Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/542 E. 2022/992 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/542 Esas
KARAR NO: 2022/992 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/665 Esas – 2021/69 Karar
TARİH: 06/12/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının temsilcisi olduğu … firması adına müvekkiline elektrik malzemesi satmakta olduğunu, ancak davalının sahte bir fatura düzenleyerek ticari kayıtlarında kendisini alacaklı gösterdiğini ve söz konusu kaydı aralarında görülen bir davada sunduğunu, böyle bir faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini ve içeriği malların kendisine teslim edilmediğini, bu nedenle davalı hakkında başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının arabuluculuk dava şartını yerine getirmediğini, davacı iddialarının doğru olmadığını, davacının sahte olduğunu ileri sürdüğü faturayı dayanak yaparak müvekkili aleyhine dava konusu icra takibini başlattığını, davacının borçlu olmadığını iddia ettiğini, alacağı olduğuna dair bir iddiada bulunmadığını, ancak buna rağmen haksız ve kötüniyetli takibi başlattığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/12/2021 tarih ve 2021/665 Esas 2021/69 Karar sayılı Kararı ile; “Dosya arasında bulunan tevzi formundan davanın 09/02/2021 tarihinde Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesine açıldığı, bununla birlikte taraflarca imzalanan arabuluculuk son tutanağının 31/03/2021 tarihinde tanzim edilmiş olduğu görülmüştür. Açıklanan hususlar değerlendirildiğinde, dava şartı yerine getirilmeden açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2 madde ve 115/2 maddesi gereğince davanın USULDEN REDDİNE,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Her ne kadar dava konusu uyuşmazlığın ticari nitelikte olması nedeniyle TTK’nın 5/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olduğu ve dava tarihi itibariyle davacı müvekkilince arabuluculuk yoluna gidilmediği sabit olsa da, eldeki davada, ilk derece mahkemesince işin esasına girilmeden ve arabuluculuğa ilişkin dava koşulu hakkında bir karar verilmeden önce, müvekkilinin arabuluculuk başvurusuna dair gerekli tutanakları dosyaya sunduğunu ve dava koşulunu tamamladığını, her ne kadar, yukarıda yer verilen yasa hükümleri uyarınca arabuluculuğa başvurmadan dava açılması mümkün değil ise de ve mahkemece bu şartın tamamlanması için süre verilemeyecek ise de, mahkeme bu konuda henüz bir karar vermeden önce dava şartı tamamlandığına göre, artık dava şartı eksikliğinden söz edilemeyeceğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/3187 E. – 2021/762 K. sayılı, 04/02/2021 tarihli kararının da bu yönde olduğunu, bu aşamadan sonra davayı reddederek davacıyı tekrar arabulucuya başvurmak zorunda bırakmak, yasa koyucunun düzenleme amacıyla uyuşmayacağı gibi, usul ekonomisi ilkesiyle de bağdaşmayacağını, istinaf gerekçelerimizin büyük bölümünü aynen alıntıladıkları İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2021/321 E. – 2021/797 K. sayılı, 17/06/2021 tarihli kararının da bu yönde olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, “zarar görülmesine neden olan faturaya dayalı alacak” açıklaması ile başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın mal satım sözleşmesinden kaynaklanması ve ilişkinin taraflarının tacir sıfatını haiz olması nedeniyle dava ticari dava olmakla ve itirazın iptali davası bir miktar paranın ödenmesi istemine ilişkin olmakla, TTK 5/A maddesine göre zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olduğu anlaşılmaktadır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2 maddesinde “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Dosya kapsamından davacının iş bu dava açılmadan önce söz konusu dava şartını yerine getirmediği, yargılama sırasında arabuluculuk yoluna başvurduğu ve anlaşma sağlanamadığına dair tutanağı sunduğu anlaşılmakta olup, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın reddini öngören yasa hükmü ve kanun koyucunun amacı dikkate alındığında, söz konusu şartın yargılama sırasında yerine getirilmesi halinde eksikliğin giderilmiş olduğunun kabulü mümkün görülmemiştir. O halde mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.