Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/593 E. 2022/502 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/593 Esas
KARAR NO: 2022/502 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2021
NUMARASI: 2021/791 D.iş Esas 2021/788 D.iş Karar
DAVA: İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haczi talep eden vekili dava dilekçesi ile,aleyhine ihtiyati haciz talep edilen ile müvekkili arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, aralarında mutabakat imzalandığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 13/10/2021 tarihi itibari ile mutabakat ile sabit olduğu üzere müvekkilinin karşı yandan 2 adet mutabakata ilişkin olarak toplam 202.005,62 TL alacaklı olduğu hususunda tarafların mutabık kaldıklarını beyanla 202.005,62 TL alacak bakımından borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları ve bankalardaki mevduatları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafından tahsiline karar verilmesin talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 01/12/2021 tarihli kararı ile, “İhtiyati haciz talebinin kısmen kabulü ile, Talebin 193.010,63 TL üzerinden; talebin İ.İ.K’nun 257. ve devamı maddeleri gereğince yerinde olduğu anlaşılmakla; Alacaklının iddia ettiği yukarıda belirtilen alacak miktarı ile sınırlı olmak kaydıyla, borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, 8.994,99 TL’lik talep dayanağı olarak sunulan müşteri ayrıntılı mizan kayıtlarının cari hesapta görünmediği ve bunlara ilişkin faturaların da sunulmadığı anlaşılmakla, bu hali ile bu bedel yönünden yaklaşık ispat şartı sağlanmadığından, fazlaya dair istemin reddine,” karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesi ile, Müvekkilinin adresinin … Mah. … Cad. No:… İç Kapı No: … Silivri/İSTANBUL olduğunu, mahkememizin ihtiyati haciz kararını vermede yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin Silivri Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin (Asliye Ticaret Mahkemese sıfatıyla) ve veya Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, alacaklı tarafından daha önce şifahi beyanları ile müvekkiline bildirdikleri şekli ile bilindiği kadarı ile tüm ihtilafın ve sahte belge ve faturaların müvekkiline mal getiren davacı/alacaklı görünen şirket pazarlama çalışanı …’inde dahil olduğu kişilerin yolsuzluk yaptığını, şirketi zarara uğrattığını, bu nedenle bir takım tahkikat yaptıkları yönünde olması üzerine meydana geldiğini, mutabakat belgesinin tamamen sahte olduğunu, müvekkilinin buna fırsat verilmeden alınan ihtiyati haciz kararı nedeni ile zarara uğradığını, açıklanan ihtiyati haciz kararına dayalı olarak, yapılan tüm işlemlerin kaldırılmasını, masraf ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/12/2021 tarih ve 2021/791 D.İş Esas – 2021/788 D.İş Karar sayılı ek kararında; “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19/2. maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz” hükmünü içermektedir. Somut uyuşmazlıkta, itiraz eden vekili tarafından Mahkememizin yetkisine itiraz edildiği beyan edilmiş ise de; yetki itirazında yetkili mahkemenin Silivri Asliye Hukuk Mahkemeleri (Asliye Ticaret Mahkemese sıfatıyla) ve veya Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu beyanı ile yetinilmiş, yetkili mahkeme ve seçtiği mahkeme belirtilmediğinden usulüne uygun yapılmış bir yetki itirazının bulunmadığı anlaşıldığından, itiraz eden vekilinin Mahkememizin yetkisine yönelik itirazına itibar edilmemiştir. İhtiyati hacze itiraz İİK’nun 265. maddesinde düzenlenmiş olup, borçluya da ihtiyati hacizden etkilenen 3. şahsın itiraz haklarının şekli ve tahdidi olarak sayıldığı, itiraz eden borçlunun ancak ihtiyati haczin sebebi ile teminata ve yetkiye itiraz edebileceği, bunun dışında menfi tespit davası, istihkak davası veya itirazın iptali davasında ileri sürülebilecek hususların, ihtiyati haciz kararına itiraz olarak ileri sürülemeyeceği, itiraz eden vekili her ne kadar ihtiyati hacze dayanak yapılan mutabakat belgesinin sahte olduğunu ileri sürmüş ise de, bu hususun ancak açılacak menfi tespit davasında ileri sürülebileceği, İİK’nın 265. maddesindeki itiraz nedenlerinden sayılmadığı anlaşılmış, mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle…”gerekçesi ile, İhtiyati hacze itirazın reddine, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesi ile, Taraflarınca yerel mahkemede görülen ihtiyati haciz davasına 29.11.2021 tarihli dilekçe ile “….Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haciz kararının dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı İTİRAZ ve Davacının Mahkemeyi ALDATARAK işlem tesisi nedeniyle kararın KALDIRILMASI talebi…” ile davacı tarafın açmış olduğu ihtiyati haciz talepli davada yerel mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına itiraz edildiğini, Yerel mahkemece ise “…yetkili mahkeme ile seçtiği mahkeme belirtilmediğinden usulüne uygun yapılmış bir yetki itirazının bulunmadığı anlaşıldığından…” şeklinde gerekçe ile eksik ve yanlış hüküm kurularak tarafımızca yapılan yetki itirazı haksız olarak reddedildiğini, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkemede görülen davada özetle Davacı/alacaklı görünen tarafça yerel mahkemeye ihtiyati haciz talebiyle başvurmadan önce aynı belgeler ile 25.11.2021 Tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi yaptığı, bu takibe taraflarından 29.11.2021 tarihinde, müstenidat ve fatura içerikleri nedeniyle itirazda bulunulduğunu, itiraz üzerine bu kez davacı tarafın mahkemeye aynı gün müvekkiline ait olmayan gerçek dışı bir adres göstererek yetkisiz olan yerel mahkemeyi yetkili gibi gösterip yerel mahkemenin yoğunluğundan istifade etme düşüncesi ile bu ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, Dava dilekçesinde ise “…borçlu hakkında takibe başlayacağımızdan ve icra takibinden haberdar olduğunda malları kaçıracağından..” şeklinde gerçek dışı ve mesnetsiz bir iddiada bulunmuş olup müvekkilinin icra dosyası ile durumdan zaten haberdar olduğunu, Davacı tarafça İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkisi gerçek dışı beyanla sağlanmış olup alacaklı görünen mahkemenin yoğunluğunu fırsat bilerek yalan beyanla sahte bir adres olarak, müvekkilinin hiç bilmediği, hayatının herhangi bir aşamasında yaşamadığı, hiçbir kaydi işlemde yeri olmayan sadece ve sadece mahkemeyi yanıltmak için davacı tarafça üretilen ve dava dilekçelerinde sanki müvekkilinin mernis adresi imiş gibi sunulan “… Mah. … Cad. No:… Şişli/İSTANBUL…” şeklinde bir adres verilerek yerel mahkemeden karar alındığı ama diğer tüm prosedürü ise müvekkilinin gerçek adresinden yaparak, müvekkilinin erişimini geciktirerek tüm mal varlığını haczedip mahkemenin kararı ile de müvekkilinin ticari mahvına neden olunduğunu, Açılan ihtiyati haciz davasına karşı sunmuş oldukları itiraz dilekçesinde de belirtildiği üzere taraflarınca; “…Yetkisiz İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkisi davacı tarafın gerçek dışı beyanlarıyla sağlanmış olup gerek dosyadaki Silivri İcra Müdürlüğü’ne yerel mahkemenin ihtiyati haciz kararı verdiği tarihteki talimat talebindeki adres, gerekse dosyaya sunulan faturalarda ve gerekse İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinde müvekkilin adresi hiçbir şüpheye gerek bırakmadan “…, … TC Nolu, … Mah. … Cad. No:… İç Kapı No:… Silivri / İSTANBUL..” olduğu dolayısı ile yetkili mahkemenin Silivri Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatı ile) Mahkemeleri ve / veya Bakırköy Ticaret Mahkemeleri olması gerektiği açıktır…” Şeklinde beyanda bulunmuş olup yetkisiz mahkemede açılan davaya taraflarınca süresi içinde yerel mahkemenin yetkisine itiraz edildiğini, ancak yerel mahkemenin 15/12/2021 tarihli ek kararında “…yetkili mahkeme ile seçtiği mahkeme belirtilmediğinden usulüne uygun yapılmış bir yetki itirazının bulunmadığı anlaşıldığından…” şeklinde eksik ve yanlış hüküm kurarak tarafımızca yapılan yetki itirazını haksız olarak reddettiğini, Taraflarınca yapıla itirazda müvekkilinin adresi … Mah. … Cad. No:… İç Kapı No:… Silivri / İSTANBUL olduğundan ve Silivri’de Asliye Ticaret Mahkemeleri bulunmadığından dolayı Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacaksa Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi, bakmayacaksa Silivri mahkemelerinin bağlı bulunduğu yer Bakırköy mahkemeleri olduğu için mahkemelere göre tasnif yapılmış ve buna göre beyanda bulunulduğu, iki yer gösterilmediği, mahkemelerin niteliğine göre tasnif yapıldığını, Davanın 6762 Sayılı Yasanın 4. Maddesi kapsamında yer aldığı dolayısıyla eldeki dava yönünden anılan yasanın uygulanmasının gerektiği ve görevli mahkemenin yine bahse konu yasanın 5. Maddesi gereğince Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, Silivrinin İstanbul Büyükşehir’e