Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/687 E. 2022/1518 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/687
KARAR NO: 2022/1518
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 13/01/2022
NUMARASI: 2020/573 Esas – 2022/20 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, davalı şirketin müvekkiline olan mevcut ve doğacak borçlarının teminatı olarak 3. şahıs … adına kayıtlı bulunan İstanbul İli, Zeytinburnu İlçesi, … Mah., … Pafta, … Ada, … Parsel sayılı, 7.280,00 m2 yüzölçümlü, … Fabrika Ve Müştemilatı nitelikli taşınmazın 1/3 hissesi üzerinde müvekkili şirket lehine 2.000.000,00-TL bedelli olarak Zeytinburnu Tapu Müdürlüğü’nde 31/12/2008 tarih ve … yevmiye no ile ipotek tesis edildiğini, ticari ilişki neticesinde müvekkili şirketin davalı şirketten bakiye 1.545.614,18-TL alacağı doğduğunu, davalının borcu ödemediğini, Bakırköy … Noterliği’nin 23.08.2011 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek davalı şirkete ve vefat eden ipotek borçlusu …’in mirasçılarına tebliğ edildiğini, ihtarnameyi tebliğ alan davalı şirket ve vefat eden ipotek borçlusu …’in mirasçılarının yasal 8 günlük süre içerisinde borca itiraz etmediklerini, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla 07.10.2011 tarihinde başlatılan icra takibinde davalı-borçlu … Tic. A.Ş. ile ipotek borçlusu … mirasçıları …, …, …’ya İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu ile Takipte icra emri gönderildiğini ve gönderilen Örnek 6 İcra Emri borçlulara tebliğ edilerek takibin kesinleştiğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip konusu taşınmazın satışı için işlemlere devam edilirken gayrimenkul satışları için özel yetkilendirilen Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün kurulması üzerine icra dosyasının yetkisizlikle kapatılarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini, … Esas numarasını aldığını, işbu icra dosyası üzerinden takip konusu taşınmazın satışı için işlemlere devam edildiğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan 23.02.2015 tarihli ihale sonucu takip konusu taşınmaz satılmışsa da Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 10.11.2015 tarihli, 2015/228 Esas, 2015/1069 Karar sayılı ilamı ile bu ihalenin feshine karar verildiğini, ayrıca takip borçlularından … tarafından açılan dava neticesinde Bakırköy 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 08.11.2019 tarihli, 2016/627 Esas, 2018/1121 Karar sayılı ilamı ile ; “takip alacaklısının İİK 150/1 maddesinde belirtilen nitelikte bir kredi kurumu olmadığından alacaklının bu maddeden yararlanmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla alacaklı tarafından borçlular aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamayacağı ve bu hususun süresiz şikayete tabi olduğu” gerekçesiyle davacı … yönünden icra emrinin iptaline karar verildiğini, İcra emrinin iptaline ilişkin verilen söz konusu karar sadece … yönünden hüküm ifade etmekte ise de takip alacaklısının İİK 150/1 maddesinde belirtilen nitelikte bir kredi kurumu olmaması halinde borçlular aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamayacağı ve bu hususun süresiz şikayetetabi olduğuna ilişkin karar dikkate alındığında diğer borçlular da her zaman süresiz olarak şikayette bulunup icra emrinin iptalini sağlayabileceklerinden, takip yolunun değiştirilmesi zorunluluğu doğduğunu, ipotek borçlusu …’in takip öncesinde vefat etmesi üzerine, … adına mirasçıları olan eşi … ile çocukları … ve …’nın takipte borçlu olarak gösterildiğini, ancak sonrasında …’inde vefat ettiğini, ipotek borçlusu olarak sadece … ve …’nın kaldığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numarasını alan icra dosyasında takip yolunun değiştirildiğini ve İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamsız Takip şeklinde takibe devam edilip borçlularına Örnek 9 Ödeme Emri gönderilmesinin talep edildiğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu … Tic. A.