Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/53 E. 2022/932 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/53 Esas
KARAR NO: 2022/932 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2021
NUMARASI: 2019/106 Esas 2021/754 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, terör soruşturması neticesinde TMSF kayyumlarının atanması ile oluşturulan yeni yönetiminden önceki yöneticilerinin sadece işlem açıklamasına “hisse devir avansı” ibaresi koyarak davalı tarafa gönderdiği ücretin maddi amacının, şirket kayıtlarında yapılan incelemelerde ne ticari bir anlaşma ne de görüşme tutanakları şeklinde ortaya çıkmadığını, müvekkili şirketin hacmindeki bir Holdingin eski yönetiminin, dava konusu meblağı hiçbir kaydı dayanak olmadan sadece hisse devir avansı ibaresi ile göndermiş olmasının mevcut hisse devir anlaşmasına dair hiçbir kayıt bulunmamasını ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, buna göre hisse devir avansı ödemesi altında gönderilen bedel karşılığında müvekkili şirketin hiçbir kazanımı olmadığı gibi davalı tarafın söz konusu bedel karşılığının müvekkili şirkete nasıl bir kazandırma yapmış olduğu ya da ödemenin nasıl bir maddi sorumluluğa dayandığının anlaşılamadığını, müvekkilinin davalının yönetim kurulu başkanı ve çoğunluk hissedarı olduğu … Tic. A.Ş. hisselerinin alımı konusunda davalının 26.05.2016 tarihinde davalı tarafın hesabına 200.000 USD tutarındaki bedeli havale ettiğini, işlem açıklaması “hisse devir avansı” olan bu ödeme sonunda ise müvekkili şirkete atfedilecek hiçbir kusur bulunmadığı halde ne bir hisse devri gerçekleştirildiğini ne de hisse devrinden dönülmesi sebebiyle müvekkili şirkete bildirimde bulunulmadığını, müvekkili şirkete atanmış olan yeni yönetim tarafından 26.05.2016 tarihinde hisse alım avansı adı altında ödenmiş olan 200.000 USD tutarındaki bedelin, hisse alım işleminin müvekkili şirketin bir kusuru olmaksızın gerçekleşmemesi sebebiyle davalı tarafından iade edilmesinin talep olunduğunu, buna ilişkin olarak da müvekkili şirket tarafından Kadıköy … Noterliğinin 31.01.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı tarafa ihtarname keşide edildiğini, ihtara cevaben davalı tarafça müvekkili şirkete Bakırköy … Noterliğinin 07.02.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, söz konusu ihtarnamede, tarafların hisse satışı konusunda anlaştıkları, ödemenin buna binaen yapıldığı ve sözleşme bedelinin ödenerek şirket hisselerini devralınması gerektiğinin belirtildiğini, taraflar arasında akdedilmiş bir hisse devir sözleşmesinin bulunmadığını, hisse alım avansı olarak verilmiş olan 200,000 USD ‘nin sözleşmenin varlığını kanıt teşkil edecek ve tarafları işbu sözleşme ile bağlayacak mahiyette olmadığını, ortada geçerli bir sözleşme olabilmesi için karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının gerektiğini, ancak müvekkili şirketin söz konusu şirkete ait hisselerin alımı konusunda karşı tarafla anlaşmasının bulunmadığını, bu sebeple olmayan bir sözleşmenin bedeli ödenmediğinden bahisle zarar iddiasında bulunmanın ve müvekkili şirketi ifaya zorlamanın hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığını, söz konusu şirkete ait hisse devri gerçekleşmediğinden davalının müvekkili şirketin ödemiş olduğu 200.000 USD tutarının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacak şekilde haksız ve dayanaksız olarak iade etmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan takibe yapılan kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamının gerektiğini belirterek borçlu davalının haksız olan itirazının iptali ile takibin devamına, likit olan alacağa haksız olarak itiraz eden davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin … projelerinin hak sahibi olan … Tic. A.