Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/515 E. 2022/1604 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/515 Esas
KARAR NO: 2022/1604 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/935 Esas – 2018/889 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Dairemizden verilen 18/12/2019 tarih 2018/1444 Esas – 2019/1812 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2021 tarih ve 2020/344 Esas 2021/7014 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dosya incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketine sigortalı şirket tarafından …’un Suudi Arabistan Krallığında mukim distribütörüne üzerine … lisansları yapışık olarak bulunan DVD emtiasını sattığını, söz konusu emtianın hava yolu ile ve davalı … aracılığıyla gönderildiğini, ancak gönderimin eksik olarak teslim edildiğini, bu nedenlerle oluşan zararın sigortalı şirkete ödendiğini, zararın oluşumunda davalı tarafın tamamen kusurlu olduğunu, bu nedenlerle yapılan toplam 674.756-TL ödemenin TTK 1472. maddesi gereğince davalıdan rücuen tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ihtilafın 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu hükümleri gereğince çözümlenmesi gerektiğini, davacı tarafın alacağına dayanak yaptığı her iki gönderimin de eksiksiz bir şekilde Riyad’ a ulaştırılıp alıcısına teslim edildiğini, bu nedenlerle istemin tümden reddedilmesi gerektiğini, eğer mahkemece teslim hususu kabul edilmeyecek ise Montreal Konvansiyonuna göre sınırlı sorumluluk ilkesinin geçerli olduğunu, bu bağlamda değerlendirme yapılarak karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/07/2018 tarih ve 2016/935 Esas – 2018/889 Karar sayılı kararı ile; ” … Her ne kadar davalı taraf dava konusu yapılan emtianın alıcısına teslim edildiğini iddia etmiş ise de, dosyaya sunulan ve emtianın varış yerinde düzenlenen 29/06/2015 tarihli tespit tutanağı ile bila tarihli tespit tutanağında emtianın eksik teslim edildiğinin açıkça belirtildiği, gönderilen emtianın tamamının teslim edildiği hususunun davalı tarafından kanıtlanamadığı, davacı tarafın da isteminin eksik olarak teslim edilen gönderiye ilişkin olduğu dikkate alındığında davalı tarafın teslim hususunu kanıtlayamadığı mahkememizce kabul edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı sigorta şirketine sigortalı şirket tarafından dava dışı şirkete gönderilen emtianın davalı şirket tarafından hava yolu taşımacılığı ile taşındığı, söz konusu emtianın eksiksiz olarak teslim edildiği hususunun davalı tarafından kanıtlanamadığı, taşımanın hava yolu ile yapılmış olması nedeniyle sorumluluk açısından Montreal Konvansiyonunun uygulanması gerektiği, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere davalı tarafın sorumlu olduğu miktarın 2.489-SDR karşılığı TL olduğu, Montreal Konvansiyonuna göre taşımanın niteliğine göre dolaylı zararların istenmesinin hukuken mümkün olmadığı, davalı taşıyıcının sorumluluğunun sınırlı olduğu kabul edilip 2.489-SDR’ nin karar tarihi itibariyle karşılığı olan 16.532-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ise taşınmanın niteliği ve sınırlı sorumluluk ilkeleri gereğince reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile (2489 SDRx6.6420) karşılığı 16.532-TL’nin ödeme tarihi olan 27/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi’ nin eşyanın kayıp edilmesi nedeni ile doğrudan zararların davalı hava taşıyıcısından tahsiline ancak dolaylı zararların Montreal Birleştirme Konvansiyonu dışında kaldığı gerekçesi ile bu yöndeki talebin reddine karar verdiğini, İlk Derece Mahkemesi’ nin somut olaya 1999 Montreal Birleştirme Konvansiyonu’ nu uygulamasının doğru olduğunu, bu yönde istinaf talepleri