Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/413 E. 2022/352 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/413 Esas
KARAR NO: 2022/352 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2021
NUMARASI: 2021/652 Esas 2021/916 Karar
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, ortaklığın giderilmesi için açmış oldukları Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/493 esas sayılı dosyasında, mahkemenin 30/06/2021 tarihli celsesinde terkin edilen … Anonim Şirketi’nin ihyası hususunda dava açmak üzere taraflarına süre verildiğini, ticaret sicilinden terkin edilen ve hukuk alemindeki varlığı sona eren şirketin, davalı sıfatı ile davada yer alabilmesi ve yargılamanın yürütülmesi amacı ile tüzel kişiliklerinin yeniden canlandırılarak ihyasının gerektiğini, bu nedenle Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi’ tarafından, taraflarına 13/10/2021 tarihine kadar süre verildiğini, ihyası talep olunan şirketin, ticaret sicilinden re’sen terkin edilmiş olduğundan ötürü, bu davalarında husumeti yalnızca ticaret sicili müdürlüğüne yönelttiklerini, tüm bu nedenlere … Anonim Şirketi adına halen İstanbul ili, Silivri ilçesi, … mh. … mevkiinde bulunan … ada … Arsa payı, … nolu bağımsız bölümde … hisseli taşınmaz kayıtlı olduğundan, aktif tamamen tasfiye edilmeden, … Anonim Şirketi’nin ihyası ile ticaret siciline tescilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili kurumun, ticaret siciline tescil konusundaki talepleri ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket edemediğini, sicil müdürünün, tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlü olduğunu, tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediğini incelediğini, tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımaları ve kamu düzenine aykırı olmamalarının şart olduğunu, müvekkili kurumun re’sen terkin işleminin, 6102 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi, 6103 sayılı TTK’nun 20/1. maddesi ve anonim ve limted şirketlerin sermayelerini yeni asgari tutarlara yükseltmelerine ve kuruluşu ve esas sözleşme değişikliği izne tabi anonim şirketlerinin belirlenmesine ilişkin tebliğin 7. Maddesi kapsamında olduğunu ve tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, müvekkili kuruma … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Anonim Şirketi’nin dosyasında yapılan incelemede, şirketin sebebi ne olursa olsun aralıksız son 5 yıla ait olağan genel kurul toplantısının yapılmadığı hususunun belirlenmesinin ardından, re’sen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve prosedürlerin yerine getirilmesinin ardından 31/07/2013 tarihinde sicil kaydının re’sen terkin edildiğini, re’sen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinde itibaren 2 ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri sicil müdürlüğüne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, müvekkili kurumca bu hususun tespitinin mümkün olmaması nedeniyle buna ilişkin yazılı beyanı ticaret müdürlüğüne vermesi gerektiğini, müvekkili kurumca tüm bu işlemlerin yapıldığını; ancak şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ticaret sicili müdürlüğünün, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, re’sen terkin işleminin hukuka ve kanuni prosedüre uygun olduğu gibi, davacı vekilince re’sen terkin işleminin eksik veya usulsüz olduğuna dair bir iddia ileri sürülmediğini, TTK’nun geçici 7. maddesinde, bir şirketin mal varlığının bulunması durumlarında ticaret sicilinden terkin edilmeyeceğine dair düzenleme bulunmadığını, bu nedenle davacı vekilinin, dava konusu şirketin mal varlığı bulunması nedeniyle re’sen terkin işleminin usulsüz olduğu yönündeki iddiasının doğru olmadığını, mahkememizce ihtar/ilan prosedürünün denetlenmesi söz konusu olacak olsa bile, dava konusu şirkete 24/04/2013 tarihinde gönderilen ihtarın iade edildiğini, bu durumda TTK’nun geçici 7. maddesinin 4. fıkrasına istinaden, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanan ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda tebligat yerine geçeceğinden bu hususta da bir eksiklik bulunmadığını, dosya içerisinde yer alan ticaret sicili evrakında, müvekkili kurumun, ihyası istenen şirketin sicil