Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/3 E. 2022/58 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/3 Esas
KARAR NO : 2022/58 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2021
NUMARASI : 2021/390 Esas 2021/390 Karar
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ : 19/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesi ile, borçluya ait menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının üçüncü kişilerde devrinin engellenmesi amacıyla İİK.nın 257. maddesi uyarınca; senet aslı gereğince kesin olarak ispatlanan 330.080,35 TL miktarındaki alacaklarını teminen ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 18/06/2021 tarihli kararı ile, İİK nın 257. ve sonraki ilgili maddelerinde öngörülen koşulların gerçekleştiği ve bu istemin yerinde bulunduğu belirlendiğinden, davacının iddia ettiği 330.080,35 TL alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere borçlunun, taşınır mallarının, Taşınmaz mallarının, Üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının, İHTİYATEN HACZİNE, ihtiyati haciz isteyenin konumu ve 6741 sayılı yasanın 8/2. Maddesinin düzenlemesi birlikte gözetildiğinde teminat alınmasına yer olmadığına, karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesi ile, karşı tarafın ihtiyati haciz talebinde müvekkilinin mallarını kaçırmakla itham ederek ihtiyati haciz talep etmesinin gülünç olduğunu, zira müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia eden bankaya karşı kesinlikle borcu olmadığını, sadece borçlu … Metal Şirketinin 2015 yılında çektiği 50 Bin liralık bir kredi için kefil olduğunu, 12 aylık verilen bu kredi borcu zaten borçlu şirket …Metal tarafından ödendiğini, müvekkilinin kefilliğini ve borçlu olmasını gerektiren başkaca bir sözleşme ve kefillik olmadığını, bu sebeple ihtiyati haciz talebinde karşı taraf kurum tarafından müvekkilinin kötü niyetli olarak borçlu olarak gösterildiğini düşündüklerini, bu nedenle verilen ihtiyati haciz kararının müvekkili yönünden ciddi bir incelenmeye ihtiyacı olduğunu, verilen karar vehamet derecesinde hatalı olduğunu, Mahkemenizin vermiş olduğu ihtiyati haciz kararını; karşı taraf İstanbul … Banka Alacakları İcra Dairesi Müdürlüğünün 2021 / 27361 Esas sayılı dosya ile ilamsız takibe koyduğunu, söz konusu icra dosyasından müvekkilinin maaşına haciz konulduğunu, icra dairesine itiraz etmelerine ve maaş haczinin fekkini talep etmelerine rağmen mahkemenin kararını gerekçe göstererek maaş haciz fekki taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin mağduriyetinin artmaması için müvekkili yönünden ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 12/10/2021tarih ve 2021/390 D.İş Esas – 2021/390 D.İş Karar sayılı ek kararında;
“Dava ihtiyati hacze itiraz davasıdır.
İİK’nun 265. maddesinde itiraz sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır.
İncelenen tüm dosya kapsamına göre, mahkememizce hükmedilen İİK.nun 257. vd maddeleri gereğince karşı tarafın (borçluların) menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının, 330.080,35 TL alacak miktarına yetecek kadar kısmının ihtiyaten haczine dair karar verilmiş olup, itiraz eden borçlunun itirazının ihtiyatı haciz kararına dayanak kredi sözleşmesine itiraz etmediği, bahse konu sözleşmeden kaynaklı borcu ödendiğini belirttiği, bu durumun ise yargılamayı gerektirdiği ve ancak açılacak bir menfi tespit davası ile ileri sürülebileceği, bu hali ile itiraz sebeplerinin İİK’nun 265. Maddesinde yazılı sebeplerden olmadığı kanaatine varıldığından…”gerekçesi ile,
Yasal şartlar oluşmadığında itiraz eden vekilinin itirazının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesi ile,
İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/10/2021 tarih 2021/390 D. İş 2021/390 sayılı kararını yasal süresi içerisinde istinaf ettiklerini,
Verilen kararın usul ve esas açısından hukuka uygun olmayıp, müvekkili lehine kararın bozularak kaldırılması, taleplerimiz doğrultusunda yeniden hüküm kurulması gerektiğini,
Zira mahkemece daha önce itiraz konusunda karar verilmiş olmasına rağmen unu istinaf yolu açık olarak değil itiraz yolu açık olarak verdiğini, bunun hatalı olduğunu, kararı istinaf etmeleri üzerine de yeniden ek karar oluşturarak istinaf yolu açık olmak üzere karar verildiğini, izlenen bu yolun hatalı olduğunu,
Daha önceki dilekçelerinde belirttikleri üzere müvekkilinin davalıya karşı herhangi bir borcu olmadığını,
Müvekkilinin alacaklı olduğunu ileri süren bankaya karşı sadece icra dosyasının diğer borçlusu olan …Metal Şirketinin 2015 yılında çektiği 12 ay vadeli olan 50 Bin liralık bir kredi için kefil olduğunu,
12 aylık verilen bu 50 bin liralık kredi borcu için oluşan faiz kalemleri de göz önünde bulundurularak müvekkili ile sadece bu 50 bin liralık kredi sözleşmesi için 100 bin liralık bir kefalet sözleşmesi imzalandığını,
Bu kredinin zaten ödendiğini, ancak hukuka aykırılıkların burada başlamakta olduğunu, davacı tarafından müvekkiline tebliğ edilen herhangi bir kredi sözleşmesi bulunmadığı gibi icra dosyasına da sunmadıklarını,
Buna rağmen Yerel Mahkemenin müvekkiline tebliğ edilen herhangi bir belge olmamasına rağmen vermiş olduğu kararda müvekkilinin kredi sözleşmesine itirazının olmadığını ileri sürdüğünü, müvekkilinin tebliğ olmadığı bir belgeden sorumluluğu düşünülemeyeceğini, Yerel mahkemenin ek kararında ihtiyati hacze dayanak olan kredi sözleşmelerine itiraz etmediklerini, borcu ödedikleri iddia ederek bir yanılgıya düştüğünü,
