Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/703 E. 2022/966 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/703 Esas
KARAR NO: 2022/966 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2019
NUMARASI: 2019/436 Esas 2019/201 Karar
DAVANIN KONUSU: Banka Teminat Mektubunun İptali
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Dairemizden verilen 09/07/2020 tarih ve 2020/677 Esas – 2020/769 Karar sayılı karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/01/2022 tarih ve 2020/6604 Esas – 2022/590 Karar sayılı ilamı ile bozulmakla; dosyanın Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp duruşmalı olarak yapılan incelenmesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacı şirket’in ile davalı bankadan aldığı toplam 140.550,00 TL bedelli 26 adet teminat mektubunun teminat mektuplarının kendisine verildiği idareler tarafından kaybedildiğini, bir kısım teminat mektuplarının ise tüm aramalara rağmen bulunamadığını belirterek toplam değeri 150.550,00 TL. olan teminat mektubunun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; teminat mektubu ile banka, davacı şirket belirli bir riski üstlenmek suretiyle mektubun muhatabına (somut olayda dava dışı gümrük müdürlüklerine/mahkemelere) garanti vermekte olduğunu, üstlendiği riskin gerçekleşmesi halinde de vermiş olduğu bu garantiyi yerine getirmeyi, diğer bir ifade ile teminat mektup bedelini ödemeyi/teminat mektubunu paraya çevirmeyi üstlendiğini, bu hukuki ilişki içerisinde, teminat mektubu veren bir bankanın teminat mektubundan kaynaklanan sorumluluğunun sona ermesi için, teminat mektubu muhatabının bankayı ibra etmesi gerektiğini, ayrıca teminat mektupları kıymetli evrak niteliğinde olmadığını, yine asıllarının kaybedilmiş olması da hukuki durumda herhangi bir değişiklik yani, teminat mektuplarının iptalini gerektiren yahut riski ortadan kaldıran bir durum oluşturmadığını, kaldı ki, söz konusu teminat mektuplarından dolayı müvekkili Bankanın riskinin sona erdiğini yahut davacı tarafın teminat mektubu içeriği yükümlülüklerini muhataba karşı yerine getirip getirmediği müvekkili Banka tarafından bilinmediğini, bu davanın teminat mektuplarının muhatabı olan ilgili kurumlara karşı açılması gerekmekte olduğunu, müvekkili bankanın huzurdaki davada husumet ehliyeti bulunmadığını, bu itibarla da davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/12/2019 tarih ve 2019/436 Esas – 2019/201 Karar sayılı kararında; “Dava teminat mektubunun hükümsüzlüğü davasıdır. Mahkeme huzurundaki uyuşmazlık davacı şirket’in ile davalı bankadan aldığı teminat mektuplarının hükümsüz kalıp kalmadığı, kayıp olup olmadığı, davalı bankanın pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir. Dosya kapsamından davacının Halkalı Gümrük Müdürlüğü, İstanbul Trakya Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü, Atatürk Havalimanı Gümrük Müdürlüğü, Halkalı Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğü, Atatürk Havalimanı Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü, İstanbul 13. Ve İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne verilen toplam 26 adet teminat mektubunun hükümsüzlüğüne dairdir. Banka tarafından verilen cevap dilekçesinde teminat mektuplarının halen geçerli oldukları anlaşılmaktadır. Mahkememizce Gümrük Müdürlüklerine ilgili kendilerine verilen teminat mektuplarına dair müzekkere yazılmış; bu müzekkerelere; Trakya Serbest Bölge gümrük Müdürlüğü tarafından verilen 01/11/2019 tarihli cevapta … numaralı teminat mektubunun kayıtlarında mevcut olduğuna, Atatürk Havalimanı Gümrük Müdürlüğüne tarafından verilen 25/10/2019 tarihli cevapta 11 adet teminat mektubunun kayıtlarında mevcut olduğu, bir adet teminat mektubunun ise giriş kaydının bulunmadığına, Muratbey gümrük Müdürlüğü’nce verilen verilen 12/112019 tarihli cevapta 6 adet teminat mektubunun kayıtlarında mevcut olduğuna dair cevaplar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde teminat