Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/616 E. 2022/503 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/616 Esas
KARAR NO: 2022/503 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2022 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2020/373 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, …(T.C.K.N.: …) ve …(T.C.K.N.: …) isimli iki kardeşin, … Ltd. Şti’yi 29.01.1997 tarihinde kurduğunu, …’in eşinin …, kızlarının … ve … olduğunu, …’in eşinin …, kızının …, oğlunun … olduğunu, iki ortak kardeşin birlikte yıllar süren özveri ve kalite anlayışı sayesinde şirketin, sektörünün lider firması haline geldiğini, şirketin … A.Ş., … A.Ş. vb. büyük firmaların tedarikçisi olduğunu, bunun sonucu olarak … markasının tescillendiğini ve Türk Patent Enstitüsü’nün … tescil numaralı belgelerinden de anlaşılacağı üzere, … Limited Şirketi’nin tescilli markası olduğunu, …’in alkolizme dayalı olarak siroz hastalığına yakalanması, yatalak kalması ve uzun süren tedavisi boyunca şirket yönetimine 06.01.2015 tarihindeki ölümüne kadar katılamadığını, müteveffa …’e ait … Ltd. Şti.’nin %50 hissesinin, Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı mirasçılık belgesi ile …, … ve …’e intikal ettiğini, …’in uzun süren yatalak tedavisi boyunca diğer ortak … ve kızı …’in, … Ltd. Şti.’nin mallarını muvazaalı olarak kendi uhdelerine geçirdiğini, …’e ve mirasçılarına kalmaması için şirketin aktiflerini azalttığını, pasiflerini çoğalttığını, demirbaş ve diğer bütün mallarını (otomobil, makina, depodaki mallar vb.) sattığını, personellerini yeni kurdukları firmaya aktardığını, şirketin markasını da yeni kurulan firmaya devrettiğini ve şirketi müflis bir şirkete dönüştürerek kötüniyetli olarak yeni kuracakları firma üzerinden ticaretlerine devam ettiklerini, 2015 yılında o sırada sağ olan diğer ortak genel müdür …’in ise, gerek hastalığı ve yaşı sebebiyle, kardeşi …’e, yeğenleri … ve …’e ve gelini …’e mal kalmaması için muvazaa ile, şirket genel müdürlük yetkisini ve firmasının işleyişini fiilen öz kızı olan …’e noter vekaletnamesi ile devrederek firmayı vekaleten yönettiğini ve şirketi iflasa sürüklediklerini, …’in, şirket adına kayıtlı … marka lüks aracı müvekkillerinin zarar görmesi için şahsi mülkiyetine geçirdiğini, …’in de yatalak tedavisi esnasında (kandırıldığı için ve/veya kendi isteği ile) … ile arasındaki Küçükçekmece 3. Aile Mahkemesi’nin 2014/994 esas sayılı boşanma davası görüldüğünden(nihai karar ile boşanma davasının reddedildiğini), davacılardan …’e mal kalmaması için kendisinin de bu muvazaalı işlemlere seyirci kaldığını, … ve …’in, müvekillerini fiilen firmaya almadığını, hesapları incelemelerine engel olduğunu ve firmada söz sahibi olmalarına engel olduğunu, … ve …’in birlikte hareket ederek, daha sonra kök muris …’in ölümü halinde mirasçıları ile uğraşmak yerine 11.11.2015 tarihinde … A.Ş.’yi kurduğunu, … Ltd. Şti. ve … A.Ş. arasında organik bağlantı olduğunun izahtan varest olduğunu, davalıların ortak olunan şirketi iyice zayıflattıktan sonra aynı isimle, aynı adreste, aynı telefon numaralarıyla, aynı personelle, aynı makine ve kalıplarla ve aynı kalite standardı belgeler ile korsan bir firma kurararak müvekilinin de ortak olması hasebi ile sahibi olduğu … markasına da tecavüz ettiklerini ve sebepsiz olarak zenginleştiklerini, bu hususun İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/8 değişik iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, …’in tek sahibi olduğu … A.