bağlı olduğu, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun 24.03.2005 gün ve 188 sayılı ilke kararı gereğince “….Büyük Şehir Belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile,kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak şekilde ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine ………”karar verildiği, 5216 sayılı yasa gereği İstanbul Büyük Şehir belediyesi sınırları içerisine alınan Silivride müstakil bir Asliye Ticaret Mahkemesi olmaması sebebi ile,Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacaksa Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi, bakmayacaksa Silivri mahkemelerinin bağlı bulunduğu yer Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesinin gerektiğinden, bahisle bu sıralama bildirildiği, yetkili mahkemenin Silivri olduğunun belirtildiğini, Bakırköy ATM ise bunun Yasal Görev alanı ile ilgili olması nedeni ile söylendiği ve yetki yine Silivri ilçesi bağlamında dile getirilmiş olup, 2 ayrı yetkiden değil, yetkinin Silivri olduğu ama görevin sıralı bilgisi sunulmuş olup, yapılan haklı ve yasal itirazın bağlamı dışında red gerekçesi yapılması yasal olmadığını, Yerel mahkemenin bu hususu gözden kaçırarak karşı tarafın sunmuş olduğu yalan ve sahte bilgilere dayalı olarak vermiş olduğu kararın kaldırılması gerekmekte olup müvekkilin haklarını korumak istinaf kanun yoluna başvurma gereği hasıl olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 15/12/2021 tarihli ek kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, Cari hesaptan kaynaklı ihtiyati haciz talebine ilişkindir. Mahkemece, 01/12/2021 tarih ve 2021/791 D.İş Esas – 2021/788 D.İş Karar sayılı kararı ile; ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İhtiyati haciz kararına borçlunun itirazı üzerine mahkemece itirazın duruşma açılarak incelenmesi sonucu mahkemece verilen 15/12/2021 tarih ve 2021/791 D.İş Esas – 2021/788 D.İş Karar sayılı ek kararı ile; İhtiyati hacze itirazın reddine, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İİK 265/1 maddesinde itiraz nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup, buna göre uyarınca borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebilir. İİK’nın 258. maddesinde ihtiyati hacze 50. maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği belirtilmiş, aynı yasanın 50. maddesiyle “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” şeklindeki düzenleme uyarınca ihtiyati hacizde yetkili mahkemenin belirlenmesi hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur. Buna göre genel yetki kuralını düzenleyen HMK’nun 6.maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. Öte yandan aynı yasanın 10.maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Sözleşmenin ifa edileceği yer ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89.maddesine göre tespit edilmelidir. Buna göre borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Borç sözleşmeden doğan bir para borcu ise, sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, borç alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Somut olayda, talep cari hesaptan kaynaklı para alacağı olduğu ve talep eden şirket’in adresi Sarıyer / İstanbul olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89/1. ve HMK.’nun 10. maddeleri gereğince, talep eden alacaklının ikametgah mahkemesi olan İstanbul Mahkemeleri de yetkili olduğundan muteriz vekilinin mahkemenin yetkisine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Somut olayda, talep eden alacaklı tarafça cari hesap ekstresi olarak sunulan 21/10/2021 tarihli belgede davalıdan 193.010,63 TL. Alacaklı gözüktüğü, cari hesap ekstresinde itiraz eden tarafa ait kaşe, imzanın ve mutabıkız beyanın yer aldığı, buna göre yaklaşık isbatın oluştuğu, İİK’nun 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz sebepleri sayılmış olup, mutabıkız beyanın yer aldığı belgedeki imzanın sahteliği iddiası İİK. 265 madde kapsamındaki itiraz sebepleri arasında yer almamaktadır. İhtiyati hacze itiraz edenin itiraz sebepleri, menfi tespit davasına konu olabilecek nitelikte olup, kanunda sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında değildir. İlk derece mahkemesi ek kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırılık olmadığından muteriz vekilinin istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/03/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.