Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/28 E. 2022/34 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/28 Esas
KARAR NO: 2022/34 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/669 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 12/11/2021 (Ara Karar)
DAVA: Tazminat-Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili, müvekkili şirket ile davalı banka arasında protokoller akdedildiğini, 06/10/2020 tarihli protokol akdedildikten sonra davalı banka tarafından müvekkillerine 16/04/2021 tarihinde bir mail gönderilerek 06.10.2020 tarihli son protokol uyarınca taraflarına 1.574,116,00TL ve üzerinden hesaplanacak vergileriyle birlikte “yapılandırma komisyon bedeli” adı altında hukuka aykırı bir bedelin taraflarca akdedilen hiçbir sözleşmede kararlaştırılmadığı halde ödenmesinin talep edildiğini, bu bedelin ödenmeyeceğinin davalıya ihtarname ile bildirildiğini, bunun üzerine davalı bankanın gönderdiği ihtarında, borçlular hakkında ilamsız takip başlatılmış olduğunu, bu hususun sözleşmenin ihlali niteliğinde olduğunu, taraflar arasında son imzalanan 06/10/2020 tarihli kredi sözleşmesinin muacceliyet ve temerrüt başlıklı maddesinde yazılı temerrüt koşullarının gerçekleştiğini, bu nedenle kredi hesaplarının kat edilmiş olduğunu bildirerek krediye ilişkin 108.204.324,86 TL borcun ödenmesini talep ettiğini, kat ihtarına ve borca itiraz edildiğini, akabinde davalı banka tarafından,11.05.2021 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde … E. sayılı kambiyo takibi ve İstanbul Taşınmaz İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasından ipotekli takip başlatıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde … E. Sayılı icra dosyası İstanbul 18.İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/496Esas, 2021/1484Karar sayılı dava dosyasından verilen karar ile iptal edildiğini, 03/08/2018 tarihli Protokol ile tarafların müvekkili şirket tarafından kullanılan kredinin tasfiyesini amaçladıklarını, sözleşmede ayrıca kredi sözleşmesinin devam ettiğinin kabul edildiğini, ödeme hesabının 20 Nisan 2021’den itibaren 613.336,28 TL artı bakiyede olduğunu, ancak taksitlerin ödemesi devam ederken mevcut protokol gereği temerrüt koşulları oluşmaksızın zoraki temerrüt koşulları oluşturmak maksadıyla haksız ve geçersiz bir sebebe dayalı olarak tüm borcun bir gün içinde ödenmesinin istenmesinin davalı bankanın açıkça kötü niyetli olduğunu göstermekte olduğunu, borcun kat kat fazlası teminat verildiğini, Protokol uyarınca vefa hakkı tanınan taşınmazın tespit edilen değerinden çok daha düşük bedelle davalı bankanın isteği doğrultusunda tapu kayıtlarında bankaya açık olarak satış gösterilmek suretiyle teminat olarak devredildiğini, müvekkillerinin vefa hakkını kullanmasının kasten engellendiğini, ayrıca bankanın icra ve haciz işlemlerine başladıktan hemen sonra gönderdiği 28.09.2021 ihtarnamesiyle müvekkillerinin edimlerini yerine getirmediği bahanesiyle vefa hakkının sona erdiğini ve vefa hakkına konu taşınmasın mülkiyet ve yönetim hakkının bankaya geçtiğini bildirdiğini, ödünç alan hakkında icra takibi başlatılmasının sözleşmeye göre tek başına temerrüt sebebi olmadığını, buna ek olarak icra takibinin ticari faaliyete engel olması ve artık katlanılmayacak boyut ile 7 gün içinde bu engelin kaldırılmaması halinin gerekli olduğunu, dolayısıyla kat ihtarının geçersiz olduğunu, 06/10/2020 tarihli altı nolu protokolde geri alma hakkının ödünç alan tarafından kullanılabileceği süre uzatılmış olup, geri alım bedelinin ödenmesi koşulu ile ödünç alanın TMK m. 716 uyarınca tescili talep etmesinin mümkün olduğunu, davalı bankanın TBK m. 84 uyarınca, geçersiz kat ihtarı iradesinden sonra ödünç alanın kısmen ifalarını açıkça kabul etmekte olduğunu, bu durumda geri alım hakkını kullanmak isteyen ödünç alan karşısında bankanın, geri alım hakkının kullanılmasına engel olmasının mümkün olmadığını, ancak haksız ve usule aykırı kat ihtarı ile davalı banka tarafından yapılmak istenen şeyin, geri alım hakkına konu müvekillerine ait taşınmazın mülkiyetinin … yasağına rağmen uhdesine geçirmek olduğunu, ayrıca resmi geçerlilik koşuluna uyulmamış olması nedeniyle geri alım hakkının geçerli olarak tesis edilmediğini, ayrıca taşınmazın satış bedeli olarak gösterilen tutar ile ekspertiz değeri arasında fahiş fark bulunmakta olduğunu ve bu farkın da borçtan düşülmesi söz konusu olduğunda protokolde tarafların üzerinde anlaştıkları toplam kredi alacak tutarının belki de kapanmış olacağını, öte yandan kredi müşterisinin münferit kredi sözleşmesinden doğan krediyi iade borcunun, kredi açma sözleşmesindeki muacceliyet kayıtlarına uygun olmaksızın