Kabul ettikleri kredi sözleşmesinin 2015 yılında çekilen 50.000.TL’lik kredi sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmeye ilişkin kredinin ödendiğini, ancak ihtiyati hacze konu edilen 330.000.TL’lik bir borçlarının olmadığını, böyle bir sözleşmede imzalarının olmadığını, yerel mahkemenin dayanak kredi sözleşmelerini incelemeden alel usul karar verdiğini, karşı tarafın banka olmasının bir şeyi değiştirmeyeceğini,
Ayrıca Yerel Mahkeme aynı EK KARARDA müvekkilinin itirazlarının yargılamayı gerektirdiği, menfi tespit davası konusu olabileceğinden bahisle itirazlarının reddine karar verdiğini, o halde itirazları yargılamayı gerektiriyor ise yerel mahkeme tarafından davacının dayanak belgelerindeki müvekkilinin sorumluluğu incelenmeden; imzası olmayan bir hususta bu karar verildiğinin anlaşılamadığını, kaldı ki gerekçeli karar incelendiğinde yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebinde bulunan bankasını dayanak belgelerine ilişkin herhangi bir tespitin bulunmaması kararın ne denli eksik incelemeye dayalı olarak verildiğini gösterdiğini,
Yerel mahkeme tarafından verilen bu karar usul ve yasaya aykırı olup inceleme yapılmaksızın karar verildiğini, bu nedenle müvekkilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilene kadar ihtiyati haciz kararının infazının durdurulmasına karar verilmesini talep ettiğini, Yargıtay 19. HD 2012/15421 esas ; 2013/1789 karar ve 30 01 2013 Tarihli kararında; “Davacı, davalı banka ile dava dışı M… arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalamıştır. Dava konusu borcun ise, davacının imzası bulunmayan kredi kartı ve tüketici kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacı kefilin kefil olarak imzalamadığı sözleşmelerden doğan borçtan sorumlu tutulması doğru değildir. Her ne kadar mahkemece genel kredi sözleşmesinin 41.1 madde hükmüne dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de anılan sözleşme hükmü davacıyı, imzası bulunmayan sözleşmeler nedeniyle sorumluluk altına sokacak biçimde yorumlanamaz. Mahkemece, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” şeklinde belirtildiğini,
Müvekkilinin imzasının ve sorumluluğunun olmadığı kefillik sözleşmeleri sebebiyle borçlu olmadığı kredi sözleşmelerinden dolayı haksız bir şekilde yapılan ihtiyati hacze dahil edilmesinin tamamen haksızlık ve vicdansızlık olduğunu, müvekkili hakkında yapılan tüm işlemlerin hukuka aykırı olduğunu,
Yerel mahkemenin vermiş olduğu kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından kısa kararda itirazının reddine karar verilmiş ise de gerekçeli kararda kısmen kabul kararı verildiğini, kararın usule aykırı olduğunu, (HMK 298/2 mad.) (Y9HD-K.2017/6751).
Muaccel bir alacak olmadan, davalının herhangi bir şekilde tarafımıza haber vermeden aramadan ihtarname çekmeden ve bilgi vermeden müvekkili aleyhine ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu ve yerel mahkeme tarafından inceleme yapılmaksızın kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılarak ihtiyati haciz kararı verildiğini,
İleri sürerek, öncelikle istinaf başvurusu sonuçlanana kadar ihtiyati haciz kararının tedbiren durdurulmasına, karşı taraf lehine muaccel ve muayyen bir alacak olmadan, imzası olmayan bir evrakla verilen ihtiyati haciz kararı hakkında yapmış oldukları iş bu istinaf başvurusunun kabulü ile, usul yönünden yasalara aykırı olarak verilen ve yine esas olarak da tespit edilen bütün delillere, yani tüm dosya gerçekliğine aykırı olarak verilen ve eksik inceleme ile verilen kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Talep, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
Mahkemece, İhtiyati haciz talebinin 330.080,35 TL. bedel üzerinden %15 teminat ile kabulüne karar verilmiştir.
İhtiyati haciz kararına karşı taraf borçlulardan …’ün itirazı üzerine duruşma açılarak itirazın duruşmalı olarak incelenmesi üzerine itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı Banka ile borçlu … arasında 28/12/2015 tarihli 300.000,00 TL. Bedelli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı ve kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği anlaşılmıştır.
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.
İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.)Yine 6098 sayılı TNK’nun 586/1 maddesi “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” hükmünü içermektedir.
Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarı ve dosya kapsamına göre, yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiği, kredi hesabının kat edilerek, asıl borçlu ve kefillere tebliğ edildiği, hesabın kat edilmesi ile borcun muaccel hale geleceği, dosyaya sunulan belgelere göre yaklaşık isbatın gerçekleştiği, kefile müracaat şartının da mevcut olduğu, itiraz sebeplerinin İİK’nın 265. maddesinde sayılan itiraz sebepleri arasında yer almadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Açıklanan nedenlerle, muteriz vekilinin, istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati hacze itiraz edenin (muterizin) istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin ihtiyat hazce itiraz edenden alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

.