Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/592 E. 2022/993 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/592 Esas
KARAR NO: 2022/993 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/453 Esas – 2022/76 Karar
TARİH: 28/01/2022
DAVA: Tazminat (Franchising Sözleşmesinden ve Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında 15/01/2014 tarihinde imzalanmış franchising sözleşmesi uyarınca, davalının müvekkiline ait tescilli marka olan … markasının tabelasını kullanarak kuru temizleme ve terzilik hizmeti verebileceğini, davalı tarafından gönderilen, 07/12/2018 tarihli, Büyükçekmece … Noterliği’ nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmenin 20. maddesi uyarınca, sözleşmenin 3 aylık fesih sürecini 15/04/2019 tarihinde sonlandırıldığını, bu sürenin sonunda Büyükçekmece 4. Sulh Hukuk Mahkemesi 2019/43 D. İş sayılı dosya ile tespit davası açıldığını ve davalının sözleşmeye konu adreste müvekkiline karşı haksız rekabet oluşturacak eylemlerde bulunduğunun tespit edildiğini, oysa sözleşmede belirtilen fesih sürecinin bitiminde, davalının haksız rekabet oluşturabilecek eylemlerine son vereceğine yönelik maddeleri kabul etmiş olduğunu, davalının müvekkili ve müvekkiline ait marka sayesinde edinmiş olduğu müşteri portföyü ile haksız kazancına devam etmekte olduğunu, müvekkilden edinmiş olduğu bilgileri kullanarak, müvekkile ait markanın bilinirliğini ve tanınırlığını kullanarak haksız rekabet sağlamakta olduğunu, davalının sözleşmeye açıkça aykırı olan söz konusu tutum ve davranışları nedeniyle, müvekkilinin maddi manevi zarara uğradığını ileri sürerek 5.000,00 Euro ve 5.000,00 TL maddi tazminatın (mahkemece yaptırılacak olan bilirkişi incelemesi sonucunda müvekkile verilen zarar tespit edildiğinde arttırılmak üzere) yasal faizi birlikte ve haksız rekabetten kaynaklı 100.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mülkiyet hakkı müvekkiline ait marka dolayısıyla davalı tarafından haksız rekabet teşkil eden eylemlerinden menine ve bu eylemlerin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmeyi istişare dahi edemeden imzalamak zorunda kaldığını, genel işlem şartı niteliğinde bir sözleşme olduğunu, müvekkilinin sözleşmeyi feshetmediğini, sözleşmenin 7/E maddesi doğrultusunda sözleşmeyi yenilememe hakkını kullandığını, cezai şartı sözleşmenin feshedilmesi halinde uygulanacak bir madde olduğunu, davacının haksız rekabet iddialarının kabul edilemeyeceğini, sözleşmesinin 7/İ maddesinde herhangi bir süre sınırlaması ve konum sınırlamasının olmadığını, buna göre müvekkilinin dünya üzerinde hiç bir yerde, ömür boyu sözleşmeye konu faaliyeti gerçekleştiremeyeceğini, böyle bir maddenin geçerli kabul edilemeyeceğini, sözleşmenin 7/H maddesini ise sözleşmesi feshedilen işyeri için düzenlenmiş bir madde olduğunu, ayrıca yine maddede rekabet yasağının belirli bir süre ile sınırlandırılmadığını, sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin maddelerinin hukuken geçersiz ve yok hükmünde sayılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/01/2022 tarih ve 2020/453 Esas 2022/76 Karar sayılı Kararı ile; “Taraflar arasında 15/01/2014 tarihli franchising sözleşmesi bulunduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalının iş bu sözleşmeyi davacıya gönderdiği Büyükçkmece … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshettiği ve yine davalının sözleşmenin feshinden sonra, sözleşmede belirtilen adreste, davacıdan edindiği bilgileri ve tanınırlığı kullanarak haksız kazanç elde ettiği Büyükçekmece 4. Sulh Hukuk Mhakemesinin 2019/43 D.iş dosyası ile tespit edilmiştir. Yargıtay 19. HD 2001/819E.