Ş. ile ipotek borçlusu … mirasçıları … ve …’ya İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamsız Takipte Örnek 9 ÖDEME EMRİ gönderildiğini, takibin kesinleştiğini, ancak UYAP sistemi üzerinden 03.02.2020 tarihinde icra dosyasına gönderilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına itiraz edildiğinden, davalı şirket yönünden takibin durduğunu, davalının itirazı haksız olup itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında düzenlenen 09.08.2011 tarihli Cari Hesap Mutabakatı ile davalı-borçlu şirketin müvekkili şirkete 1.545.614,18-TL borcu bulunduğunu beyan ve kabul ettiğini, davalının icra dosyasına ipotekli taşınmaz kiracısı tarafından İİK 150/b maddesi gereğince yapılan kira ödemeleri düşülmeden gönderilen ödeme emrinin hatalı olduğunu beyan ettiğini, yeni bir takip başlatılmayıp, 07.10.2011 tarihinde başlatılan takipte takip yolu değiştirilerek işlemlere devam edildiğini, takip konusu ipotekli taşınmaz kiracısı tarafından İİK 150/b maddesi gereğince icra dosyasına yapılan kira ödemelerinden kaynaklanan tahsilatlar düşülmeden takip tarihindeki aymı tutarlar üzerinden borçlulara Örnek 9 Ödeme Emri gönderilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, icra dosyasına yapılan kira ödemelerinden kaynaklanan tahsilatların İcra Müdürlüğü’nce infaz aşamasında dikkate alınacağını, takip konusu ipotekli taşınmaz kiracısı tarafından İİK 150/b maddesi gereğince icra dosyasına yapılan kira ödemelerinden kaynaklanan tahsilatların, 07.10.2011 tarihinde başlatılan takipte takip sonrası işleyen faiz ve masraf tutarlarını karşılamadığından icra dosyasına yapılan bu ödemelerin 1.545.614,18-TL asıl alacak ve 18.420,33-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.564.034,51-TL’lik takip tutarından düşülmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek, davalı şirketin Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, takip tarihi olan 07.10.2011 tarihinden itibaren asıl alacağa ticari avans faizi işletilmesine, dava konusu alacak miktarı üzerinden hesaplanacak %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkâr tazminatıyla birlikte yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu edilen borç miktarında üçüncü kişilerin borç ödemelerinin dikkate alınmadığını, 03.02.2020 tarihli borca itiraz dilekçelerinde belirtildiği üzere 2011 yılı sonrasında başlatılan takipte gönderilen haciz yazılarına istinaden 3. Şahıslar tarafından yapılan ödemeler dikkate alınmadan 2011 tarihli ödeme emrinin aynen tebliğ ettirildiğini, aradan geçen süreç içerisinde 3. Şahıslarca yapılan ödemelerin iddia edilen borç miktarından düşülerek ödeme emri gönderilmesi gerekirken, icra dosyasında yapılan tahsilatlar göz önüne alınmayarak tebliğ ettirilen ödeme emri ile afaki bir borç miktarının ortaya koyulduğunu, İİK m. 150/b kapsamında işbu huzurdaki dava tarihine kadar olan yapılan kira ödemelerinin borç miktarından düşülmesi gerektiğini, takip sonrasında itirazın iptali davası açılmışsa, takip sonrası ve fakat dava öncesinde yapılan ödemelerin itirazın iptali davası bakımından göz önüne alınması gerektiğini, müvekkili şirketin borç miktarı tespit edilirken takip sonrasında yapılan ödemelerin de hesaba katılması gerektiğini, huzurdaki davaya konu olan icra takibinde …’in de takip borçlusu olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu, … tarafından açılan mirasın reddi davasının İstanbul Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/665 E. 2016/611 K. sayılı ilamı ile davanın kabulü şeklinde sonuçlandığını, …’in mirasçılarının da mirasın reddine ilişkin olarak açtığı dava da İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesi 2017/276 E. ve 2018/289 K.Sayılı ilamı ile davanın kabulü şeklinde sonuçlandığını, ipotek borçlusu olan …’in vefatı üzerine geride kalan mirasçılarından eşi …’in de ölmesi üzerine mirasçı olarak çocukları … ile …’nın kaldığını, …’in de yukarıda izah edildiği üzere mirası reddettiğini, huzurdaki davaya konu icra takibinde herhangi bir taraf sıfatı olmamasına rağmen, …’in de takip borçlusu olarak gösterilerek ödeme emri tebliğ ettirilmesinin usul ve yasaya aykırılık taşıdığını, taraflar arasında yazılı olarak yapılan cari hesap sözleşmesi bulunmadığından cari hesap ilişkisine yönelik hükümlerin somut uyuşmazlık bakımından uygulanamayacağını, somut uyuşmazlıkta her ne kadar dosya kapsamına sunulan ve davacının ikame ettiği davanın dayanaklarını oluşturan