Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/295 E. 2023/1743 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/295 Esas
KARAR NO: 2023/1743 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/427 Esas – 2021/905 Karar
TARİHİ: 30/11/2021
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili …, … Bankası A.Ş. nezdinde, oğlu … adına … müşteri numarası ile banka hesabı açtığını, söz konusu hesapta bulunan mevduatın banka tarafından TMSF’ye gelir olarak kaydedildiğini, Bankacılık Kanunu’nun 62. Maddesi, ”Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir. Zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması halinde, yapılacak ilanı müteakiben fona gelir kaydedilmektedir.” hükmünü içerdiğini, Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik madde 8 uyarınca, hak sahiplerini, başvuruda bulunmadıkları takdirde hesaplarının fona devredileceği hususunda, izleyen takvim yılının Ocak ayı sonuna kadar iadeli taahhütlü mektupla uyarmak zorunda olduğunu, … Bankası A.Ş. tarafından, müvekkiline herhangi bir tebligat gönderilmediğini, … Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik madde 9 uyarınca, kiralık kasalardaki kıymetler için zamanaşımı, kasanın en son açıldığı tarihten itibaren başlayacağını, ergin olmayanlar adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, zamanaşımı süresi kişinin ergin olduğu tarihte işlemeye başlayacağını, müvekkili … oğlu hesap sahibi …, henüz reşit olmadığından, zamanaşımı süresi henüz işlemeye başlamadığını, bu nedenlerle, müvekkili mevduatının kapatılması usul ve yasaya aykırı olduğundan, tarafımızca 28/04/2020 tarihinde … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne, mevduatın iadesi talepleri hususunda başvuru yapıldığını, … Bankası A.Ş. Genel Müdürlük tarafından verilen 21/07/2020 tarihli cevapta, banka tarafından devir sürecinin tamamlandığı, talebimizin devam etmesi halinde … Birliği nezdindeki Bireysel Müşteri Hakem Heyeti’ne başvurabileceklerinin bildirildiğini, bunun üzerine, 23/11/2021 tarihinde, … Birliği’ne başvuru yaptıklarını, söz konusu başvuruya 30/03/2021 tarihinde cevaben başvuru süre yönünden reddedildiğini, mvekkillerinin, oğlu … için bu hesabı açarken, oğlunun geleceğine katkı sağlayacak olan eğitim masrafının birikimini yapmayı hedeflediğini, ancak söz konusu birikimin TMSF’ye devri ve ardından iade taleplerinin reddedilmesi sonucu müvekkili mağdur olduğundan, davalarının kabulü ile … müşteri numarası ile, müvekkillerin oğlu için açılan banka hesabında bulunan miktarın iadesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı taraf, müvekkil Banka Nalçacı Şubesi nezdinde 2006 yılında adına açılmış bulunan hesabın 10 yıllık zamanaşımı nedeniyle TMSF’ye devrolmasının hatalı olduğunu ileri sürerek iş bu davayı ikame ettiğini, dava konusu hesabın son işlem tarihinin 15.12.2006 tarihi olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde düzenlenen genel zamanaşımı süresi uyarınca, dava konusu edilen alacak zamanaşımına uğradığını, davacı adına müvekkili banka nezdinde kayıtlı bir hesap bulunmadığı gibi davacının müvekkil bankadan talep ettiği tutar müvekkili banka’nın tasarrufunda değil TMSF tasarrufunda olduğunu, bu nedenle de dava konusu talep yönünden müvekkil banka’ya husumet yöneltilmesi mümkün olmayıp, davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davanın tasarruf mevduatı sigorta fonun’na ihbarını talep ettiklerini, dava konusu tutarın hali hazırda TMSF uhdesinde bulunduğunu beyan ile zamanaşımı itirazları doğrultusunda esasa girilmeksizin davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, esasa ilişkin cevapları doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı davanın reddi, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 30/11/2021 tarih 2021/427 Esas – 2021/905 Karar sayılı kararında;”Dava, davacının davalı bankada oğlu … adına açtırdığı mevduat hesabının bankacılık kanununun 62 . Maddesinde yazılı 10 yıllık zamanaşımı nedeni iile TMSF ye devredilmiş olması nedeni ile hesapta ki paranın iadesi istemine ilişkindir. Davacı vekilinden, dava