Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/342 E. 2022/810 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/342 Esas
KARAR NO: 2022/810 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/300 Esas – 2022/10 Karar
TARİH: 06/01/2022
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin muhasebe işlemleri aralarındaki aramızdaki sözleşme gereğince … tarafından yürütüldüğünden, tüm ticari defter ve evraklarının fiilen kendisine teslim edildiğini ve şimdiye kadar hiçbir sorun yaşanmadığını, ancak 2020 yılında geçmişe yönelik olarak yapılan bir vergi incelemesi nedeniyle 2016 yılına ait ticari defter ve belgelerinin vergi müfettişi tarafından istenmesi üzerine muhasebeciye ulaşmaya çalışılmışsa da sonuç alınamadığını, bunun üzerine Üsküdar …Noterliğinin 30/04/2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile defterlerin istendiğini, ihtarname 03/05/2021 tarihinde muhatabın adresine ulaştığında dağıtım görevlisi tarafından “muhatabın öldüğü” tespit edilerek üzerine tebliğ edilemediğine dair şerh düşülerek iade edildiğini, muhasebecinin ölümünden haberdar olma imkanları olmadığından mücbir sebebin söz konusu olduğunu ileri sürerek 2016 yılı ve öncesine ait tüm defter, fatura ve sair belgelerinin zayi olduğuna dair belge verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/01/2022 tarih ve 2021/300 Esas 2022/10 Karar sayılı Kararı ile; ” …. Dava dilekçesindeki açıklama ve olayın gerçekleşme biçimine göre tacir sıfatına haiz olan davacının ticari defterlerin saklanması ve korunması bakımından tacir olmanın hüküm ve sonuçları bakımından basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğünü yerine getirmediği, ticari defterlerin vergi müfettişleri tarafından inceleme için istenmesi üzerine işbu davanın açıldığı açıktır. Zira zayi olduğu iddia edilen ticari defterlerin özenle korunması ve saklanması esastır. Buna karşın somut olayda yasanın aradığı yangın, su baskını, yer sarsıntısı, hırsızlık gibi bir vakıaya dayanılmadığı, dayanılan serbest muhasebecinin ölümünün yasanın aradığı anlamda zayi belgesi verilmesine sebep olamayacağı, ticari defter ve belgelerin saklanması esas olduğundan, ölen muhasebecinin mirasçılarından temin edilebileceği, davacı şirket yetkili temsilcisi ve vergi müfettişi tarafından tutulan 24/02/2021 tarihli tutanak içeriği, vergi dairesi kayıtları, vergi inceleme raporu karşısında davanın dinlenebilirliğinin bulunmadığı ,ticari defterlerin esasen zayi olmadığı, vergi incelemesi için istenmesi üzerine işbu davanın açıldığı ve böylece olayda zayi belgesi verilmesinin yasal koşullarının oluşmadığı …” gerekçeleri ile; “Davanın reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının varsayıma dayalı olduğunu, ticari defterlerin “esasen kaybolmadığı” sonucuna nasıl varıldığının anlaşılamadığını, TTK’nın 82/7.maddesinde “… gibi bir afet” ifadesine yer verilmek suretiyle defter ve belgelerin zıyaına sebep olan doğal olayların tahdidi olarak değil, örnek verilerek sayılmış olduğunu, dolayısıyla somut olaydaki muhasebecinin ölümü ve mirasçılarının bulunamaması gibi tacirin tamamen iradesi ve kusuru dışında ve de elinde olmayan nedenlerle gerçekleşen olağanüstü ve beklenilmeyen olayların tamamının zayi olma kapsamında değerlendirilebileceğini, Mahkemece, belgeleri vergi müfettişi istediği için işbu davanın açılması sanki kötü niyetmiş gibi takdim edilmiş ise de, duruma muttali olunması bu vesileyle olduğu için davanın öğrenme tarihinde açıldığını, dava açmakta hukuki yararın mevcut olduğunu, tacirin zayi belgesi almakla, defter ve belgeleri saklama yükümlülüğünü ihlal etmemiş ve TTK’nın 562/6. ve VUK 359 maddelerinde öngörülen cezai yaptırımlarla da karşı karşıya kalmamış olacağını, bir doğal afette ticari defter ve belgeleri zayi olan tacirlerin defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılmamaları için zayi belgesi almalarının bir bakıma zorunluluk arz etmekte olduğunu, Şirketin aradaki süreçte muhasebecisi değiştiği için eski muhasebecinin ölümünden haberdar olma imkanı olmadığından söz konusu mücbir sebep nedeniyle kendisinde bulunan şirketin 2016 yılı ve öncesine ait tüm ticari defterleri, faturaları, vergiye esas belgeleri ve sair her türlü belge ve evraklarının zayi olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranıldığını ve kesinlikle evrak saklama gibi kasıtlı bir durumun olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, TTK 82/7 m. uyarınca tacirin saklamakla yükümlü olduğu ticari defter ve belgelerin zayi olduğuna dair belge verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. TTK’nın 82/7. maddesinde; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen kanun hükmü uyarınca tacirin defter ve belgelerinin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, ayrıca ziyaa uğramanın onun iradesi dışında elinde olmayan bir durum nedeniyle meydana gelmiş olması gerekmektedir. Somut olayda, dosya kapsamında mevcut vergi müfettişi ve davacı şirket yetkilisi tarafından düzenlenen 24/02/2021 tarihli tutanak incelendiğinde, davacı şirket yetkilisinin, 2018 yılı 3.ayından itibaren işlerinin kötüye gittiğini, muhasebecileri olan …’e borçları olması nedeniyle 2016 yılı defter ve belgelerini alamadıklarını, …’in 2020 yılında vefat ettiğini, vergi denetim kurumunda defter ve belgelerin istenmesi üzerine defter ve belgelerini …’in ofisinden almak istediklerini, ancak alınan belgeler içerisinde 2016 yılına ait defter ve belgelerin olmadığını, bir çok defa mali müşavirlik ofisi ile görüştüklerini, ancak bir sonuç alamadıklarını, bu nedenle 2016 yılına ait defter ve belgeleri ibraz edemediklerini beyan ettiği görülmüş, akabinde 2016 yılı defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle kaçakçılık suçunu işlediğinden bahisle davacı şirket adına vergi cezası kesildiği anlaşılmıştır. Yine dosyada mevcut nüfus kayıt örneğine göre davacı muhasebecisi olduğu bildirilen … 26/09/2020 tarihinde vefat etmiş olup, kendi kabulüne göre 2018 yılı Mart ayında işleri bozulan davacı, muhasebecisine borçları olduğu için 2016 yılı ticari defter ve belgelerini muhasebecisinden alamamıştır. Ayrıca davacı taraf istinaf dilekçesinde, muhasebecileri değiştiği eski muhasebecinin ölümünden haberdar olmadıklarını belirtmiştir. Tüm bu tespitler karşısında, davacının gerekli dikkat ve özeni gösterdiği halde elinde olmayan bir nedenle defterlerinin kaybolduğunu ispat edememesi bir yana, muhasebecisinin vefatı öncesinde farklı bir muhasebeci ile çalışmaya başladığı halde, kendi beyanına göre borçları nedeniyle eski muhasebecisi elindeki defter ve belgeleri iade almayarak, defter ve belgelerinin kaybolmasına kendi kusuru ile sebep olduğu, dolayısıyla zayi belgesi verilmesine ilişkin şartların mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu itibarla mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden tahsiline yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.