Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/479 E. 2022/355 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/479 Esas
KARAR NO: 2022/355 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/01/2022 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/257 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili 03/01/2022 tarihli dilekçesi ile, mahkemece kurulan 31/12/2021 tarihli ihtiyati haciz talebi yönünden kurulan ara kararda hüküm kısmından önceki bölümde “ihtiyati haciz talebinin 6741 sayılı yasanın 8.maddesi 2.fıkrası uyarınca teminatsız olarak kabulüne karar verilmesi gerektiği…” belirtildiği ancak hüküm kısmının 2 nolu bendinde %15 tutarında teminat yatırılması halinde ihtiyati haciz konulmasına dair hüküm kurulduğu, bu nedenle çelişkinin giderilmesini talep ettiği, ayrıca davalının taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ile muvazaalı olarak eşine devrettiği İstanbul ili, Şişli ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazdaki … hissesi üzerine de teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi talep edildiği, ancak mahkememizce ihtiyati haciz talebinin kabulüne dair karar verilmesine rağmen sadece davalı – borçlu yönünde değerlendirme yapıldığını, muvazaalı bir şekilde eşi …’a devri yapılan taşınmazın 1/3 pay hususunda herhangi bir karar verilediğini, açıklanan işbu sebeplerle teminat hususundaki beyanlar nazara alınarak hüküm kısmının 2 nolu bendinin teminatsız olarak ihtiyati haciz konulması şeklinde tavzihini, davalının muvazaalı bir şekilde devrettiği halihazırda dava dışı … mülkiyetinde bulunan İstanbul ili, Şişli ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazdaki …’un 1/3 hissesi üzerine de teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın ihtiyati haciz talebi ve bu talebin reddi üzerine başvurduğu istinaf yasa yoluna gelince; bunun da tamamen yasaya ve uygulamaya aykırı olup Mahkemenin ihtiyati haciz talebini reddetmesi yerinde bir karar olduğunu, davacı tarafın bu konudaki gerçek dışı yine akla uymayan iddialarına bakıldığında, müvekkili akrabaları ile anlaşarak mal kaçırdığından söz etmek olduğu, bu konuyu tek tek delilleri ve bu konuda başlatılan icra takipleri ve izaleyi şüyu davası ile diğer onlarca dosya içeriği ışığında izah edeceklerini, müvekkilinin babası hayattayken kendi borçları ve oğullarının borçları nedeniyle ve müvekkilinin eşine ait taksiyi satın almaktan dolayı, müvekkilinin eşi … yüklü miktarda olan bu borçları ödediğini, müvekkilinin babası da kendisine bir senet imzalayarak verdiğini, senedin 01.12.1994 tarihli ve 450.000USD tutarında olduğunu, yine müvekkilin babası öldüğünde geriye üç çocuğu mirasçı kaldığını, büyük oğlu … vefat ettikten sonra eşi ve çocukları mirasın paylaşılması için Şişli Sulh Hukuk Mahkemesinde izalei şuyu davasını açtıklarını, daha sonra bu dosya İstanbul Adliyesi açılıp Şişli hukuk mahkemeleri kapatıldığında İstanbul 13.Sulh hukuk Mahkemesi 2012/402 esas sayısı alarak dava 19.02.2013 tarihinde satış yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiğini, bu kararın kesinleşince davacı taraf İstanbul satış memurluğu … sayılı satış dosyası ile satış talep ettiklerini, yine ölen mirasçının eş ve çocukları evde oturan müvekkiline karşı İstanbul 13.Asliye Hukuk Mahkemesi 2009/534 e. 2011/701 k. sayılı , İstanbul 1.Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/204 e. 2016/103 k. sayılı dosyası, İstanbul 12.Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/277 e. Sayılı dosyası ile ecrimisil davaları ikame ettiklerini, bunun üzerine müvekkilinin eşi parasını tahsil etmek üzere mirasçılara İstanbul …İcra Müdürlüğü … e. Sayılı İcra dosyası ile kalan parasını tahsil için İcra takibi başlattıklarını, muristen kalan taşınmaza haciz koyduğunu, bunun üzerine müvekkilinin eşi ile murisin mirasçılara arasında anlaşma yoluna gidilerek aralarında hesap kitaptan sonra müvekkilinin muristen alacağına karşılık taşınmaz müvekkilinin eşine devredildiğini, yani müvekkilinin eşi … muristen alacağını tahsil etmek için haciz başlattığını, kesinleşen takiple birlikte mirasçıların murislerine ait taşınmaz kaydına haciz koydurduğunu, ölen kardeşin hayattaki müvekkili ve diğer kardeşi ile müvekkilinin eşi arasında sulh yolu ile mutabakat sağlanarak taşınmazın alacağa karşılık adına tescili ile borçtan dolayı karşılıklı ibra sağlandığını, hatta müvekkilinin eşi taşınmaza karşılık borç mahsubundan kalan 700.000-TL yi banka havalesi ile ödediğini, bu şekilde mirasçılar babalarının müvekkilinin eşine olan borçlarına karşılık taşınmazı müvekkilinin eşine devrettiklerini bu olayın tüm delilleri ve gerçeği ile ortada olduğunu, davacının müvekkilinin mal kaçırdığına yönelik iddiasının gerçek dışı ve kötü niyetli bir iddia olduğunu savunarak, yersiz ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir .
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/01/2022 tarih 2021/257 Esas sayılı ara kararında; “Mahkememizin 31/12/2021 tarihli ihtiyati haciz kararının gerekçe kısmının son paragrafındaki “..6741 sayılı Yasanın 8. Maddesi 2. Fıkrası uyarınca teminatsız olarak KABULÜNE karar verilmesi” ifadesinin sehven yazıldığı anlaşıldığından ilgili kısmın “davaya konu bono tutarının %15’i oranında teminat karşılığı KISMEN KABULÜ’ne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır” olarak DÜZELTİLMESİNE, Dava konusunu oluşturmayan taşınmaza yönelik ihtiyati haciz talebinin REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı tarafın müvekkiline verilen 01/05/2014 düzenleme ve 01/02/2015 vade tarihli 450.000,00 TL bedelli bono vadesinde ödenmediğini, bu durum üzerine davalı aleyhine alacak davası ikame edildiğini, İlk derece yargılaması esnasında taraf delillerinin birçoğu toplandığı, akabinde 13/12/2021 dilekçeyle taraflarınca ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, Yerel mahkeme 31/12/2021 tarihli ara kararıyla ihtiyati haciz talebini kabul ettiğini, ancak verilen ihtiyati haciz kararının gerekçesinde teminatsız denmesine rağmen ara kararda %15 teminat karşılığı denilmesi çelişki yarattığını, Ayrıca davacı müvekkilinden mal kaçırma gayesiyle davalının eşine devrettiği taşınmaz üzerinde ihtiyati haciz uygulanmasını talep etmiş olmalarına rağmen yerel mahkemenin bu talep yönünden herhangi bir hüküm kurmadığını, Verilen ihtiyati haciz kararındaki çelişki ve eksikliklerin giderilmesi için 03/01/2022 tarihli dilekçeyle yeniden ilk derece mahkemesine başvurulduğunu, Yerel mahkeme bu başvuru üzerine 07/01/2022 tarihli ara kararıyla ihtiyati haciz kararının gerekçe kısmındaki “teminatsız” ifadesini “”davaya konu bono tutarının %15’i oranında teminat karşılığı” olarak değiştirdiği, davalının muvazaalı olarak eşine devrettiği taşınmaz için dava konusunu oluşturmaması sebebiyle ihtiyati haciz talebini reddettiğini, İİK madde 257’de “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” denilmekte olduğunu, Müvekkilinin alacağı 01/02/2015 vade tarihli bonoya dayanmakta olduğunu, muaccel hale gelmiş bir para olduğunu, müvekkilinin alacağı rehinle de temin edilmediğinden kanunda sayılan ihtiyati haciz uygulaması için gerekli şartların oluştuğunu, Davalının, müvekkilinden mal kaçırma gayesiyle muvazaalı olarak eşine devrettiği İstanbul ili, Şişli ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … parsel sayılı taşınmazdaki … hissesi dava konusu olmadığını, ancak bir malın ihtiyati hacze konu olması için davaya konu edilmiş olmasının şart olmadığını, İİK mad.257’de belirtilen ihtiyati haciz şartlarının oluştuğunu, yerel mahkemenin bu taşınmazın dava konusu olmaması sebebiyle ihtiyati haciz talebimizi reddetmesinin hatalı olduğunu, Taşınmaz üzerinde müvekkili lehine kurulan haciz kalkar kalkmaz davalı tarafından eşine devredildiğini, davalı kendi taşınmazı üzerine kendi lehtarı olduğu göstermelik takiplerle hacizler koydurduğunu, gelen tapu kayıtlarından davalının mal kaçırma gayesiyle işlemler yaptığının açıkça ortada olduğunu, bu taşınmaz dışında zaten davalının alacak miktarını karşılayacak kendi üzerine kayıtlı bir malvarlığı da olmadığını, bu sebeple bu taşınmaz için de ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, Ayrıca belirtmek gerekir ki belirlenen teminat oranı da çok yüksek olduğunu, müvekkilinin alacağını tahsil edememesi sebebiyle yıllardır mağdur durumda olduğunu, yerel mahkemece belirlenen alacağın %15’i tutarında teminat oldukça yüksek olduğu ve müvekkilince bu aşamada karşılanmasının olanaksız olduğunu, bu sebeple teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, Yukarıda belirtildiği üzere muaccel olan ve rehinle de teminat altına alınmamış olan alacak için İİK’nun 257. maddesinin aradığı şartlar gerçekleştiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 07/01/2022 tarihli kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davalının mal kaçırma gayesiyle eşine devrettiği İstanbul ili, Şişli ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … parsel sayılı taşınmazı da kapsayacak şekilde ve teminatsız olarak ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, 