cari hesap ekstresi ve cari hesap mutabakatları mevcut olsa da taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan faturaların, tarafların ticari defterleriyle örtüşmediği sürece borca dayanak yapılamayacağını, borcun likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/01/2022 tarih 2020/573 Esas – 2022/20 Karar sayılı kararında; “…Dava dosyası içinde bulunan davaya dayanak Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ve Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyalarının incelenmesinden; davacı tarafça ilk olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında ipoteğin ilamlı paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı, Bakırköy Adliyesinde gayrimenkul satışları için yetkilendirilen içra dairesinin kurulması üzerine dosyanın yetkisizlikle Bakırköy …İcra Müdürlüğüne gönderildiği ve bu müdürlüğün … esas sayısını aldığı,Bakırköy …İcra Müdürlüğü tarafından çıkartılan icra emrinin Bakırköy 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 08/11/2018 gün ve 2016/627 esas,2018/1121 karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiği, bunun üzerine takip alacaklısı davacının 23/01/2020 tarihinde borçlulara Örnek No 9 (İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu ile Takipte) ödeme emri gönderilmesini talep ettiği, ödeme emrinin takip borçlusu davalıya 28/01/2020 tarihinde aynı dosya numarası üzerinden tebliğ edildiği, takip borçlusu davalı vekilinin süresi içinde 03/02/2020 havale tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği ettiği anlaşılmaktadır. İİK.’nun 43. maddesine göre; alacaklı başlatmış olduğu takip yolunu bir defaya mahsus olmak üzere değiştirebilir. Ancak, takip yolunun değiştirilmesi haciz yolundan iflas yoluna, iflas yolundan haciz yoluna şeklinde gerçekleştirilmesi suretiyle olur. Somut olayda takip alacaklısı davacı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibini, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe çevirmiş olup, talep anılan Kanun hükmü kapsamında değildir.(Yüksek Yargıtal (Kapatılan) 19 ncu Hukuk Dairesinin 05/10/2017 gün ve 2017/119 esas,2017/6664 karar sayılı ilamı) Usulüne uygun takip yapılması itirazın iptali davasının şartı olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmekte olup somut olayda usulüne uygun bir takip bulunmadığı anlaşıldığından davanın usulüne uygun icra takibine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine,karar verilmesi …”gerekçesi ile; 1-Davanın, usulüne uygun icra takibine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, takip yolunun değiştirilmesinin İİK.’nun 43. maddesine göre sadece haciz yolundan iflas yoluna, iflas yolundan haciz yoluna şeklinde bir defaya mahsus olmak üzere gerçekleştirilebileceğini, somut olayda takip alacaklısı davacının ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibini, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe çevirme talebinin anılan Kanun hükmü kapsamında olmadığı belirtilmiş ise de, yapılan değerlendirmelerin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu olayda takip yolunun değiştirilmesini değil İcra Müdürlüğünce yapılan hatalı işlemin düzeltilmesinin söz konusu olduğunu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda; dördüncü bap’ta Haciz yoluyla takip, beşinci bap’ta rehnin paraya çevrilmesi ile takip ve altıncı bap’ta iflas yoluyla takip olmak üzere üç ayrı takip yoluna yer verildiğini, beşinci bap’ta düzenlenen rehnin paraya çevrilmesi ile takip ise taşınır rehninin paraya çevrilmesi ve ipoteğin paraya çevrilmesi olmak üzere iki başlık altında düzenlendiğini, dava konusu takip dosyası açısından da uygulanacak olan İpoteğin Paraya Çevrilmesi’ne ilişkin yasal düzenlemelere ise İİK 148 ve devamı maddelerinde yer verildiğini, İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte, İcra İflas Kanunu 148. maddesine göre taşınmaz ipotek alacaklısının yapacağı iş, yetkili veya taşınmazın bulunduğu yer icra dairesine elindeki ipotek belgesinin akit tablosunun tapu idaresince verilmiş resmi bir örneğini ibraz ederek alacağın miktarını bildiren takip talebinde bulunmaktan ibaret olduğunu, ipotek alacaklısı tarafından İİK 58. maddeye göre düzenlenecek olan