Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/697 E. 2022/1519 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/697
KARAR NO: 2022/1519
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 08/06/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/26 Esas – 2021/502 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait olan Eyüp’teki taşınmazda daha önce … isimli restaurant faaliyetini sürdürmekte iken davalı davalı … ve oğlu diğer davalı …’un kiralamak istediklerini, tarafların anlaşması üzerine davalılara ait dava dışı … A.Ş.’nin … firmasından işletmeyi devir aldığını, devir bedellerinin bir kısmının elden bir kısmının da o dönemdeki şirket yetkilisi … tarafından keşide edilen senetlerle ödendiğini, yine müvekkili ile dava dışı … AŞ. arasında 01.09.2016 başlangıç tarihli ve beş yıllık kira sözleşmesi akdedildiğini, kira sözleşmesini …’un kefil olarak imzaladığını, kiracı şirket kira başlangıcından itibaren düzenli kirasını ödemekte iken 2017 Temmuz ayında kısmi kira ödeyip sonraki süreçte mecur da ticari faaliyetini devam ettirdiği halde hiçbir kira ödemediğini, müvekkilinin ihtarname göndererek alacağını talep etmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine şirket aleyhine İstanbul … icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden muaccel kira alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığını, ancak borcun yine ödenmediğini, ticari kayıtlar incelendiğinde, … AŞ’nin 21.01.2016 tarihinde …’un adamlarından … adına 50.000 TL bir sermaye ile kurulduğunu, yönetim kurulu başkanı ve temsil ve ilzama münferit yetkili olarak dava dışı …’ın atandığını, 01.09.2016 tarihinde şirket adresinin davaya konu mecur adres gösterilerek tescil ve ilan edildiğini, 09.12.2016 tarihinde yönetim kurulu başkanı, temsil ve ilzama yetkili olarak davalı …’un atandığını, 10.04.2017 tarihinde de şirket ünvanının … Tic AŞ olarak değiştirildiğini, yine bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul toplantısı yapılmadığını ya da herhangi bir karar ve ilanın mevcut olmadığını, … ve …’un kiracı … (eski …) şirketinin gerçek sahipleri olduklarını, diğer davalı …‘un da şirkette resmi sahip görünüp, bir menfaat birliği içerisinde bulunduğunu ve müvekkilini zarara uğratmak konusunda birlikte hareket ettiklerini, şirketin diğer gerçek sahibi …’un ise, resmiyette şirket hissedarı görünmeyip şirketin imza yetkili dışarıdan yönetim kurulu başkanı görüntüsüyle şirketi idare ettiğini, kısmen devir bedelini ve kira bedellerini kendi şahsi hesabından ödeyerek gizli sahipliğini ortaya koyduğunu, …’un, hem gizli şirket sahibi hem de 09.12.2016 tarihli kiracı şirketi tek imza ile yetkili yönetim kurulu başkanı olarak sorumlu olduğunu, davalı …‘un, şirketin görünürdeki sahibi görünerek kendisinin şirketin resmiyette %100 hissedarıymiş gibi göstermesinde kusurunun bulunduğunu, bu nedenlerle öncelikle gizli sahiplik, olgu organ ve yöneticilik sıfatlarından ötürü zararın kendilerinden müştereken ve müteselsilen tazminini talep ettiklerini, olmadığı takdirde tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalılardan müştereken ve müteselsilen zararın tazmini gerektiğini, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlüklerin ihlal edildiğini, özen, bağlılık yükümlülüğün ihlal edildiğini, sermaye hakkında yanlış beyanlar, tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınıp borçlarını inkar ederek ve işletmeyi devir parasını kira parasıymış gibi ileri sürüp üstüne alacaklı olduğunu ileri sürerek kötü niyetli, güveni suistimal ve dolandırmak eylemlerinde bulunulması nedenleri ile, davalıların müvekkiline karşı kira borçları ve tüm fer’ilerinden sorumlu olduklarını belirterek, 500.000 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müşterekken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekil cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin görevsiz olduğunu, kira davalarının Sulh Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, şirket sorumlusunun … olmasına rağmen diğer müvekkillerine açılan davada husumet itirazında bulunduklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, 2 yıllık kira bedelinin bir kısmının peşin bir kısmının ise 8 adet senetle toplam 1.450.000.