-2001/4917K. Sayılı ilamında franchising sözleşmesini ” Franchising bir ürün veya hizmetin imtiyaz hakkına sahip tarafın belirli bir süre şart ve sınırlamalar dahilinde işin yönetim ve organizasyonuna ilişkin bilgi ve destek sağlamak suretiyle imtiyaz hakkına konu ticari işleri yürütmek üzere ikinci tarafa verdiği imtiyazdan doğan uzun süreli bir iş ilişkileri bütünü olup, birbirinden bağımsız bağımsız iki tarafı bir araya getiren sözleşmesel ilişkidir.” şeklinde tanımlamış olup taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkisinin iş ilişkisi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısı ile taraflar arasında iş sözleşmesi sona erdikten sonraki dönem için rekabet etmeme yasağının TBK’ nun 6. Bölümünde yer alan 444. Ve devamı maddelerinde düzenlendiği, İş Mahkemeleri Kanunu gereğince Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği, davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması nedeni ile ticari dava niteliğinde olmadığı, taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, Mahkememizin görevinin tayininde Ticaret Kanununda düzenlenenler hariç uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türünün ve ticari iş karinesinin etkili olmadığı Ticaret Kanununu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediği (Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar), uyuşmazlığın Mahkememizin görevine girmediği, 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanuna göre TBK’ nun hizmet sözleşmesine ilişkin 6. Bölüm düzenlenen hususlara ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklı davalara bakma görevinin İş Mahkemesine (İşM. m 5/1-a ) ait olduğu, (İstanbul B.A.M 13 HUKUK 2018/1914E.2019/692K. Ve yine İstanbul BAM 13. HD 2021/1689E.- 2021/1498K..”Davalı işçinin iş akdinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan 7036 sayılı yasa 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi değiştirmiştir. Bundan önce iş akdinin son ermesinden sonra oluşacak rekabet yasağına ilişkin davalarda ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki Yargıtay kararları hükmünü yitirmiş olduğundan, mahkemenin verdiği karar yerindedir. ”) mahkemenin görevli olmasının(HMK m.114/1-c) dava şartlarından olduğu, mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden(HMK m. 115/1) nazara alınacağı, tespit edilen dava şartı noksanlığının giderilmesinin mümkün olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama harç ve giderleri görevli mahkemede değerlendirilmek üzere Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçeleri ile; “1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2-Görevli Mahkemenin BAKIRKÖY İŞ MAHKEMESİ OLDUĞUNA,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemece franchise sözleşmesinin tanımında hata yapıldığını ve taraflar arasındaki ilişkinin işçi-işveren ilişkisi olarak tanımlandığını, ancak taraflar barasında işçi-işveren ilişkisinin söz konusu olmadığını, tarafların birbirinden farklı iki ayrı şirket olduğunu, bu nedenle aralarındaki ilişkinin ticari ilişki olduğunu, sözleşmede bahsedilen haksız rekabet hükümlerinin ise İş Kanununa yönelik değil TTK 54. ve devamı maddelerine yönelik olduğunu, yine davalı kendi nam ve hesabına hareket ettiğinden haksız rekabet hükümlerinin TBK 444 ve devamı maddelerine göre değil TTK 54 ve devamı maddelerine göre değerlendirilmesi gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, franchising sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiasıyla uğranılan zararın tazmini ve haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülen eylemlerin men’i ve ref’i istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle göreve ilişkin dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. HMK’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, davalının sözleşmede yazılı işyeri adresinde, davacı markasının kullanımı ile, bu ad altında verilecek kurutemizleme, yıkama ve ütüleme hizmetlerinin koşullarının ve tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesidir. Yine sözleşme uyarınca davalı müstakil tacir olarak hareket edecektir. Franchising sözleşmesinin konusu ve tarafların faaliyet alanı dikkate alındığında, sözleşmenin iş veya hizmet sözleşmesi niteliğinde olmadığının, zira tarafların tacir, yapılan işin ticari iş mahiyetinde bir iş ve dolayısıyla iş bu davanın ticari dava olduğunun kabulü gerekmiştir. Öte yandan davacının davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğu yönünde iddiaları da mevcut olup, haksız rekabet TTK’unda düzenlenmiş olmakla bu yönüyle de mutlak ticari dava niteliği taşımaktadır. Bu itibarla mahkemece iş bu davada Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/-a3 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve dosyanın mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2022 tarih ve 2020/453 Esas – 2022/76 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.