Ş.” yetkilisi ve hissedarı olduğunu, davacı ile müvekkili … Tic. A.Ş. ye ait hisselerin satışı konusunda 3.500.000 $ Amerikan Doları bedelle anlaştıklarını, TBK göre taraflar arasında sözleşmenin kurulabilmesi için yazılı olmasına gerek olmadığını, icap ve kabul aşamasıyla birlikte taraflar arasında sözlü akit ile de yapılabileceğini, dava konusu olayda davalı müvekkilinin yetkilisi olduğu … şirketine ait hisselerini satmak istediğini, davacının da bu hisseleri satın almaya talip olduğunu, tarafların hisseleri 3.500.000 $ Amerikan dolarına satmak ve satın almakta karşılıklı olarak mutabık kaldıklarını, anlaşmanın her iki tarafı da bağlayıcı olması bakımından davacının anlaşmaya uygun olarak davalı müvekkilinin hesabına 26.05.2016 tarihinde 200.000 Amerikan dolarını “… Tic. A.Ş. hisse alım avansı” açıklamasıyla hisse alım avansı ödemesi yaptığını, davalı müvekkilinin davacı ile anlaşma yapılması ve avans ödenmesi nedeniyle başka alıcılarla satış görüşmelerini durdurduğunu, davacının hisse alım avansını ödedikten sonra davalı müvekkilinin yetkilisi olduğu … şirketinin hisse satışı konusunda bağladığını ve yaklaşık 2 yıl boyunca oyaladığını, davalının müvekkilinin sözleşme bedelinin ödenmesi ve hisse devirleri için 2 yıl beklediğini, davacının aradan geçen iki yılın sonunda gerekçesiz olarak hisse alımından vazgeçtiğini bildirerek ödemiş olduğu 200.000 Amerikan Dolarını geri istediğini, davalı müvekkilinin Bakırköy … Noterliğinin 07.02.2018 tarihli ve … sayılı ihtarnamesiyle cevap verdiğini şu gerekçelerle davacının talebine itiraz ettiğini, hisse alım avansının ödenmesinden beri geçen üç yıllık süreç ve gelinen aşamada ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar itibariyle … projelerinin başka alıcılara satılmasının imkanının kalmadığını, davacının anlaşmaya uymadığını, davalının yetkilisi olduğu … şirketinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, uğranılan zararın davacı tarafından giderilmediğini, 26.05.2016 tarihinde davacı ile hisselerin satışı konusunda anlaşıldığı halde aradan geçen süreçte dolar kurunda yaşanan artışlar ve … projelerinin zamanında faaliyete geçememesi nedeniyle projelerin değer kaybettiğini, … şirketinin … projelerinin 26.05.2016 tarihindeki değeri ile davacının hisse alımından vazgeçtiği tarihteki hisse değerlerinin belirlenmesi ve belirlenen değerler arasındaki farkın davalı karşı davacı müvekkili şirketin zararı olarak tespit edilmesi ve davacı/karşı davalıdan dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğini, sözleşmeden kaynaklı olarak davalının ve yetkilisi oluğu … şirketine atfedilebilecek hiçbir kusur ve eksikliğin bulunmadığını belirterek davanın zamanaşımı sebebiyle reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın esastan reddine, karşı davanın kabulüyle fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere şimdilik 25.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline, yargılama giderleriyle yasal vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/10/2021 tarih ve 2019/106 Esas – 2021/754 Karar sayılı kararında; “….Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, davaya konu edilen ve davacı tarafından davalıya havale edilen 200.000 USD’lik senetten dolayı davalının davacıya borçlu olduğu, ancak bu havale ile aynı tarihte tanzim edilen ve davalı tarafça ödenen 600.000 TL. lik senedin, hisse alım avansı olarak gönderilen paranın teminatı olarak davalıdan alındığı, bu senet nedeniyle yapılan ödemenin davacı alacağından mahsubu gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında itirazın kısmen iptali ile takibin 200.000 USD asıl alacak, 11.884,93 USD işlemi faiz toplamı 211.884,93 USD alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takipten itibaren asıl alacağa 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre faiz yürütülmesine, Davalı tarafından İstanbul Anadolu …İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 600.000 TL’nin davacıya 21.04.2020 tarihi itibariyle haricen ödendiği ve bu tutarın alacaktan mahsubu gerektiği görülmekle davalının bu dava açıldıktan sonra yaptığı 600.000 TL’lik ödemenin tahsilat sırasında İcra Müdürülüğünce nazara alınmasına, Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra-inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin … projelerinin hak sahibi olan … Ticaret A.Ş’ nin yetkilisi ve hissedarı olduğunu, davacı ile davalı müvekkilinin, … Ticaret A.Ş’ ye ait hisselerin satışı konusunda 3.500.000 (üçmilyonbeşyüzbin) $ Amerikan Doları bedelle anlaştıklarını, Türk Borçlar Kanununa göre taraflar arasında sözleşmenin kurulabilmesi için yazılı olmasına gerek olmadığını, icap ve kabul aşamasıyla birlikte taraflar arasında sözlü akit de yapılabileceğini, Dava konusu olayda da davalı müvekkilinin, yetkilisi olduğu … Ticaret A.Ş’ ne ait hisseleri satmak istediği (icap), davacı da bu hisseleri satın almaya (kabul) talip olduğunu, tarafların hisseleri 3.500.000 (üçmilyonbeşyüzbin) $ Amerikan Dolarına satmakta ve satın almakta karşılıklı olarak mutabık kaldıklarını, Anlaşmanın her iki tarafı da bağlayıcı olması bakımından davacı, anlaşmaya uygun olarak davalı müvekkilinin hesabına 26.05.2016 tarihinde 200.000 (ikiyüzbin) $ Amerikan Dolarını “… TİCARET A.Ş. HİSSE ALIM AVANSI” açıklamasıyla hisse alım avansı ödemesi yaptığını, davacı, aynı tarihte teminat amaçlı olarak; davalı müvekkili …’ nın borçlu sıfatıyla, geçmiş yıllarda ortağı olduğu … Ltd. Şti. adına ise avalist sıfatıyla imzaladığı 26.05.2016 tanzim tarihli 600.000 (Altıyüzbin) TL bedelli kambiyo senedini davalı müvekkilinden aldığını, (delili: 26.05.2016 tarihli ve 200.000 $ Amerikan Doları bedelli dekont, 26.05.2016 tanzim tarihli 600.000 (Altıyüzbin) TL bedelli kambiyo senedi) Davalı müvekkilinin, davacı ile anlaşma yapılması ve avans ödenmesi nedeniyle başka alıcılarla satış görüşmelerini durdurduğunu, Davacının, hisse alım avansını ödedikten sonra davalı müvekkilinin yetkilisi olduğu … Ticaret A.Ş’ ni hisse satışı konusunda bağladığı ve iki (2) yıl boyunca oyaladığını, müvekkilinin sözleşme bedelinin ödenmesi ve hisse devirleri için iki (2) yıl beklediğini, Davacının, aradan geçen iki yılın sonunda gerekçesiz olarak hisse alımından vazgeçtiğini bildirerek ödemiş olduğu 200.000 (ikiyüzbin) $ Amerikan Doları “… Tic. A.Ş. Hisse Alım Avansı” nı geri istediğini, Davalı müvekkilinin, Bakırköy … Noterliğinin 07.02.2018 tarihli ve … sayılı ihtarnamesiyle cevap verdiği ve davacının talebine şu sebeplerle itiraz ettiğini, hisse alım avansının ödenmesinden beri geçen üç (3) yıllık süreç ve gelinen aşamada ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar itibariyle … projelerinin başka alıcılara satılması imkanı kalmadığını, davacının anlaşmaya uymadığını, davalı müvekkilinin ve yetkilisi olduğu … Tic. A.Ş.’ nin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, uğranılan zarar, davacı tarafından giderilmediğini, (delili: Bakırköy … Noterliğinin 07.02.2018 tarihli ve … sayılı ihtarnamesi) Davalı müvekkilinin 26.05.2016 tarihinde davacı ile hisselerin satışı konusunda 3.500.000 (üçmilyonbeşyüzbin) $ Amerikan Dolarına anlaştığı halde aradan geçen süreçte dolar kurunda yaşanan artışlar ve … projelerinin zamanında faaliyete geçememesi nedeniyle projeler değer kaybettiğini, … Tic. A.