takip talebinde ise, ipotek takibinin ilamlı veya ilamsız olduğuna ya da borçlulara icra emri veya ödeme emri gönderilmesi gerektiğine ilişkin herhangi bir ifade yer almadığını, ipotek alacaklısı tarafından ibraz edilen ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva edip itmediğini değerlendirme ve bu değerlendirme neticesinde borçlulara İİK 149. maddesi gereğince İcra Emri mi yoksa İİK 149/b maddesi gereğince Ödeme Emri mi gönderileceğine karar verme yetkisi ve görevinin İcra Memuruna ait olduğunu, dolayısıyla davaya konu icra takibinde olduğu gibi ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarı içermediği halde borçlulara icra emri gönderilmesinin tamamen İcra Memurunun hatalı işlemi olduğunu, Davaya konu icra takibine yönelik borçlulardan …’in şikayeti üzerine Bakırköy 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 09/04/2015 tarihli, 2015/276 Esas, 2015/421 Karar sayılı ilamı ile özetle “…kayıtsız koşulsuz bir para borcu ikrarını havi olmayan limit ipoteğine dayalı olarak ilamlı takip yapılabilmesi için alacağın İİK 150/ı maddesinde belirtilen nitelikte bir alacak olması gerektiği, somut olayda takip alacaklısı İİK 150/ı maddesinde belirtilen nitelikte bir kredi kurumu olmadığından alacaklının bu maddeden yararlanmasının mümkün olmadığı, hal böyle olunca da ilam niteliğinde olmayan bir belgenin icra müdürlüğünce ilamlı takibe konu yapılmasının süresiz şikayete tabi olacağı” gerekçesiyle davacı yönünden takibin iptaline karar verildiğini, söz konusu kararın taraflarınca temyiz edilmesi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda ise Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2016/13203 Esas 2016/15316 Karar sayılı 31/05/2016 tarihli kararı ile ; “…Mahkemece yerinde bir gerekçe ile limit ipoteğinin takip konusu olduğu kabul edildiğine ve alacaklı İİK’nun 150/ı maddesinde sayılan kişilerden ve 6361 Sayılı Kanuna göre kredi veren finans kuruluşlarından olmadığına göre alacaklı tarafından borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamaz ve borçluya örnek 6 icra emri gönderilemez. Ancak ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarı içermemesi alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılmasına engel değildir ve bu durumda borçluya örnek 9 ödeme emri gönderilmesi gerekir. Mahkemece şikayetin kısmen kabul edilerek icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle takibin iptaline ilişkin verilen yerel Mahkeme kararını bozmuş olduğunu, mahkemece bozma kararına uyulup Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yeni bir hüküm tesis edilerek Bakırköy 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 08.11.2019 tarihli, 2016/627 Esas, 2018/1121 Karar sayılı ilamı ile, davacı yönünden bu kez icra emrinin iptaline karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, İcra emrinin iptaline ilişkin verilen söz konusu karar sadece … yönünden hüküm ifade etmekte ise de takip alacaklısının İİK 150/ı maddesinde belirtilen nitelikte bir kredi kurumu olmaması halinde borçlular aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamayacağı ve bu hususun süresiz şikayete tabi olduğuna ilişkin karar dikkate alındığında, diğer borçlular da her zaman süresiz olarak şikayette bulunup icra emrinin iptalini sağlayabileceklerinden taraflarınca söz konusu mahkeme kararının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ibraz edilerek, borçlulara Örnek 9 Ödeme Emri gönderilmesinin talep edildiğini, bunun üzerine icra müdürlüğünce ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarı içermediği halde borçlulara icra emri gönderilmesi şeklinde başlangıçta yapılan hatalı işlem düzeltilerek Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu … Tic. A.