Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/397 E. 2022/385 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/397
KARAR NO: 2022/385
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/700 Esas
TALEP: İhtiyati Hacze İtirazın Reddi Kararının Kaldırılması
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya elektronik olarak UYAP sistemi üzerinden dairemize gönderilmiş olmakla; dava dosyası sistem üzerinden incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/707 D. İş sayılı dosyasına ibraz ettiği dilekçesinde özetle; müvekkilinin otomotiv sektöründe faaliyet gösterdiğini, üretici ve ihracatçı olarak müşterilerine sunduğu hizmetleri Türkiye genelinde bayiler ile sağladığını, davalı şirketin de 2019 yılı temmuz ayına kadar … marka araçlar için bayi ve yetkili servis olarak faaliyet yürüttüğünü, taraflar arasındaki iş ilişkisinin ikale protokolü ile 31/07/2019 tarihinde karşılıklı anlaşma ile sona erdirildiğini, 2020 yaz aylarında alınan bir ihbar sonucu yaptırılan incelemelerde müvekkili şirkette Alacaklar Ekip Lideri pozisyonunda çalışan …’in bir takım usulsüz işlem yaptığının tespit edildiğini, bu kişi ve aynı departmanda kendisine bağlı olarak çalışan ve diğer şüpheliler hakkında İstanbul CBS’nın 2021/26280 sayılı soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, savcılık dosyasında hazırlanan bilirkişi raporunda, …’in görevini kötüye kullanarak işbirliği yaptığı tespit dilen bayilerin cari hesaplarında hayali bir alacak yaratarak, bayileri borçsuz olarak gösterdiğinin tespit edildiğini, davalı şirketin de bu hukuka aykırı işlemlere dahil olduğunu, … ile işbirliğine girerek müvekkili cari hesaplarında manipülatif işlemlerde bulunduğunu ve bu işlemler ile müvekkilini zarara uğrattığını, ikale Protokolü m.5 uyarınca yapılan hesap mutabakatının da gerçeğe aykırı olduğunu, gerçek borcun gizlemesi suretiyle İkale Protokolü’nün de ihlal edildiği belirterek, davalının haksız menfaat sağladığını, bu zararlar nedeniyle 28.363.657,00 TL asıl alacak ve 15/08/2021 tarihine kadar işlemiş 25.597.998,00 TL faiz olmak üzere toplam 53.961.655,00 TL müvekkilinin alacağı için karşı tarafın taşınır, taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/707 D. İş sayılı dosyasında verilen 23/09/2021 tarihli karar ile; talebin kısmen kabulüne, toplam 33.993.844,91 TL yönünden davalının yedinde veya üçüncü şahıslarda bulunan taşınır ve taşınmaz malları ile diğer hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 9 ATM 2021/707 D.İş sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararına karşı itiraz eden vekili itiraz dilekçesinde özetle; müvekkilinin yerleşim yerinin Bursa olduğunu ve yetkili mahkemenin Bursa Adliyesi olduğunu, İİK 257 maddesi uyarınca alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerektiğini, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkili tarafından karşı taraf lehine 8.000.000,00 TL’lik ipotek verildiğini, her ne kadar ipotek verilen taşınmaz üzerine el koyma şerhi konulmuş ise, de Bursa 8.Ağır Ceza Mahkemesi 2017/214 E.2018/234 K.sayılı kararıyla müsadere talebinin reddedildiğini, bu kararın istinaf denetiminden geçtiğini, muaccel hale gelen bir borcun bulunmadığını, taraflar arasında ceza yargılamasına konu edilmiş, kendileri tarafından itiraz edilen, itirazın iptali/itirazın kaldırılması yargılamasına konu edileceği mutlak olan bir alacak iddiası bulunduğunu, kanunun aradığı şartın olayda gerçekleşmediğini, tarafların bayilik sözleşmesini sonlandırdığını ve müvekkiline karşı her hangi bir alacak iddiasının ileri sürülmediğini, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin mal kaçırma, gizleme gibi düşüncesi olmadığını, Bursa’nın en köklü ve bilinen firmalarından biri olduğunu, karşı tarafın talep dilekçesinde belirttiği hususların gerçeği yansıtmadığını, tarafların karşılıklı anlaşarak 02/07/2019 tarihinde bayilik sözleşmelerini sonlandırdıklarını, 2 yılı aşan bu süreçte karşı tarafça müvekkiline herhangi bir alacak iddiasının ileri sürülmediğini, müvekkilinin karşı taraf çalışanı … ile birlikte hareket ettiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, ihtiyati haciz kararının müvekkilinin ticaretini ve ticari itibarını ciddi anlamda sarstığını belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İhtiyati haciz talep eden vekili ihtiyati hacze itiraza cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında imzalanan tüm sözleşmelerde ve özellikle ikale sözleşmesinde yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olarak kararlaştırıldığını, HMK 16.maddesi gereğince de ortada bir haksız fiil bulunduğundan zarar gören müvekkilinin yerleşim yeri olan mahkemesi olan İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemelerinin yetkili olduğunu, Yargıtayın köklü içtihatlarında kabul edildiği üzere haksız fiilden kaynaklanan tazminat yükümlülüğünün olay tarihi itibariyle muaccel hale geldiğini, Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada el koyma kararına ilişkin olarak verilen kararın kesinleşmediğini, kesinleşmediği için ihtiyati tedbirin devam ettiğini, müvekkilinin zararını karşılayacak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu edilebilecek bir gayrimenkul bulunmadığını, 06/09/2021 tarihli … A.