Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/423 E. 2022/835 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/423 Esas
KARAR NO: 2022/835 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/02/2021
NUMARASI: 2014/399 Esas 2021/104 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili sigorta lehtarı, davalı …’nin de sigortacısı olduğu … numaralı Emniyeti Suiistimal Sigorta Poliçesinin 01/01/2017 ile 01/01/2008 tarihleri arasında kapsadığını müvekkili şirkette “…” isimli ürününün, ürün yöneticisi olarak çalışan … isimli şahsın 26/11/007 tarihinden itibaren işe gelmemesi üzerine şirket bünyesinde araştırma başlatıldığını, masa ve çekmeceleri ile bilgisayarında bazı elektronik posta kayıtları ile şirket kayıtlarına işlenmemiş faturalar ulaşıldığını, inceleme derinleştirildiğinde, …’un 2007 yılının Nisan – Temmuz ayları arasında … LTD … Ltd. Şti. Ve … Ltd. Şti ile işbirliği yaparak gerçek dışı faturalarla müvekkili şirketi zarara uğratığını tespit edildiğini, incelemeler sürerken 11/11/2007 tarihinde davalı … şirketine … isimli personelle ilgili olarak yaşanan gelişmelerin bildirdiğini ve poliçedeki rizikonun gerçekleştiğinin ihbar edildiğini, akabinde yapılan incelemeler ve hazırlanan sigorta ekspertiz raporuna göre 201.450,00 TL zararın olduğunun anlaşıldığını ve sigorta şirketine ihbarda bulunduğunu, müvekkili şirket çalışanı … hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu açılan kamu davasının Ümraniye 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/1879 esas sayılı dosyası ile görüldüğünü ve görevsizlik kararı ile Üsküdar 1. ACM mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini bütün bu süreçler devam ederken müvekkili şirketin 31/10/2008 tarihinde davalı … sigortaya İzmir … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek 04/03/2008 tarihli ek bildirimden doğan hakkının saklılığı kaydı ile, Sigorta poliçesi ile teminat altılan alınmış olan 201.451,00 TL tutarındaki zararın muacceliyet tarihi olan 11/12/2007 tarihinden itibaren işlemiş ticari faiziyle birlikte ödenmesini talep ettiğini, davalının da müvekkili şirketin bu talebinin ancak emniyeti suistimal suçunun hukuken kesinleşmesi halinde kabul görebileceği şeklinde bir gerekçeyle ödeme yapılmadığını beyanla fazlaya ilişkin talep ve her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile 201.451,00 TL muaceeliyet tarihi olan 11/12/2007 tarihinden itibaren işlemiş ticari faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak müvekkili şirkete verilesine karar verilmesini, yargılama masrafı ve avukatlık ücretinin de davalı üzerine bırakılması vekaleten talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile,davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu olayın 26/11/2007 tarihinde meydana geldiğini, 2 yıllık zamanaşımı süresinin 26/11/2009 tarihinde sona erdiğini, bu nedenle usulden davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin … poliçe sayılı Emniyeti Suistimal Sigorta Poliçesi ile 01/01/200-01/01/2008 tarihleri arsında davalıyı poliçe şartları ve limitler dahilinde sigorta himayesi altına aldığını, müvekkilince yapılan inceleme neticesinde dava konusunun savcılığa intikal ettiğinin anlaşıldığını ve emniyeti suistimal suçunun unsurlarının gerçekleşmediğinin anlaşıldığını … ve para ilişkisine girdiği iddia edilen firmaların suçlamaları kabul etmediklerini, itiraz ettiklerini, tüm bu sebeplerle vaki hasar talebinin reddedilerek, bu durumun sigorta ilgililerine bildirdiğini, sigorta şirketinin poliçe kapsamında tazminat ödemesi yapabilmesi için suçun sabit olması ve işlenen suçun emniyeti suistimal suçu olması gerektiğini, ayrıca derdest durumda ceza davasının olduğunu ve bunun mahkemece bekletici mesele yapılması gerektiğini beyanla zamanaşımı ilk itirazlarının kabulüne, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/02/2022 tarih ve 2014/399 Esas – 2021/104 Karar sayılı kararında; “….Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, Emniyeti Suiistimal Sigorta Poliçesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olduğu, davacı yanca dava dilekçesi ile davalı yandan, sigorta poliçesi ile teminat altılan alınmış ve bu miktar üzerinden harcı yatırılmış olan 201.451,00 TL tutarındaki zararın, muacceliyet tarihi olan 11/12/2007 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte ödenmesinin talep edildiği, bu kapsamda dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm delillerin toplandığı, iddia, savunma ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle davacının davalıdan alacak talep edip edemeyeceği, varsa miktarı konusunda ayrıntılı ve denetime elverişli rapor düzenlenmesi amacıyla dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve rapor alındığı, alınan rapor sonucu davalı … şirketinin davacı sigortalısına ödemesi gereken tutarın 181.306,50 TL olarak hesaplandığı, davacının uzlaşma sonucu tahsil ettiği 320.000,00 TL’nin tahsil ettiği tarih olan 12/09/2017 tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi hesap edildiğinde, davacının davalı … şirketinden alacağı tutarın 12/09/2017 tarihinde işlemiş faizi ile birlikte 340.595,95 TL olduğu, davacının dava konusu olay için uzlaşma sonucu tahsil etmiş olduğu 320.000,00 TL nin alacak tutarından düşülmesi sonucu, davalı … şirketinin 12/09/2017 tarihi itibariyle 20.592 ,95 TL daha davalıya borçlu olduğunun hesap edildiği, ayrıca davalı … şirketinin kalan borcunun 12/09/2017 tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2 maddesi gereğince raporun düzenlediği 04/10/2019 tarihine kadar geçen süre içinde işlemiş faiz tutarının 3.818,44 TL olarak hesaplandığı, böylece davacı şirketin davalı … şirketinden, raporun yazıldığı 04/10/2019 tarihi itibariyle uzlaşma ile tahsil ettiği tutar düşüldükten sonra (20.592,95 + 3.818,44=) 24.411,39 TL olduğunun tespit edildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de bilirkişi tarafından her ne kadar hesaplamış olduğu asıl alacak (181.306,50 TL) dışında, asıl alacak üzerinden alternatifli tarihler esas alınarak (1. Tarih: 320.000 TL nin ödendiği tarih, 2. Alternatif: Rapor tanzim tarihi) faiz hesaplaması yapılmış ve kanaat olarak da davacı yanın bu miktarları talep edebileceği şeklinde kanaat bildirmiş ise de, somut olayda davacı yanca açılan davanın, 201.451,00 TL üzerinde açıldığı, bu miktar üzerinden harç yatırıldığı, ayrıca davacı yanca her ne kadar muacceliyet tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de, dava açılırken faiz miktarı bakımından işlemiş faiz alacağına yönelik harçlandırılmış bir talep bulunmadığı ve sonrasında da davanın bu yönüyle ıslah da edilmediği anlaşıldığından, bilirkişinin bu yöndeki kanaatine itibar edilmemiş ve dava dışı 3. Kişiler (davacı şirketi zarara uğratan şirket çalışanları) tarafından ceza yargılaması sırasında davacı yana asıl alacak miktarının üzerinde bir ödemeyi yapmış olmaları nedeniyle, bilirkişi tarafından belirlenen (181.306,50 TL) asıl alacak yönünden dava konusuz kaldığından, davanın esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, İşlemiş faiz yönünden ise; usulüne uygun olarak açılmış ve harçlandırılmış bir faiz talebi bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına, yargılama gideri ve harçlar bakımından da alınan bilirkişi raporu sonucu davacı yanın dava açarken kısmen (181.306,50 TL yönünden) haklı olduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, bu miktar üzerinden davacı yararına vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Bilirkişi tarafından belirlenen (181.306,50 TL) asıl alacak yönünden dava konusuz kaldığından davanın esas hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, İşlemiş faiz yönünden usulüne uygun olarak açılmış ve harçlandırılmış bir faiz talebi bulunmadığından hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA, Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davadaki haklılık durumuna ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 21.141,39 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davadaki haklılık durumuna ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/399 Esas 2021/104 Karar sayılı 22.02.2021 tarihli kararı ile 181.306,00 TL asıl alacak yönünden dava konusuz kaldığından davanın esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve işlemiş faiz yönünden usulüne uygun olarak harçlandırılmış bir faiz talebi bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiğini, Uzlaşma protokolü ile davacı şirketin talep ettiği 201.451,00 TL tutarındaki zarar ve muacceliyet tarihi olan 11.12.2007 tarihinden işlemiş ticari faizin tamamı 320.000,00 TL tahsil