Ş.’ nin … projelerinin 26.05.2016 tarihindeki değeri ile davacının hisse alımından vazgeçtiği tarihteki hisse değerlerinin belirlenmesi ve belirlenen değerler arasındaki farkın davalı müvekkili …’ nın zararı olarak tespit edilmesi ve dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsil için İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2021/85 E sayılı dava açılmıştır ve dava halen derdest olduğunu, (delili: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/85 E sayılı dosya, dava dilekçesi, tensip zaptı, ön inceleme duruşma tutanağı) İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesindeki 2021/85 E sayılı davanın huzurdaki davada bekletici mesele yapılması gerektiğine dair talebi ilk derece mahkemesinin kabul etmediğini, tarafları ve konusu aynı olan ve birbiriyle doğrudan bağlantılı iki davanın birbiri yönünden bekletici mesele yapılmaması veya birleştirilmemesi hukuka aykırı olduğunu, Sözleşmeden kaynaklı olarak davalı müvekkili …’ ya ve yetkilisi olduğu … Tic. A.Ş.’ ye atfedilebilecek hiç bir kusur ve eksiklik bulunmadığını, Davalı müvekkilinin, davacıya herhangi bir borcu olmadığını, aksine … projesine dair şirket hisse satışının yapılamamasından dolayı uğranılan zarar nedeniyle davalı müvekkilinin, davacıdan alacaklı olduğunu, taraflar arasındaki ihtilaf yargılamayı gerektirmekte olduğu, davacının icra-inkar ve kötüniyet tazminatı talebinin hukuki bir mesnedi olmadığını, Davacının, davalı müvekkili …’ nın, … Tic A.Ş’ ye ait hisselerini satın almak için anlaştığı ve anlaşmaya uygun olarak, davacı müvekkilinin hesabına 26.05.2016 tarihinde 200.000 (ikiyüzbin) $ Amerikan Dolarını “… TİCARET A.Ş. HİSSE ALIM AVANSI” açıklamasıyla hisse alım avansı ödemesi olarak gönderdiği ve karşılığında teminat amaçlı yemin teklifine konu senedi aldığını, Dava konusu hisse bedelinin ödendiği (26.05.2016) tarih ile icra takibine konulan 600.000 (Altıyüzbin) TL bedelli senedin tanzim edilerek davalı müvekkili tarafından verildiği tarih (26.05.2016) aynı gün olduğu, müvekkili ile davacı arasında bu hisse bedeli avansı ödemesi dışında başkaca bir ticari ilişki, alışveriş mevcut olmadığını, Taraflar arasında bu davaya konu iş dışında, 26.05.2016 tanzim tarihli 600.000 (Altıyüzbin) TL bedelli kambiyo senedinin verilmesini gerektirecek başka bir ticari ilişki bulunmadığını, senedin verildiği 26.05.2016 tarihindeki Dolar Kuru 2,95 – 3,00 TL civarında olup, o tarihteki 600.000 TL, 200.000 Amerikan Dolarına Karşılık gelmekte olduğunu, Davacının bu senedi İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … E sayılı dosyasıyla icraya koyduğu ve bedelini icra/haciz baskısı ile 14.11.2019 tarihli Sulh-İbra protokolüne istinaden tahsil ettiğini, taraflar arasında dava konusu ticari ilişki (… Ticaret A.Ş’ nin hisse satışı) dışında başkaca bir ticari ilişki olmadığını, (delili: İstanbul Anadolu 4. İcra Dairesi … E sayılı dosya) Davacının, icra takibine koymak suretiyle bedelini tahsil ettiği senedin başka bir ticari ilişkiye karşılık alındığına dair herhangi bir beyanda bulunamamış ve belge sunamadığını, davacının hem senedi hem de avans ödemesine dair dekontu icra takibine koyarak mükerrer takip yaptığını, İcra yoluyla bedeli tahsil edilen senetle ilgili olarak, talep etmelerine rağmen; davacının ticari defterlerinde bu miktarın hangi alacağa istinaden tahsil edildiği, defterlere neye karşılık kaydedildiği, taraflar arasında dava konusu ticari ilişki (… Ticaret A.