bulunmadığını, Huzurdaki davada gerek doğrudan zarar ve gerekse eşyanın kaybolması nedeni ile ortaya çıkan dolaylı zararın havayolu taşıyıcısından talep edildiğini ancak yerel mahkemenin bu taleplerinin dolaylı zararların 1999 Montreal Konvansiyonu dışında kaldığı gerekçesi ile reddettiğini ve bunun üzerine huzurdaki dilekçe ile istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, 1999 Montreal Birleştirme Konvansiyonu Uyarınca dolaylı zararlardan sorumluluğun sınırsız olduğunu, Yüksek 11 Hukuk Dairesi’ nin 26/01/1999 tarih ve 1998 /5499 Esas – 1999/136 Karar sayılı ilamında dolaylı zarar halinde sınırlı sorumluluk kuralının uygulanmayacağı yargısına ulaşıldığını, Türk Yüksek Mahkemesi’ nin de dolaylı zarar halinde Varşova/ Lahey Konvansiyonu’ nda ( şu anda 1999 Montreal Birleştirme Konvansiyonu’ nda ) öngörülen sınırlı sorumluluk kuralının uygulanmayacağı yargısında olduğunu, Somut olayda eşyanın davalı … Sorumluluğunda iken kaybolması neticesinde … ( İrlanda ) ile …’ un Suudi Arabistan temsilcisi alıcı … isimli firma arasında akdedilen sözleşme gereğince lisansların iptal ( teknik ifadesi ile deactive ) edildiğini, lisans bedellerinin muaccel hale geldiğini ve … firması tarafından …’a ödeme yapıldığını ve bu şekilde dolaylı bir zarar meydana geldiğini, … Sözleşmesi ile ilgili 7. maddenin dava dilekçelerine EK XXII olarak sunulduğunu, Bu gerekçeler ile açıklanan ve dolaylı zarar olarak ortaya çıkan; – 5214 sayılı dosyada 380.344,68 TL’ nin, – 5252 sayılı dosyada 277.436,62 TL’ nin davalı …’ dan tahsili ile davacı … Sigorta A.Ş.’ ne ödenmesine, rakama ödeme tarihi olan 27/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans oranında ticari faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu uyuşmazlığa 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağını, Gerek 29.06.2015 tarihli gerekse 30.10.2015 tarihli kargoların eksiksiz bir şekilde Riyad’ a ulaştırıldığını ve alıcısına teslim edildiğini, Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında davalı müvekkil ortaklığın teslim hususunu kanıtlayamadığı şeklinde verilmiş olan hükmün kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişiler tarafından yapılan değerlendirme neticesinde, dosyaya sunulmuş olan ve Mahkemenin eksik teslim hususunu ispata yarar görmüş olduğu 29.06.2015 ve 22.01.1437 Hicri (tutanakta miladi tarih yeri boş bırakılmıştır) tarihli tespit tutanaklarında çelişkilerin mevcut olduğunun raporda ifade edildiğini, ilgili tutanakta “eksiklik var – evet” kutucuğu işaretlenmiş olmakla birlikte, “kötü ambalajlama – hayır”, “içerik gözle görülür niteliktedir – hayır”, “yırtılmış ambalajlama – hayır” kutucuğunun işaretlendiğini, kayıp bir kargonun ambalajında gözle görülür bir hasar olmadığı, yırtık ambalajlama olmadığının yine aynı tutanakla tespit edilmesi, tutanağın kendi içerisinde çelişmekte olduğunu gösterdiğini, bu itibarla ilgili belgelerin eksik tesliminin ispata yarar nitelik taşımadığını, aksinin kabulü halinde tutanaklara bakılarak kargoların teslim edilmediği sonucuna ulaşmanın açıkça dayanaktan yoksun olduğunu, Hükme esas alınmış Bilirkişi Raporunda da dosyada mübrez tüm belgelerin incelendiğini ve ilgili kargonun alıcısına teslim edildiği kanaatine varıldığını, ancak Yerel Mahkeme bilirkişiler tarafından da eksiksiz teslime ilişkin ispata yarar bulunmuş olan “…” teslim belgelerinin davalı müvekkil ortaklığın teslim hususunu kanıtlayamadığı hükmüne varmışsa da, kararda dayanağı açıklanmadığı gibi, yargılamanın esasını teşkil eden bu husus hakkında detayları ve gerekçeleri açıklanmadan tek cümlelik bir ifade ile yetinildiğini, bilirkişiler tarafından detaylıca irdelendiğini ve ayrıntılı şekilde gerekçeleri ile açıklanarak