Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/310 E. 2023/77 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/310 Esas
KARAR NO : 2023/77 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/413 Esas – 2021/289 Karar
TARİHİ: 06/04/2021
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilleri şirketin akaryakıt ve LPG istasyonu işlettiğini, müvekkilleri şirketin davalı şirketten bayilik aldığını, müvekkilleri şirkete nakliye Trabzon Vakfıkebir’den yapılmasına rağmen İzmit Yarımca’dan yapılmış gibi gösterilip müvekkilleri şirketten fazla para tahsil edildiğini, davalı şirketin bayilik sözleşmesine aykırı davranarak müvekkilleri şirkete 560.000,00 TL eksik kar hakkı ödediğini müvekkilleri şirketin fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla uğramış oldukları zararın şimdilik 10.000,00 TL alacaklarının ödeme tarihleri esas alınarak ödeme tarihlerinden itibaren reeskont avans faizi ile davalıdan tahsilini, fazlaya ilişkin her tür talep ve dava haklarının saklı tutulmasını, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının iddia ettiği zararın 560.000,00 TL olmasına rağmen davacının 10.000,00 TL talep eden kısmi dava açamayacağını, Davacıya dava dilekçesinde belirlenmiş olan 560.000,00-TL üzerinden dava harcının tamamlanmasını, aksi takdirde davanın dava şartı yokluğundan reddini, 2005 tarihli sözleşmenin davacı yanca hatalı olarak belirtilmiş olduğunu, protokol sözleşmede Yarımca fiyatı + nakliye giderleri malın maliyet unsurunu oluşturduğunu, Davacı şirketin fazla nakliye gideri aldığına dair ispat etmesini, müvekkilleri aleyhine açılan haksız ve mesnetsiz davanın ve tüm taleplerinin reddi ile avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 06/04/2021 tarih 2015/413 Esas – 2021/289 Karar sayılı kararında;
“Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için öncelikle davacının bulunduğu Torul Asliye Hukuk mahkemesine talimat yazılarak davacı defterlerinin incelenmesi için bilirkişiye verilmesi istenilmiştir.
Torul Asliye Hukuk Mahkemesinin atadığı Bilirkişinin düzenlediği 03.04.2019 tarihli 10 sayfadan ibaret raporunda özetle; “davacının 2010-2015 yılları arasında bazı yıllarda kar ettiği bazı yıllarda zarar ettiği totalde ise % 2,30 karda olduğunu belirtmiştir. Sözleşmeye göre davacının kar oranının %10 olduğu, buna göre davacının %7,70 tutarında karını alamadığı, buna göre davacının 5 yıllık LPG alımlarından 218.321,00 TL zarar ettiği.” tespit edilmiştir.Dosya talimat mahkemesinden davacı defterleri incelenerek rapor düzenlenmek suretiyle dönmesinden sonra davalı defterlerinin incelenmesi için mahkememizce bilirkişi heyeti oluşturularak rapor düzenlemeleri talep edilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 18.01.2021 tarihli 12 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davanın temelinde davacı, davalının bayilik protokolünde kararlaştırılan LPG Satışından müvekkillerinin elde edeceği kar oranını tarafına vermediğini, davacı şirketin protokol ile sabit kar hakkının müvekkillerine eksik ödendiği iddiası üzerine olduğu. Davalının 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu. Davacı şirketin davalı yandan 2010 ila 2015 yılları arasında toplamda 835.399 ton ürün alımı yapmış olduğu görüldüğü, Sektörel yönden yapılan incelemede; davalı şirket tarafından sunulan, fatura dökümleri, cari hesaplar ve diğer belgeler incelendiğinde rapor içeriğindeki detay tabloda görüleceği üzere davacıya kar payı sözleşmede belirtildiği üzere, elde edilen toplam karın % 90′ olarak pay edildiği, %10 ise davalı şirkete kar payı kaldığının görüldüğü. Neticeten; taraflar arasında akdedilen Sözleşme ve Protokol şartları gereği 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında davalı tarafından davacı yana % 90 oranında kar oranı verildiği, davacı yanın davalı yandan bu bağlamda, saylanan manada bir alacağının olmayacağının kabul edilebileceği” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen deliller, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde talimatla yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, davalı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki Davanın temelinde davacı, davalının bayilik protokolünde kararlaştırılan LPG Satışından davacının elde edeceği kar oranını tarafına vermediğini, davacı şirketin protokol ile sabit kar hakkının davacıya eksik ödendiğini iddia edere, eksik ödenen miktarın belirlenerek davalıdan tazminini isteyen belirsiz alacak doası olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı yana ait ticari defter dokümanlar mahkememizce atanan bilirkişi kurulu tarafından incelenmiştir.
