Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/653 Esas
KARAR NO: 2022/543 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2021
NUMARASI: 2021/299 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davalı vekili 27/04/2021 tarihli talep dilekçesi ile, taraflar arasında 25.06.2018 tarihinde … sözleşme numaralı” Ödül İstanbul Konut/İşyeri Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığını, davacının sözleşme konusu taşınmazın taahhüt edilen sürede teslim edilmediği yönündeki beyan ve iddiaları gerçek dışı olduğunu, gerek ihtarın gönderildiği tarih itibari ile ve gerekse davanın açılış tarihi itibarı ile sözleşme konusu taşınmazın teslim tarihi henüz dolmadığını, davacı şirketin TBK 125/2. Maddesi uyarınca aynen ifa ve geçikme tazminatından vazgeçerek müspet zararın tazmini yönündeki talebinin akdi ve hukuki dayanaklarının bulunmadığını belirterek öncelikle sözleşmeye konu İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, … köyü, … Ada, … Parselde kayıtlı, … Blok … Kat. … Numaralı bağımsız bölümün tapusu davacıya tapuda devredilmiş bulunduğundan bu taşınmazın 3. Kişilere devir ve temliki ile üzerinde ayni hak tesisinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/12/2021 tarih 2021/299 Esas sayılı ara kararında; “Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. İlgili kanun maddesine göre ihtiyati tedbir kararı uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir. Mevcut olayımızda iş bu davanın alacak davası olduğu, tedbir konulması talep edilen taşınmazın dava konusu olmadığı, HMK 389.madde uyarınca tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğinden…”gerekçesi ile, Davanın alacak davası olduğu, tedbir konulması talep edilen taşınmazın dava konusu olmadığı, HMK 389.madde uyarınca tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğinden talebin bu aşamada REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemenin ” Mevcut olayımızda iş bu davanın alacak davası olduğu, tedbir konulması talep edilen taşınmazın dava konusu olmadığı, HMK 389.madde uyarınca tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğinden talebin bu aşamada reddine karar vermek gerekmiştir. ” şeklinde gerekçe ile tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkemede açılan davada, davacı şirket, aynen ifadan ve geçikme tazminatından vazgeçmek suretiyle rayiç bedel üzerinden müspet zararının tazminini talep etmiş bulunduğunu, davacı şirketin, TBK 125/2. Maddesi uyarınca aynen ifa ve geçikme tazminatından vazgeçerek müspet zararın tazmini yönündeki talebinin akdi ve hukuki dayanakları bulunmadığı gibi, yerel mahkemede açtığı dava haksız, kötü niyetli akdi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Davacının, aynen ifadan ve geçikme tazminatından vazgeçmek suretiyle rayiç bedel üzerinden müspet zararının tazminini talep ettiği sözleşmeye konu “İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, … köyü, … Ada, … Parselde kayıtlı, … Blok … Kat. … Numaralı ” bağımsız bölümün tapusu davacıya tapuda 26.06.2018 tarihinde devredilmiş bulunduğunu, Davacının, aynen ifadan ve geçikme tazminatından vazgeçmek suretiyle rayiç bedel üzerinden müspet zararının tazminine yönelik talebi dikkate alındığında, bu taşınmazın 3. kişilere devir ve temliki ile üzerinde ayni hak tesisinin önlenmesi bakımından İhtiyati tedbir Konulmasına yörelik talebimiz yerel mahkemece reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkeme 03.12.2021 tarihli ara kararında ” Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. İlgili kanun maddesine göre ihtiyati tedbir kararı uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir. Mevcut olayımızda iş bu davanın alacak davası olduğu, tedbir konulması talep edilen taşınmazın dava konusu olmadığı, HMK 389.madde uyarınca tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğinden talebin bu aşamada reddine karar vermek gerekmiştir. ” şeklinde gerekçe ile tedbir talebini reddettiğini, Oysa, davacının, davaya konu sözleşme ile satın aldığı taşınmaz, tapuda davacıya devir ve temlik edildiğini, davacı, yerel mahkemede açtığı dava ile aynen ifadan ve geçikme tazminatından vazgeçmek suretiyle rayiç bedel üzerinden müspet zararının tazminini talep etmiş bulunduğunu, yerel mahkemenin davacının talebini kabul etmesi halinde, davacının işbu sözleşme konusu taşınmazı müvekkili şirkete iade etmesi gerekmekte olduğunu, davacının söz konusu taşınmazı 3. Şahıslara tahsis ve devir etme ihtimali karşısında, müvekkili şirket açısından telafisi imkansız zararlara yol açacağını, Yerel mahkemenin, tedbir talep edilen taşınmazın dava konusu olmadığı yönündeki gerekçesi akdi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tedbir talep edilen taşınmaz, davacının aynen ifadan ve geçikme tazminatından vazgeçmek suretiyle rayiç bedel üzerinden müspet zararının tazminini istediği sözleşmeye konu taşınmaz olduğunu, üstelik bu taşınmazın tapusu, davacı şirkete devredildiğini, yerel mahkemenin, davacının talebini kabul etmesi halinde, söz konusu taşınmazın müvekkili şirkete iadesi ve/veya söz konusu taşınmazı 3. Şahıslara tahsis ve devir etme ihtimali karşısında, müvekkili şirketin ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekmekte olduğunu, aksi halde müvekkili şirket açısından telafisi imkansız zararlar doğacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, talep doğrultusunda ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, taraflar arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalının sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde taşınmazı teslim etmediği belirtilerek sözleşmeden dönülerek TBK. 125/2 maddesi uyarınca müsbet zararın tazmini istemiyle açılan tazminat davasında davalı tarafça taşınmazın tapusunun davacıya devredilmiş olması sebebiyle taşınmaz üzerine üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi 03/12/2021 tarih ve 2021/299 Esas sayılı ara kararı ile,Davanın alacak davası olduğu, tedbir konulması talep edilen taşınmazın dava konusu olmadığı, HMK 389.madde uyarınca tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğinden talebin bu aşamada reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava, taraflar arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı tazminat davası ise de davacının, aynen ifadan ve geçikme tazminatından vazgeçmek suretiyle rayiç bedel üzerinden müspet zararının tazminini talep ettiği sözleşmeye konu ” İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, … köyü, … Ada, … Parselde kayıtlı, … Blok … Kat. … Numaralı ” bağımsız bölümün tapusu davacıya 26.06.2018 tarihinde devir edildiği, tedbire konu taşınmazın satış vaadi sözleşmesinin konusunu oluşturduğu anlaşılmıştır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” HMK’nın 390/3. maddesinde, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmeli ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmelidir. Somut olayda dava konusu talep, ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar açılan eldeki davada iddia ve savunma doğrultusunda yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Dava ve ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, sonucu itibariyle ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ilk derece mahkemesi ara kararı dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup talep eden davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi geriğince esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,4.TL ‘nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.