01/05/2014 düzenleme ve 01/02/2015 vade tarihli bonodan kaynaklanan alacağın vade tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsili talebi ile açılan alacak davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Mahkemece, 31/12/2021 tarihli ara karar ile; 6741 Sayılı Yasanın 8.maddesi 2.fıkrası uyarınca teminatsız olarak ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; ihtiyati haciz talebinin kabulüne , davaya konu bono tutarı olan 450.000,00-TL’nin %15’İ tutarında teminatın Mahkeme veznesine yada aynı tutarda teminat mektubu sunulduğu takdirde, borçlunun 450.000,00 TL. Tutarında taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İ.İ.K’nun 257. ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili 03/01/2022 tarihli dilekçe ile, Mahkemece kurulan 31/12/2021 tarihli ihtiyati haciz talebi yönünden kurulan ara kararda hüküm kısmından önceki bölümde “ihtiyati haciz talebinin 6741 sayılı yasanın 8.maddesi 2.fıkrası uyarınca teminatsız olarak kabulüne karar verilmesi gerektiği…” belirtildiği ancak hüküm kısmının 2 nolu bendinde %15 tutarında teminat yatırılması halinde ihtiyati haciz konulmasına dair hüküm kurulduğu, bu nedenle çelişkinin giderilmesini talep ettiği, ayrıca davalının taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ile muvazaalı olarak eşine devrettiği İstanbul ili, Şişli ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazdaki … hissesi üzerine de teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi 07/01/2022 tarih ve 2021/257 Esas sayılı ara kararı ile; “Mahkemenin 31/12/2021 tarihli ihtiyati haciz kararının gerekçe kısmının son paragrafındaki “..6741 sayılı Yasanın 8. Maddesi 2. Fıkrası uyarınca teminatsız olarak KABULÜNE karar verilmesi” ifadesinin sehven yazıldığı anlaşıldığından ilgili kısmın “davaya konu bono tutarının %15’i oranında teminat karşılığı KISMEN KABULÜ’ne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır” olarak DÜZELTİLMESİNE, Dava konusunu oluşturmayan taşınmaza yönelik ihtiyati haciz talebinin REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 2004 sayılı İİK’nun 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK. 85/1 maddesinde ve İİK. 257. Maddesinde açıkça düzenlendiği üzere, borçluya ait mal ve haklar haczedilebilir. Haczedilen mal ve hakların, haciz sırasında boçlunun elinde bulunması şart değildir. Borçluya ait olan mal ve haklar üçüncü kişinin elinde bulunsa dahi haczedilebilir. Bu durumda borçlu tarafından ihtiyati haciz kararından önce üçüncü şahsa tapuda devredilmiş taşınmaz hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğinden, mahkemece, davalının eşine devrettiği taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulması talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. İİK’nun 259/2 maddesinde ilama dayanan alacaklarda teminat aranmayacağı, 259/3 maddesinde ise, ilam niteliğindeki belgelerden doğan alacaklarda ise teminatın gerekip gerekmediğinin hakiminin takdirine bağlı olduğu belirtilmiştir. Teminatsız ihtiyati haciz kararı verilebileceğine ilişkin istisnai hükümler İİK. dışında bazı özel kanun hükümlerinde de yer almaktadır. Bu nedenlerle Kanunda açıkça tanınan istisnalar dışında teminat gösterilmeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez. (Prof.Dr.B.Kuru, İ.İ.Hukuku İst.2012.26.Baskı.sh.437-440-442) İİK. nun 257.maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının ihtiyati haciz isteyebileceği, aynı kanunun 259/1. maddesinde ise, İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve HUMK. nun 96. (HMK. nun 87.) maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecbur olduğu öngörülmüştür. Buna göre teminat, sadece borçlunun ihtiyati haciz nedeniyle uğrayacağı zararlar için değil, üçüncü kişilerin de uğrayacakları zarar için gösterilmelidir. Bu düzenlemelere göre somut talep değerlendirildiğinde, talebe konu alacak ilam ve ilam niteliğindeki belgeye dayanmadığından İİK. 296/1 maddesi uyarınca teminat alınmaksızın ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğinden davacı vekilinin teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve davacı vekilinin istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.