Dava dosyasına sunulan 03.04.2019 tarihli talimat bilirkişi raporunda davacının ticari defterleri incelmemiş olup incelenen ticari defterlerinde; “…Davacının 2010-2015 arası defter kayıtlarını sunduğunu, Bayinin (davacının) kar payının Tüpraş rafineri fiyatı + nakliye (ile) perakende satış fiyatı arasındaki toplam kar marjını % 90 şeklinde olduğu, Davacı şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesinde davacının 2010-2015 yılları arasında bazı yıllarda kar ettiği bazı yıllarda zarar ettiği totalde ise % 2,30 karda olduğunu belirtmiştir. Sözleşmeye göre davacının kar oranının %10 olduğu, buna göre davacının %7,70 tutarında karını alamadığı, buna göre davacının 5 yıllık LPG alımlarından 218.321,00 TL zarar ettiği…” tespit edilmiştir.
Davacı şirket ile davalı şirket arasında LPG Satışı ile ilgili 28.02.2005 tarihli Protokol, 09.05.2005 tarihli 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi ve 30.05.2010 tarihli yek diğer Protokol taraflar arasında imzalanmış olduğu mali müşavir bilirkişi tarafından görülmüştür.
28.02.2005 Tarihli Protokoldün V. Maddesinde aynen; “Bayi Karı Bayi karı oranı ton başına (% 60,54) 168,50 YTL olacaktır.
Bayi 1.000 ton LPG satışına ulaştıktan sonra, Bayi kar oranı %70 olacaktır. …Petrol Maden İnşaat ve Turizm San. Tic. Ltd. Şti..’nin bağlı olduğu herhangi bir akaryakıt firmasına ödenecek kira bedeli, prim vs. bedellerifpayi tarafından karşılanacak olup …LPG Dağıtım Tic. ve San. A.Ş. tarafından herhangi bir katılımda bulunulmayacaktır.” denmektedir.
30.05.2010 Tarihli Protokol’ün IV. Maddesinde aynen; “Bayi Kar Oranı Bayi karı oranı ton başına % 90,00’dir….Petrol Maden İnşaat ve Turizm Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin bağlı olduğu/olacağı herhangi bir akaryakıt firmasına ödenecek kira bedeli, prim vs. bedelleri bayi tarafından karşılanacak olup … LPG Dağıtım Tic. ve San. A.Ş. tarafından herhangi bir katılımda bulunulmayacaktır.
İşbu protokol gereği Bayi’nin, sözleşme süresince Kar oranı; Yarımca Tüpraş rafineri alış fiyatı + Nakliye ile perakende satış fiyatı arasındaki toplam marjın % 90 şeklinde olacaktır.” denmektedir.
Davacı yan tarafından davalı şirkete Torul Noterliğinden 09.01.2015 tarihinde keşide edilen 36 yevmiye no.lu ihtarnamede aynen; Aramızda imzalamış olduğumuz 30.05.2010 tarihli protokolün 4. Maddesinin 4.1) ve 4.2) bentlerinde birim fiyatlarının tespit şekli belirlenmiştir. Ancak yapmış olduğumuz incelemelerde faturalarımızdaki birim fiyatların ilgili maddelerdeki hesaplanış şekline uymadığı tespit edilmiştir. Bu durumun tarafınızca incelenerek, bu ihtarnameden sonraki ilk faturamızdan itibaren birim fiyatının ilgili protokole uygun olarak hesaplanması ile geçmiş dönem faturalarımızdaki birim fiyat fazlalıklarının da hesaplanarak….Bankası -Torul Şubesi ÎBAN; …nolu hesabımıza yatırılmasını, aksi takdirde B.K.260 gereğince alacak davası açacağımızı, faiz, yargılama giderleri ve ücreti vekâletinde size yükleneceğini ihbar ve ihtar ederim.” denmektedir.
