeye ek olarak sunulduğunu, Bu kapsamda vekil edeni tarafından başlatılan icra takibinin akabinde davalı kendi ikrarındaki borca ilişkin takibin tamamına itiraz edip, akabinde vekil edenin alacağına kavuşmasını engellemek, taahhütlerinden kurtulmak, alacağını gizleyip kaçırmak maksadı ile bir takım iş ve işlemlerde bulunduğunu, mahkemeye sunulu 07.10.2021 tarihli evrakta davalı şirketin ödeme güçlüğü içerisinde olduğu ve hisse satışları ile özel bir fon tesis ettiklerinin gözlemlendiğini, dolayısıyla alacaklıların icra aşamasına geçmemesi için bildiri yayınlayarak bildiride belirtilen tarihlerde ödeme yapmamak ve ikrarındaki borca itiraz ederek vekil edenin ve daha bir çok alacaklısının alacağını almasını açıkça engellemek, davalının mal kaçırma şirket borçlarını ödememe gayesiyle kötü niyetli hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, ayrıca, e arşiv-faturaların tamamının ticari defterlerde kayıtlı olduğunu, bu faturaları da ihtiyati hacze delil niteliği taşıması bakımından ekte sunduklarını, dava konusu olay bakımından İİK m. 257-268 ile düzenlenen ihtiyati haciz hukuki şartlar ve sebeplerinin oluştuğunu ve kabulü gerektiğini belirterek, İlk derece mahkemesinin 17.01.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebinin vekil edenin içinde bulunduğu durum ve davalının açık kötü niyeti göz önüne alınarak teminatsız olarak kabulüne, aksi kanaatte olunması halinde gösterecekleri teminat karşılığında ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, itirazın iptali davasında ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen mahkeme ara kararının kaldırılarak, ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı, davalıya mal sattığını, bedellerini alamadığını ileri sürmüş; davalı ise, taraflar arasındaki sözleşmeye göre tahakkuk etmiş borçları bulunmadığını savunmuştur. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257. maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1. maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Somut uyuşmazlıkta, cari hesap ekstresi alacağın varlığını ve muaccel olduğunu yaklaşık olarak ispata yeterli değildir. Davacı tarafça dayanılan mutabakat mektubu imzalı olmadığı gibi yargılamanın bulunduğu aşamaya göre davalı şirketi bağlayıcı olup olmadığı tespit edilememektedir. Bu hali ile, iddia edilen alacağın bulunup bulunmadığı, karşı taraftan talepte bulunulabilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığının ancak yargılama ile belirlenebileceği, yargılamanın bulunduğu aşamaya göre karar tarihi itibariyle mübrez delillerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı, dolayısıyla muaccel bir alacağın varlığından söz edilemeyeceği gibi, 07.10.2021 tarihli belge genel mahiyette açıklama içermekte olup, borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya çalıştığını gösterir nitelikte olmadığı dikkate alındığında, ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı gözetilerek, mahkemece davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/04/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.