Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/285 E. 2022/800 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/285 Esas
KARAR NO: 2022/800 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/599 Esas – 2021/931 Karar
TARİH: 22/12/2021
DAVA: İtirazın İptali (Mal Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı site yönetimi ile müvekkili arasında ofis ve temizlik malzemelerinin teminine ilişkin anlaşma akdedilmiş olup, davalının siparişine konu ürünlerin teslim edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun süre sorunsuz şekilde devam ettiğini, ancak daha sonra ödeme hususunda sorun çıkartılmaya başlandığını, bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili tacir olmayıp tüketici sıfatını haiz olduğunu, bu nedenle iş bu davada Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkili site yönetiminin 01/04/2020 tarihinde göreve başladığını ve davacıdan hiçbir hizmet almadığını, davanın ihbarını talep ettikleri geçici yönetim kurulunun ise müteahhit şirketin sahiplerinden oluşmakta olduğunu ve bu kişilerin 30/03/2020 tarihinde görev süreleri dolduktan sonra bina yönetimine ilişkin tüm evrak ve dökümanları kaçırdıklarını, ayrıca bu kişiler kat malikleri kurulunca ibre edilmediklerinden kendi yönetim dönemlerindeki borçlardan şahsen sorumlu olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/12/2021 tarih ve 2021/599 Esas 2021/931 Karar sayılı Kararı ile; “Somut uyuşmazlıkta, davalı site yönetimine satışı yapılan ofis ve temizlik malzemelerine ilişkin bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiştir. Dosya kapsamında yapılan incelemede, davalının site yönetimi olduğu, uyuşmazlık konusu dönemde yönetim hakkı farklı firmalara bırakılmayıp, yönetimin site içi alınan kararlarla daire sakinlerinden seçilen yöneticiler eliyle yürütüldüğü, satın alınan malzemelerin davacı yanın da kabulünde olduğu üzere site ihtiyaçları için kullanıldığı, mesleki veya ticari amaçlarla hareket edilmediği, davalının “tüketici”, işlemin de “tüketici işlemi” olduğu anlaşılmış; uyuşmazlığın 6502 Sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve anılan Kanun’un 73. ve 83. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucu tüketiciye yönelik uygulamalardan kaynaklı uyuşmazlığa ilişkin görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu sonucuna varılmış; mahkemenin görevine ilişkin dava şartının, davanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunlu olup, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca Mahkememizin görevsizliğine, davanın görev yönünden usulden reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE, 2-Kararın kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık konusu dönemde site yönetim işi … A.Ş. firmasına devredilmiş olup, uyuşmazlık konusu alacağın ticari işten kaynaklanmakta olduğunu, davalı tarafça sunulan 30/01/2020 tarihli olağan kat malikleri kurulu toplantı tutanağına göre tüzel kişiliğe sahip olmayan site yönetiminin 01/04/2020 tarihine kadar temsilen … A.Ş.’ye bırakılmış olduğunu, yönetim hakkının bu şirkete devredilmiş olduğunu, davada uyuşmazlık konusu alacakların da açıkça görüleceği üzere geçici site yönetimi adına hareket eden … A.Ş.’nin yönetimde olduğu döneme ilişkin olduğunu, her iki tarafın tüzel kişi tacir olması, site yönetiminin devredildiği anonim şirketin de müvekkil şirket ile faaliyetinin ticari iş olduğu göz önüne alındığında huzurdaki davanın ticari dava olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, mal satım sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK. 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı niteliğinde olup, mahkemece davanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalı, dava şartının bulunmaması halinde HMK.’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmelidir. Ticari davalar TTK. 4.maddesinde; mutlak ve nispi ticari dava olarak düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise nispi ticari dava söz konusu olup, Ticaret Mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır. Bununla birlikte 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkıııdaki Kanununu 3/1-k Maddesinde Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak 3/1- ı-bendinde ise Tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış,“Temel İlkeler” başlıklı 4/5 m. ise “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 73/1 madde ve fıkrasında da; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, uyuşmazlık TBK’unda düzenlenen mal satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, TTK’unda düzenlenen bir husus söz konusu olmadığı gibi, davalı mal satın alan site yönetimi tacir de değildir. Her ne kadar davacı tarafça istinaf aşamasında dava konusu faturaların düzenlendiği dönemde site yönetim işinin … A.Ş. firmasına devredilmiş olduğu ileri sürülmüş ve davalı tarafça yargılama sırasında sunulmuş olan 30/01/2020 tarihli kat malikleri kurulu toplantı tutanağı içeriğinden bu sonuca varılması mümkün görülmüş ise de, site yönetim şirketlerinin mal veya hizmet alımlarında site yönetimleri adına onlara vekaleten/onları temsilen hareket ettikleri açık olup, davacı tarafça faturaların davalı site yönetimi adına düzenlenmiş olması ve davanın tarafının da site yönetimi olması da bu hususu doğrulamaktadır. Bu itibarla mahkemece dava konusu işlemin bir tüketici işlemi olduğu gerekçesiyle verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince davacıya tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.