mektuplarının kaybedildiğini iddia etmiş ise de müzekkere cevaplarından teminat mektuplarının, verildikleri idari birimlerin kayıtlarında mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan teminat mektupları üçüncü kişinin fiilini taahhüt mahiyetinde bulunduğundan ve zamanaşımı süresinde bankaya başvurulması halinde bankanın teminat mektubu bedelini tazmin etmesi sözkonusu olacağından teminat mektubunun iptali veya hükümsüzlüğü davasının muhataba karşı açılması gerektiği, davacının teminat mektubundan dolayı sorumlu olmaması için, muhatabı tarafından iptali veya geri verilmesi, muhattabın teminat mektubundan dolayı bankayı ibra etmesi veya teminat mektubunun iptaliyle ilgili olarak kesinleşmiş mahkeme kararı sunması gerektiği, mektup muhatabının bulunmadığı bir davada teminat mektuplarının hükümsüzlüğü ve iptali iptali talebinin dinlenmesinin mümkün değildir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/5845 Es 2017/4926 K sayılı kararında da bu husus vurgulanmıştır. Tüm bu açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde davacının dava konusu mektupları tanzim eden bankaya dava açtığı anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere teminat mektubunun hükümsüzlüğü davasının, teminat mektubunun lehine düzenlendiği taraflara husumet yöneltilmeden görülmesi mümkün olmadığı”gerekçesi ile, Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirketin bir önceki unvanı … Tic. A.Ş. olup, bu unvanını değiştirerek … Ticaret A.Ş. Olduğunu, bu hususa dair Ticaret Sicil Gazetesi sureti dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, Müvekkili Şirketin, ihracat ve ithalatlar için çeşitli Gümrüklere ve İhtiyati Hacizler için mahkemelere sunmak üzere Davalı … Güneşli Şubesinden teminat mektuplarını aldığını, Bu Teminat Mektuplarından 24 adedi Gümrük Müdürlüklerine verildiğini. Gümrük Müdürlüklerine teslim edilen bu 24 adet Teminat Mektubu ilgili Gümrük Müdürlükleri tarafından kaybedildiğini, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/149 D.İş ve İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/149 D.İş nolu dosyalarına verildiğini, bu mahkemelere verilen 2 adet teminat mektubu, mahkemelerden iade alındıktan sonra müvekkili Şirkette muhasebe elemanları tarafından kaybedilerek zayi olduğunu, Teminat mektuplarının verilmesine konu olan tüm vecibeler ve işlemler bitmiş olup Müvekkili Şirketin tüm sorumlulukları sona erdiğini, fakat teminat mektupları kaybedildiği için Müvekkili Şirkete teminat mektuplarını veren Davalı …’ye karşı halen sorumluluklarını devam ettirmek zorunda kaldığını, 4. Yerel Mahkemeden, İlgili Gümrük Müdürlüklerinde zayi olan 24 adet teminat mektubunun ve Müvekkili Şirketin, muhasebe elemanlarının tedbirsiz ve dikkatsizliği sonucu kaybolan 2 adet teminat mektubuyla beraber toplam 26 teminat mektubunun iptalinin talep edilmesine rağmen yerel mahkemece ‘‘Pasif Husumet Yokluğu’’ gerekçe gösterilerek hukuka aykırı şekilde haklı davanın reddine karar verildiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2008/7767 E. 2010/589 K. Sayılı ve 21.01.2010 ) Yargıtay ilamıyla taleplerinin haklı olduğunu gösterdiğini,
İleri sürerek yerel mahkeme kararını kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemiz 09/07/2020 tarih 2020/677 Esas 2020/769 Karar sayılı ilk kararı ile; “Dava, toplam değeri 140.550,00 TL. olan 26 adet banka teminat mektubunun zayi( kayıp) olduğu gerekçesiyle iptali veya zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın Pasif Husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda talebin ileri sürülüş biçimine göre dava, teminat mektubunun zayi davası olduğu, HMK. 382/2-e maddesi uyarınca hasımsız görülmesi gerektiği halde davacının dava konusu mektupları tanzim eden bankaya karşı dava açtığı anlaşılmakta olup; İlk Derece Mahkemesince verilen kararda, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden…” gerekçesi ile, Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 