Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/54 Esas
KARAR NO: 2022/82 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/590 Esas
TARİH: 01/11/2021 Tarihli Ara Karar
KARAR TARİHİ: 20/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hissedarı olduğu davalı şirketin ana sözleşmesinin 8. Maddesi gereğince nama yazılı payların, pay sahibi tarafından satışı halinde diğer pay sahiplerinin öneriye öncelikle muhatap olma haklarının bulunduğunu, bu hükme rağmen davalı şirketin dava dışı pay sahiplerinin ana sözleşmenin 8. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak ve müvekkilinin öncelik hakkını ihlal ederek kendi paylarını yine dava dışı … ve …’e devrettiklerini, davalı şirket yönetim kurulunun, hisselerin devri işlemlerini esas mukaveleye aykırı olarak kabul ettiğini ve şirket pay defterine tescil ettiğini, … ve …’a yapılan hisselerin devrine ilişkin işlemlerin pay defterine tescilinin yolsuz olduğunu, bu yolsuz tescilin iptali için İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1130 E. Sayılı dosyası ile açtıkları davanın derdest olduğunu, HMK 165. maddesi hükmünce söz konusu dosyanın bekletici mesele yapılmasını istediklerini, adı geçen yeni paydaşlarca 18/08/2015 tarihinde şirketin olağanüstü genel kurulunun toplanarak kararlar alındığını, pay devrinin yolsuz olması nedeniyle yapılan olağanüstü genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunu; diğer yandan söz konusu genel kurula çağrının TTK’nın 414. maddesinde öngörülen usulde yapılmadığını ve davacının toplantıya katılamadığını, sermaye ve oy çokluğuna sahip ortakların haksız kararlarıyla diğer pay sahiplerinin zararına karar alması halinde bu kararların da iptal kabiliyetini haiz kararlar olacağını, dava dışı … ve …’ın kötü niyetle hareket ettiklerini, şirketin çok değerli olan bir taşınmazının … A.Ş.’ye (Eski ünvan: … A.Ş.) teminat olarak devredildiğini, dava dışı … ve …’ın amacının, finansal kiralama şirketinin borcunu ödeyerek oteli yok pahasına satın almak olduğunu, alınan kararların pay sahiplerinin zararına neden olması nedeniyle dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğini belirterek, 18/08/2015 tarihli olağanüstü genel kurul ve bu genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine, çağrının usulüne uygun olmaması ve alınan kararların dürüstlük kurallarına aykırılığı nedeniyle 18.08.2015 tarihli olağanüstü genel kurulun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesi (İstanbul … ATM … Esas) 23/02/2016 tarihli celse 3 nolu ara kararı ile; TTK.448 md.gereğince iptali talep edilen davalı şirketin 18/08/2015 tarihli genel kurulunda alınan kararların yürütmesinin ve uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir. Fer’i müdahiller tarafından ibraz edilen dilekçeler ile, 23.02.2016 tarihli celse 3 nolu ara kararı gereği 18.08.2015 tarihli Genel Kurul kararlarının uygulanması hakkında tedbiren durdurulması kararının kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi 09/09/2021 tarihli ara kararı ile;,,, tedbirin kaldırılmasını isteyen feri müdahillerin dava konusu yapılan ve yürürlükleri tedbiren durdurulan şirket genel kurul kararları ile yönetici atandıkları, dolayısı ile tedbirin kaldırılmasını talep etmekte HMK’nın 396.maddesinin yollamasıyla, aynı yasanın 394.md gereğince hukuki yararlarının bulunduğu; dava konusu yapılan ve yürütülmelerinin durdurulmasına karar verilen genel kurul kararlarının yürürlüğü halinde davacının giderilmesi olanaksız, yaklaşık ispat kuralları gereği ispatlanmış bir zararının bulunmadığı; davanın kabulü halinde haklarının geriye doğru her zaman elde edilmesinin olanaklı olduğu; kaldı ki, bekletici mesele yapılan davaların reddedildiği, bu durumda tedbirin devamında davacının korunmaya değer üstün bir hakkının bulunmadığı gerekçesi ile, feri müdahillerin taleplerinin KABULÜ ile, davalı şirketin 18/08/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan ve dava konusu yapılan kararlarının yürütülmelerinin tedbiren durdurulmasına ilişkin mahkemece 23/02/2016 tarihli duruşmadaki ara kararla verilen ihtiyati tedbirin, HMK’nın 396/1.maddesi gereğince teminatsız olarak kaldırılmasına karar verilmiştir. İhtiyati tedbirin kaldırılması kararına itiraz eden davacı vekili 16/09/2021 tarihli dilekçesi ile; tedbire itiraz eden feri müdahillerin şirkette hissedar