Davalı yan tarafından davacı şirkete Beyoğlu 54. Noterliğinden 22.01.2015 tarihinde keşide edilen…yevmiye no.lu ihtarnamede aynen: “Müvekkil şirket ile aranızda akdedilen “… LPG Dağıtım Ticaret ve Sanayi A.Ş. LPG Otogaz İstasyonu ve Bayilik Sözleşmesi” uyarınca müvekkil şirketin otogaz bayiliğini üstlenmiş bulunmaktasınız. Taraflar atasında akdedilmiş olan otogaz bayilik sözleşmesi ve eki protokol gereğince birim fiyatlar protokol ve sözleşmede belirtildiği şekilde hesaplanmaktadır. Kaldı ki dönem dönem muhataba destek mahiyetinde çeşitli katılımlar yapılmakta olup bu katılımlar da müvekkil şirket karından düşmektedir. Müvekkilim şirket taraflarca akdedilmiş olan sözleşmenin her bir hükmüne uymakta ve bu hususta basiretli bir tacirden beklenen özeni göstermektedir. Bu sebeple müvekkilim şirkete yönelttiğiniz isnatları kabul etmiyoruz ve itiraz ediyoruz. Tüm yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve anılan sebeplerle ihtarnamenizde belirtilen taleplerinizi kabul etmediğimizi, ihtarnamenize ve içeriğinin tümüne itiraz ettiğimizi cevaben ihtar ederiz.”… Denmektedir.Davalı… LPG Dağ. Tic. Ve San. A.Ş. ‘nin incelenen ticari defter dökümlerinde, aşağıda tablo halinde sunulan dökümlerden de anlaşılacağı üzere, davacı … Petrol Maden İnş. ve Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ile ticari ilişkisinin mevcut olduğu görülmüştür. Davacı şirketin davalı yandan 2010 ila 2015 yılları arasında toplamda 835.399 ton ürün alımı yapmış olduğu belirlenmiştir.
Davalı şirket tarafından sunulan, fatura dökümleri, cari hesaplar ve diğer belgeler incelendiğinde aşağıdaki detay tabloda görüleceği üzere davacıya kar payı sözleşmede belirtildiği üzere, elde edilen toplam karın % 90 olarak pay edildiği, % 10 ise davalı şirkete kar payı kaldığı görülmüştür.
Taraflar arasında akdedilen sözleşme ve protokol şartları gereği 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında davalı tarafından davacı yana % 90 oranında kar oranı verildiği, belirlenmiştir. “gerekçesi ile,
Kanıtlanamayan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin davalı şirketin bayisi olduğunu, akaryakıt istasyonu işlettiğini; taraflar arasında bayilik sözleşmesinin yapıldığını; sözleşme uyarınca kar paylaşımının belirlendiğini; davalı şirketin bu kar paylaşımını sözleşmeye aykırı olarak müvekkile faturalandırdığını; bu sebeple müvekkili şirketin zarara uğradığını,
Ayrıca davalı şirketin, nakliye yapmakta olduğunu; yakıt nakliyesini Vakfıkebir ilçesinden yapmasına rağmen İzmit-Yarımca dan yapmış gibi müvekkili şirkete nakliye fiyatlandırması yaptığını; (124 km. Yerine 900 km. yi esas alarak nakliyeyi faturalandırdığını) müvekkili şirketin bu sebeple de zarara uğradığından 2 ayrı kalem zararı için iş bu davayı açtığını, Talimat yolu ile anılan bilirkişi raporunda müvekkili şirketin zararının 218.321,00 TL. olarak tespit edildiğini, Davalının ticari defterleri üzerinden yapılan bilirkişi incelemesinde ise yakıt alımının sözleşmeye uygun fiyatlandırıldığının beyan edildiğini; nakliyeye ilişkin 2. talepleri için ise raporda hiçbir inceleme ve çalışmanın yapılmadığını; rapora taraflarından itiraz edildiğini; ancak yerel mahkemenin ek rapor dahi almadan davayı red ettiğini; red kararını ve gerekçesini ikinci alınan rapora dayandırdığını; kanaatlerince hem yerel mahkemenin hemde bilirkişilerin açılan davayı ve taleplerini anlayamadıklarını, Davadaki taleplerinden sözleşmeye aykırı fiyatlandırması sebebiyle uğramış oldukları zarar kaleminin ; … dan gelen fiyat tablosu ile basit bir şekilde hesap