Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/371 E. 2022/1089 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/371 Esas
KARAR NO: 2022/1089 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2021
NUMARASI: 2020/44 Esas 2021/982 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında varılan mutabakat sonucunda kendi aralarında yapmak istedikleri ortak işe ve kiralanan gayrimenkule ilişkin olarak müvekkili tarafından davalıya yapılacak işin maliyetine ve alınacak mallar için teminat olarak imzalayarak bu senetleri davalıya teslim ettiğini, müvekkili ile davalı arasında daha sonra birlikte yapmayı düşündükleri işin neticelenmemesi, kiralanan gayrimenkulün boşaltılması ve işin de sürüncemede bırakılması üzerine müvekkilinin yapılacak işten vazgeçerek kendisinden alınan senetlerin iadesini talep ettiğini, bunun üzerine davalının müvekkiline artık senetlerin hükümsüz kaldığını ve senetlerin kendisi tarafından imha edildiğini söyleyerek senetleri müvekkiline teslim etmediğini, senetlere yönelik uzun zaman hiçbir işlem yapılmadığını, ancak müvekkilinin senetler hakkında işlem yapıldığını ve senetlerin tahsil edilmek amacı ile icra takibi başlatıldığını kendisine 8 yıl sonra tebliğ edildiğinde öğrendiğini, davalının senetleri 14/01/2009 tarihinde işleme koyduğunun 07/04/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin 11/04/2017 de itiraz ettiğini, senetlerin zamanaşımına uğradığını, kambiyo vasıflarını kaybettiklerini belirterek, müvekkiline karşı Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin dava sonuna kadar durdurulmasına, dava sonunda icra takibinin iptaline, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalıya verilen ve imha edildiği söylenen senetlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Husumetin yönlendirildiği müvekkili şirket ile davaya dayanak icra dosyasındaki alacaklı şirketin farklı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, bu sebeple öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, yetkili yerin Ankara Mahkemeleri olduğunu, davanın 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, davaya konu senetlerin düzenleme tarihleri 20/05/2008, vade tarihlerinin 15/06/2008 ve 15/07/2008 tarihleri olduğunu, Borçlar Kanunu genel hükümlerince, sözleşmeden kaynaklı alacaklara ilişkin açılacak davalarda zamanaşımı süresinin 10 yıl olup, davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açtığını, senetlerin kambiyo vasfını kaybettiği yönündeki itirazların süresinde yapılmadığı gibi, yetkili mercilere de yapılmadığını, davacının icra emrini 07/04/2017 tarihinde tebellüğ ettiğini, süresi içerisinde icra hukuk mahkemesinde dava yoluyla itirazını ileri sürmesi gerekirken, yetkisiz merci olan icra müdürlüğüne itiraz dilekçesini ibraz ettiğini, icra müdürlüğü tarafından itirazın yetkisi olmaması gerekçesiyle reddedildiğini, kambiyo senedine dayanan haciz yolu ile takipte ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yetkisiz merci nezdinde yaptığı itirazının, icra dairesinin yetkisine ve takip konusu borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin olduğunu, davacının, bu itiraz sebeplerini icra mahkemesine bildirmesi gerekirken icra müdürlüğüne bildirdiğini, ödeme emrini tebellüğ ettiği tarihten itibaren beş gün içinde bir dilekçe ile takibin yapıldığı icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine herhangi bir itirazda bulunmadığından ve 5 günlük itiraz süresini geçirdiğinden ödeme emrinin kesinleştiğini, davacının borcu olduğunun yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/09/2021 tarih 2020/44 Esas 2021/982 Karar sayılı kararında; “…Somut olayda; davalı tarafından 24.01.2009 tarihinde kambiyo senedine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takibin zamanaşımını kestiği, ancak icra takibinin işlemsiz bırakıldığı, takibin yenileme tarihi olan 29.03.2017 tarihine kadar geçen sürede bononun zamanaşımına uğradığı, davalı vekili tarafından süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, bu haliyle alacağın dayandığı bononun kambiyo vasfını yitirdiği anlaşılmıştır. Söz konusu belgenin TTK kapsamında kıymetli evrak niteliğini yitirmiş olması nedeniyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmış karşı görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Mahkemenin görevsizliği sebebiyle DAVANIN USULDEN REDDİNE, Görevli mahkemenin İstanbul Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava konusunun kambiyo