olduklarını ispatlayamadıklarını, davalı şirketin sahibi olduğu otelin satılması halinde durumun telafisinin mümkün olmadığını, ihtiyati tedbirin, şirkete ait taşınmazın satışının yetkisiz olan fer’i müdahiller tarafından yapılmasının engellenmesi için istendiğini, gelinen aşamada feri müdahillerin her türlü işlemi yapabilir hale geldiklerini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle 09/09/2021 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin karara itirazlarının kabulü ile tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/11/2021 tarih 2020/590 Esas sayılı ara kararında; “Talep; mahkememizin 23/06/2016 tarihli duruşma ara kararı ile verilen dava konusu 18/08/2015 tarihli davalı şirket Genel Kurul Kararlarının yürütülmelerinin tedbiren durdurulması kararının HMK 396.md gereğince kaldırılmasına ilişkin verilen 09/09/2021 tarihli karara itiraz ile ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkememizce verilen 09/09/2021 tarihli tedbirin kaldırılması ara kararı ile, davalı şirketin 18/08/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan ve dava konusu yapılan kararlarının yürütülmelerinin tedbiren durdurulmasına ilişkin mahkememizce 23/02/2016 tarihli duruşmadaki ara kararla verilen ihtiyati tedbirin, HMK’nın 396/1.maddesi gereğince teminatsız olarak kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Bu kez davacı vekili, tedbirin kaldırılması kararına itiraz ederek ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 396.maddesi gereğince durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mahkememizce verilen 09/09/2021 tarihli kararda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, tedbirin devamında davacının korunmaya değer üstün bir hakkının bulunmadığından HMK’nın 396.maddesi gereğince tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu kez davacı taraf her ne kadar tedbirin kaldırılmasına ilişkin karara itiraz etmiş ise de, davacının yaklaşık ispat kuralları gereği ispatlanmış bir zararının bulunmadığı, dolayısıyla tedbirin kaldırılmasına itirazının yerinde olmadığı gerekçesi ile, itirazın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemece verilen 03/05/2018 tarihli davanın reddine ilişkin kararın, İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 2019/61 E. 2020/1088 K. ve 08/10/2020 tarih sayılı kararı ile, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1130 E. ve İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1184 E. sayılı dosyalarının sonucunu bekletici mesele yapılması ve oluşan sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kaldırıldığını, İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesi kararında da vurgulandığı üzere, fer’i müdahillerin ara kararı tek başına istinaf etme hakları bulunmadığı gibi itiraz etme hakları da olmadığını, bu bağlamda davalının ihtiyati tedbirin kaldırılması yönünde bir talebi ve itirazı bulunmaz iken, fer-i müdahillerin tedbirin kaldırılmasını talep etmesi ve tedbire itiraz etme hakkı olduğundan bahsedilemeyeceğini, bu nedenle fer’i müdahillerin talep hakları bulunmamasına rağmen tedbirin kaldırılmasını talep etmeleri ve mahkemece bu taleplere istinaden tedbirin kaldırılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Ayrıca fer-i müdahiller tarafından pay sahipliği durumunun net bir biçimde ispatlanamadığını, davalı ve fer’i müdahiller tarafından şirketin pay defterlerinin sunulmadığını, fer’i müdahillerin henüz şirkete hissedar olduklarını dahi ispat edemediklerini, mahkemece şirketin hissedarı olup olmadığı dahi belli olmayan bu kişilere, ihtiyati tedbirin kaldırılması kararı ile şirketin yönetiminin teslim edildiğini, İhtiyati tedbirin verilmesindeki temel amacın, davalı şirketin sahibi bulunduğu yaklaşık 30.000.000,00-USD değerindeki otelin satılması ile davalı şirketin ve hissedarların tazmini imkansız zararlara uğramasının önlenmesi olduğunu, ihtiyati tedbirin, şirkete ait bu taşınmazın satışının yetkisiz fer’i müdahiller tarafından yapılmasının engellenmesi için istendiğini, gelinen aşamada şirketin hissedarı bile olduğunu ispat edemeyen fer’i müdahillerin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasıyla birlikte her türlü işlemi yapabilir hale geldiklerini, Mahkemece bekletici mesele yapılan dosyalarda verilen kararların henüz kesinleşmediğini, işbu kararlara