edilerek karşılandığını, dolayısıyla davacı yanın uğradığı zarara ilişkin asıl alacak ve faiz talebinin uzlaşma sonucunda 320.000,00 TL tahsilat dahilinde ödenmesi nedeniyle asıl alacak ve faiz yönünden verilen mahkeme kararına karşı itirazımız söz konusu olmadığını, davacı yanın müvekkil tarafça ödenmesi gereken herhangi bir bakiye alacağı kalmadığını, İstinaf kanun yoluna başvuru sebepleri davacı lehine takdir edilen 21.141,39 TL vekalet ücreti yönünden olduğunu, uzlaştırma protokolü ile …’un babası …’in 300.000,00 TL’yi verdiği takdirde … üzerinde bu olaydan dolayı ceza-hukuk-işçi mahkemelerindeki açılmış olan tüm şikayetlerini geri çekeceklerini ve maddi ve manevi tüm haklarından vazgeçeceklerini beyan ettiklerini, Vekalet ücreti alacağı asıl alacağa bağlı bir feri alacak niteliğinde olduğunu, dolayısıyla uzlaştırma sonucunda tahsil edilen 320.000,00.TL vekalet ücretini de kapsamakta olduğunu, ödeme yapılması ile maddi haklardan vazgeçileceği beyan edilmiş olup, vekalet ücreti yönünden bakiye bir alacak talep edilemeyeceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, tehir-i icra taleplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının aleyhlerine hükmedilen vekalet ücreti yönünden istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, emniyeti suistimal sigorta poliçesine dayalı alacak davasıdır. Mahkemece, Bilirkişi tarafından belirlenen (181.306,50 TL) asıl alacak yönünden dava konusuz kaldığından davanın esas hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Somut olayda, davacı şirketin pazarlama departmanında 10/08/2006 tarihinde geçici iş sözleşmesi kapsamında işe başlayan ve 01/11/2006 tarihinden itibaren davacı şirkette “…” isimli ürününün, ürün yöneticisi olarak çalışan dava dışı … isimli şahsın 26/11/007 tarihinden itibaren işe gelmemesi üzerine şirket bünyesinde araştırma başlatıldığı, …’un 2007 yılının Nisan – Temmuz ayları arasında sahte faturalarla davacı şirketi zarara uğrattığının tespit edilmesi üzerine, oluşan zararın davalı … şirketinden tahsili talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. … hakkında İstanbul Anadolu 38 Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/147 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında 12/09/2017 tarihli uzlaştırma raporu düzenlendiği, bu raporda;” Dava dışı …’un babası ile davacı şirket arasında 300.000,00 TL. Karşılığında uzlaşıldığı, bu miktarın ödendiği taktirde davacı şirketin … hakkında ceza-hukuk-iş mahkemelerinde açılan davalardaki şikayetlerini geri çekeceklerini, maddi ve manevi tüm haklarından vazgeçeceklerini beyan edip,” uzlaşma protokolünün imzalandığı görülmüştür. Uzlaşma nedeniyle dava dışı … hakkında İstanbul Anadolu 38 Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/147 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu 29/11/2017 tarihinde hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili, 09/11/2020 tarihli beyan dilekçesi ile, davanın kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. HMK.’nun 323/1-ğ maddesine göre, vekil ile takip edilen davalarda vekalet ücreti yargılama giderlerinin kapsamındadır. Aynı Kanun’un 326. maddesine göre, yargılama giderleri davada haksız çıkan tarafa yükletilir. HMK’nın 331. Maddesinin birinci fıkrası; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” şeklinde düzenlenmiştir. Uzlaştırma protokolünde, ” davacı şirketin … hakkında ceza-hukuk-iş mahkemelerinde açılan davalardaki şikayetlerini geri çekeceklerini, maddi ve manevi tüm haklarından vazgeçecekleri, ” hükmü düzenlenmiş ise de, davacı tarafça somut davada açılan davadan vazgeçildiğine , feragat edildiğine yönelik beyanı olmadığı gibi, yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğine ilişkin beyanınında olmadığı, davalı … şirketinin davacının sigorta şirketi olup davalı … şirketinin uzlaştırma protokolününde tarafı olmadığı anlaşılmıştır. Somut davada, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının haklı olduğu dosya kapsamından anlaşılmış olup yargılama sırasında ceza dosyasında alınan uzlaştırma raporu ile davacının zararının giderildiği ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla; ilk derece mahkemesince davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcın istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.