senedi olduğunu, kambiyo senetleri 6102 sayılı TTK’da düzenlenmiş olduğundan bu senetlerden kaynaklanan uyuşmazlığın aynı kanunun 4.maddesi kapsamında ticari dava niteliğinde olduğunu, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın değişik 5.maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisine dönüştürüldüğünü, görev, kamu düzenine ilişkin olup davanın her safhasında mahkemece resen gözetilmesi gerektiğini, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/6970 E., 2014/10702 K., 09/06/2014 T.) Davacının, senetlerin kambiyo vasfını kaybettiğini iddia ettiğini, ancak davacının icra emrini 07/04/2017 tarihinde tebellüğ ettiğini, süresi içerisinde icra hukuk mahkemesinde dava yoluyla itirazını ileri sürmesi gerekirken, yetkisiz merci olan icra müdürlüğüne itiraz dilekçesi ibraz ettiğini, icra müdürlüğünün itirazı, yetkisi olmaması gerekçesiyle reddettiğini, davacı icra takibini 07/04/2017 tarihinde tebellüğ etmesine rağmen, süresi içerisinde herhangi bir işlem yapmadığını, süresi geçtikten sonra da işbu davayı açtığını, süresinde ve usulüne uygun olmayarak açılan davanın esastan reddi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kambiyo senetlerine (bono) dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali stemine ilişkindir. Mahkemece görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalı ile birlikte yapılacak iş için davalıya 20/05/2008 tanzim tarihli 6.000 Euro bedelli, vade tarihleri 15/06/2008 ve 15/07/2008 olan iki ayrı senet verildiğini, ancak işin neticelenmemesi ve sürüncemede bırakılması üzerine davacının yapılacak işten vazgeçerek kendisinden alınan senetlerin iadesini talep ettiği, davalının artık senetlerin hükümsüz kaldığını ve senetlerin kendisi tarafından imha edildiğini söyleyerek senetleri davacıya teslim etmediği, aradan uzun zaman geçtikten sonra ödeme emri tebliği ile senetlerin icra takibine konu edildiğinin öğrenildiği belirtilerek, dava konusu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmektedir. Davalı tarafça davacı aleyhine dava konusu bonolara istinaden Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 14/01/2009 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça dosyanın takipsiz bırakılması akabinde takibin 29.03.2017 tarihinde yenilendiği (Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas), ödeme emrinin davacıya 07/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacının icra müdürlüğüne ibraz ettiği 11/04/2017 tarihli dilekçesi ile, diğer itirazları yanında, senetlerin kambiyo vasfını zaman itibarı ile yitirdiklerini, takibe konu senetlerin adi senet vasfında olduğunu, bu nedenle kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile icra takibinin hükümsüz olduğunu belirterek, takibin durdurulmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce 18/04/2017 tarihinde, takip şekline göre itirazın icra mahkemesine yapılması gerektiği gerekçesiyle durdurulan takibin devamına karar verildiği, davacı tarafça 28/03/2018 tarihinde işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. TTK 778(1)-h maddesi atfı ile uygulanması gereken TTK 749 maddesinde zamanaşımının vade tarihinden itibaren üç yıl olduğu, 750(1) madde de ise zamanaşımının dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesiyle kesileceği, 751(2) maddede ise zamanışımı kesilince süresi aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlayacağı düzenlenmiştir. Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, dava konusu bonolara istinaden zamanaşımı süresi içerisinde (14.01.2009 tarihinde) icra takibi başlatılmış ise de, icra takip dosyasının takipsiz bırakıldığı, yenileme tarihi olan 29/03/2017 tarihi itibarı ile de 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davacı tarafça süresi içerisinde zamanaşımı def’i ileri sürüldüğü, bu hali ile takip ve davanın dayandığı bonoların kambiyo vasfını yitirdikleri, böylece davanın TTK.nun 4. maddesi kapsamında mutlak ticari dava olmadığı; davalı tacir ise de davacının tacir olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, bu nedenle davanın nispi ticari dava olarak da nitelenemeyeceği, buna göre davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla, davalı vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. (Emsal: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-937 Esas 2021/357 Karar sayılı ilamı) Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan toplam 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.