edilebilmekte olduğunu; bilirkişilerin …. fiyatları yerine davalı şirketin mahkemeye sunduğu fiyatları esas alıp rapor hazırladıkları için hatalı rapor tanzim ettiklerini; ayrıca davadaki ikinci taleplerini olan Nakliye fiyatlandırması sebebiyle uğradıkları zarar için Gümüşhane Ticaret Odasına yazılan müzekkereye cevap verilmiş olup fiyatlandırma tablosu sunulmasına rağmen bu konuda bilirkişi incelemesi yapılmaması davanın anlaşılmadığını açıkça gösterdiğini, Ayrıca bilirkişilerin dosyada yer almayan ve ancak davalı şirketin özelinde olan bilgileri rapora yazarak bayi kodu numarası olan 1200296103900 numarasını ve tesis numarası olan 610 numarasını yazarak raporun tarafsız olarak tanzim edildiği konusunda şüpheye sebep olduklarını; yerel mahkemenin hatalı tanzim edilen raporu hükme esas aldığını; bu sebeple kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Birinci alınan bilirkişi raporu ile ikinci alınan bilirkişi raporunun çelişki içerdiğini; bu çelişki giderilmeden davanın red edilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
Gümüşhane Ticaret Odasına yazılan müzekkere ile nakliye fiyatlarının belirlenmiş olmasına rağmen bilirkişilerin nakliye fiyatlandırması sebebiyle açmış oldukları davada ki talepleri hakkında hiçbir çalışma yapmadıklarını; yerel mahkemenin de ikinci talepleri olan nakliye fiyatlandırması sebebiyle uğradıkları zarar için bir karar oluşturmadıklarını; talepleri hakkında karar oluşturulmamasının bozma sebebi olduğunu, …’ın bildirdiği yakıt fiyatlarına göre hesaplama yapılması gerektiğinden … tarafından fiyat listesinin mahkemeye bildirilmesine rağmen davalı şirketin sunmuş olduğu fiyatlandırma tablosunun dikkate alınarak rapor tanzim edildiğini; bilirkişilerin Tüpraş kayıtları yerine davalı şirketin sunmuş olduğu tablolar üzerinden rapor tanzim ettiklerini; bu sebeple kararın kaldırılması gerektiğini, Heyet raporunda sektörel yönden yapılan incelemelerin isimli bölümde “cari hesaplar ve diğer belgeler incelendiğinde aşağıdaki detay tabloda görüleceği üzere davacıya kar payı sözleşmede belirtildiği üzere, elde edilen toplam karın %90 olarak pay edildiği, %10 ise davalı şirkete kar payı kaldığı görülmüştür” şeklinde değerlendirme yapıldığını; bilirkişi heyetinin bahsettiği tablonun davalı şirket tarafından bilirkişi heyetine verilmiş şirket tablosu olduğunu; bilirkişi heyetinin herhangi bir evrak ve kayıt incelemesinde bulunmadığını; kanaatlerince davalı şirketin, istediği şekilde tabloyu oluşturduğunu, bilirkişi heyetine verdiğini ve bu tablo üzerinden de rapor oluşturulduğunu; … fiyatları yerine davalı şirketin hukuka aykırı tek taraflı belirlediği fiyatların esas alınmasının davalıyı kendi davasında hakem ve bilirkişi tayin etmek anlamına geldiğini; tüm bu sebeplerle kararın açık, fahiş hata içerdiğini ve kaldırılması için istinaf yoluna başvuru yapmak zorunda olduklarını,
İleri sürerek, yukarıda arz ve izah edilen ve resen nazara alınacak sebeplerle birlikte; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava; taraflar arasındaki otogaz bayilik sözleşmeleri ile bu sözleşmelere ek protokollere dayalı olarak, davalıya ödenecek kar payı tutarının eksik hesaplandığı iddiasına dayalı olup, geçmişe dönük olarak eksik hesaplandığı iddia olunan kar payı tutarlarının tespiti ile tahsili istemi ile açılmış belirsiz alacak davasıdır.
Taraflar arasında 29/05/2005 tarihli otogaz istasyon ve bayilik sözleşmesi, 28/02/2005 tarihli protokol, 30/05/2010 tarihli otogaz bayilik sözleşmesi ve 30/05/2010 tarihli protokol yapıldığı hususunda ihtilaf yoktur.