Ş’nin raporunda borca yönelik tespitler yapıldığını, soruşturma dosyasında da ihtiyati hacze itiraz eden tarafça iş birliği yapıldığının ve müvekkilinin eski çalışanı …’in suç teşkil eden işlemlerle kendisine ve bir kısım bayilere usulsüz şekilde menfaat sağladığının belirtildiğini belirterek, ihtiyati hacze yapılan itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/12/2021 tarih ve 2021/700 Esas sayılı ” İhtiyati Hacze İtiraz Hakkında Karar ” ile; “…İhtiyati haczin İstanbul Anadolu 9. ATM 2021/707 D.İş dosyasında verilen ihtiyati haciz kararının İstanbul Anadolu …İcra Müd. … esas sayılı dosyasında uygulandığı, itirazın 05/10/2021 tarihinde süresinde yapıldığı belirlenmiştir. İhtiyati hacze itiraz edenin ilk itirazı mahkemenin yetkisine yönelik olup, ikametgahının Bursa olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemelerinde Bursa Mahkemeleri olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmeleriyle yine taraflar arasındaki akdi ilişkiyi sonlandıran ikale sözleşmesinde bu sözleşmelerde doğacak uyuşmazlıklar bakımından yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Adliyesi mahkemeleri olarak belirlendiğinden ihtiyati hacze itiraz edenin mahkememizin yetkisine yönelik itirazı yerinde görülmemiştir. İİK.nun 257 maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerektiği, oysa ihtiyati haciz talep edenin iddiasının aksine sözleşmeden doğan borçlar için 8.000.000 TL.tutarında ipotek bulunduğu, bu yüzden ipotek ile teminat altına alınan borç için ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği ileri sürülmüş, üzerine ipotek konulan taşınmaz yönünden el koyma şerhi bulunsa da Bursa 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/214 E.2018/234 K.sayılı kararında ihtiyati hacze itiraz eden adına kayıtlı villanın müsaderesine dair talebin reddedildiği ve bu kararın istinaf tarafından onaylandığı belirtilmiştir. İhtiyati haciz talep eden taraf ise istinaf mahkemesince verilen kararın Yargıtayda olduğunu, henüz kesinleşmediğini, bu nedenle ipotek konusu taşınmaz üzerinde tasarruf haklarının bulunmadığını, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılamadığını beyan etmiştir. İpotekli taşınmaz yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmak suretiyle alacağın tahsili mümkün olmadığından İİK.nun 257.maddesinde öngörülen alacağın rehinle temin edilmemiş olma koşulunun somut olayda gerçekleşmediğinin kabulüyle itiraz edenin bu iddiası da mahkememizce yerinde görülmemiştir. İtiraz eden tarafça söz konusu alacağın muaccel olmadığı belirtilerek ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı ileri sürülmüş ise de davacı taraf alacak iddiasını haksız fiile dayandırmıştır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazminat yükümlülüğü olayın meydana geldiği tarih itibariyle muaccel hale geldiğinden ve dosyaya sunulan deliller itibariyle ihtiyati haciz talep eden taraf yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, bu itibarla verilen ihtiyati haciz kararının yerinde olduğu anlaşıldığından ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-İstanbul Anadolu 9. ATM 2021/707 D. İş dosyasında verilen 24/11/2021 tarihli ihtiyati haciz kararına itirazın reddine, 2-Kararın taraflara tebliğine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden … Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; Karara yetki bakımından itiraz ettiklerini, kararın yetkili mahkemece alınmadığını, ihtiyatî hacizde yetkinin, İİK 258/1 doğrultusunda İİK 50 hükmüyle düzenlendiğini, yetkili mahkemenin kural olarak davalı gerçek veya tüzel kişinin ihtiyati haczin talep edildiği tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu [HMK 6/1], müvekkilinin yerleşim yerinin ise Bursa olduğunu, İİK m 257’ye göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından … A.Ş. lehine verilmiş 8.000.000.TL’lik ipotek bulunduğunu, dolayısıyla kanunun ön gördüğü bu şartın gerçekleşmediğini, yine para borcunun muaccel ve vadesinin gelmiş olması gerektiğini, taraflar arasında ceza yargılamasına konu edilen, kendileri tarafından itiraz edilen bir alacak iddiası bulunduğunu, bu nedenle kanunun aradığı bu şartın da gerçekleşmediğini, borcun vadesi gelmemiş bir borç olduğunu, müvekkili şirketin mallarını gizlemek, kaçırmak, kaçmak gibi bir düşüncesi olmadığını, Bursa’nın en köklü ve bilinen firmalarından olup üstelik Bursa başta olmak üzere pek çok yerde çok sayıda taşınmazı bulunduğunu, Yine ihtiyati haciz talep edenin, talep dilekçesinde bildirdiği hususların gerçeği yansıtmadığını, her ne kadar ipotek verilen taşınmaz üzerine el koyma şerhi konulmuş ise de; Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesince 2017/214 E- 2018/234. S. ilamı ile müsadere talebinin reddedildiğini, savcılığın istinafı üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin 2019/803 E.