dilekçesindeki taleplerinde, dava değeri olarak 59.087,76 TL yazdıkları, ancak dilekçede davalı banka Nalçalı Şubesinde şu müşteri hesap numaralı hesap da ki paranın hesaba iadesinin talep edildiğine ilişkin beyanda bulunması istenilmiş, dava değerini hesap da olup TMSF ye aktarılan dövizin dava tarihindeki TL değeri üzerinden harç belirlemiştik, ancak bizim talebimiz davalı bankanın Nalçacı Şubesinde … müşteri numaralı hesapta ki 6.862,69 USD nın davalıdan tahsili ile müvekkilim hesabına iadesine karar verilmesini istediklerini beyan etmiştir.Davacıların çocuğu … 01/07/2004 tarihinde doğduğu, dava konusu banka hesabının açıldığı ve ayrıca davanın açıldığı tarihle henüz 18 yaşını doldurmamış olduğu, reşit olmadığı anlaşılmıştır.Dava konusu hesabın davalı banka nezdinde 2006 yılında açıldığı, hesapta son hareket/işlemin 15/12/2016 tarihinde yapıldığı görülmüştür.5411 Sayılı Bankalar Kanunun mevduatta zamanaşımı başlıklı 36. maddesinde, “(1)Bankalar mevduat sahiplerine, aksine yazılı talepleri olmadıkça her yıl Ocak ayı içinde birer hesap özeti gönderirler. (2)Her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde sahipleri tarafından aranmamış olanlardan, tutarı veya değeri 5 000 lirayı aşan mevduat sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektupla bildirildikten sonra tamamının bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içinde bankalarca sahiplerinin isim, kimlik, adresleri ve haklarının faizleri ile ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilir. (3) İkinci fıkra gereğince Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilen mevduat, emanet ve alacaklardan tutarı veya değeri 5 000 lirayı, aşmayanlar Bankaca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna intikal ettirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tutar veya değeri 5 000 lirayı aşanları Resmî Gazete ile ilan eder. İlandan itibaren l yıl içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacaklar bu sürenin bitiminde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna gelir kaydedilir. (4) Küçükler adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, bu maddede yazılı zamanaşımı süreleri küçüğün reşit olduğu tarihte işlemeye başlar düzenlemesine yer verilmiştir.Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkındaki Yönetmeliğin 8. maddesinde zamanaşımına uğramış mevduatların fona aktarılması hakkındaki usul ve esaslar düzenlenmiş, 9. maddesinde ” ergin olmayanlar adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, zamanaşımı süresininin kişinin ergin olduğu tarihte işlemeye başlayacağı” nın, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. maddesinde, mevduatın zamanaşına uğraması ile ilgili olarak, zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması hâlinde, yapılacak ilânı müteakiben fona gelir kaydedileceği düzenlenmiştir.Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;Davanın davalı banka şubesi nezdinde, davacıların hesap tarihinde reşit olmayan evlatları için açtırdıkları hesapta bulunan ve davalı banka tarafından 10 yıllık zamanaşımının gerçekleştiğinden bahisle fona devredilmiş olan paranın iadesi istemine ilişkin olduğu, dava konusu hesabın 2006 yılında açıldığı, hesapta bulunan paranın 15/06/2017 tarihinde 2.563,82 USD ve 4.298,87 USD lik meblağlar halinde TMSF ye aktarıldığı, hesap sahibi …’in 2004 yılı doğumlu olduğu, gerek hesap ve devir tarihinde, gerek ise dava tarihinde davacıların velayeti altındaki küçük olduğu, Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkındaki Yönetmelik hükümlerinde; on yıllık zamanaşımı düzenlenmiş ise de devrin yapılabilmesi için yasal gereklerin eksiksiz olarak yerine getirilmiş olmasının, zamanaşımını işletmek bakımından ön koşul olduğu, ilgili yönetmelik hükümleri, Bankacılık Kanununun zamanaşımını düzenleyen hükümleri ve Bankalar Kanunun mevduatların fona devrini düzenleyen hükümlerine göre, davalı bankanın davacıların hesabındaki mevduatını fona devrinin usulüne uygun olmadığı, hesap sahibi-küçük aleyhinde 10 yıllık zamanaşımının işletilemeyeği, diğer bir deyişle