Ş.’nin, üretimini aynı faaliyet kolunda, müvekkillerinin hammade ve stoklarıyla, kalıp ve makinalarıyla, herhangi bir bedel ödemeksizin, yine … Ltd. Şti.’nin ticari sır ve bilgilerini özellikle müşteri bilgilerini ve markasını haksız olarak kullanarak kazanç sağlamakta ve sebepsiz olarak zenginleşmekte olduklarını, bu durumun sonradan kurulan firma ticari kayıtları incelendiğinde görüleceğini, 3. şahıs bir firma tarafından … Ltd. Şti.’nin resmi internet sayfasından mail yolu ile talep ve sipariş edilen bir kısım malzemelere ilişkin olarak, yeni kurulan … A.Ş. firmasından cevap verildiğini, Şirketin 30-40 civarında personeli bulunduğunu, sermayesinin tamamına yakınının ödendiğini, şirket adına tescilli menkul ve gayrimenkul malvarlığı bulunduğunu, … ve …’in kredi kartı, kredi ödemeleri ve benzeri şahsi harcama ve ödemelerinin aylık olarak 50.000,00-TL – 100.000,00-TL civarında olduğunu, …’in ultra lüks rezidans kiralayacak ve özel şoför tutacak kadar yüksek harcamalar yaptığını, davalıların oldukça yüksek harcamalarına ve lüks yaşantılarına rağmen(banka kayıtları celbedildiğinde durum anlaşılacağını), … Ltd. Şti.’nin yıl sonu kârının ise sadece 70.000,00-TL olarak açıklandığını, … ve …’in, şirketin büyük kurumsal firmalara yapılan satışlar sebebiyle meydana gelen karlılığı azaltmak için, şirket hesaplarında manipülatif hareketler yapmakta olduğunu, gerçekte satın alınmayan malları/hizmetleri almış gibi göstererek, satın alınan fatura bedellerine(naylon fatura-komisyon faturası) ilişkin ödemeleri el altından iade teslim alarak, firmanın karlılığını düşürerek kendilerine ayrıca haksız kazanç sağladıklarını, davalılardan … ve …’in müvekillerinin kök murisi müteveffa … ile ortak oldukları … Ltd. Şti.’yi borca batık bir firma haline getirdikten ve kendilerine yeni kurdukları … A.Ş.’ye bütün aktifleri aktardıktan sonra, borca batık haldeki … Ltd. Şti.’nin şirket ortaklarının ortaklıktan çıkarılmasına dair hisselerinin değerinin tespiti amaçlı olarak İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/275 esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bu dosyada yukarıda anlatılan ve kurulan korsan firma ile, esas şirketin aktiflerinin azaltıldığı, pasiflerinin çoğaltıldığına ilişkin iddialarına mahkemenin de itibar ettiğini, dava dışı 3. şahıs durumunda olan … A.Ş.’nin de defterlerinin incelenmesine ilişkin 2 defa inceleme günü verilmiş olmasına rağmen davalı … firmasının ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediğini, usuli bir takım problemler sebebi ile dava dışı 3. şahıs … şirketin defterlerinin incelenememesi sonucunda mahkemece hali hazırdaki duruma göre … Ltd. Şti. hisselerinin %50’sinin değerinin 1.132.015,24-TL olduğunun 24.12.2019 tarihinde tespit edildiğini, dosya içeriğinde dava dışı 3. kişi konumundaki … firmasının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğinin bilirkişi raporlarında da tespit edildiğini, kök muris … mirasçılarının yani davacıların, davalılarca şirket ortağı olarak kabul edilmemeleri üzerine İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/551 esas ve 2019/606 karar sayılı dava dosyasındaki 10.10.2019 tarihinde … mirasçıları …’in %12,50, …’in %18,75 ve …’in %18,75 oranında şirkete ortak olduklarının tespit