-2019/923 K. S. kararı ile bu istinaf talebinin de reddedildiğini, bu nedenle ihtiyati haciz talep eden tarafın ipoteğin hüküm ifade etmeyeceği iddiasının yersiz olduğunu, Alacağın esasına ilişkin itirazlarının mahkemeye sunulan ikale protokolünden de görüleceği üzere tarafların karşılıklı anlaşarak 02.07.2019 tarihinde bayilik sözleşmesini sonlandırdıklarını ve 2 yılı aşan bu süreçte ihtiyati haciz talep eden tarafça müvekkiline karşı herhangi bir alacak iddiası ileri sürülmediğini, Müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını, dosyaya sunulan ceza soruşturmalarından görüleceği üzere … A.Ş. içinde muhasebe elemanlarınca ihtiyati haciz talep eden şirkete karşı birtakım haksız fiiller gerçekleştirilmiş olabileceğini, bu nedenle de şirketin zarar görmüş olabileceğini, ancak müvekkilinin … isimli şirket elemanı ile birlikte hareket ettiği iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, bunun hem ceza yargılamasında hem de hukuk yargılamasında ortaya çıkacağını, 33 milyon TL gibi büyük bir meblağ ile başlatılan ihtiyati haciz üzerine müvekkilinin bütün banka hesaplarının bloke edildiğini, bloke edilen bir miktar paranın icra dosyasına gönderildiğini, bütün taşınmazlarına ihtiyati haciz şerhi işlendiğini, müvekkilinin ticareti ve ticari itibarının çok ciddi anlamda sarsıldığını, bu nedenle ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf konusu red kararı ile İhtiyati Haciz Kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, taraflar arasında yapılan ikale protokolünün ihlali ve haksız fiilden kaynaklanan zararın tahsilini teminen verilen ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine dair ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı şirketin Ford marka araçlar için bayi ve yetkili servis olarak yürüttüğü faaliyetinin ikale protokolü ile 31/07/2019 tarihinde sona erdirildiği, alınan bir ihbar sonucu yaptırılan şirket hesaplarında yapılan incelemelerde müvekkili şirket çalışanının bir takım usulsüz işlem yaptığının tespit edildiğini, bu kişi ve diğer şüpheliler hakkında İstanbul CBS’nın 2021/26280 sayılı soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğu, savcılık dosyasında hazırlanan bilirkişi raporunda, ilgili çalışanın görevini kötüye kullanarak işbirliği yaptığı tespit edilen bayilerin cari hesaplarında hayali bir alacak yaratarak, bayileri borçsuz olarak gösterdiğinin tespit edildiği, davalı şirketin de bu hukuka aykırı işlemlere dahil olup, çalışan ile işbirliğine girerek müvekkilinin cari hesaplarında manipülatif işlemlerde bulunmak suretiyle müvekkilini zarara uğrattığı, bu şekilde ikale Protokolü m.5 uyarınca yapılan hesap mutabakatının da gerçeğe aykırı olduğu, gerçek borcun gizlemesi suretiyle İkale Protokolü’nün de ihlal edildiği belirtilerek, ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/707 D. İş sayılı dosyasında talebin kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı tarafça ihtiyati hacze itiraz edilmesi üzerine, itiraz asıl davanın açıldığı istinafa konu kararı veren mahkemece değerlendirilmiştir. İİK 258. maddesi ihtiyati hacze 50. maddeye göre yetkili mahkemede karar verileceği, İİK50. maddesi ise yetkili mahkemenin belirlenmesinde HMK hükümlerine atıfta bulunduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” hükmüne yer verilmiştir. Talepte bulunan tarafça, ikale protokolüne aykırılık yanında haksız fiile dayanılarak da zarar iddiasında bulunulmaktadır. İkale sözleşmesinde, bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklar bakımından yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Adliyesi mahkemeleri olarak belirlendiğinden, ayrıca HMK 16. Maddesi uyarınca zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olduğundan, karşı tarafın yetki itirazı yerinde değildir. Dosya kapsamına göre, ipotekli taşınmaz yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmak suretiyle alacağın tahsili mümkün olmadığından İİK’nın 257.maddesinde öngörülen alacağın rehinle temin edilmemiş olma koşulunun somut olayda gerçekleşmediği, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında haksız fiil tarihinde tazminat yükümlülüğünün muaccel hale geldiği, dosyaya sunulan deliller itibariyle ihtiyati haciz talep eden taraf yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği anlaşılmakla, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararı ve itirazın reddine dair kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz eden … Anonim Şirketinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Dosya aslı dairemize fizikî olarak gönderilmeyip UYAP sistemi üzerinden elektronik olarak gönderilmiş olmakla; aynı şekilde dairemiz kararı ile birlikte dosyanın ilk derece mahkemesine elektronik olarak gönderilmesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.