ancak reşit olduğu tarihten itibaren işletilebileceği, davacının davasının kabulünün gerektiği, davacıların fona aktarılan paranın hesaba iadesini talep etmekte haklı oldukları kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davacının davasının KABULÜNE, 6.862,69 USD nın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ve davacının davalı bankanın Nalçacı Şubesinde bulunan … müşteri nolu hesabına iadesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkemenin mülga kanun hükümlerine atıfta bulunarak davayı kabul ettiğini; mahkeme gerekçesinin yasalara aykırı olduğunu,Yerel Mahkeme kararında davanın kabulüne karar verilme gerekçesi olarak; “dava konusu hesap sahibi olan …’in henüz reşit olmadığı ve reşit olduktan sonra zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı” hususunun belirtildiğini, yerel mahkemenin bu gerekçesini 5411 Sayılı Bankalar Kanunu’nun mevduatta zamanaşımı başlıklı 36. Maddesinin 4. Fıkrasına dayandırdığnı, mülga kanun maddesine atıf yaptığını, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 36 maddesi “Sorumluluk Sigortası” başlıklı olup söz konusu maddenin zamanaşımı ile hiç bir ilgisinin bulunmadığını; anılan maddenin “Madde 36- (Değişik: 6111 – 13.2.2011 / m.145) “Bağımsız denetim kuruluşları, verdikleri hizmetlerden doğabilecek zararları karşılamak amacıyla yurt içinde veya yurt dışında kurulu sigorta şirketlerine, Hazine Müsteşarlığı tarafından genel şartları belirlenecek ya da bu şartlara uygunluğu teyit edilecek sorumluluk sigortası yaptırmakla yükümlüdürler. Değerleme, derecelendirme ve destek hizmeti kuruluşları, hizmet verdikleri bankalarca talep edilmesi ya da Kurulca gerekli görülmesi halinde sorumluluk sigortası yaptırırlar.” şeklinde olduğunu, 36. maddenin 4 numaralı bir fıkrası da bulunmadığını, 5411 sayılı Kanun’un ismi Bankacılık Kanunu olup Yerel Mahkeme gerekçesinde ise Bankalar Kanunu olarak bahsedildiğini; Bankalar Kanununun mülga bir kanun olup Yerel Mahkeme gerekçesinin 2. Sayfasında yazılı olan kanun maddelerinin 3182 sayılı Mülga Kanun’un 36 numaralı maddesi olduğunu, 3182 Sayılı Mülga Bankalar Kanununun mevduatta zamanaşımı başlıklı maddesinin”1. Bankalar mevduat sahiplerine, aksine yazılı talepleri olmadıkça her yıl Ocak ayı içinde birer hesap özeti gönderirler.2. Her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde sahipleri tarafından aranmamış olanlardan, tutarı veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşan mevduat sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektupla bildirildikten sonra tamamının bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içinde bankalarca sahiplerinin isim, kimlik, adresleri ve haklarının faizleri ile ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilir.3. İkinci fıkra gereğince Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilen mevduat, emanet ve alacaklardan tutarı veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşmayanlar Bankaca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna intikal ettirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tutar veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşanları Resmi Gazete ile ilan eder. İlandan itibaren 1 yıl içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacaklar bu sürenin bitiminde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna gelir kaydedilir.4. Küçükler adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, bu maddede yazılı zamanaşımı süreleri küçüğün reşit olduğu tarihte işlemeye başlar.” düzenlemesini içerdiğini, Hükme gerekçe gösterilen yukarıdaki maddenin yer aldığı 3182 Sayılı Kanunun, 18 Haziran 1999 tarih ve 4389 sayılı (Bankalar Kanunu) nun 25. maddesinin hükmü gereğince yürürlükten kaldırıldığını, 4389 Sayılı Mülge Bankalar Kanununun “Kaldırılan ve değiştirilen hükümler” başlıklı 25. maddesinin “Madde 25-1. 