25/01/2022 tarih 2020/6604 Esas 2022/590 Karar sayılı ilamında; “Dava, 26 adet teminat mektubunun teminat fonksiyonunun kalmadığı, bunlardan bir kısmının ise kaybedildiği ileri sürülerek hükümsüzlüklerine karar verilmesi istemine ilişkin olup davacı teminat mektuplarının lehdarı, davalı banka ise düzenleyeni (garanti veren) konumundadır. Yukarda belirtildiği üzere ilk derece mahkemesince bu yöndeki bir davanın mektupların muhatabı (garanti alan) kişi yahut kişilere yöneltilmesi gerektiği, münhasıran garanti veren bankaya husumet yöneltilerek açılan işbu davanın dinlenemeyeceği gerekçesiyle pasif husumet yokluğu (eksikliği) nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, davacı yanın istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, dava, teminat mektuplarının zayii nedeniyle iptali istemi olarak nitelenerek bu yöndeki bir davanın hasımsız açılması gerektiği, bu nedenle davalı olarak gösterilen bankaya pasif husumet yöneltilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararına vaki istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu bağlamda somut dava açısından verilen ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarına bakıldığında; her ne kadar her iki mahkemece de, davalıya pasif husumet yöneltilmesinin hatalı olduğu değerlendirilmiş ise de bu yöndeki sonuca davanın niteliği bakımından yapılan farklı değerlendirmeye dayalı olarak yine birbirinden farklı gerekçelerle ulaştıkları açıkça anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesiyle, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını düzelterek yeniden esas hakkında karar vereceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken anılan kanun hükmüne açıkça aykırı olarak, kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturacak şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olması doğru olmamış, bölge adliye mahkemesi kararının re’sen bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, 26 adet teminat mektubunun teminat fonksiyonunun kalmadığı, bunlardan bir kısmının ise kaybedildiği ileri sürülerek hükümsüzlüklerine karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece uyuşmazlığı, davacı şirket’in davalı bankadan aldığı teminat mektuplarının hükümsüz kalıp kalmadığı, kayıp olup olmadığı, davalı bankanın pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarında tesbit ettiği anlaşılmıştır. Davacı teminat mektuplarının lehdarı, davalı banka ise düzenleyeni (garanti veren) konumundadır. İş bu davada teminat mektubunun kendisinden kaynaklanan bir ihtilaf söz konusu olmayıp, uyuşmazlığın söz konusu mektuplarının hükümsüz kalıp kalmadığı noktasına ilişkin olmasına ve bu bağlamda somut dava açısından, ilk derece mahkemesince tesbit edilen uyuşmazlık doğrultusunda, teminat mektubunun hükümsüzlüğü davasının muhataba karşı açılması gerektiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabulüne yönelik davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dairemizce bozmaya uyularak yeniden karar verildiğinden, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/06/2019 tarih ve 2018/1434 Esas – 2019/4908 Karar sayılı ilamı dikkate alınarak, davacının istinaf sebepleri değerlendirilip istinaf taleplerine ilişkin olarak ayrıca karar verilmeksizin, uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamı uyarınca davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, 2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70.TL harcın dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.400,25.TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.319,55.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 8-İstinaf yönünden dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 9-İstinaf yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. Kısım 2. Bölüm 17/c maddesine göre hesap ve takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dair olarak, hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2022