edildiğini, davalar devam ederken … Ltd. Şti.’nin ortağı …’in 05.06.2019 tarihinde vefat ettiğini ve geriye mirasçıları olarak huzurdaki davanın davalıları …, … ve …’in kaldığını, …, … ve …’in, şirket müdürü …’in mirasçıları olmaları hasebiyle ve küllü halefiyet gereği oluşan zarar, tazminat ve alacaktan sorumlu olduklarını, müvekkilerinin şirket ortağı olmalarının ancak mahkeme kanalı ile ve 10.10.209 tarihi itibari ile mümkün olduğunu, hissedarlık tescili davalıların kasıtlı tavırları ile engellendiğinden, hukuki ve fiili engelin kalkması ile iş bu davayı açma hakkının elde edildiğini, 10.10.2019 tarihinde İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/551 esas ve 2019/606 karar sayılı dava dosyasındaki karar ile müvekillerinin müteveffa … Ltd. Şti.’ndeki hisselerini miras yolu ile hak kazandıkları ancak tespit edildiğinden ve davalıların haksız fiilleri hali hazırda da devam ettiğinden iş bu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle davalılar aleyhine şimdilik belirsiz alacak davası niteliği sebebi ile 100.000,00-TL tazminatın tahsili ile davacılara ödenmesin, … Ltd. Şti. ve … A.Ş.’nin kâr paylarının …’in vefat tarihi olan 06.01.2015’den itibaren tespit edilerek bedelin müvekkillerine payları oranında ödenmesini, … Ltd. Şti. adına kayıtlı iken diğer davalılara ve/veya 3. şahıslara satılan menkul, gayrimenkul, 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının tespiti ve devrine ilişkin tasarrufların iptalini, … A.Ş.’nin müvekilinin hissedar olduğu … Ltd. Şti.’ne haksız olarak tecavüz ve rekabet ettiğinin tespiti ile vaki tecavüzün ve rekabetin engellenmesini, müvekillerinin ortağı … Ltd. Şti. olduğu şirketin ticaret ünvanının korunarak … ibaresinin davalı … A.Ş. ‘nin ticaret sicilinden terkinini, … Ltd. Şti. ve … A.Ş.’ye ait menkul, gayrimenkul ve banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, … LTD. ŞTİ. ve … A.Ş.’ye bağımsız denetçi tayinini, bilgi edinme hakkı kapsamında, … LTD. ŞTİ. ve … A.Ş.’nin bilançolarının, envanterinin, stok kayıtlarının, kapasite kullanımının ve raporlarının, yıllık cirolarının, ödemelerinin, mizan hesaplarının, menkul ve gayrimenkul ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının listesinin, şirketin son 5 yıllık ciro ve karlılığının ve depo ve stoklarının tespitini, kapasite kullanımına ilişkin tespitlerin yapılmasını, banka hesaplarının, kullandığı çek hesaplarının, müşteri çeklerinin, keşide edilen bonolarının, ödenen kredilerin ve ödemelerin listesinin tespitini ve davanın açılışının ve kararın şimdilik 3. şahıslar … A.Ş. ve … A.Ş.’ne ihbarını talep etmiştir. Davalılar …, … ve … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, davacıların aktif husumet ehliyetleri bulunmadığını, şirket ortaklarının dolaylı zararları için zararın kendilerine verilmesini talep edemeyeceklerini, bir an için hissedar olduklarını varsaysak bile şirketin yerine geçip şirketin talep edebileceği hususlarda talepte bulunamayacaklarını, şirketin TTK’nın 596 ve 597. Maddeleri gereğince şirkette pay sahibi olmalarını reddetmesinin yerinde olduğunu, kesinleşmemiş bir karara dayanarak işbu davanın ikamesi yerinde olmadığı gibi, alınan davadaki kararın kesinleşinceye kadar dosyamızda bekletici mesele yapılması da gerektiğini, davacıların dava tarihinden itibaren geriye yönelik 5 senelik taleplerinin dışındaki taleplerinin tamamı