ispata yarar bulunmayan Havalimanı gümrüğünün yer hizmetleri ile tutmuş olduğu teslim tutanaklarının ise gerekçeleri belirtilmeden ispata yarar bulunduğunu ve kargoların teslim edilmediği sonucuna ulaşıldığını, Yerel Mahkemenin emtianın teslimine ilişkin vermiş olduğu hükmün kabulünün mümkün olmadığını, Her ne kadar Yerel Mahkeme tarafından ödeme tarihinden itibaren faiz hesaplanmasına hükmedilmiş ise de faiz hesabının karar tarihinden itibaren yapılması gerektiğini, Protokol hükümleri kapsamında ödeme tarihinden itibaren değil, ancak karar tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini, bu konuda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin aynı mahiyetteki bir dava ile ilgili olarak karar düzeltme talepleri doğrultusunda … lehine vermiş olduğu 2001/845 E. ve 2001/1012 K. sayılı 09.02.2001 tarihli kararı ile karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğinin karara bağlandığını beyanla; Arz edilen ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle; istinaf incelemesi taleplerinin kabulü ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/935 Esas ve 2018/889 Karar nolu kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemiz 18/12/2019 tarih 2018/1444 Esas – 2019/1812 Karar sayılı ilk kararı ile; “…davalı fiili taşıyıcının emtiayı hasarsız ve eksiksiz olarak … firmasına teslim ettiği, davacının dayandığı zayinin taşıma sırasında olmadığı, … firmasının sorumluluğu altında gerçekleştiği, …’nin bu zarardan sorumlu olmadığı anlaşılmakla; …’nin sınırlı sorumluluk hükümleri esas alınarak zarardan kısmen sorumluluğu yönünde kurulan hüküm usul ve yasaya uygun olmamıştır. Bu durumda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılarak, dairemizce davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davanın reddine karar verilince, davacının istinaf talebinin de reddi gerekmiştir. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile; A) Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B)Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 11/07/2018 tarih ve 2016/935 Esas – 2018/889 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 09/12/2021 tarih 2020/344 Esas 2021/7014 Karar sayılı ilamında; “…’nun sıfatının …’nin ifa yarıdımcısı olup olmadığının ve davalı … ile ilişkisinin mahiyetinin tam olarak belirlenmediği, yine dosyadaki belgelerin anlamının ve özellikle … tarafından düzenlenen ‘delivery notification’ başlıklı teslim bildirimi/varış ihbarı belgesinin …’ya yapılan teslimi mi, … tarafından alıcıya yapılan malın geldiğine ilişkin ihbarı mı yoksa … tarafından malın alıcısına teslimini mi ifade ettiği konusunun müphem olduğu görülmüştür. Bu hususlarda net bir belirleme yapılmadan, davalının sorumluluğu konusunda herhangi bir yargıya varılması mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece, içerisinde gümrük konusunda uzman bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak bir değerlendirme yapılması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile, Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, uluslararası havayolu taşımacılığı kapsamında taşınan emtianın kısmen zayi olduğu iddiasıyla, sigortalısına halef olarak sigortacı tarafından fiili taşıyıcıya karşı açılmış rücuen tazminat davasıdır. Mahkeme davayı kısmen kabul etmiş, karara karşı tarafların istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize tevzii edilmiş, yapılan inceleme sonucunda dairemizce, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca esas hakkında yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizin kararına karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından, kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmiş, dairemizce bozma ilamına uyularak bozma ilamı doğrultusunda; konusunda uzman bilirkişiler gümrük uzmanı … ve hava taşıma uzmanı …’den oluşan bilirkişi heyeti aracılığı ile inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. 