kayıtlarındaki adresine tebligat çıkarıldığı, bu sokak yok şerhi ile bila döndüğü, 07/10/2013 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan yapıldığı ve 28/01/2014 tarihinde şirketin terkin edildiğinin anlaşıldığını, re’sen terkin işlemlerinin kanuna uygun olması gerekse de geçici madde 7/2’ye aykırı bir durum da bulunmadığından, müvekkili kurum aleyhine isnat edilebilecek bir kusur ve sorumluluğun bulunmadığı, müvekkili kurumun davanın açılmasına sebep olmasından bahsedilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle davanın reddini; mahkememiz aksi kanaatte ise müvekkili kurum aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/12/2021 tarih 2021/652 Esas 2021/916 Karar sayılı kararında; “… 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesi(Ek: 26/6/2012-6335/38 md.): “(15) Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, bir şirketin, şirketin terkin edildiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde ihyasının talep edilebileceği; eldeki davada … Anonim Şirketi’nin terkin işleminin yapıldığı 31/07/2013 tarihi ile dava tarihi arasında 5 yıldan fazla geçmiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş…” gerekçesi ile, Davacı tarafça açılan davanın hak düşürücü süre yönünden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkillerinin ortaklığın giderilmesi için açmış olduğu Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/493 E. Sayılı dosyasında mahkemenin 30.06.2021 tarihindeki duruşma zaptında terkin edilen şirketin ihyası hususunda dava açmak üzere taraflarına süre verilmiş olup, işbu süre zarfında dava açma zarureti hasıl olduğunu, şirketin terkin edilmeden önceki merkezi … Sok. … Han No… Kat…. Fatih/İSTANBUL” adresinde olduğunu, Taraflarınca açılmış olan Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/493 E. Sayılı dosyası üzerinden görülen ortaklığın giderilmesi davasında ihyası talep olunan … A.Ş. olup davada davalı sıfatı ile yer almakta olduğunu, ancak işbu şirketin ticaret sicilinden silinmemek sureti ile hukuk alemindeki varlıkları sona ermemiş olduğundan davada taraf ehliyetleri bulunmadığını, dolayısıyla ticaret sicilinden terkin edilen ve hukuk alemindeki varlığı sona eren şirketin, davalı sıfatı ile davada yer alabilmesi ve yargılamanın yürütülmesi amacı ile tüzel kişiliklerinin yeniden canlandırılarak ihyası gerektiğini, işbu nedenle Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/493 E. Sayılı dosyasının 30.06.2021 tarihli ara karar ile şirketin ihyası için taraflarına dava açılması için 13.10.2021 tarihine kadar süre verildiğini, İhyasını istedikleri şirket ticaret sicilinden resen terkin ediliğinden ötürü bu davada husumeti, sadece ticaret sicil müdürlüğüne yöneltmiş bulunduklarını, Bu yönde Yargıtay içtihatları bulunduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/12497 K. 2016/9182 T. 28.11.2016, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/14228 K. 2016/9687 T. 19.12.2016, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547.maddesi, Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 2015/779 E. VE 2015/1227 K. VE 27.02.2015 tarihli ilamı, Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 2014/8420 E. Ve 2015/998 K. Sayılı ilamı) Yukarıda açıklandığı üzere ihyası talep olunan … A.Ş. adına Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/493 E. Sayılı dosyası ile aleyhinde dava ikame ettikleri taraf ehliyeti sağlanabilmesi ve yine … A.Ş. adına halen taşınmaz kayıtlı olduğundan aktifin tamamen tasfiye edilmeden ticaret sicilinden terkin edilen şirketin ihyası ile ticaret siciline talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, 6335 sayılı kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu ve Silivri Hukuk Mahkemesinin 2021/493 E. Sayılı dosyasından verilen yetki gereğince dava açılmış ancak mahkemesince, bir şirketin, şirketin terkin edildiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde ihyasının talep edilebileceği; eldeki davada … Anonim Şirketi’nin terkin işleminin yapıldığı 31/07/2013 tarihi ile dava tarihi arasında 5 yıldan fazla geçmiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğini, Halbuki, şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesiyle sona