Davacı; taraflar arasındaki 28/02/2005 tarihli protokolün 5 ve 30/05/2010 tarihli protokolün 4.1 maddeleri uyarınca kendisine ödenmesi gereken kar oranının eksik hesaplandığını tespit ettiklerini, 30/05/2010 tarihli protokolün 4.2 maddesine göre kar oranı hesaplanırken; ” Yarımca Tüpraş rafineri alış fiyatı + Nakliye ile perakende satış fiyatı arasındaki toplam marjın % 90 şeklinde olacaktır.” düzenlemesinin esas alınması gerektiğini, ancak Yarımca Türpraş rafineri alış fiyatlarının kendilerine bildirilmediğini, yine kendilerine otogaz Vakfıkebir ilçesinden nakliye edilmesine rağmen, Yarımca Torul arası nakliye fiyatının esas alındığını, fazla nakliye kesintisi yapıldığından eksik tutarda kar ödendiğini iddia etmiştir. Mahkemece davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde talimat yolu ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davacı yan yalnızca 2010-2015 arası ticari defter ve kayıtlarını sunmuştur. Davalı defter ve kayıtları üzerinde de sektör uzmanı bilirkişi ile mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Davacı ile davalı arasında 28/02/2005 tarihli beş yıl süreli protokol yapıldıktan sonra bu protokolün 3. Maddesine dayalı olarak 29/05/2005 tarihli beş yıl süreli bayilik sözleşmesi yapılmış, bu prototokol ve sözleşmenin süresi bittikten sonra, yeni şartlarla 30/05/2010 tarihli beş yıl süresi protokol ve protokolün 2. Maddesine dayalı 30/05/2010 tarihli beş yıl süreli bayilik sözleşmeleri imzalanmıştır. Davacı davalı şirkete gönderdiği 09/01/2015 tarihli ihtarnamesinde; davalı ile imzaladıkları 30/05/2010 tarihli protokolün 4. maddesinin 4.1 ve 4.2 bentlerinde birim fiyatlarının tespit şeklinin belirlendiğini, yapmış oldukları incelemelerde faturalardaki birim fiyatların ilgili maddelerdeki hesaplanış şekline uymadığının tespit edildiğini, bu durumun incelenerek, ihtarnameden sonraki ilk faturadan itibaren birim fiyatının ilgili protokole uygun olarak hesaplanması ile geçmiş dönem faturalardaki birim fiyat fazlalıklarının da hesaplanarak, ihtarnamede bildirilen banka hesabına ödenmesini, aksi halde alacak davası açacaklarını beyan etmiştir. Bu ihtarnamede süresi bittiği için sona ermiş bulunan 28/02/2005 ve 29/05/2005 tarihli protokol ve sözleşmeden hiç bahsedilmemiştir. Önceki bayilik sözleşmesinin 8.1 maddesinde davacının gaz alımlarına ilişkin ödemelerini, LPG tesliminde 10 gün vadeli çek ile yapacağı, dağıtım payı değerinin %61,54’ünün bayi kar payı olduğu, dağıtım payının belirlenmesinde Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan dolar kurunun esas alınacağı kararlaştırılmış, 28/02/2005 tarihli protokolün 5/1 fıkrasında ise bayi kar payı oranının ton başına (%60,54), 168,50-YTL olacağı, 1000 ton LPG satışına ulaşıldıktan sonra kar oranının %70 olacağı kararlaştırılmıştır. Davacının sona eren önceki sözleşme ve protokol döneminde yapılan hesaplamalara ve tanzim edilen faturalara karşı herhangi bir itiraz ileri sürmediği, ihtirazi kayıtla ödeme yaptığına dair herhangi bir delil sunmadığı gibi, davalı ile yeni bir bayilik sözleşmesi ve protokol imzaladığı, ayrıca bu döneme ilişkin defter ve kayıtlarını da incelemeye ibraz etmediği anlaşılmış olup, bu sözleşme kapsamında kendisine eksik ödeme ödeme yapıldığına yönelik iddiasını ispat edemediği anlaşılmıştır. 30/05/2010 tarihli protokolün 4.1 maddesinde, bayi kar oranının ton başına %90 olduğu, davacının bağlı olduğu/olacağı herhangi bir akaryakıt firmasına ödenecek kira bedeli, prim vs bedellerin davacı tarafından karşılanacağı, davalı tarafından herhangi bir katılımda bulunulmayacağı; 4.2 maddesinde ise; bu protokol gereği bayiinin sözleşme süresince kar oranının; Yarımca Tüpraş rafineri alış fiyatı + Nakliye ile perakende satış fiyatı arasındaki toplam marjın % 90 şeklinde olacağı kararlaştırılmıştır. 