Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/662 E. 2022/1014 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/662 Esas
KARAR NO: 2022/1014 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/53 Esas – 2022/63 Karar
TARİH: 27/01/2022
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili firma İstanbul Sarıyer’de faaliyet göstermekte iken 2015 yılından beri yurtdışında iş yürütmekte olduğunu, şirket yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilinin yurtdışında ikamet etmekte olduklarını, müvekkili şirket henüz yeni yurtdışına gitmiş iken bir icra takibi kapsamında haciz ve tahliye işlemleri yapıldığını, 23/08/2017 tarihinde İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2016/750 E. Sayılı dosya numarasıyla görülen davada defterlerin tahliye işlemi nedeniyle taşındığı ve eşya istifi arasında bulunamadığı belirtilerek defter ibrazı ya da yerinde inceleme için ek süre talebinde bulunulduğunu, yönetim kurulu başkanı yurtdışında olduğu için şirket defter ve belgeleri de dâhil olmak üzere haczedilmeyen özel eşyaları şirket çalışanı …’ın teslim aldığını ve akabinde yönetim kurulu başkanına şirket defterleri ve belgelerinin ulaştırıldığını, davacı firmanın davalı olduğu İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/ 289 E. Sayılı dosyasında defter incelemesi için süre verildiğinde şirket yetkilisine ulaşıldığını, ancak yetkilinin ofiste defterleri bulamadığını 12/01/2022 günü bildirdiğini, yaptığı araştırmada defter ve belgelerin çok eski olması sebebiyle yabancı çalışanlar tarafından ne olduğu bilinmediğinden atılma ihtimalinin ya da kutusuyla birlikte çalınma ihtimalinin olduğu kanaatine vardığını, 2012/2013/2014 yıllarına ait gelir gider belgeleri, faturalar, yevmiye, defter-i kebir ve envanter defteri dahil olmak üzere hiçbir defter ve belgeye ulaşamadığını, müvekkil firma tüm defter ve belgeleri çalıştıkları ya da yaşadıkları yerlerde muhafaza ederek güncel çalışmalar yürüttüğünden dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davrandıkları kanaatine varılmaması gerektiğini, zira defterler yaklaşık 10 yıl öncesine ait olduğundan sararmış vaziyette olduğunu, dolayısıyla ne olduğunu bilmeyen insanların bu defterlerin işe yaramaz olduğunu düşünüp iyilik olsun diye ya da görevleri gereği temizlenmesi gereken bir şeyler olduğunu düşünmelerinin hayatın olağan akışına uygun olduğunu ileri sürerek müvekkili şirketin 2012/2013/2014 yıllarına ait gelir gider belgeleri, faturalar, yevmiye, defter-i kebir ve envanter defterinin ve tüm defter, belge ve faturaların zayi olduğuna dair belgenin verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/01/2022 tarih ve 2022/53 Esas 2022/63 Karar sayılı Kararı ile; “… Davacı şirket yetkilisi kaybolan defterlerin, şirketin aynı bina içerisinde başka bir birime taşınma nedenine dayanmıştır. Tacir sıfatını haiz davacının TTK’nun 18/3. uyarınca tedbirli ve basiretli bir tacir gibi defterini güvenlik altına alması beklenmekte olup bu sebeple basiretli bir tacir gibi gerekli koruma tedbirini almamış olan davacının zayi belgesi alma şartlarını yerine getirmediği görüş ve kanaatine varılmıştır. Oluşan hal ve şartlar çerçevesinde TTK’nun 82/7 anlamında belirli bir mücbir sebebin gerçekleştiği de kabul edilemeyecek olup tacir olan davacının basiretli bir tacirin göstereceği özen ve itina ile defterlerini saklaması gerektiği, iddia edilen sebebin tacirin öngörebileceği ve aldığı koruma tedbirlerine rağmen gerçekleşebilecek nitelikte olması şartını da taşımadığı, basiretli bir tacir gibi gerekli koruma tedbirini almamış olan davacının zayi belgesi alma şartlarını yerine getiremediği görüş ve kaanatine varılmış.” gerekçeleri ile; “Davanın REDDİNE,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı şirketin işlerini yurt dışına taşımış olduğunu, bu sebeple defterlerin de aynı bina içinde başka birime taşınması değil, ülke değiştirmesinin söz konusu olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ve İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2016/750 E. Sayılı dosyanın celbi talep olunmasına rağmen talep edilmediğini, Her ne kadar TTK m. 72’de tahdidi olarak sayılan sebepler var ise de bu sebepler sınırlı şekilde dar yorumlanmaması ve davacı firma tüm defter ve belgeleri çalıştıkları ya da yaşadıkları yerlerde muhafaza ederek güncel çalışmalar yürüttüğünden dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davrandıkları kanaatine varılmaması gerektiğini, bu konuda şirket yöneticileri de dahil olmak üzere çalışanların da tanıklıklarına başvurulabileceğini, hatta defterlerin açılış/kapanış ve tasdik işlemlerinin yapıldığının noterliklerden de sorulabileceğini, taraflarından noter bilgisi de istenmeyerek davayı aydınlatma hükmünün ihlaline sebep olunduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK 82/7 m. uyarınca tacirin saklamakla yükümlü olduğu ticari defter ve belgelerin zayi olduğuna dair belge verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. TTK’nın 82/7. maddesinde; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen kanun hükmü uyarınca tacirin defter ve belgelerinin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, ayrıca ziyaa uğramanın onun iradesi dışında elinde olmayan bir durum nedeniyle meydana gelmiş olması gerekmektedir. Somut olayda davacı, 2015 yılından beri şirketin işlerinin yurtdışından yürütülmekte olduğunu, müvekkili işyerinde yapılan bir haciz işlemi sonrasında haczedilmeyen ticari defter ve belgelerin yurtdışındaki şirket yetkilisine ulaştırıldığını, daha sonra şirket aleyhine açılan bir davada mahkemece ticari defterlerin incelenmesine karar verilmesi üzerine yurtdışındaki şirket yetkilisinden defterlerin talep edildiğini, ancak yetkilinin defterlerin bulunamadığını bildirdiğini, defter ve belgelerin çok eski olması sebebiyle yabancı çalışanlar tarafından ne olduğu bilinmediğinden atılma ihtimalinin ya da kutusuyla birlikte çalınma ihtimalinin olduğunu ileri sürmüş olup, bu iddiaya göre davacının gerekli dikkat ve özeni gösterdiği halde elinde olmayan bir nedenle defter ve belgelerinin zayi olduğunu ispat edememesi bir yana, yabancı çalışanların bulunduğu bir çalışma ortamında çok eski olduğunu belirttiği ticari defter ve belgelerin kaybolma veya atılma ihtimalini dikkate alarak özel olarak saklanması konusunda gerekli önlemleri almayarak ticari defter ve belgelerinin zayi olmasına bir anlamda kendi kusuru ile sebep olduğu, dolayısıyla zayi belgesi verilmesine ilişkin şartların mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu itibarla mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığnıa yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.