Ş. ile ipotek borçlusu … mirasçıları … ve …’ya İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamsız Takipte Örnek 9 ödeme emri gönderildiğini, dava konusu olayda takip yolunun değiştirilmesi değil İcra Müdürlüğünce yapılan hatalı işlemin kesinleşmiş mahkeme kararı doğrultusunda düzeltilmesinin söz konusu olduğunu, sunulan nedenlerle mahkeme karar gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, Mahkemenin vermiş olduğu 13.01.2022 tarihli usulden red kararının, “usuli kazanılmış hak” kavramına da aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu icra takibine ilişkin borçlulardan …’in şikayeti üzerine Bakırköy 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 09/04/2015 tarihli, 2015/276 Esas, 2015/421 Karar sayılı ilamı ile verilen takibin iptali kararının temyiz incelemesi neticesinde verilen Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 31.05.2016 tarihli, 2016/13203 Esas 2016/15316 Karar sayılı ilamındaki “…ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarı içermemesi alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılmasına engel değildir ve bu durumda borçluya örnek 9 ödeme emri gönderilmesi gerekir. Mahkemece şikayetin kısmen kabul edilerek icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesine dayanan bozma kararı ve işbu bozma kararına uyularak takibin değil sadece icra emrinin iptali yönünde verilen ve kesinleşen Bakırköy 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 08.11.2019 tarihli 2016/627 Esas 2018/1121 Karar sayılı kararı, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası açısından müvekkili lehine doğmuş usuli kazanılmış hak niteliğinde olduğu gibi söz konusu icra dosyasına yapılan itirazın iptaline ilişkin görülen işbu dava dosyası açısından da usuli kazanılmış hak niteliğinde olduğunu, Mahkemece icra takibine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin verilen kararının gerekçe kısmında ; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibin, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe çevrilerek takibe devam edilemeyeceği belirtildiğini ve buna dayanak olarak Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 05/10/2017 tarihli, 2017/119 Esas, 2017/6664 Karar sayılı ilamın gösterildiğini, taraflarınca yapılan araştırmada mahkemece emsal alınan işbu Yargıtay kararındaki ; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe çevrilerek takibe devam edilemeyeceğine ilişkin görüşle aynı yönde olan ikinci bir Yargıtay kararına rastlanılmadığını, dolayısıyla aynı görüşte başka hiçbir örneği olmayan Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 05/10/2017 tarihli, 2017/119 Esas, 2017/6664 Karar sayılı ilamı münferit bir karar olduğundan emsal niteliği taşımadığını, İçtihadı Birleştirme Kararları dışında diğer yerel veya yüksek Mahkeme kararlarının dava dosyalarında bağlayıcı özelliği bulunmadığını, Yargıtay ve BAM dairelerinin aynı uyuşmazlıklarda farklı kararlar verdikleri göz önüne alındığında tek başına bir Yargıtay veya BAM kararının yerel Mahkemeler açısından emsal karar olarak dikkate alınmasının hatalı olacağını, ancak Yargıtay ve BAM dairelerinin verdikleri kararların yerel Mahkemeler açısından yol gösterici nitelikte olduğunu, bu kararların yerel Mahkemelerce verilecek hükümlerde emsal karar olarak dikkate alınması için ise içtihadın müstekar (yerleşmiş, kökleşmiş, sabit, hiç değişmeyen) hale gelmiş olmasının önem arz ettiğini, huzurdaki davaya konu uyuşmazlıkla birebir aynı nitelikteki uyuşmazlıklara ilişkin verilen müstekar hale gelmiş emsal Yargıtay içtihatları dikkate alındığında Mahkemece usulüne uygun icra takibine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin verilen kararın hatalı olduğunun açıkça anlaşıldığını ( davaya konu uyuşmazlık açısından emsal nitelikteki Yargıtay 12. HD 31.05.2016 2016/13203 E. 2016/15316 K. (İşbu karar huzurdaki davaya konu icra takibine ilişkin verilmiştir.)– Yargıtay 12. HD 20.01.2021 2020/4861 E. 2021/650K —Yargıtay 12. HD 29.06.2020 2019/8166 E. 2020/5801 K.— Yargıtay 12. HD 04.07.2019 2018/9240 E. 2019/12038 K.—Yargıtay 12. HD 06.12.2018 2018/1538 E. 2018/12948 K.— Yargıtay 12. HD 25.05.2017 2017/2607 E. 2017/7985 K.—Yargıtay 12. HD 12.04.2016 2015/34516 E. 2016/10681 K.