Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/347 E. 2022/1512 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/347
KARAR NO: 2022/1512
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/177 Esas – 2021/704 Karar
DAVA: Şirketin İhyası (TTK 547 uyarınca)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Anonim Şirketinin 27.12.2019 tarihinde son kez tescil edildiğini, şirketin hem alacaklılardan ve hem de kuvvetle muhtemel yaptıkları suç duyurusundan ötürü mal kaçırmak maksadıyla kanunun etrafına dönebilmek niyetiyle dolanlı olarak bu hali gerçekleştirdiğini, söz konusu durumun düzeltilmesi için şirketin tasfiye haline dönüşmesi ve tüzel kişiliğinin TTK’nın 224 ve 445. maddeleri anlamında ihyası gerektiğini, şirket aleyhine davası devam eden Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/367 esas, Bakırköy 16. İş Mahkemesinin 2019/99 esas ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 17.06.2019 tarihli ve 2019/58263 soruşturma numaralı suç duyurusu devam ettiğini, şirkete tebligat yapılamadığından 6100 sayılı HMK’nın 52 ve 54. maddeleri hükmünün yerine getirilmesine gerek kalmaksızın şirketin ihyası gerektiğinden bahisle İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünde kayıtlı … Anonim Şirketi unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/07/2021 tarih ve 2021/177 Esas – 2021/704 Karar sayılı kararı ile; ” Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Bakırköy 16. İş Mahkemesi’nin 2019/99 esas sayılı dosyası, Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/367 esas sayılı dosyası, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya kapsamına binaen; her ne kadar Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi’nin tasfiyesinin 27/12/2019 tarihinde scilden kaydının terkin edilmiş ise de, resen terkin edilen şirketin yukarıda belirtilen Bakırköy 16. İş Mahkemesi’nin 2019/99 esas sayılı dosyası, Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/367 esas sayılı dava dosyalarının derdest bulunduğu ve bu haliyle tasfiyenin tamamlanmış olduğundan bahsedilemeceği, aynı maddenin 2. bendi uyarınca yapılan terkin işleminin hukuka aykırı olduğu ve bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilinin gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar verilmiş, davalı ticaret sicil müdürlüğünün işbu davada yasal hasım olması karşısında bu davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın kabulü ile 27/12/2019 tarihinde tasfiyesi sona eren sicil kaydı terkin edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil nolu TASFİYE HALİNDE … ANONİM ŞİRKETİ’nin TTK nın 547.maddesi gereğince Bakırköy 16. İş Mahkemesi’nin 2019/99 esas sayılı dosyasına, Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/367 esas sayılı, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 17/06/2019 tarihli 2019/58263 soruşturma sayılı dosyalarına özgü olarak İHYASINA, kararın bir örneğinin İstabul Ticaret Sicil Müdürlüğüne tevdiine, 2-Keyfiyetin tescil ve gazete ile ilanına, ilan masraflarının davacı vekili tarafından karşılanmasına, 3-Tasfiye memuru olarak şirket yetkilisi olan … T.C kimlik numaralı … ve … T.C kimlik numaralı …’ın görevlendirilmesine, kendisinin şirket yetkilisi oldukları dikkate alınarak ücret takdirine yer olmadığına, … ” karar verilmiş ve karara karşı, Tasfiye Memuru … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Tasfiye Memuru … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Şirketin aktif ve pasiflerinin tasfiye işlemleri sırasında eksiksiz olarak dağıtıldığını, davacının temel dayanak noktası olarak öne sürdüğü şirketin alacaklılardan mal kaçırma saikiyle tasfiye sürecine girdiği iddiasının soyut nitelikte olduğunu, şirketin tüm aktifleri ve pasiflerinin çıkarıldığını ve bu doğrultuda tasfiye işlemlerinin gerçekleştirildiğini, bu nedenle davacının iddialarının yerinde olmayıp soyut iddialara dayanılarak şirketin ihyasına karar verilmesinin kabul edilebilir nitelikte olmadığını, Davacının, Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde sınırlı olarak sayılan ek tasfiyeyi talep edebilecek kişiler arasında olmadığını, madde hükmüne göre şirketin ek tasfiyesini isteyebilecek olan kişilerin son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri ve alacaklıları olduğunu, oysa davacının kanunda sayılan kişilerden herhangi birinin sıfatını haiz olmadığını, her ne kadar davacı 07.07.2021 tarihli duruşmada “Asliye Hukuk Mahkemesi, İş Mahkemesi ve Savcılıkta bulunan dosyalar devam etmektedir, şirketin ihyasında hukuki yararımız mevcuttur.” şeklinde beyanda bulunmuş ise de, yalnızca şirket aleyhine dava açmış olmasının, davacının alacaklı sıfatını taşıdığı anlamına gelmeyeceğini, kaldı ki şirketin tasfiyesi sırasında aktiflerinin pasiflerini karşılayamayacak durumda olduğu ve bu nedenle de borca batık durumda olduğu hususlarının tespit edildiğini, bu nedenle şirketin ihyasına karar verilmesi halinde dahi borçlarını ödeme kabiliyetinin bulunmadığını, yapılan yargılamada bu hususların araştırılmadığını, mevcut hali ile şirketin ihyasında hukuken herhangi bir menfaat bulunmadığını, dolayısıyla davacının şirketin ihyasını talepzetmesinin haksız ve dayanaksız olduğunu, mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin şirketin ihyasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İhyası talep edilen şirketin anonim şirket olmasına karşın, karar gerekçesinin delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe başlıklı 4. ve 6. Paragraflarının limited şirketin ihyasına esas olmak üzere hazırlandığını, gerekçenin HMK 297/1-c ve 297/2-c maddelerine uygun olması gerektiğini, mahkemece tanzim edilen kararın gerekçesinin somut olayla örtüşmediğini, ihyası istenen şirket anonim şirket iken mahkemece limited şirket kavramı üzerinde durulduğunu, kararın gerekçesinin hükümle benzerlik göstermediğini, bu nedenle de kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 643. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 547. maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir. Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi’nin tasfiye sonunda 27/12/2019 tarihinde ticaret sicilden kaydı terkin edilmiştir. TTK 547. madde uyarınca açılan davada husumetin, Ticaret Sicil Müdürlüğü ve terkin edilen şirketin tasfiye memuruna yöneltilmesi gerekmektedir. Davacı tarafça dava sadece Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yöneltilmiş, atanan tasfiye memurları davalı olarak olarak gösterilmediği gibi yargılama sırasında da tasfiye memurlarına tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmamıştır. Taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilerek karar verilmesi savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma ve HMK’nın 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. Ayrıca taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında nazara alınması gerekmektedir. Bu hali ile, mahkemece HMK’nın 114. ve 115. maddeleri kapsamında taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu husus istinaf sebebi yapılmamış ise de, HMK 355. maddesi kapsamında dairemizce incelenip değerlendirilmiştir.Kabule göre de, dava dilekçesinde İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü davalı olarak gösterilmesine rağmen, karar başlığında davalının İstanbul Ticaret Odası olarak yazılması, ayrıca davacının Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/58263 soruşturma sayılı dosyasına yönelik de ihya talebi bulunup bulunmadığı açıklattırılmadan, bulunması halinde ise davacının hukuki yararı olup olmadığı değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, tasfiye memuru … vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a.4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, kararın kaldırılma sebebine göre tasfiye memuru … vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tasfiye Memuru …’ın istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2021 tarih ve 2021/177 Esas – 2021/704 Karar sayılı kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a4 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde tasfiye memuruna iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.