30/05/2010 tarihli bayilik sözleşmesinin 8.1 maddesinde davacının gaz alışlarına ilişkin ödemelerini 15 gün vadeli olarak yapacağı, dağıtım payının %90’ının davacı, %10’unun davalı kar payı olacağı, dağıtım payının belirlenmesinde Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan dolar kurunun esas alınacağı kararlaştırılmıştır. Davacı tarafından davalıya 08/12/2014 tarihinde iadeli taahhütlü mektup gönderilerek, protokolün 4. Maddesine göre kar payı hesabında esas alınan nakliye bedelinin ne şekilde hesaplandığının, hesaplamaya esas verilerin neler olduğunun, bu bedelin taraflarına kaç TL olarak yansıtıldığının, 08/12/2014 tarihinde son aldıkları LPG faturası üzerinden Yarımca Tüpraş rafineri alış fiyatı + nakliyenin ne olduğunun da açıkça yazılarak taraflarına bildirilmesinin istenildiği ileri sürülmüş ise de; anılan yazının davalıya tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir delil sunulmamıştır. Davacı tarafından 30/05/2010 tarihli ve beş yıl süreli protokol ve sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından daha önce tanzim edilen LPG faturalarına karşı herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürülmediği, ilk kez Torul Noterliği aracılığı ile keşide edilen 09/01/2015 tarihli ihtarname, sözleşme ve protokol süresinin bitimine yaklaşık beş ay kala geçmiş dönem tahsil edilen tutarlara yönelik itiraz ileri sürüldüğü anlaşılmıştır. Dosyaya ne davacı ne de davalı tarafından 30/05/2010 tarihli protokol ve sözleşme döneminde tanzim edilen faturalar sunulmamış, mali bilirkişiler tarafından davalının düzenlediği faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, tarafların karşılıklı olarak tuttukları hesapların birbirleri ile uyumlu olup olmadıkları değerlendirilmemiştir. Öte yandan 30/05/2010 tarihli sözleşmenin 15.5 maddesinde; taraflar arasındaki alacak borç miktarlarının tespitinde davalının evrak, bordro, rapor, defter ve sair kayıtlarının muteber olacağının, bayinin bu kayıt ve evraka itiraz hakkının olmayacağının, delil olarak münhasıran bu kayıtlara dayanılacağının davacı tarafından taahhüt edildiği tespit edilmiştir. Davalı tarafından dosyaya sunulan Tüpraş alış fiyatları, kar paylaşım tablosu ile davalının 2010-2015 yılı ticari defter ve kayıtları üzerinde mahkemece sektör bilirkişisi ve mali bilirkişiden oluşan heyet marifetiyle yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde; davalı şirket tarafından sunulan, fatura dökümleri, cari hesaplar ve diğer belgeler incelendiğinde rapor içeriğindeki detay tabloda görüleceği üzere davacıya kar payının sözleşmede belirtildiği üzere, elde edilen toplam karın % 90′ olarak pay edildiği, %10 karın ise davalı şirkete kaldığı, davalının sözleşmeye uygun hesaplama yaptığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalının sunduğu veri ve tablolar esas alınarak düzenlenen raporun hükme esas alınamayacağı istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de; davacı sözleşmenin 15.5 maddesinde kararlaştırılan münhasır delil sözleşmesi ile taraflar arasındaki alacak ve borç tutarının tespitinde davalının evrak, bordro, rapor, defter ve sair kayıtlarının esas alınacağını kabul ettiğinden, istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davacının sona eren 29/05/2005 tarihli sözleşme ve 28/02/2005 tarihli protokol döneminde yapılan hesaplamalara ve tanzim edilen faturalara karşı herhangi bir itiraz ileri sürmediği, ihtirazi kayıtla ödeme yaptığına dair herhangi bir delil sunmadığı gibi, davalı ile yeni bir bayilik sözleşmesi ve protokol imzaladığı, ayrıca bu döneme ilişkin defter ve kayıtlarını da incelemeye ibraz etmediği anlaşılmış olup, bu sözleşme kapsamında kendisine eksik ödeme ödeme yapıldığına yönelik iddiasını ispat edemediği; 30/05/2010 tarihli sözleşme ve protokol kapsamında taraflar arasındaki alacak ve borç tutarının tespitinde davalının evrak, bordro, rapor, defter ve sair kayıtlarının münhasır delil olacağının kararlaştırıldığı, mahkemece davalı defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan ve sözleşmenin başlangıç tarihinden dava tarihine dek olan tüm dönemi kapsayan bilirkişi incelemesi neticesinde, kar paylaşımının sözleşme ve protokole uygun hesaplandığının, davacının davalıdan alacağı bulunmadığının tespit edildiği, münhasır delil sözleşmesi nedeniyle davacı defter ve kayıtlarının uyuşmazlığın çözümünde kural olarak esas alınmayacağı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediği anlaşılmış olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 171,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,9.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 26/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.