25/4/1985 tarihli ve 3182 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.” şeklinde olduğunu, 4389 Sayılı Mülga Bankalar Kanunun da 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun “Kaldırılan ve değiştirilen hükümler” başlıklı 168 maddesi ile yürürlükten kaldırıldığını, Yürürlükte olan Bankacılık Kanununun 5411 Sayılı Kanun olduğunu; 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin düzenlemesinin ise 62. Maddede olduğunu ve maddenin; “1. Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tâbidir.2. Zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması hâlinde, yapılacak ilânı müteakiben Fona gelir kaydedilir.3. Bu maddenin uygulanması ile ilgili usûl ve esaslar Kurulca belirlenir” düzenlemesini içerdiğini, Kanun koyucunun mülga kanunda bulunan ve yerel mahkemenin gerekçesinin dayanağı olan küçüklerin reşit olmalarına ilişkin 4. Fıkrayı kaldırdığını; dolayısıyla küçük olmayanlar adına açılan mevduat hesaplarında zamanaşımı süresinin başlaması için hesap sahibinin reşit olmasının beklenmesi kuralının 1999 yılında ortadan kalktığını, Yerel Mahkeme’nin tüm gerekçesinin mülga kanun hükmüne dayanmakta olup kararın usul ve yasalara aykırı olduğunun ortada olduğunu; yerel mahkeme’nin başkaca hiç bir inceleme yapmaması ve ihbar taleplerini dahi kabul etmeksizin karar vermesi dikkate alındığında, mülga kanun hükmü esas alınarak kurulan hükmün kaldırılması gerektiğinin izahtan vareste olduğunu, Zamanaşımı itirazlarının reddinin hatalı olduğunu, davacı tarafın, müvekkili Banka Nalçacı Şubesi nezdinde 2006 yılında adına açılmış bulunan hesabının 10 yıllık zamanaşımı nedeniyle TMSF’ye devrolmasının hatalı olduğunu ileri sürerek iş bu davayı ikame ettiklerini; müvekkili Banka kayıtları ile sabit olduğu üzere ve ayrıca dava dilekçesi ekinde davacı tarafından sunulu belgeler gereğince de ortada olduğu üzere dava konusu hesabın son işlem tarihinin 15.12.2006 olduğunu, Herhangi bir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacı tarafından ifade edildiği üzere hesapları ile ilgili olarak son bilgi ve hareket tarihinin 2006 yılı olduğu düşünülüğünde Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde düzenlenen genel zamanaşımı süresi uyarınca, dava konusu edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, Davacının sahibi olduğunu iddia ettiği hesabın açılış tarihi ve son işlem tarihinin 2006 olduğunu; davacının bu hesaba yönelik 10 yıllık zamanaşımı süresi zarfında müvekkili Bankaya başvurmadığını, ilgili hesap ile ilgili olarak herhangi bir bilgi ve belge talep etmediğini; davacının, görülen dava ile, hesabın açıldığı ve son işlem gördüğü tarihten 15 yıl sonra görülen davayı açarak alacak talebini ileri sürdüğünü, dava konusu edilen alacak için toplam 15 yıllık bir süre geçtikten sonra dava açılmış olmakla, söz konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, Türk Borçlar Kanunu’nun genel zamanaşımını düzenleyen 146. maddesi uyarınca; her alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacı tarafından sahibi olduğunu iddia ettiği hesaptaki tutarın, 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde talep edilmemiş olması, iddia ettiği alacağın zamanaşımına uğramasına neden olduğunu; yerel mahkemenin ise bu itirazlarını değerlendirmeksizin reddettiğini; kararın bu yönü ile hatalı olduğunu, Husumet itirazlarının değerlendirilebilmesi adına davanın tasarruf mevduat sigorta fonuna ihbarı istenmiş olup davanın ihbarı taleplerinin yerel mahkemece yerine getirilmediğini, dava konusu olayda hesap sahibi olan davacıya 10 yıldan fazla süredir işlem yapılmaması nedeniyle yazılı ihbarda bulunulduktan sonra, yasa gereği mevduatlarının Fon’a devredildiğinin anlaşılmakta olduğunu; bu aşamadan sonra davacı adına müvekkili Banka nezdinde kayıtlı bir hesap bulunmadığı gibi davacının müvekkili Bankadan talep ettiği tutarın müvekkil Banka’nın tasarrufunda değil TMSF tasarrufunda olduğunu; bu nedenle de dava konusu talep yönünden müvekkili Banka’ya husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, ihbar talepleri yerel mahkemece dikkate alınmaksızın hüküm kurulmuş olup bu hususun da hatalı olduğunu, Dava konusu mevduat hesabının yasal mevzuata uygun olarak zamanaşımı süresinin dolmuş olması sebebiyle TMSF’ye devredildiğini; yerel mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. Maddesi