hak düşürücü ve zaman aşımı nedeniyle dinlenemeyeceğini, takipsizlik kararında verilen husular tekrarlanmak suretiyle tazminat davasına konu edilmesi yersiz ve mesnetsiz olduğunu, davacılar, yine benzer şekilde markalarına vaki tecavüz iddiasıyla İstanbul 1. FSHM 2016/8 D.iş ve 2016/10 D.iş Sayılı dosyaları ile tespit istediği, alınan bilirkişi raporları ile davacıların talep haklarının bulunmadığı şeklinde bilirkişi raporları verildiğini, davacıların istedikleri tedbir kararı müvekkilim şirketin faaliyetlerini tamamen durdurucak, telafisi mümkün olmayan zararlarına neden olabileceğinden reddi gerektiğini savunarak, davanın reddine, tedbir isteminin reddine, dava masrafı ve avukatlık ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … Ltd. Şti., … vekili cevap dilekçesi ile, davacıların aktif husumet ehliyetleri bulunmadığını, davacıların kötü niyetli olduğunu, TTK’nın 596 ve 597. Maddeleri gereğince davacıların şirkette pay sahibi olmalarının reddedilmesi yönündeki kararın yerinde olduğunu, kesinleşmemiş bir karara dayanarak işbu davanın ikamesi yerinde olmadığı gibi, alınan davadaki kararın kesinleşinceye kadar dosyamızda bekletici mesele yapılması da gerektiğini, davacıların dava tarihinden itibaren geriye yönelik 5 senelik taleplerinin dışındaki taleplerinin tamamı hak düşürücü ve zaman aşımı nedeniyle dinlenemeyeceğini, müvekkili şirketin değerin altında veya karşılıksız öz varlıklarını elden çıkarmasının söz konusu olmadığını, takipsizlik kararında verilen husular tekrarlanmak suretiyle tazminat davasına konu edilmesi yersiz ve mesnetsiz olduğunu, davacılar, yine benzer şekilde markalarına vaki tecavüz iddiasıyla İstanbul 1. FSHM 2016/8 D.iş ve 2016/10 D.iş Sayılı dosyaları ile tespit istediği, alınan bilirkişi raporları ile davacıların talep haklarının bulunmadığı şeklinde bilirkişi raporları verildiğini savunarak, davanın reddine, dava masrafı ve avukatlık ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/02/2022 tarih 2020/373 Esas sayılı ara kararında; “…Mahkememizce davacı tarafın kayyım tayinine ilişkin talebi ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerledirilmiştir. Buna göre; Mahkememizin tasarrufun iptali ve haksız tecavüz ve rekabetin engellenmesi, ticaret unvanının ticaret sicilinden terkini talebine yönelik davaların eldeki davadan tefrikine karar verilmesinden sonra eldeki davanın tazminat, alacak ve denetçi tayini yönündeki talepler bakımından devam ediyor olması, davanın konusu, davacılar tarafından şirket hissedarlığının tespit edilmesine yönelik olarak açılan davada verilen kararın kesinleşmemiş olması, ticaret sicil kayıtlarına göre … Ltd. Şti.’nde yönetim boşluğu olduğuna yönelik bir durumun söz konusu olmaması karşısında, kayyım tayinine yönelik ihtiyati tedbirin şartlarının oluşmadığı değerlendirilerek davacı tarafın kayyım tayini talebinin reddine karar verilmekle…”gerekçesi ile, Davacı tarafın davalı … Ltd. Şti.’ne kayyım tayin edilmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, Taraflarınca ikame edilen yerel mahkeme dosyası kapsamında davalı şirket mal varlıkları yönünden ihtiyati tedbir konulması ve kayyım atanması talebinde bulunulmuş olup 03/02/2022 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini, usul ve yasaya aykırı red ara kararı yönünden yasal süresi içerisinde iş bu istinaf dilekçesi ile başvuruda bulunma zarureti hasıl olduğunu, … ve … isimli iki kardeş, … LTD. ŞTİ.’yi 29.01.1997 tarihinde kurduklarını, …’in eşi …, kızları … ve … olduğunu, …’in eşi …, kızı …, oğlu … olduğunu, İki ortak kardeşin birlikte yıllar süren özveri ve kalite anlayışı sayesinde şirket, sektörünün lider firması haline geldiklerini, şirketin … A.