Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/632 E. 2022/1013 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/632 Esas
KARAR NO: 2022/1013 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1254 Esas – 2021/844 Karar
TARİH: 28/09/2021
DAVA: Alacak (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalıdan satın aldığı mallara karşılık 6.300,00 TL ödeme yaptığını, ancak davalının edimini eksiksiz olarak ifa etmediğini, ürünlerin davalıya iade edildiğini, ancak davalının aldığı parayı iade etmediğini ileri sürerek 6.300,00 TL’nin davalının sebepsiz zenginleştiği tarihten itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafça ürünler iade edilmişse de açılıp kullanılmış olması nedeniyle ikinci el ürün konumuna düştüğünü, dolayısıyla davacının bedel iadesi talebinde haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/09/2021 tarih ve 2017/1254 Esas 2021/844 Karar sayılı Kararı ile; “Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında 10/11/2020 tarihli duruşmada 7251 Sayılı Yasanın 58. maddesi ile TTK’nın 4/2 maddesinde yapılan değişiklik neticesinde yargılamaya basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır. Mahkememizin 19/02/2019 tarihli duruşmasında HMK 150.maddesi gereğince birinci kez işlemden kaldırıldığı, davacı vekilince 25/02/2019 tarihinde gönderilen yenileme dilekçesi yenileme talebi uygun görülmekle taraflara duruşma gün ve saatini bildirir davetiyelerin gönderildiği, 28/09/2021 tarihli celsede de mazeret dilekçesi göndermiş olduğu, dosyaya sürekli mazeret vererek bugüne kadar dosyanın sürüncemede bırakılmasına sebebiyet verdiği, duruşmalara katılmadığı, davacı asilin vekaletnamesinde birden fazla vekilin bulunduğu, usul ekonomisi ve yargıda hedef süre ilkeleri gereğince davacı vekilinin mazeretinin reddine karar verilerek işlemden kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın iki kez işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve bir kez daha takipsiz bırakılamayacağından yasanın emredici hükümleri de gözetilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile; “Usulüne uygun bir şekilde takip edilmeyen davanın HMK 150/6 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkeme sürekli mazeret sunularak dosyanın sürüncemede bırakılmasına sebebiyet verildiğini ifade etmiş olsa da durumun böyle olmadığını, Av. …’in 16/03/2021 tarihindeki 9. celseye, Av. …’nin 11/07/2019 tarihindeki 4. Celseye tarafımızca verilen yetki belgeleriyle katılmış olduklarını, mahkemeye sunulan tüm mazeret dilekçelerinin gerekçeli olduğunu, davada bilirkişi raporu alınmasına isteminde bulunmuş olup, bu rapora ilişkin masrafın müvekkil tarafından ödenmiş olduğunu, davanın hukuka uygun bir şekilde sonuçlanması için bilirkişi raporu alınması istenmişken aynı zamanda davanın sürüncemede bırakılmasına sebebiyet verildiğinin iddia edilemeyeceğini, Davanın büyük bir kısmı COVID-19 virüs salgını döneminde görülmüş olup, Sağlık Kurulu bünyesinde oluşturulan Korona Virüs Bilim Kurulu’nun önerileri kapsamında birçok duruşmanın ertelendiğini ve bu olağanüstü şartların hedef sürelerin gerçek dışı olmasına yol açtığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve dosyanın mahkemesine gönderilmesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satım sözleşmesinden dönme nedeniyle ödenen tutarın iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun konu ile ilgili 150’nci maddesi ise; “ (1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir… (6) İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.” şeklinde, HMK’nın 320/4. m. ise“Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.”