Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/405 E. 2022/943 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/405 Esas
KARAR NO: 2022/943 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1334 Esas – 2021/611 Karar
TARİH: 10/06/2021
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkiline ait ticari işletmenin 01/11/2018 tarihinde saat: 06:30’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğü tarafından yapılan yıkım işlemi sırasında büyük bir zarar gördüğünü ve hasar nedeniyle işletmesinde bulunan tüm ticari defterlerinin, faturalarının, vergiye esas belgelerinin ve sair her türlü belge ve evraklarının zayi olduğunu ileri sürerek 2016, 2017 ve 2018/Ekim yılı ve geçmiş yıllara ait tüm defter, fatura ve sair belgelerinin zayi olduğuna dair belge verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/06/2021 tarih ve 2018/1334 Esas 2021/611 Karar sayılı Kararı ile; “…Davacı bir tabi afet olduğu iddiasını ya da açıkça hırsızlık olduğu iddiasını ileri sürmemiştir. 2015-2016-2018 yıllarına ilişkin tüm ticari defter ve kayıtların bulunduğu binanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğü tarafından yapılan yıkım sebebiyle zayi olduğu iddiasında bulunmuştur. Somut olayda, dava konusu ticari defter ve kayıtların bulunduğu binanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğü tarafından yapılan yıkım sebebiyle ticari defter ve kayıtların zayi olduğu belirtilmiş olup, TTK 82/7. Maddesinde sayılan bir afet veya davacının önleyemeyeceği bir sebep olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemektedir. Tedbirli bir tacir, ticari defter ve kayıtların bulunduğu binanın yıkılacağını bilmediğini ileri süremez. (İstanbul BAM 14. HD: 2018/1289 Esas 2019/1281 Karar sayılı ilamı) Davacı tarafından, kanunda sayılan yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir afete eşdeğer veya benzer etkiye sahip bir olayın vuku bulduğunun iddia edilmediği, bu itibarla kanunda aranan bu şartın yerine gelmiş sayılamayacağı, tacirin basiretli bir iş adamı gibi davranmaması ve ihmalinden kaynaklı zayi olma durumunun mevcut olduğu ve bu hususun TTK’ya göre zayi belgesi verilmesi için yeterli sebep sayılamayacağı, (Yargıtay 11. HD. 2014/9636 E. 2014/16867 K.,Yargıtay 11. HD. 2016/5344 E. 2017/7473 K )…” gerekçeleri ile; “Davanın REDDİNE ,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kararda her ne kadar müvekkilinin basiretli bir tacir gibi davranmadığı, TTK’nın 82/7 maddesinde yer alan şartların gerçekleşmesi için tacirin defterlerin zayi olmasında kusur ve sorumluluğun olmaması gerektiği belirtilmiş olsa da bu hususun yeterince araştırılmadığını, … …’a ait TC kimlik numarasıyla Kavacık Polis Merkezi Amirliği’ne ve Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak konu hakkında soruşturma dosyasının mevcutluğu hususunun sorulmasının talep edildiğini, zira belediye tarafından gerçekleştirilen yıkımın müvekkilinin haberi olmadan usulsüz olarak gerçekleştirilmiş olduğunu, buna ilişkin olarak da müvekkilinin emniyete gidip şikayette bulunduğunu, mahkemece talepleri yönünde herhangi müzekkere yazılmadığını ve değerlendirme dahi yapılmadığını, Müvekkiline usulüne uygun şekilde haber verilmeden müvekkilinin iş yerinde gerçekleştirilen yıkım nedeniyle defter ve kayıtların zayi olduğunu, burada müvekkilinin tedbirli davranması ve/veya basiretli bir tacir gibi davranmasının beklemeyeceğini, mahkemece somut olaya göre değerlendirme yapılmadan, iş yerinde gerçekleştirilen yıkımın ne şekilde gerçekleştirildiği tam olarak araştırılmadan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK 82/7 m. uyarınca tacirin saklamakla yükümlü olduğu ticari defter ve belgelerin zayi olduğuna dair belge verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. TTK’nın 82/7. maddesinde; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen kanun hükmü uyarınca tacirin defter ve belgelerinin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, ayrıca ziyaa uğramanın onun iradesi dışında elinde olmayan bir durum nedeniyle meydana gelmiş olması gerekmektedir. Somut olayda davacı, kendisinin bilgisi dışında belediye tarafından yapılan yıkım işlemi nedeniyle ticari işletmesinin zarar gördüğünü, ticari defter ve belgelerinin zayi olduğunu ileri sürmüştür. Ne var ki dosya kapsamında mevcut İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın cevabi yazısı ve ekleri incelendiğinde, aynı adreste 08/06/2017 ve 11/07/2017 tarihlerinde de yıkım işlemleri yapıldığı ve hatta davacı tarafça bu işlemlere ilişkin olarak idare mahkemesinde açılan maddi tazminat istemli davanın reddedildiği, akabinde yine kaçak ve izinsiz yapı nedeniyle 15/12/2017 tarihli yapı tatil tutanağının düzenlenerek inşaatın mühürlendiği, Belediye tarafından 17/01/2018 tarihinde yıkım kararının alındığı, söz konusu kararın binanın giriş kapısına asılmak suretiyle tebliğ edildiği ve bu karar gereğince 01/11/2018 tarihinde yıkım işleminin kısmi olarak gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Tüm bu tespitler karşısında, davacının yıkım işlemi öncesi alınan yıkım kararından haberdar olmadığının kabulü mümkün görülmemiş, buna göre davacının gerekli dikkat ve özeni gösterdiği halde elinde olmayan bir nedenle defter ve belgelerinin zayi olduğunu ispat edememesi bir yana, yıkım işlemi yapılacak olması nedeniyle gerekli önlemleri almayarak ticari defter ve belgelerinin zayi olmasına kendi kusuru ile sebep olduğu, dolayısıyla zayi belgesi verilmesine ilişkin şartların mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu itibarla mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan toplam 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.