Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/497 E. 2022/1513 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/497
KARAR NO: 2022/1513
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/537 Esas – 2021/841 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yurt dışına yaş sebze meyve ihracatı yapan bir şirket olduğunu, davalıya yaş sebze meyve temin etmesi için 07.12.2018 tarihinde 40.000-TL, 11.12.2018 tarihinde 100.000-TL olmak üzere toplam 140.000-TL havale gerçekleştirdiğini, davalı tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ürün teslim edilmediğini, davalıya müvekkili tarafından ihtar çekilerek yaş sebze meyve temini için aldığı ödeme karşılığında ürünleri teslim etmediği, kendisine gönderilen 140.000-TL’nin faiziyle birlikte iade etmesinin bildirildiğini, ihtara cevap vermeyen davalının müvekkiline hiçbir ödeme de yapmadığını, havale tutarlarının tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının yetkiye, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, borçlunun itirazının haksız olduğunu, itirazında kötü niyetli olduğunu, davalıya yapılan havalelerde Narenciye Avansı şeklinde açıklamaların mevcut olduğunu belirterek, İstanbul … İcra Dairesi … E. sayılı dosyasındaki vaki davalı-borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’dan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından yetki itirazının kaldırılması için İcra Hukuk Mahkemesine gidilmeden ve mahkeme tarafından yetki ile ilgili davacı tarafı haklı bulan bir karar olmadan doğrudan itirazın iptali davası açıldığını, bu ekliklik dava şartı olduğundan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, yetki itirazları dikkate alınarak yetkisizlik kararı ile dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Adliyesi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini istediklerini, davacı taraf şirketin sahibi ya da yetkili müdürünün hiçbir zaman müvekkili ile irtibat ya da iletişim kurarak sipariş vermediğini, aksine, şirket adına yetkilendirilen … adlı şahsın aracılık yapan davalı müvekkili ile temas kurduğunu, verdiği siparişlerin, müvekkili tarafından üretici … adlı firmaya gönderildiğini, davacı tarafından gönderilen paranın müvekkili tarafından üretici firma adına … hesabına gönderildiğini ve ürünlerin davacı adına vekil …’a teslim edildiğini, bu hususta davacı adına vekil olarak hareket eden … imzalı tutanağı dilekçeleri ekinde sunduklarını, 28.12.2018 tarihli tutanakta, … adlı şahsın, sipariş ettiği malların kalem kalem sayıldığını, verdiği nakit ve çeklerin sayıldığını ve ürünleri teslim aldığı, alacağı veya borcu kalmadığını beyan ettiğini, verilen çeklerin de davacı şirket tarafından ödenmediğini, müvekkilinin davacı tarafa hiçbir borcu olmadığını, haksız şekilde müvekkilinden para talep edildiğini belirterek, davanın ve taleplerin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/11/2021 tarih ve 2021/537 Esas – 2021/841 Karar sayılı kararı ile; ” ….İİK.50.mad.gereği öncelikle yetki itirazı konusunda karar verilmesi gerektiği ve HMK 6 mad.gereği genel yetkili Mahkemenin ve icra dairelerinin borçlunun ikametgahı olması sebebiyle ve takibin borçlunun ikametgahında yapılması gerektiğinden, icra takibi başlatılan tarafın ikametgah adresinin… Mah… Sok. N… İç Kapı No… Ataşehir / İSTANBUL olduğu, Mahkememiz yetki alanında bulunmadığı, İstanbul Anadolu Adliyesi yargı çevresinde bulunduğu, İcra takibinin yetkili bulunmayan İstanbul Adliyesi İcra Dairelerinde başlatılmış olduğu, bundan dolayı davalı vekilinin icra takibinin yetki itirazının kabul edilerek takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığına bu nedenle HMK 114/1-ç ve 115/2 maddeleri uyarında usulden reddine karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-)Davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu yetki itirazının KABULÜNE, davacının davasının USULDEN REDDİNE, ” karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; mahkemece verilen kararın usul ve esas bakımından hukuka aykırı olduğunu, TBK 89’a göre para alacaklarında aksi kararlaştırılmadıkça alacaklının ikametinde ödeneceğini ve bu yönde alacaklının ikamet adresi icra daireleri ve mahkemeleri yetkili olacağından davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, 2004 sayılı İİK’nın maddenin yollamasıyla HMK. 10. maddesi ve TBK. 89. maddesi açık hükümleri gereğince borçlunun para borcunu ifa etmek için alacaklının yerleşim yerinde ödeme yapması gerektiğini, Yargıtay uygulaması ve doktrinde de benzer görüş mevcut olduğunu, Türk Borçlar Kanunu m.89/1’e göre, tarafların ifa yerini açıkça kararlaştırmadıkları durumlarda para borçlarında ödeme/ borcun yerine getirilmesinin, alacaklının verme zamanındaki yerleşim yerinde yapılacağını, buradaki para borcu ibaresinin yalnızca ödünç verilen para / sözleşmeden kaynaklanan bir para alacağı anlamında değil dava edilen alacağın hangi sebeple olursa olsun para alacağı olması anlamında olduğunu, para borcunun kaynağının, sözleşme olabileceği gibi, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme ya da başka bir neden de olabileceğini ifade ettiğini, dolayısıyla sözleşmeden doğan davalarda akdin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğunu, sözleşme yok ise BK 89/1 maddesine göre para alacağının aksi kararlaştırılmamış ise alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğini, akdi ilişkinin varlığı halinde ise alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerindeki icra müdürlüğünde takip yapabileceğini, dava konusu alacak havaleden doğan para alacağı olduğundan ve aksine bir sözleşme bulunmadığından müvekkili şirketin ikametinin yetkili ve mahkemenin tespitlerinin yerinde olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesinin yetki yönünden davanın reddine dair verdiği kararın kaldırılmasına, işin esasına girilmesi ve yargılamanın devamı için dosyanın mahal mahkemesine tevdine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilince, müvekkilinin yurt dışına yaş sebze meyve ihracatı yapan bir şirket olduğu, davalıya yaş sebze meyve temin etmesi için 07.12.2018 tarihinde 40.000-TL, 11.12.2018 tarihinde 100.000-TL olmak üzere toplam 140.000-TL havale gerçekleştirdiği, davalı tarafça müvekkili şirkete herhangi bir ürün teslim edilmediği gibi yapılan havalelerin de ihtara rağmen iade edilmemesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itiraz ettiği belirtilerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davacı tarafça, satın alınacak mal karşılığı ödenen bedelin, mal teslimi yapılmaması nedeniyle istirdadı talep edilmektedir. Dolayısıyla davacının alacağı, bir sözleşmeye dayanmayıp para alacağı olmadığından HMK’nın 10 ve TBK’nın 89. maddelerinin uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu hali ile İİK’nın 50/1. maddesi atfı ile HMK’nın 6. maddesine göre yetkili icra dairesinin belirlenmesi gerekmekle, mahkemece verilen karar dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 27/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.