28/09/2022 teslim tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; ekspertiz raporundaki tespitlerin yerinde olduğu, … firmasının, …’nin Riyad’daki ifa ortağı olmadığı, göndericinin muhatap olduğu ve lojistik olarak hizmet veren firmanın ilk taşımacı … olduğu, dolayısı ile varış ülkesindeki alıcı firmaya ihbarda bulunma zorunluluğunun olduğu, … firmasının, bu sebeple … firmasının yurt dışındaki limanlarda işbirliği yapmış olduğu acentesi olduğu, …’nin burada … Kargo şirketi tarafından, sadece alt taşımacı olarak kullanıldığı, fakat diğer tüm lojistik hizmetlerin …’nin kendi lojistik bağlantı ağı içerisinde yürütülmesinin gerektiği, yurt dışındaki alıcı firmaya ihbarda bulunma yükümlülüğü …’ye ait olduğu için, alıcıya ihbarda bulunan firmanın da …’nin yurt dışındaki acentesi olduğunun değerlendirildiği, … firmasının düzenlemiş olduğu ihbar fişinde malın teslim edilip edilmediğinden ziyade, Riyad havalimanına Özet Beyan kapsamında indirilen eşyaya ilişkin bir ihbarda bulunduğu düşünüldüğünde, …’nin eşyaları Riyad havalimanına kadar taşımış olduğunun anlaşıldığı, dolayısı ile sadece alt taşımacı olarak hizmet veren …’nin görevini yaptığının değerlendirildiği, …’nin taşımaya ilişkin kusurunu gösteren herhangi bir resmi belgeye rastlanmadığı, zararın tazmini konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğu, Montreal Konvansiyonunun 23.maddesinde; taşıması yapılacak olan eşyalara ilişkin (kıymet/taşıma özelliği v.b. gibi hususlardaki) sorumluluğu belirleyebilmek için, ihracat gümrüğündeki işlem görmüş olan beyanname ve fatura kıymetlerinin baz alınacağının, eşya bunun dışında bir kıymeti haiz ise gönderici firmanın bunu açıkça bildirilmesinin ve buna ilişkin de ek bir ücret ödemiş olması gerektiğinin hükme bağlandığı, bu şartlar söz konusu olmadığında ise taşıyıcının sadece özel çekme hakkı karışılığı kadarından sorumlu olduğunun belirtildiği, her ne kadar …’nin eşyaları varış yerine teslim etmediğine ilişkin herhangi bir resmi belge veya bilgiye rastlanmasa da son kararın mahkemeye ait olması sebebiyle hesaplama yapıldığı, taşıyıcının sınırlı olarak sorumlu olduğu zarar tutarının 1.kap eşya için 6.089,20-TL, 2.kap eşya için 3.559,63-TL olduğu, … Kargo firmasının lojistik hizmet verdiği düşünüldüğünde, teslim aldığı kargo eşyasını kendi uçağı ile taşımak yerine …’nin tarifeli kargo seferi ile alt taşımacı olarak sevk ettirdiği, ancak …’nin eşyayı sadece varış limanına kadar götürmekle yükümlü olduğu, dolayısı ile varış limanındaki alıcı frmaya eşyanın havalimanına geldiğine ilişkin bilgilendirme ihbarnamesini …’nin karşı taraftaki acentesinin yapmasının gerektiği, bu çerçevede … firmasının, …’nin varış limanındaki hizmetlerini vermek için çalıştığı acentesi olduğunun düşünüldüğü ve bu kapsamda da … adına hareketle, … firmasının alıcı … firmasına eşyanın geldiğine ilişkin ihbarda bulunduğunun anlaşıldığı, taşıması yapılan eşyanın havalimanına inebilmesi için limandaki gümrük idaresine özet beyanda bulunulmasının (yani eşyanın gümrüğe kayıt edilerek sunulmasının) zorunlu olduğu, bu özet beyanda da eşya sahibi olarak alıcı ismine tescil yapıldığı, bu aşamadan sonra sadece alıcı firmanın işlem yapma yetkisinin olduğu, bundan sonra eşyaları çekip çekmemenin alıcı firma sorumluluğunda bulunduğu, bu işlemin tüm dünya ülkelerinde uygulanan genel bir işlem olduğunun bilindiği, dava konusu eşyaların varış havalimanında bulunmadığına ilişkin …’nin 17/11/2015 tarihli yazısından başka resmi bir dayanağa