Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/394 E. 2022/382 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/394
KARAR NO: 2022/382
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2021 ( Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2021/596 Esas
DAVA: Menfi Tespit (Bonodan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı, itiraz kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.11.2017 tarihli “Protokol” başlıklı kefalet sözleşmesinin geçersizliğinin veya müvekkilinin borçtan kurtulduğunun tespiti suretiyle müvekkilinin söz konusu protokol nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, bu sözleşmenin teminatı olarak verilmiş olan; 24.12.2021 (değiştirilmeden önce 24.12.2019) vadeli, alacaklısı … A.Ş., borçluları … ve … Ltd. Şti. olan, 435.000,00 TL bedelli, 24.12.2022 (değiştirilmeden önce 24.12.2020) vadeli alacaklısı … A.Ş., borçluları … ve … Ltd. Şti. olan, 435.000,00 TL bedelli bonoların müvekkilimin borçlu olmaması nedeniyle iptaline, davalıya, sözleşme kapsamında verilmiş olan 24.12.2018 vadeli 435.000,00 TL bedelli bono nedeniyle yapılan 435.000,00 TL’lik ödemenin sözleşmenin geçersizliği veya TBK m.592 uyarınca (rücü imkanı tanınmadığı için) 10.01.2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, 24.12.2021 (değiştirilmeden önce 24.12.2019) vadeli, alacaklısı … A.Ş., borçluları … ve … Ltd. Şti. olan, 435.000,00 TL bedelli, 24.12.2022 (değiştirilmeden önce 24.12.2020) vadeli alacaklısı … A.Ş., borçluları … ve … Ltd. Şti. olan, 435.000,00 TL bedelli bonolara dayalı olarak, alacaklı görünen davalı tarafından yapılacak takiplerin, ihtiyati tedbir yoluyla, öncelikle teminatsız olarak (Mahkemeniz aksi kanaatte ise %15 teminat karşılığında) durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/12/2021 tarihli duruşmasında verilen karar ile; ” 1-Dava konusu iki adet senet toplamı olan 870.000,00TL’nin %20’si oranında gösterilecek ‭174.000‬,00TL’lik nakdi teminat veya muteber banka teminat mektubu sunulması halinde, 24.12.2021 (değiştirilmeden önce 24.12.2019) vadeli, alacaklısı … A.Ş., borçluları … ve … Ltd. Şti. olan, 435.000,00 TL bedelli, 24.12.2022 (değiştirilmeden önce 24.12.2020) vadeli alacaklısı … A.Ş., borçluları … ve … Ltd. Şti. olan, 435.000,00 TL bedelli bonoların davalı tarafça icraya konu edilmesinin önlenmesi yönünde İHTİYATİ TEDBİR UYGULANMASINA, … ” karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından ibraz edilen 03/01/2022 tarihli dilekçe ile itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İTİRAZ SEBEPLERİ: Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; Mahkemece, ihtiyati tedbir kararının hiçbir dayanak gösterilmeden verildiğini, davacı yanın taleplerinin özetlendiğini, ancak tedbirin açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığının hiç bir şekilde belirtilmediğini, HMK’nın 391/2.maddesi uyarınca verilen ihtiyati tedbir kararında, tedbirin açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığının belirtilmesi gerektiğini(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2012/6702 Esas 2012/6573 Karar sayılı ve 29.06.2012 tarihli kararında da belirtildiği üzere, gerekçesi açıkça belirtilmemiş olan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Dosyaya sundukları cevap dilekçesi ile dava konusu bonoların dayanağına dair açıklama yapıldığını, ancak mahkeme tarafından bu açıklamaların da dikkate alınmadığını, protokolde yer verilen ifadeler incelendiğinde, ilgili sözleşmenin garanti verme amacıyla ve bu kapsamda imzalandığı, garantör olarak davacıların asli bir borç altına girmiş olduğu hususunun açıkça ifade edildiğini, protokolün davacının iradesi ile imzalandığı ve herhangi bir itiraz olmadan ilk senedin ödenmiş olduğu hususu değerlendirildiğinde, protokolün bir garanti sözleşmesi kapsamında imzalanmış olduğu ve geçerli kabul edilmesi gerektiğini, Davacı ile müvekkili şirket arasında mevcut bir ticari ilişki çerçevesinde sözleşme