karşı yasa yollarına başvurulduğunu ve üst mahkemelerden verilecek kararların beklendiğini, mahkemenin, diğer davaların reddi gerekçesiyle huzurdaki davadaki iddiaları ve müvekkilinin ileride uğraması muhtemel zararlar nazara alınmadan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin 09/09/2021 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararının ve 01.11.2021 tarihli itirazlarımızın reddine yönelik kararının kaldırılmasına, fer-i müdahillerin şirket adına karar vermelerinin ve şirketin mülkiyetinde bulunan malları satmalarının engellenmesi için tedbir talebinin kabulü ile 18/08/2015 tarihli genel kurulda alınan kararların yürütmesinin ve uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davalı müflis şirketin 18/08/2015 tarihli olağanüstü genel kurul ve bu genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti ile çağrının usulüne uygun olmaması ve alınan kararların dürüstlük kurallarına aykırılığı nedeniyle genel kurulun iptali istemine ilişkindir. Mahkemenin 23/02/2016 tarihli ara kararı ile, TTK. 448 md.gereğince iptali talep edilen davalı şirketin 18/08/2015 tarihli genel kurulunda alınan kararların yürütmesinin ve uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen 03/05/2018 tarihli kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 08/10/2020 tarihli kararı ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1130 Esas sayılı dava dosyası ve İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1184 Esas sayılı dosyasının sonuçlanmasının bu dosya için bekletici mesele yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile; mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Dosyanın iadesinden sonra mahkemece, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1130 Esas sayılı dava dosyası ve İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1184 Esas sayılı dosyasının sonuçlanmasının beklendiği sırada fer’i müdahiller tarafından ibraz edilen dilekçeler ile, bekletici mesele yapılan dosyalarla açılan davaların reddine karar verildiği belirtilerek, 18.08.2015 tarihli Genel Kurul kararlarının uygulanmasının tedbiren durdurulması yönünde verilen kararın kaldırılması talep edilmiş, mahkemenin 09/09/2021 tarihli ara kararı ile, davalı şirketin 18/08/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan ve dava konusu yapılan kararlarının yürütülmelerinin tedbiren durdurulmasına ilişkin verilen ihtiyati tedbirin, HMK’nın 396/1.maddesi gereğince teminatsız olarak kaldırılmasına karar verilmiş, bu karara davacının itirazı üzerine de mahkemenin 01/11/2021 tarihli ara kararı ile itirazın reddine karar verilmiştir. Somut olaydaki talep, daha önce verilmiş olan ihtiyati tedbir karanın, değişen koşullara göre kaldırılması istemi üzerine verilen karara yöneliktir. HMK’nın 341. maddesinde hangi kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği açıkça belirtilmiştir. Bu maddeye göre, ihtiyati tedbir – ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir. HMK’nın 396. maddesi uyarınca, durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir. Maddenin ikinci fıkrasına göre, “İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır HMK’nın 396/2 maddesindeki düzenlemeye göre, durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya ihtiyati tedbirin kaldırılması kararına karşı, 394. maddenin sadece 3 ve 4. fıkralarına atıf yapıldığı, istinaf kanun yolunu düzenleyen 5. fıkraya atıf yapılmadığı anlaşılmaktadır. Belirtilen yasal düzenlemelere göre, HMK’nın 396/2 maddesiyle HMK’nın 394. maddenin üçüncü fıkrasına yapılan atıf nedeniyle üçüncü kişiler, dolayısıyla fer’i müdahiller de tedbire itiraz edebilecektir. Yine mahkemece dava sırasında HMK’nın 389. maddesi uyarınca verilen ihtiyati tedbir kararının, HMK 396 maddesine göre durum ve koşulların değiştiğinden bahisle kaldırılması talebi üzerine verilen karara karşı ayrıca bu karara itirazın reddine dair verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Sonuç itibariyle, mahkemece verilen ara kararlar istinafa tabi kararlardan olmadığından davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK 346, 352/1 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 346 ve 352/1 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/01/2022 tarihinde HMK’nın 341. ve 352/1 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.