rastlanmadığı,bu ihbar yazısına istinaden konunun gündeme geldiği ve bu yazının, eşyanın varış limanına götürülmemiş olması ile ilgili kesin bir delil niteliği taşımadığı, zira bu aşamadan sonra eşyaların gümrükten çekilmesi ile ilgili işlem yapmaya tek yetkili olan alıcı firmanın gümrüğe müracaat etmiş olması ve eğer eşyaları kendilerine teslim edilemiyor yani bulunamıyor ise alıcı firmanın müracaatı ile Riyad havalimanı işletmesinden veya Riyad Havalimanı Gümrük İdaresinden resmi bir yazı alınmış olmasının gerektiği; ancak böyle bir yazıya dosya içeriğinde ulaşılamadığı, ayrıca; ..’nun alıcı … firmasına eşyanın geldiğine dair ihbar yazısı gönderdiği dikkate alındığında, … firmasının bu ihbarda bulunabilmesi için bu eşyaların Riyad havalimanına resmi olarak inmiş olduğuna ilişkin (… tarafından verilmiş olan Özet Beyanlarda) resmi kayıtları görmüş olmasının gerektiği, zira; … tarafından düzenlenmiş olan “delivery notıfıcatıon” başlıklı (varış bildirimi) belgesinde, (TK-140 31-0ct-15 23:46 Arriving Flight Details) TK-140 Seferli uçuşun 31/10/2015 tarihinde vardığı belirtilmekte olup, bu kapsamda …’nin (alt taşıyıcı olarak sadece taşıma yükümlülüğü bulunan)eşyaları Riyad havalimanına getirerek indirdiğinin ve dolayısı ile artık eşyanın …’nin sorumluluğundan çıkmış olduğunun, …’nin görevini yerine getirdiğinin değerlendirildiği, mahkemece zararın varlığına kanaat getirilmesi halinde; Montreal Konvansiyonunun 31.maddesinin 2 fıkrası uyarınca, dosyadaki hasar tespit raporları baz alınarak derhal zararın tespit edilmiş olduğunun değerlendirilmesinin gerektiği, … isimli belgelerin teslimi de işaret eden bir yapıda organize edildiğinin değerlendirildiği, belgelerdeki kaşe — imza onayını veren tarafların alıcı veya yetkilendirdiği adına hareket eden bir taraf olabileceğinin değerlendirildiği, her halde …’nin edimini ifa ettiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Davacı sigorta şirketi, dava dışı …Ltd Şti’nin sigortalı, dava dışı …A.Ş’nin sigorta ettiren ve akdi taşıyıcı, davalı …’nun ise fiili taşıyıcı olduğunu ve nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın dava dışı … isimli alıcı firmaya teslim edilmediğini ileri sürerek, sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, uyuşmazlığın 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu hükümleri gereğince çözümlenmesi gerektiğini, davacı tarafın alacağına dayanak yaptığı her iki gönderinin de eksiksiz bir şekilde Riyad’ a ulaştırılıp alıcısına teslim edildiğini, edimin ifa edildiğini, aksi kabul halinde ise sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Ekspertiz raporunda sigortalı firma ile alıcı firma arasındaki zayii ile ilgili teyitleşilen diyalog metnine yer verilmiş olup, bu metinde … ile …’nin doğrudan irtibatının olmadığı, …’nun alıcının gümrükçüsüne sevkiyatın varış haberini verdiği, sevkiyatın “delivery notification” belgesine göre de …’ya tam ve iyi durumda teslim edildiği, anılan belgenin bir teslim belgesi olmayıp, sevkiyatın gümrük muayenesine hazırlanması için …’ya teslim edildiği bilgisi veren belge olduğu, gümrük muayenesi tamamlandıktan ve gümrükçü gümrük vergilerini ödedikten sonra gümrük tarafından gümrük beyannamesi belgesinin üretileceği ve bununla gümrükçünün sevkiyatı fiziken gümrük alanından çıkarma yetkisine sahip olduğu, gümrükçünün bu şekilde sevkiyatı fiziki olarak teslim alıp, tüm sorumluluğu alacağı, somut olayda …’dan sevkiyat evraklarını alan gümrükçünün gümrük çekim işlemlerini başlattığı ancak sevkiyatın kayıp olduğunu öğrendikleri, gümrük çekim işleminin yapılamadığı belirtilmiştir. Uyuşmazlık; …’nun …’nin ifa yardımcısı olup olmadığı, … tarafından düzenlenen ‘delivery notification’ başlıklı belgenin