Ş’ nin hisse satışı) dışında başkaca bir ticari ilişki olup olmadığı husunda bir araştırma yapılmadığı ve bu konuda bilirkişi incelemesi talebi 10.05.2021 tarihli ara karar ile reddedildiğini, bilirkişi incelemesi talebinin reddi üzerine davacıya aynı konuda yemin teklif edildiği, davacının yeminden kaçındığını, Davacının geriye dönük olarak Amerikan Doları alacağına TL’ ye uygulanan avans faizi oranı talebi ve bu talebe istinaden faiz alacağına karar verilmesi de hukuka aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesi yargılama neticesinde davacının tahsil ettiği mahsup edilen bedel ve faiz tutarı yönünden de hatalı ve hukuka aykırı hüküm kurduğunu, davacının hisse alım avansına karşılık aldığı ve icra marifetiyle tahsil ettiği 600.000,00 TL senet bedeli, davacının defter kayıtlarına göre; 20.11.2019 tarihinde 100.000,00 TL, 20.12.2019 tarihinde 100.000,00 TL, 20.01.2020 tarihinde 100.000,00 TL, 20.02.2020 tarihinde 100.000,00 TL,20.03.2020 tarihinde 100.000,00 TL, 21.04.2020 tarihinde 100.000,00 TL olarak ödendiği halde ilk derece mahkemesi sanki ödemenin tamamı 21.04.2020 tarihinde yapılmış gibi hüküm kurduğunu, icra dairesinin mahkemenin bu hükmüne göre davacının dolar alacağını güncel kur üzerinden hesaplayacağı, 600.000,00 TL’ lik ödemenin tamamını da TL olarak 21.04.2020 tarihine göre dosya borcundan mahsup edeceğini, bu durumun adalete ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Ancak mahkemenin dosyayı bilirkişiye vererek her bir ödemenin yapıldığı tarihe göre bu ödemeleri dolara çevirtip, dolar olarak ilgili tarihlerde alacaktan mahsup etmesi veya dolar olarak mahsup edilmesine karar vermesi gerektiğini, İlk derece mahkemesi bunu yapmayarak, hukuka aykırı şekilde davalı müvekkilinin ödemiş olduğu her bir kısmı ve ödeme tarihlerini görmezden gelerek, ödenen paranın TL olarak son taksitin ödendiği tarih itibariyle dolar borcundan mahsup edilmesine karar vererek davalı müvekkilinin daha fazla kur farkı ve daha fazla faiz ödemesine, bir anlamda faize faiz ödemesine sebebiyet verdiğini, Bilirkişi raporunda faiz TCMB tarafından belirlenen Kamu Bankalarınca Amerikan Doları Üzerinden Açılan 1 Yıla Kadar Vadeli Döviz Hesaplarına Uygulanacağı Bildirilen Azami Faiz Oranları dikkate alınarak hatalı ve fahiş oran üzerinden hesaplandığını, bu faiz oranı Merkez Bankasının bilgi amaçlı olarak bildirdiği üst sınır tavan faiz oranı olduğu, bu oranlar fiilen ödenen/uygulanan faiz oranını ifade etmemekte olduğunu, Oysa 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi “…yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” hükmüne amir olduğu, burada kamu bankaları tarafından fiilen ödenen/fiilen uygulanan faiz oranı kastedilmekte olduğunu, İki faiz oranı arasında büyük fark olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda faiz hesabına esas alınan TCMB tarafından belirlenen Kamu Bankalarının Amerikan Doları Üzerinden Açılan 1 Yıla Kadar Vadeli Döviz Hesaplarına Uygulanacağı Bildirilen Azami Faiz Oranları daha yüksek iken, Kamu Bankalarının yabancı para ile açılmış olan bir yıl vadeli mevduat hesabına fiilen ödediği faiz oranı daha düşük olduğunu, Kamu Bankalarının yabancı para ile açılmış olan bir yıl vadeli mevduat hesabına fiilen ödediği faiz oranları 2018 – 2020 yılları arasında %1,75 ile % 6 arasında değişiklik göstermiştir. Ancak hiç bir zaman %10′ u bulmadığını, Kamu Bankalarının yabancı para ile açılmış olan bir yıl vadeli mevduat hesabına fiilen ödediği faiz oranları UYAP’ ta mevcut olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan faize ve faiz oranına itiraz edildiği ve çok sayıda Yargıtay Kararı 18.02.2021 tarihli dilekçemiz ekinde sunulduğu halde ilk derece mahkemesi fahiş hesaplanan faiz üzerinden karar verdiğini, kararları sunduklarını, İtirazın iptali davasına konu 26.05.2016 tarihli havale dekontu içeriğindeki 200.000 (ikiyüzbin) $ Amerikan Doları hisse bedeli avansı ödemesi, icra takibinin yapıldığı 16.11.2018 tarihi itibariyle TBK md. 82 sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında zamanaşımına uğradığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derce mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı şirket tarafından hisse devir avansı adı altında davalıya yapılan 200.000 USD tutarlı paranın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin alacağın zamanaşımına uğradığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Dava dilekçesinin davalıya 04/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili 10/04/2019 tarihli dilekçesi ile cevap süresinin HMK. 127 madde uyarınca 1 ay uzatılmasını talep ettiği, mahkemece 10/04/2019 tarihli ara karar ile 2 haftalık sürenin bittiği tarihten itibaren 1 aylık ek süre verildiği görülmüştür. Davalı vekili tarafından ibraz edilen 29/04/2019 tarihli cevap dilekçesi ile, zamanaşımı definde bulunarak davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 17/06/2020 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararı ile, asıl davada davalının cevap dilekçesi ile ileri sürdüğü zamanaşımı def’ini açıklaması için süre verilmiştir. Davalı vekili tarafından verilen 06/07/2020 tarihli beyan dilekçesi ile;” İtirazın iptali davasına konu 26.05.2016 tarihli havale dekontu içeriğindeki 200.000 (ikiyüzbin) $ Amerikan Doları hisse bedeli avansı ödemesi, icra takibinin yapıldığı 16.11.2018 tarihi itibariyle TBK md. 82 sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında zamanaşımına uğramıştır, ” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı vekili tarafından ibraz edilen 15/02/2021 tarihli dilekçe ile, zamanaşımı defini tekrarlayarak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalının zamanaşımı defi konusunda olumlu/olumsuz karar verilmediği anlaşılmıştır. HMK’ nın 297/2 maddesine göre mahkemenin tarafların taleplerinin her biri hakkında karar vereceği düzenlenmiş olup, yine 297/1-c. fıkrasına göre gerekçe yazılması zorunlu bulunmaktadır. Bir dava hakkında mahkemece karar verilirken öncelikle usul, daha sonra da esas yönünden incelenir. Zamanaşımı defi, bir hakkın ileri sürülmesine engel olgulardandır. Bu nedenle de öncelikle hadise şeklinde çözümlenmesi gerekir. 11/01/1940 T. 15/70 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında da “Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez.” denilmiştir. HMK’daki emredici usul kuralı ve İçtihatı Birleştirme Kararı’na göre mahkemenin tahkikatten önce zamanaşımı konusunda olumlu-olumsuz bir karar vermesi zorunlu olup, esasa ilişkin kararın sonucuna göre mahkemenin zamanaşımı defisini “zimnen reddettiğini” kabul etmek de mümkün değildir. Yargıtay’ın değişik daireleri de istikrarlı şekilde zamanaşımı konusunda karar verilmeksizin esasa ilişkin verilen kararların bozulmasına karar vermiştir. (Bknz: Yargıtay 19. HD. 20/06/2013 T. 2013/7760 E. 11536 K., Yargıtay 11. HD. 21/01/2014 T. 2012/10582 E. 2014/1283 K., Yargıtay 4. HD. 19/10/2016 T. 2016/8273 E. 2016/10213 K.) Somut olayda, davaya yönelik verilen cevap dilekçesinde ileri sürülen zamanaşımı def’i davalı tarafça istinaf sebepleri arasında gösterilmiştir. İstinafa konu zamanaşımı def’ine ilişkin istinafın incelenmesi için öncelikle ilk derece mahkemesi tarafından zamanaşımı konusunda fiilen verilmiş bir kararın bulunması zorunludur. Dar istinaf kanun yolu isteminde HMK. 341, 353/1-a/6 maddesi uyarınca mahkeme yerine geçerek karar vermek de mümkün değildir. Buna göre mahkemece davalı vekilinin davaya yönelik verdiği cevap dilekçesinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’i değerlendirilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Sonuç itibariyle, Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 297, 353/1.a.6. maddeleri uyarınca kaldırılmasına ve davanın usulüne uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2021 tarih ve 2019/106 Esas 2021/754 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.