Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/390 E. 2022/333 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/390 Esas
KARAR NO: 2022/333 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
NUMARASI: 2021/518 Esas 2021/960 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının, davalı borçluya satmış olduğu mallar karşılığında 14.211,65.TL alacaklı olduğunu, alacaklarını tahsil etmek için Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, bunun üzerine Bakırköy Arabuluculuk merkezine … nolu dosya ile başvurulmuş … E. Sayılı dosyasına kaydı yapılan dosyada borçlunun toplantıya katılmaması sebebiyle bu alacak konusunda anlaşma sağlanamadığını, İcra takibine yapılan bu haksız itirazın iptali ile haksız ve kötü niyetli itirazından dolayı %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masraflarıyla vekalet ücretinin de davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/02/2022 tarih ve 2021/518 Esas – 2021/960 Karar sayılı kararında; “….Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu ve ticaret odası kaydının bulunmadığı görülmüştür. Davacının yapmış olduğu ticaret ile Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. Fıkrasının 1 ve 3 numaralı bendlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını takibe konu dönemde aşmaması sebebiyle davacının tacir sayılmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için, davanın Ticaret Mahkemeleri yargı alanı içerisinde bulunan Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…”gerekçesi ile, Davanın, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BÜYÜKÇEKMECE NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine, 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına), karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirketin davalı …’dan faturadan doğan alacaklarına ilişkin olarak taraflarınca Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile borçlu aleyhine icra takibi başlatılmış olup, davalı tarafından bu takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini, bunun akabinde taraflarınca Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde itirazın iptali talebiyle yukarıda numarasını belirtmiş oldukları dosya ile dava açıldığını, ancak yerel mahkeme tarafından davalı …’ın tacir olmadığından bahisle görevsizlik kararı verildiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dosya kapsamına bakıldığında taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin faturadan kaynaklandığı net bir şekilde görülmekte olduğunu, taraflarınca Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile başlatılmış olan icra takip dosyasında bulunan takip dayanağı belgelere bakıldığında bu faturalar görülmekte olduğu, faturaların alt kısmında net bir şekilde … şeklinde davalının kaşesinin bulunduğu, Büyükçekmece Vergi Dairesinde … Numarası ile vergi mükellefi olduğu, tarafların arasındaki ilişkinin ticari bir iş olduğu ve tarafların da tacir sıfatıyla bu işlemi gerçekleştirdiklerini, ayrıca davalı …’ın, ticari defter tutmakta olan, müvekkili ile cari hesap ilişkisi içerisinde bulunan, müvekkili şirketten aldığı malları alıp-satma ticareti ile iştigal eden bir tacir olduğunu, Yerel mahkeme tarafından bu hususun araştırılması için Ticaret Sicil Müdürlüğüne ve İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’na müzekkere yazılmış ise de bu kısmı önemle belirtmek gerekir ki, Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevapta taraflarınca sonradan yapılan tespit ile … hakkında değil … isimli başka bir şahıs hakkında yapılmış olan inceleme sonucu gönderildiğini, dolayısıyla hatalı kişinin sorgulama sonucuna göre yerel mahkeme karar verdiğini, ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından müzekkereye verilmiş olan cevapta da davalının II. sınıf tacir olduğu belirtildiğini, nitekim delilleri arasında bulunan ticari defter kayıtları da yerel mahkeme incelemiş olsa idi yine davalı …’ın tacir olduğunun kolayca anlaşılabileceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dava konusu uyuşmazlıkta yerel Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna dair karar verilerek, esasa ilişkin incelemeye geçilmesi için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan Büyükçekmece Nöbetçi AHM.’ne gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı ile davalı arasındaki satış sözleşmesi uyarınca davacının, davalıya satmış olduğu mallar karşılığında düzenlediği fatura bedellerinin tamamen ödenmediği belirtilerek bakiye fatura bedelinin tahsili talebiyle icra takibinin başlatıldığı ve davalının itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davalı …’ın tacir olup olmadığı, tacir kaydının bulunup bulunmadığı, kaçıncı sınıf tacir olduğu hususunun bildirilmesi için İstanbul Ticaret Odası Başkanlığına müzekkere yazıldığı, gelen 29/06/2021 tarihli cevabi yazıda …’ın gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı bildirilmiş isede cevabi müzekkere de … hakkında değil … isimli başka bir şahıs hakkında cevap verildiği tesbit edilmekle mahkemece yeniden müzekkere yazılmadığı tesbit edilmiştir. Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda ise, VUK. 176,177 maddeleri gereğince işletme esasına göre defter tuttuğu, 2018-2019-2020 gelir vergisi beyanlarının tetkikinde VUK. 177 maddesinin 2. Bendindeki hadleri aşmadığının belirtildiği ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. Fıkrasının 1 ve 3 numaralı bendleri uyarınca tesbitte bulunulmadığı halde mahkemece Davacının yapmış olduğu ticaret ile Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. Fıkrasının 1 ve 3 numaralı bendlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını takibe konu dönemde aşmaması sebebiyle davacının tacir sayılmasının mümkün olmadığına yönelik tesbitin dosyada bulunan kayıt ve belgelere göre yerinde olmadığı anlaşılmıştır. TTK’nın 11/2, 12. ve 15. md. hükümleri ile Yargıtay 11. HD’nin 06/03/2018 T. 2016/11515 E. – 2018/1718 K. sayılı ilamında gösterilen ilkeler doğrultusunda davalının tacir /esnaf olup olmadığına dair dosya kapsamı itibariyle yeterli delil olmadığı tesbit edilmiştir. 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararında “213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri kararlaştırılmıştır.” denilerek açıkça vurgulandığı, anılan kararın (a) bendinde ise “… işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,” gerektiğinin düzenlendiği bu düzenlemeye göre davalının tacir olup olmadığı hususunun değerlendirilmesine esas olmak üzere 213 sayılı VUK 177. maddesinde yer alan hadleri aşıp aşmadığının tespiti amacıyla davalının 2019-2020-2021 yıllarına ait yıllık toplam alış, yıllık toplam satış ve yıllık toplam brüt hasılat tutarlarının ne kadar olduğunun bildirilmesi ve bu yıllara ait yılık gelir vergisi beyannamelerinin de istenilerek, davalının kimlik bilgileri doğru yazılmak suretiyle davalının İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünde tacir kaydının olup olmadığı yönünde yeniden müzekkere yazılarak gelen cevabi yazılar ve Yargıtay 11. HD’nin 06/03/2018 T. 2016/11515 E. – 2018/1718 K. sayılı ilamında gösterilen ilkeler doğrultusunda davalının tacir/esnaf olduğunun kesin bir şekilde belirlenmesinden sonra mahkemenin görevi değerlendirilip ona göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı görevsizlik kararı ile birlikte yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi de yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmekle, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının, HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2021tarih ve 2021/518 Esas 2021/960 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde tarafa iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/03/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.