hukuki mahiyetinin ne olduğu hususlarına ilişkindir. Dosyaya mübrez deliller, dairemizce uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi heyet raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı … Dış Tic Ltd Şti firması tarafından … firmasına ihraç edilen emtianın(ses ve diğer fenomenleri kaydetmeye mahsus diskler, bantlar, kalıcı depolama aygıtları, akıllı kartlar) Riyad’da bulunan alıcısına ulaştırılması için dava dışı … Kargo şirketi ile taşıma sözleşmesi yaptığı, …’nin de emtianın Riyad Havalimanı’na taşınması işi için davalı … ile alt taşıma sözleşmesi yaptığı, dava dışı …’nin akdi taşıyıcı/taşıma işleri organiatörü, davalı …’nin ise fiili taşıyıcı olduğu anlaşılmıştır. … tarafından fiili taşıyıcı olarak Riyad Havalimanına yapılan iki taşıma mevcut olup, ilki Esenboğa Gümrük Müdürlüğü nezdinde ikmal edilen 29/06/2015 tescil tarihli 1 kutu 1160 adet, 85,00 kg/brüt ağırlığında, CIP’” değeri 3.618.50 USD Lisanslı Bilgisayar Programı olan emtiaya; ikincisi Esenboğa Gümrük Müdürlüğü nezdinde ikmal edilen, 30.10.2015 tescil tarihli 2 kutu 800 adet, 45,26 kg/brüt ağırlığında, CIP değeri 2.543,30 USD Lisanslı Bilgisayar Programı olan emtiaya ilişkindir. İlk taşımaya ilişkin … kodlu … Kargo Acentesi sıfatı ile … Taşımacılık A.Ş. tarafından … Airwaybili; ikinci taşımaya ilişkin yine aynı … Kargo Acentesi tarafından … Ainwaybil/Hava yük senedi düzenlenmiş, dava dışı ihracatçı …’a ait emtia Suudi Arabistan, Riyad’da yerleşik … firmasına gümrük çıkış işlemleri yapılarak havayolu ile gönderilmiştir. Dava dışı ihracatçı ve gönderici ve davacının sigortalısı … firması emtianın taşınması için … Kargo şirketi ile anlaşmış olup, … ile … Kargo arasında bir sözleşme ilişkisi yoktur. … firması akdi taşıyıcı sıfatıyla dava dışı sigortalıdan aldığı havayolu ile taşıma işini davalı …’ye alt taşıma ilişkisi ile vermiş olup, …’nin sorumluluğu emtianın Riyad havalimanı antreposuna hasarsız tesliminden ibarettir. Emtianın hasarsız teslimi akabinde gümrükleme işlemlerini yapmak ve emtiayı Riyad gümrüğünden çekmek dairemizce aldırılan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere alıcı yükümlülüğündedir. İlk taşımaya ilişkin; dava dışı … tarfından düzenlenmiş 01/07/2015 tarihli, ve … nolu “Delivery Notification” başlıklı (varış bildirimi) belgesin kapsamından, … Seferli uçuşun 01/07/2015 tarihinde vardığı, … nolu konşimento muhteviyatı 1 kap 85 Kg DVD cinsi eşyaya ilişkin alıcısı … firmasına bildirimek üzere makbuz düzenlendiği ve altındaki “Receipt Statement” (bildirim onayı) başlıklı kutucuğa 05/07/2015 tarihinde saat 08:15’de bildirimde bulunulduğunun yazıldığı anlaşılmıştır. İkinci taşımaya ilişkin, … tarfından düzenlenmiş 01/11/2015 tarihli ve … nolu“Delivery Notification” başlıklı (varış bildirimi) belgesi kapsamından; … Seferli uçuşun 31/10/2015 tarihinde vardığı, … nolu konşimento muhteviyatı 2 kap 46 Kg DVD cinsi eşyaya ilişkin alıcısı … firmasına bildirimek üzere makbuz düzenlendiği ve altındaki “Receipt Statement” (bildirim onayı) başlıklı kutucuğa 03/11/2015 tarihinde saat 08:52’de bildirimde bulunulduğunun yazıldığı anlaşılmıştır. Heyetimizce aldırılan bilirkişi raporunda; gümrük uzmanı tarafından her iki “Delivery Notification” başlıklı (varış bildirimi) belgenin, lojistik hizmet/iş akışı çerçevesinde değerlendirildiğinde, gümrüklü eşyanın gümrük işlemlerinin yapıldığına ilişkin bir bildirim olmasının söz konusu olamayacağı, zira gümrük işlemlerini alıcı firmanın yapmasının gerektiği, bunun için alıcının durumdan haberdar olmak zorunda olduğu, dolayısı ile bu belgelerin eşyanın teslim alındığını veya teslim edildiğini gösteren belgeler olmadıkları, sadece alıcısı adına gelen kargo ile ilgili işlem