erdiğini, ancak tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak yapılmış olması gerekmekte olduğu, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilden silinmiş olsa bile şirket tüzel kişiliğinin sona erdiği kabul edilemeyeceğini, bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda bir hukuki işlem olduğunu, bu karar ve işlemin hataya dayanması halinde gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemeyeceğini, hata veya kasta dayalı şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasını, gerek o işlemi gerçekleştirenler, gerekse bundan zarar görenler isteyebileceklerini, Nitekim benzer nitelikte uyuşmazlıklarda; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 24/06/2021 tarih, 2021/236 E., 2021/563 K. Sayılı ilamında, “Somut uyuşmazlıkta; davacılar,tasfiyesi tamamlanan kooperatif aleyhine açtığı davada taraf teşkilinin sağlanması amacıyla kooperatifin ihyası istemi ile huzurdaki davayı açmış olup davacıların dava açmakta hukuki yararının bulunduğu,buna göre kooperatifin ihya edilmesi gerektiğinden davanın kabulüne, kooperatifin tüzel kişiliğinin yeniden ihyasına, keyfiyetin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına ve eski tasfiye memurlarının ek tasfiye için yeniden tasfiye memuru olarak seçilmelerine” karar verildiği, işbu davada da 5 yıllık hak düşürücü süre iddiası hukuki açıdan değerlendirildiği, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilden silinmiş olsa bile şirket tüzel kişiliğinin sona erdiği kabul edilmemesi gerektiğinden davanın kabulüne karar verildiğini, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 21/10/2021 tarih, 2021/231 E., 2021/932 K. Sayılı ilamında, “Celp olunan ticaret sicil dosyasına göre davaya konu şirketin son tescilini 06/11/2014 tarihinde yaptırdığı, şirketin tasfiyesinin sona erdiği 06/11/2014 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği, oysaki sicilden terkin edilen şirket aleyhine açılmış Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2017/365 esas sayılı dosyasının mevcut bulunduğu, bu hali ile tasfiyenin tamamlanmış olduğundan bahsedilemeceği ve bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilinin gerektiği anlaşılmakla” haklı davanın kabulüne karar verildiği, işbu davada da 5 yıllık hak düşürücü süre iddiası hukuki açıdan değerlendirildiği, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilden silinmiş olsa bile şirket tüzel kişiliğinin sona erdiği kabul edilmemesi gerektiğinden davanın kabulüne karar verildiğini, Yukarıda açıklandığı üzere, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi soncunda kaldırılarak, ihyası talep olunan … A.Ş. adına Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/493 E. Sayılı dosyası ile aleyhinde dava ikame ettiğimiz taraf ehliyeti sağlanabilmesi ve yine … A.Ş. adına halen İstanbul İli Silivri ilçesi, … Mahallesi, … Mevkiinde bulunan … Ada … Ada … Arsa Payı, … Nolu Bağımsız Bölümde … hisseli taşınmaz kayıtlı olduğundan aktifin tamamen tasfiye edilmeden ticaret sicilinden terkin edilen şirketin ihyası ile ticaret siciline talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.12.2021 tarih, 2021/652 E., 2021/916 K. Sayılı ilamının istinaf duruşmalı incelenmesi ile kaldırılarak, … A.Ş. nin ihyası ile Ticaret Siciline Tesciline, yargılama Giderleri ile Vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’ nın geçici 7. maddesine göre ticaret sicilden resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut uyuşmazlıkta, ihyası istenilen şirketin 31/07/2013 tarihinde 6102 Sayılı TTK’ nun geçici 7. madde uyarınca re’sen ticaret sicil kaydının silindiği, davacı tarafça Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/493 Esas sayılı dosyası ile 21/04/2021 tarihinde ortaklığın giderilmesi talepli dava açıldığı ve 11/10/2021 tarihinde ise işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu hali ile, TTK’ nın geçici 7. maddesi uyarınca kaydı res’en terkin edilen şirketin ihyası için açılan işbu davanın aynı yasanın 7/15. bendinde belirtilen 5 yıllık süre içerisinde açılmadığı, mahkemece hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. (Yargıtay 11 HD.’nin 2020/288 Esas-2020/1181 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.