imzalandığını, ilgili senetlerin hiçbir teminat ifadesine yer verilmeden müvekkili şirkete teslim edildiğini, protokolün, davacının kefalet iddialarının aksine garanti sözleşmesi niteliğinde düzenlenmiş olup bu kapsamda geçerli bir sözleşmenin söz konusu olduğunu, kabul anlamına gelmemek ile birlikte, imzalanan protokolün geçersiz olduğunun kabulü ihtimalinde dahi, bu hususun mahkeme tarafından tespit edilmesi gerekeceğini, mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararı ile davacının, bir mahkeme kararı verilmiş gibi kendi imzası ve bilgisi dahilinde teslim etmiş olduğu senetleri ödemekten kaçınabilir hale geldiğini, bu durumun müvekkili şirketi doğrudan zarara uğrattığını, Davacının, iddialarını ispata dair hiçbir belge, rücu taleplerine dair hiçbir somut delil sunmadığını, mahkeme tarafından davacının iddiaları esas alınarak ilgili senetler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu senetlerin vadeleri 24.12.2021 ve 24.12.2022 olup, verilen karar sebebiyle söz konusu senetlerin vaktinde ödenmemesi halinde aktif olarak ticari faaliyet göstermekte olan müvekkili şirketin ciddi olarak zarara uğrayacağını, 24.12.2021 vade tarihli senedin vadesinin geldiğini, ancak müvekkili şirkete ilgili karar sebebiyle herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin, davacı yan ile olan ticari ilişkisine ve ilgili senetlerdeki vadelere güvenerek planlamalar yaptığını, işbu ödemelerin alınamaması halinde senetlerde belirtilen 870.000,00 TL’den çok daha fazla miktarda zarara uğrayacağını, %20 oranındaki teminatın da müvekkili şirketin uğrayacağı zararı karşılamayacağını belirterek, İlk Derece Mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İTİRAZ SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, taraflar arasındaki 20.11.2017 tarihli “Protokol” başlıklı sözleşmenin geçersizliğinin tespiti, bu protokol kapsamında davalıya verilen ve ödemesi yapılan bono bedelinin istirdatı, ödenmeyen bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti davasında, ödenmeyen bonoların davalı tarafça icraya konu edilmesinin önlenmesi yönünde verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir. T.C Anayasasının 141/3. maddesi hükmüne göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılmalıdır. 6100 sayılı HMK.nun 297. maddesinde de mahkeme hükmünde bulunması gereken hususlar bentler ve fıkralar halinde açıklanmıştır. Maddenin gerekçeyi düzenleyen “c” bendinde, tarafların, iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin bulunmasının gerektiği düzenlenmiştir. Aynı Kanunun ihtiyati tedbiri düzenleyen 391/2 f. b bendinde de, tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığının açıklanmasının gerektiği belirtilmiştir. Aynı düzenleme, itiraz üzerine verilen ihtiyati tedbirin kaldırılması kararları için de geçerlidir. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da kanun yolu incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Somut olayda; ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmekle birlikte, söz konusu kararın dayandırıldığı gerekçenin açıklanarak yazılmaması, deliller tartışılarak, sonuca ne suretle ulaşıldığının belirtilmemesi usul ve yukarıda anılan kanun hükümlerine aykırıdır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince HMK’nın 391/2 f. b bentleri, 297/1 maddesi ve 1982 Anayasası’nın 141. maddesine uygun olarak gerekçeli ara karar yazılması ve taraflara tebliğe gönderilerek HMK’nın 347/2 maddesindeki süreler de dolduktan sonra yeniden gönderilmesi için, dava dosyasının mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İlk derece mahkemesi dosyasının MAHKEMESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE, 2-İstinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA, 3-Verilen kararın niteliğine göre harç ve yargılama giderleri yönünden bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 09/03/2022 tarihinde oy birliği ile HMK’ nın 352. maddesi uyarınca karar verildi.