yapılması için bir ihbarname niteliğinde oldukları, bu bildirimi de …’nin karşı taraftaki acentesinin yapmasının gerektiği kanaati belirtilmiştir. Heyetin taşıma ve lojistik umanı bilirkişi üyesi ise delivery notification isimli belgeler üzerindeki “Receipt Statement” kısmında açıklaması yer alan “the undersigned acknowledge the receipt of above mentioned consignment complete and in good condition ” (işbu belge, yukarıda yazılı gönderinin sağlam ve iyi durumda olarak tamamlandığını göstermektedir..) ifadesi, receipt statement kısmında varış bildirimi belgesinin ilk düzenlenme tarihlerinden farklı tarihlerin kayıtlı olması, belgeler üzerinde bu kısımda Signature kısmında birinde kaşe-imza ile diğerinde imza-kaşe onayının gözlenmesi, her iki evrakın da alıcıya ithafen düzenlenmesi ve üzerlerinde ilk maddede geçen teslim şerhi ve teslim kısmının yer aldığı Receipt Statement kısmının varlığı hususlarının “delivery notification” belgelerinin yalnızca bir bildirim değil, aynı zamanda teslim sürecini de işaret ettiği kanaatini oluşturduğu, bu durumun, dosya içeriğindeki satış sözleşmelerinin CIP Riyad kaydı ile yapıldığı gözetildiğinde, Riyad havalimanına varış sonrasındaki aşamada alıcıya teslim süreci için alıcının başkaca bir firmadan havalimanında yükleri teslim alması yönünde sözleşme yapmış olabileceği kanaati ile uyuştuğunu, bu doğrultuda, ilgili belgelerden … numaralı olanın … numaralı AWB’ye binaen düzenlendiği ve 31 Ekim 2015’te inen yüklerin, 03 Kasım 2015-08:52’de teslim alındığının kaydedildiği, … numaralı AWB’ye binaen düzenlenen … sayılı belgede ise 01 Temmuz 2015’te inen yüklerin, 05. Temmuz 2015’te teslim alındığı bilgisinin yer aldığı, dolayısıyla söz konusu delivery notification evraklarının alıcı veya yetkilisine teslim sürecini yansıtabileceği, belgelerin dava dışı … tarafından organize edildiğinin antet yapısı ile de sabit olduğu, bu evraklarda yer receipt statement kısmında ayrıca bulunan kaşe-imza ile yüklerin teslim alındığı, zira …’nun hem yükleri havalimanında teslim alıp, hem yükün ulaştığına dair bildirimi verip hem de bu belge üzerindeki teslim kısmına imza veya kaşe ile onay vermesinin mümkün olmadığı kanaati bildirilmiştir. Öte yandan her iki bilirkişi tarafından, anılan belgelerin hukuki niteliği ne olursa olsun, davalı THY’nin her iki taşıma konusu emtiayı … firmasına teslim etmekle sorumluluktan kurtulduğu kanaati bildirilmiştir. Dava dışı … firması tarafından davalıya yazılan ve ilk taşımaya ilişkin 18/08/2015 tarihli yazıda; konşimento muhteviyatı ürünlerin ulaştığı ve varış noktasında beklediği bildirilmiş ise de alıcının emtiayı 1,5 aydır bulamadığının, müşterilerinin kendilerine rücu edeceği her türlü masrafın …’ye yansıtılacağının bildirildiği; ikinci taşımaya ilişkin 17/11/2015 tarihli yazıda ise konşimento muhteviyatı ürünlerin Riyad Havalimanı’nda bulunamadığına dair alıcıdan bilgi alındığının, müşterilerinin kendilerine rücu edeceği her türlü masrafın …’ye yansıtılacağının bildirildiği anlaşılmıştır. Ancak dosya kapsamında emtianın tamamının bulunamadığına ilişkin … tarafından davalıya yazılan bu yazılar dışında bir belge bulunmamaktadır. Dairemizce aldırılan bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere; … tarafından her iki taşımaya konu emtianın Riyad havalimanına indirildiği ve buna ilişkin özet beyan tescili yapıldığı, nitekim … firması tarafından da 01/07/2015 tarihli, ve … nolu “Delivery Notification” başlıklı, 01/11/2015 tarihli ve … nolu“Delivery Notification” başlıklı varış bildirimi belgelerinin düzenlendiği, davacının emtianın hava taşıması sırasında kaybolduğunu ispat edemediği anlaşılmıştır. Öte yandan, dava dışı … firmasının akdi taşıyıcı ve taşıma işleri