Ş., … A.Ş. vb. büyük firmaların tedarikçisi konumunda olduğunu, bunun sonucu olarak “…” markası tescillendiğini, “…” markası, Türk Patent Enstitüsü’nün … tescil numaralı belgelerinden de anlaşılacağı üzere, … Limited Şirketi’nin tescilli markası olduğunu, …’in alkolizme dayalı olarak “siroz” hastalığına yakalanması, yatalak kalması ve uzun süren tedavisi boyunca şirket yönetimine 06.01.2015 tarihindeki ölümüne kadar katılamadığını, müteveffa …’e ait … LTD. ŞTİ.’nin %50 hissesi; Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı mirasçılık belgesi ile …, … ve …’e intikal ettiğini, …’in uzun süren yatalak tedavisi boyunca; diğer ortak … ve kızı …; … LTD. ŞTİ.’nin mallarını muvazaalı olarak kendi uhdelerine geçirdiklerini, …’e ve mirasçılarına kalmaması için şirketin aktiflerini azalttığı, pasiflerini çoğalttığı, demirbaş ve diğer bütün mallarını (otomobil, makina, depodaki mallar vb.) satmış, personellerini yeni kurdukları “…” isimli firmaya aktardığı, şirketin markasını da yeni kurulan firmaya devrettiği, şirketi müflis bir şirkete dönüştürerek kötüniyetli olarak yeni kuracakları firma üzerinden ticaretlerine devam ettiklerini, 2015 yılında o sırada sağ olan diğer ortak genel müdür … ise; gerek hastalığı ve yaşı sebebiyle, kardeşi …’e, yeğenleri … ve …’e ve gelini …’e mal kalmaması için muvazaa ile; şirket genel müdürlük yetkisini ve firmasının işleyişini fiilen öz kızı olan …’e noter vekaletnamesi ile devrederek firmayı vekaleten yönettiklerini, … ve … şirketin diğer hissedarı olan …’e ve ölümü halinde mirasçılarına mal kalmaması için muvazaalı işlemler ile sahibi oldukları şirketi iflasa sürüklediğini, … ve …’in; şirketin malvarlığını ve mali değerini azalttığına, mallarını değerinin çok altında sattığına, şirketin karlılığının bilinçli olarak azalttığına ve şirketin içini boşalttığına dair birçok kayıt bulunduğunu, …, şirket adına kayıtlı … marka lüks aracı müvekkillerinin zarar görmesi için şahsi mülkiyetine geçirdiğini,… ve … (yapacakları hileli işlemler için kasıtlı olarak); müvekkillerini fiilen firmaya almadığı, hesapları incelemelerine engel olduğu, firmada söz sahibi olmalarına engel olduğu, küçümseyerek hakarette dahi bulunduklarını, … ve … birlikte hareket ederek; daha sonra kök muris …’in ölümü halinde mirasçıları ile uğraşmak yerine 11.11.2015 tarihinde … A.Ş.’yi kurduklarını, … LTD. ŞTİ. Ve … A.Ş. arasında organik bağlantı olduğunu, Davalılar ortak olunan şirketi iyice zayıflattıktan sonra aynı isimle, aynı adreste, aynı telefon numaralarıyla, aynı personelle, aynı makine ve kalıplarla, aynı kalite standardı belgeler ile “korsan bir firma” kurararak müvekkilininde ortak olması hasebi ile sahibi olduğu “…” markasına da tecavüz etmişler ve sebepsiz olarak zenginleştiklerini, bu hususun İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/8 Değişik İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, …’in tek sahibi olduğu … A.