ve Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik’in ilgili maddeleri uyarınca 10 yıl boyunca işlem görmemiş hesapların zamanaşımı nedeniyle TMSF’ye devredilmekte olduğunu, devir işlemi yapılmadan önce ilgili yönetmeliğin 8/2 maddesi gereğince de hesap sahiplerinin iadeli taahhütlü mektupla yazılı olarak uyarılmakta olduğunu; söz konusu yasal düzenleme uyarınca da davacının müvekkili Banka sisteminde kayıtlı adresine 18/01/2017 tarihinde iadeli taahhütlü mektup ile 15/06/2017 tarihinde kadar herhangi bir başvuruda bulunulmaması durumunda mevduatın TMSF’ye devredileceğinin bildirildiğini, Söz konusu bildirim yasal mevzuata uygun olup, hesap sahibinin müvekkili Banka sisteminde kayıtlı olan adresine iadeli taahhütlü olarak gerçekleştirildiğini; davacının müvekkili Banka sisteminde kayıtlı adres sunulmakta olduğunu, bunun yanı sıra söz konusu hesaplara ait bilgilerin 4 ay süre ile bankanın internet sitesinde ilan edildiğini ve bu ilanın yapıldığı hususunun da tirajı yüksek iki gazetede ilan edildiğini; görüleceği üzere müvekkili Bankanın yasal düzenlemeler gereğince üzerine düşen tüm yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, İleri sürerek, yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle; istinaf başvurularının kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı banka nezdindeki davacıya ait vadeli mevduat hesabındaki paranın 5411 Sayılı Bankacılık Yasası’nın 62. maddesine aykırı şekilde TMSF’ye devredildiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı yan; davacı ergin olmayan … adına davalı banka nezdinde bulunan vadeli mevduat hesabındaki paranın, mevduat sahibi henüz ergin olmadığından zamanaşımı işlemeye başlamamasına rağmen, usulsüz şekilde TMSF’ye devredildiğini ileri sürerek, Fon’a devredilen 6.862,69 USD iadesini talep etmiştir. Davalı banka tarafından; 5411 Sayılı Kanunun 62 maddesi uyarınca zamanaşımına uğrayan mevduatın fona devredileceğine ilişkin tebligatın, hesap sahibinin banka nezdinde bulunan adresine iadeli taahhütlü mektupla devredildiğini, Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8’inci maddesi gereği, zamanaşımı listelerinin, dört ay süre ile bankanın internet sayfasında ilan edildiği, bu yayının yapıldığı hususunun, … ve … Gazetelerinde 13/02/2017 ve 14/02/2017 tarihleri arasında 2 gün süre ile yayınlandığı, davalının yasal sorumluluğunu yerine getirdiği ileri sürülerek davanın reddi talep edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri (HMK)’nın 1’inci maddesinde mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenlenebileceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirtilmiştir.6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 3’üncü maddesinde tüketici; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”, sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi”, tüketici işlemi ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 73/1 bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklarda da tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelleyemeyeceği 83/2 bendinde açıklanmıştır.Somut olayda; davacı tüketici, davalı ile davacı arasındaki mevduat ilişkişi ise tüketici işlemi mahiyetinde olup, ilk derece mahkemesince davaya bakmakla tüketici mahkemeleri görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esasına yönelik karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK’ nun 355, 353/1-a3 maddeleri gereğince kaldırılmasına, kayıtların kapatılarak dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun USULDEN KABULÜ ile; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/11/2021 tarih ve 2021/427 Esas – 2021/905 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kayıtların kapatılarak dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine iadesine,3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Dairemizce verilen kararın mahiyeti gereği İİK’nın 36/5 maddesi uyarınca icranın geri bırakılması için yatırılan teminatın talep halinde yatıran tarafa iadesine,7-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.