organizatörü olduğu, adresten adrese lojistik hizmeti veren bu firmanın, varış limanına inen ve gümrük kayıtlarına girmiş olan eşya listesini alarak, alıcıya ihbarda bulunma yükümlülüğünün mevcut olduğu, somut olayda Riyad Havalimanı’nda gümrük işlemlerini alıcının yapması gerektiğinden, alıcıya emtianın ulaştığı bildiriminin dava dışı … tarafından yapılmasının gerektiği, anılan bildirimin dava dışı … firması tarafından dava dışı alıcı … firmasına yapıldığı anlaşılmıştır. Bu bildirimin dava dışı … firması adına ve onun ifa yardımcısı(acentesi) sıfatıyla yapıldığı, taşıma sürecinde davalı ediminin emtiayı Riyad Havalimanına havayolu ile hasarsız ulaştırmaktan ibaret olduğu, dosyaya mübrez ve dava dışı … firması tarafından tanzim edilmiş varış bildirimi belgeleri kapsamından emtianın dava dışı … firmasının ifa yardımcısına teslim edildiği, böylece davalı …’nin edimini yerine getirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Dosyaya mübrez 01/07/2015 tarihli varış bildirimi belgesinin alt kısmında bulunan “Receipt Statement”bölümünde “the undersigned acknowledge the receipt of above mentioned consignment complete and in good condition ” (işbu belge, yukarıda yazılı gönderinin sağlam ve iyi durumda olarak tamamlandığını göstermektedir.) kaydı ile kaşe ve imza bulunduğu, bu kaydın 05/07/2015 tarihli olduğu, yine 01/11/2015 tanzim tarihli varış bildirimi belgesinin alt kısmında da da aynı kayıt ile imza ve kaşenin mevcut olduğu, bu kaydın ise 03/11/2015 tarihli olduğu anlaşılmıştır. Bozma ilamı doğrultusunda aldırılan bilirkişi heyet raporunda; “delivery notification” başlıklı varış bildirimi belgelerinin alt kısmında yer alan farklı tarihlerdeki, “yukarıda yazılı gönderinin sağlam ve iyi durumda olarak tamamlandığını göstermektedir” şeklindeki kayıtlar ile altındaki kaşe ve imza birlikte değerlendirildiğinde, bu belgelerin aynı zamanda alıcıya teslim belgesi olduğu yönündeki taşıma ve lojistik uzmanı bilirkişi görüşüne dairemizce de itibar edilmiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle ve sonuç olarak; her iki taşımaya konu emtianın davalı tarafından hava taşıması yolu ile, dava dışı …’nin ifa yardımcısı/acentesi konumundaki … firmasına teslim edildiği, böylece …’nin taşıma sürecindeki edimini tam olarak yerine getirdiği, kaldı ki emtianın dava dışı alıcısına da tam, sağlam ve iyi durumda teslim edildiğinin varış bildirimi belgeleri ile sabit olduğu, davalı tarafından, her iki taşımaya konu emtianın kaybolduğu ve bu tam zıyadan davalının sorumlu olduğu yönündeki iddiaların ispatlanamadığı, davanın reddi gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 11/07/2018 tarih ve 2016/935 Esas – 2018/889 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın REDDİNE, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 11.523,16.TL’den mahsubu ile bakiye 11.442,46.TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 3-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 92.223,23.TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca davacıdan alınması gereken 80,70.TL maktu karar harcının yatırılan 250,00.TL harçtan mahsubu ile bakiye 169,30.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 8-Davalı tarafından yatırılan karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine, 9-İstinaf yönünden davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 10-Davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve 100,00.TL yargılama gideri toplamı 198,10.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-İstinaf yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. Kısım 2. Bölüm 17/b maddesine göre hesap ve takdir olunan 5.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2022