-TL olarak ödendiğini, icra hukuk mahkemesinde açılmış olan davanın İstanbul BAM tarafından bozulduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/06/2021 tarih ve 2021/26 Esas – 2021/502 Karar sayılı kararı ile; ” … davanın dayanağının kira alacağı olduğu, buna göre davaya bakmaya SHM’ nin görevli olduğu, mahkememizin görevli olmadığı, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu ve davanın her aşamasında mahkemece resen nazara alınması gerektiği anlaşıldığından yetkisizlik kararı verilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kira sözleşmesinin tarafının dava dışı … A.Ş. ( eski unvanı … A.Ş.) olup, kiracı şirket hakkındaki kira alacağı takibinde alacak tahsil edilemediği için, şirketin sahibi ve temsilcileri olan davalılar aleyhine TTK kapsamında yöneticinin ve gizli ortağın sorumluluğu ile perdenin aralanması sorumluluğu nedeniyle görevli Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını, Doktrin temel kaynakta belirtildiği üzere, “YK üyelerine karşı açılacak sorumluluk davası TTK’nın 4.maddesi uyarınca bir mutlak ticari davadır; diğer bir anlatımla YK üyeleri aleyhine açılacak sorumluluk davası asliye hukuk ve ticaret mahkemesi arasındaki görev ayırımında ticaret mahkemesinin görevine girmektedir” (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku, İst.2019, C.1, paragraf 611c, sh.448-449). şeklinde olduğunu ( Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 23.10.2017 tarih ve 2017/ 3979 Esas – 2017/ 5598 Karar) Davalıların kiracı olmadıklarının dosya incelendiğinde görüleceğini, davanın konusunun kira alacağı olmadığı, dava dışı şirketin ödenmeyen kira borcundan ötürü dava dışı şirketin yönetici ve gizli ortağı aleyhine açılmış bir sorumluluk davası olduğu hususları gözden kaçırılarak görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı tarafça, davacıya ait taşınmazın, gerçekte davalılar … ve …’a ait olan dava dışı … Tic A.Ş adına kiralanmasına rağmen ödenmeyen kira borçlarının olduğu, şirket aleyhine kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine rağmen ödeme yapıldığı, davalılar … ve …’un taşınmazı kiralayan dava dışı şirketin gerçek sahipleri ve gizli ortakları, davalı …’un ise dava dışı şirketin sahibi olmamasına rağmen kendisini resmiyette %100 hissedar olarak gösterdiği, davalıların gizli sahiplik, organ ve yöneticilik sıfatlarından dolayı davacı zararından sorumlu oldukları belirtilerek, davacı alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Mahkemece, davanın dayanağının kira alacağı olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, karar karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Hukuk davalarında taraflar iddia ve savunmaları kapsamında vakıa ve delilleri ibraz edecekler, hukuki vasıflandırmayı ise HMK 33. maddesi uyarınca mahkemeler yapacaktır. Dava dilekçesindeki anlatım ve davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesindeki; davanın konusunun yönetici ve gizli ortağın sorumluluğu ile perdenin aralanması sorumluluğu olduğu, yönetici ve gizli ortağın TTK ve TMK gereğince şahsi sorumlulukları nedeniyle davalılara dava yöneltildiği şeklindeki beyandan da anlaşılacağı üzere, uyuşmazlığın, başlı başına kira ilişkisinden kaynaklanmadığı, davadaki talebin, kira ilişkisinin kurulduğu şirketten talep edilen kira bedeli olmayıp şirket alacaklısı üçüncü kişi tarafından şirket yöneticisine karşı açılan sorumluluk davası ve şirket yöneticisi ile birlikte davacı zararına hareket eden şirketin gerçek ve yönetici ortaklarının tüzel kişilik perdesi kaldırılarak borçtan sorumlu tutulmaları istemine ilişkin olduğu anlaşılmakla, davaya bakmaya ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2021 tarih ve 2021/26 Esas – 2021/502 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.