—Yargıtay 12. HD 28.09.2015 2015/17400 E. 2015/22047 K.) Bir kısmına yer verilen ve aynı görüşte daha bir çok emsali bulunan müstekar nitelikteki Yargıtay içtihatlarında açıkça belirtildiği üzere; özel hukuk tüzel kişisi alacaklının, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapması usulsüz ise de ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermemesi alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılmasına engel olmadığını ve bu durumda aynı icra dosyasından borçlulara İİK’nun 149/b maddesi uyarınca Örnek 9 Ödeme Emri gönderilebilir olduğunu, mahkemenin müstekar nitelikteki Yargıtay içtihatlarını emsal olarak dikkate almak yerine aynı görüşte başka bir örneği olmayan münferit bir Yargıtay kararını esas alarak vermiş olduğu usulden red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkeme kararının usul ekonomisi ilkesine tamamen aykırı olduğunu, mahkemenin yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve kesinleşen İcra Mahkemesi kararına aykırı olarak vermiş olduğu 13.01.2022 tarihli usulden red kararı neticesinde, borçlular hakkında en baştan yeni bir icra takibi yapılması ve yeniden başlatılacak bu takibe itiraz halinde de yeni bir itirazın iptali davası açılması gerekeceğini, bu durumun yargılama ve takip işlemlerinin gereksiz bir şekilde uzamasına ve gereksiz yere ilave gider yapılmasına neden olacağını, mahkemece verilen usulden red kararının Anayasa’nın 141. maddesi 4. fıkrasında ve HMK’nun 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğunu belirterek, Hukukun temel ilkelerine, yerleşik içtihatlara, usul ve yasaya aykırı olarak verilen Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.01.2022 tarihli, 2020/573 Esas ve 2022/20 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile; dava dışı şahıslar ile birlikte davalı şirket aleyhine 1.545.614,18 TL asıl alacak + 18.420,33 TL faiz olmak üzere toplam 1.564.034,51 TL alacağın tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı, Bakırköy Adliyesinde gayrimenkul satışları için yetkilendirilen içra dairesi kurulması üzerine dosyanın yetkisizlikle Bakırköy …İcra Müdürlüğüne gönderildiği ve bu müdürlüğün … esas sayısını aldığı, Bakırköy … İcra Müdürlüğü tarafından çıkartılan icra emrinin borçlulardan …’in yaptığı şikayet üzerine Bakırköy 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 08/11/2018 gün ve 2016/627 esas,2018/1121 karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiği, bunun üzerine takip borçlularına Örnek No 9 ödeme emri gönderildiği, takip borçlusu davalı vekilinin borca itiraz ettiği ettiği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince, davacının ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle ilamlı icra takibini ilamsız icra takibine çevrilemeyeceği, çevrilmesi halinde usulüne uygun başlatılan bir takip olmayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Mahkemenin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibin, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe çevrilmesinin İİK’nın 43. maddesi kapsamına girmeyeceği kabulü yerinde olmakla birlikte, Bakırköy 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 08/11/2018 tarih 2016/627 esas 2018/1121 karar sayılı ilamı ile sadece borçlulardan … yönünden icra emri iptal edilmiş olup, davalı şirket yönünden icra emri iptal edilinceye kadar tüm hukuki sonuçları ile ortadadır. Dolayısıyla davalı şirket hakkında devam eden, geçerli ve usulüne uygun bir takip bulunduğu dikkate alındığında, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı yoktur. Mahkemece bu gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş ise de verilen karar sonucu itibarı ile doğrudur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulüne, HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ İLE; HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca gerekçesi düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2022 tarih ve 2020/573 Esas – 2022/20 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; Davanın HMK 114/1-h maddesinde yazılı hukuki yarar dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 18.889,63 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 18.808,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 6-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 80,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 7-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 72,00 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş- dönüş masrafı olmak üzere; toplam 292,7 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 27/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.