Ş.; üretimini aynı faaliyet kolunda, müvekkillerinin hammade ve stoklarıyla, kalıp ve makinalarıyla, herhangi bir bedel ödemeksizin, yine … LTD. ŞTİ.’nin ticari sır ve bilgilerini özellikle müşteri bilgilerini ve markasını haksız olarak kullanarak kazanç sağlamakta ve sebepsiz olarak zenginleşmekte olduğunu, Sonradan kurulan korsan … firmasına ilişkin ticari kayıtlarında bu durum açık olarak görülmekte olduğunu, hatta 3. Şahıs bir firma tarafından … Ltd. Şti.’nin resmi internet sayfasından mail yolu ile talep ve sipariş edilen bir kısım malzemelere ilişkin olarak, yeni kurulan … A.Ş. firmasından cevap verildiğini, İş bu siparişe, davalıların müvekkilimin hak sahibi olduğu … LTD. ŞTİ.’ni zarara uğrattığı fiilende ayrıca belgelendiğini, Şirketin 30-40 civarında personeli bulunmakta olduğunu, sermayesinin tamamına yakını ödendiğini, şirket adına tescilli menkul ve gayrimenkul malvarlığı bulunduğunu, … ve …’in kredi kartı, kredi ödemeleri ve benzeri şahsi harcama ve ödemeleri aylık olarak 50.000 TL – 100.000 TL civarında olduğu, … ultra lüks rezidans kiralayacak ve özel şoför tutacak kadar yüksek harcamalar yapmakta olduğunu, davalıların oldukça yüksek harcamalarına ve lüks yaşantılarına rağmen … LTD. ŞTİ.’nin yıl sonu karı ise sadece ve sadece 70.000 TL olarak açıklandığını, … ve …; şirketin büyük kurumsal firmalara yapılan satışlar sebebiyle meydana gelen karlılığı azaltmak için, şirket hesaplarında manipülatif hareketler yapmakta olduğunu, gerçekte satın alınmayan malları/hizmetleri almış gibi göstererek, satın alınan fatura bedellerine (naylon fatura-komisyon faturası) ilişkin ödemeleri el altından iade teslim alarak, firmanın karlılığını düşürerek kendilerine ayrıca haksız kazanç sağlamakta olduğunu, Davalılardan … ve …; müvekillerimin kök murisi müteveffa … ile ortak oldukları … LTD. ŞTİ.’yi borca batık bir firma haline getirdikten ve kendilerine yeni kurdukları .. A.Ş.’ye bütün aktifleri aktardıktan sonra, kısaca “kendilerini sağlama aldıktan sonra” borca batık haldeki … LTD. ŞTİ.’nin şirket ortaklarının ortaklıktan çıkarılmasına dair hisselerinin değerinin tespiti amaçlı olarak İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/275 Esas sayılı dosya ile dava açtıklarını, Bu dosyada yukarıda anlatılan ve kurulan “korsan firma” ile, esas şirketin aktiflerinin azaltıldığı, pasiflerinin çoğaltıldığına ilişkin iddialarımıza Mahkeme de itibar ettiklerini, dava dışı 3. Şahsı durumunda olan … A.Ş.’nin de defterlerinin incelenmesine ilişkin 2 defa inceleme günü verilmiş olmasına rağmen davalı … firması ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediğini, Usuli bir takım problemler sebebi ile dava dışı 3. Şahıs … şirketin defterlerinin incelenememesi sonucunda mahkemece hali hazırdaki duruma göre … LTD. ŞTİ. hisselerinin %50’sinin değerinin 1.132.015,24 TL olduğu 24.12.2019 tarihinde tespit edildiğini, Dosya içeriğinde dava dışı 3. Kişi konumundaki … firmasının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiği bilirkişi raporlarında da tespit edildiğini, Bu esnada kök muris … mirasçılarının yani davacıların, davalılarca şirket ortağı olarak kabul edilmemeleri üzerine İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/551 Esas ve 2019/606 Karar sayılı dava dosyasındaki 10.10.2019 tarihinde … mirasçıları; …’in %12,50, …’in %18,75, …’in %18,75 oranında şirkete ortak oldukları tespit edildiğini, Davalar devam ederken … LTD. ŞTİ.’nin ortağı … 05.06.2019 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak huzurdaki davanın davalıları …, …, … kaldığını, …, … ve … Şirket müdürü …’in mirasçıları olmaları hasebiyle ve külli halefiyet gereği oluşan zarar, tazminat ve alacaktan sorumlu olduğunu, Davalıların müvekkillerini şirkete ortak dahi kabul etmedikleri ve muhattap olmadıkları cevap dilekçelerinde ve ihtarnamelerde açık olarak yazıldığını, Yerel Mahkeme dosyası kapsamında ilgili kurumlara yapılan yazışmalar neticesinde; … LTD. ŞTİ.’ye ait olan demirbaş, makine, emtia, taşınmaz, marka, patent ve araçların, davalılar tarafından sonradan kurulan korsan firma …’ye bedelsiz devredildiği ve şirketin içinin boşaltıldığı tespit edildiğini, Türk Patent ve Marka Kurumu Hukuk Müşavirliği tarafından gönderilen … sayılı 03/02/2021 tarihli yazısında … LİMİTED ŞİRKETİ adına kayıtlı 3 adet tescilli markanın, … ANONİM ŞİRKETİ’ne devredildiğinin tespit edildiğinin belirtildiğini, Nitekim sonradan kurulan korsan firma olan … A.Ş. firmasının, … LTD. ŞTİ.’ye ait “…” marka değerine tecavüz ettiği ve haklarını ihlal ettiği İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/8 Değişik İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/275 Esas ve 2019/1022 Karar sayılı dosya kapsamında … Limited Şirketi’nin öz varlık değerleri ile müvekkillerinin hisse değer tespiti gerçekleştiğini, ayrıca İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/551 Esas ve 2019/606 Karar sayılı dava dosyasından müvekkillerinin davalı şirketteki paylarının oranları tespit edildiğini, HMK 390. maddesi gereğince ihtiyati tedbir yönünden haklılığın yaklaşık olarak ispatı yeterli görülmesine ve yukarıda açıklanan tüm bu tespitlerle davadaki haklılıklarının ihtiyati tedbir kararı verilmesine yetecek kadar ispat yükü yerine getirilmesine karşın, Yerel Mahkeme tarafından 03/02/2022 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesi usule ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkillerinin paydaş olduğu şirketin içerisinin boşaltıldığı ve haklarına tecavüz edildiği sübut bulmuşken, davalılar tarafından mal kaçırılması nedeniyle müvekkilinin telafisi güç yahut imkansız zararlara uğrayacağını, dolayısı ile davalı şirket yönünden kayyım tayini ve ihtiyati tedbir kararı verilmesinin yasal şartları oluştuğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, Davalı şirketler … LTD. ŞTİ. ve … A.Ş.’ye ait malvarlıkları yönünden dava kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, tefrik edilen davalar sonucu tazminat, alacak ve denetçi tayini yönündeki talepler bakımından devam edilen davada davalı şirkete kayyum atanması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı tarafın davalı … Ltd. Şti.’ne kayyım tayin edilmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacıların iddiaları yargılamayı gerektirmekte olup dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediği gibi, asıl olanın şirketlerin ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesi olduğu, davalı şirketin organlarının tam olduğu, bu konuda eksiklik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Talep ve ara karar tarihi itibariyle henüz delillerin toplanmamış olması, mevcut delillere göre yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözönünde bulundurulduğunda; ilk derece mahkemesince verilen ara karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/03/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.