şeklinde düzenlenmiştir. Öte yandan 6102 sayılı TTK’nun 4/2 maddesi “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir.” şeklinde düzenlenmişken 28/02/2018 tarihli 7101 sayılı yasa ile yapılan değişklik sonucu madde “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş ve bu değişiklik 15/03/2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kural olarak usul hükümlerinin derhal uygulanması gerekir. Öte yandan yeni usul hükümlerinin ne zaman yürürlüğe gireceği kanunda açıkça düzenlenmişse, bu düzenleme dikkate alınacaktır. Buna ilişkin hüküm yoksa, usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığına bakılması gerekir. Eğer bir usul işlemi tamamlandıktan sonra yeni kural yürürlüğe girerse o işlem geçerli olarak kalır. Buna karşılık bir usul işlemi henüz tamamlanmamış veya başlamamış ise, yeni kanun, kural olarak hemen yürürlüğe girecektir. Çünkü genel olarak kanunlar hemen etkili olur ve uygulanırlar. Somut olayda, dava ticari dava niteliğinde olup, dava tarihi olan 17/11/2017 tarihi itibariyle yazılı yargılama usulüne tabi iken, yukarıda belirtilen yasa değişikliği sonucu basit yargılama usulüne tabi bir davaya dönüşmüş ve ilk işlemden kaldırma kararı 19/02/2019 tarihinde yani dava basit yargılama usulüne tabi iken verilmiştir. Söz konusu kanun değişikliği öncesi dönemde HMK’nun 150.maddesi bakımından tamamlanmış bir işlem söz konusu olmadığından yürürlüğe giren yeni usul hükümlerinin hemen uygulanması gerekir, dolayısıyla somut olayda HMK’nun 320/4.maddesi uygulama alanı bulacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/03/2019 tarihli 2017/11-1730 E.,2019/331 K. emsal kararı). Öte yandan dosya kapsamı incelendiğinde, davacı vekili 05/07/2018 ve 22/01/2019 tarihli duruşmalara belgelendirilmeyen mazeret dilekçeleri sunmuş olup mahkemece mazeretler kabul edilmiş, akabinde 19/02/2019 tarihli duruşmaya da belgelendirilmeyen mazeret dilekçesi sunması üzerine mahkemece dosyanın sürüncemede bırakıldığı gerekçesiyle mazeretin reddine ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacı vekilince 11/07/2019 tarihli duruşmaya katılım sağlanarak ön inceleme duruşması yapılmış, ne var ki davacı vekilince takip eden 26/11/2019 ve 10/03/2020 tarihli duruşmalara da belgelendirilmeyen mazeret dilekçeleri sunulmuş, mahkemece mazeretlerin kabulüne karar verilmiş, yine belgelendirilmeyen mazeret dilekçelerinin sunulduğu 15/09/2020 ve 10/11/2020 tarihli duruşmalarda ise davacı vekilinin mazereti kabul edilirken özellikle son kez kabul edildiği vurgulanmıştır. Davacı vekili takip eden 16/03/2021 tarihli duruşmaya katılmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de, 28/09/2021 tarihli duruşmaya da belgelendirilmeyen mazeret dilekçesi sunmuş olup, mahkemece sürekli mazeret dilekçesi sunularak dosyanın sürüncemede bırakılmasına sebebiyet verildiği gerekçesiyle mazeretin reddi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Görüldüğü üzere yaklaşık 3 yıl süren yargılamada davacı vekili sadece 2 kez duruşmaya katılmış, diğer duruşmalara belgelendirilmeyen mazeret dilekçeleri sunmuş, bir daha mazeretinin kabul edilmeyeceği mahkemece 2 kez ihtar edildiği halde son celseye de yine belgelendirilmeyen mazeret dilekçesi sunmuş olup, hiçbir duruşmanın ertelenme nedeninin COVID-19 virüs salgını olmadığı, kaldı ki bu süreç dikkate alınsa dahi davacının bu süreç dışında da katılmadığı duruşma sayısı ve 2 farklı vekille temsil edildiği dikkate alındığında, dosyanın sürüncemede kalmasına neden olduğu açık olup, mahkemenin 28/09/2021 tarihli duruşmada mazeretin reddi yönünde vermiş olduğu kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu itibarla mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına yönelik kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.