muaccel kılındığında TBK md. 112 uyarınca sözleşmeye aykırılığın gündeme geleceğini ve kredi borçlusu sözleşmeye aykırılık nedeniyle uğramış olduğu maddi ve/veya manevi zararın tazminini şartlarını yerine getirmek koşuluyla talep edebileceğini ileri sürerek, HMK 110.maddesi uyarınca, *davalının kat ihtarının haksız, hukuka aykırı ve geçersiz olduğunun tespitiyle, 22/04/2021 tarihli kat ihtarının iptaline, *haksız sebeble geçersiz feshe dayalı olarak başlatılan İstanbul Taşınmaz İcra Dairesinin … E. sayılı icra dosyalarından devam eden haciz işlemlerinin müvekkiller açısından telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceğinden, HMK 389.maddesi uyarınca icra dosyasının tedbiren dava sonuna kadar takdiren ve tedbiren teminatsız olarak durdurulmasına, * İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde … E. sayılı ve İstanbul Taşınmaz İcra Dairesinin … E. Sayılı icra dosyalarından devam eden haciz ve muhafaza işlemlerinin sebebiyet verdiği maddi zararlara karşılık olarak şimdilik 10.000,00TL’nin, davacı şirketin geri alım hakkına konu edilen taşınmazdaki kiracılardan elde ettiği kira gelirinden yoksun bırakılması nedeniyle uğradığı zarar kalemi için 10.000,00TL ‘nin davalıdan tahsiline, * geri alım hakkına konu taşınmazın geri alım hakkı tarihi olan 26.09.2021 tarihindeki güncel değerinin bankanın borca mahsup ettiği 39.500,000,00TL düşüldükten sonraki kalan değerinin davacı şirketin uğradığı somut maddi zararı olduğundan şimdilik bu zarar kalemi doğrultusunda 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takibin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin ancak icra hukuk mahkemesince değerlendirilebileceğini, davacının eksik harç yatırdığını, genel kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredilerden kaynaklanan borç ödenmeyince keşide edilen hesap kat ihtarnamesi ile alacağın muaccel hale geldiğini, sözleşmede temerrüt koşullarının açıkça düzenlendiğini, alacağın muaccel hale gelmesinden sonra borçların ödenmesi konusunda protokoller akdedildiğini, ancak buna rağmen protokollerin gereğinin de yerine getirilmediğini, borcun çok üzerinde teminat verildiği iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, 06/10/2020 tarihli ek protokol şartlarının da ihlal edilmiş olması nedeniyle müvekkilinin takip başlatmakta haklı olduğunu, protokolün ihlali sebebinin ise mevcut hacizlerin dışında dava dışı … tarafından borçlunun ödeme gücüne halel getirecek mahiyette yeni bir icra takibi başlatılması olduğunu, dolayısıyla Protokolün V.madde 6.paragrafına istinaden feshedildiğini, davacının verilen sürede taşınmazı geri alma hakkını kullanmak istediği yönünde müracaatı olmadığını ve taşınmazın ise gerçek değerinden müvekkiline devredildiğini, maddi tazminat taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın ve tedbir talebinin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/11/2021 tarih ve 2021/669 E. sayılı Ara Karar sayılı Kararı ile; “Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; “Haksız sebeble geçersiz feshe dayalı olarak başlatılan İstanbul Taşınmaz İcra Dairesinin … E. Sayılı icra dosyalarından devam eden haciz işlemlerinin müvekkilleri açısından telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceğinden, HMK 389.maddesi uyarınca icra dosyasının tedbiren dava sonuna kadar takdiren ve tedbiren teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir… Davacı vekilinin talebinin HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” dosya kapması ve mevcut delil durumuna göre şartları gerçekleşmeyen, yerinde görülmeyen talebin yargılamayı gerektirmesi, ….” gerekçeleri ile; “Davacılar vekilinin talebinin….reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara kararın gerekçeli olmadığını, İş bu davada hesap kat ihtarnamesinin haksız yere kat edildiğinin tespiti ve bankanın bu haksız davranışı nedeniyle uğranılan zararın tazmininin talep edildiğini, haksız feshe dayalı olarak başlatılan icra takibinin devam eden haciz işlemlerinin müvekkilleri açısından telafisi imkansız zararlara sebep olacağını, kıymet takdir raporu alındığını ve taşınmazların her an satılabileceğini belirterek ara kararın kaldırılmasını ve tedbir taleplerinin kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep, haksız ve hukuka aykırı olarak keşide edildiği ileri sürülen banka hesap kat ihtarnamesine konu borç nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve bankanın haksız işlemleri nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemli davada, ipotekli icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.İİK 72/2-3 m. “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” hükmünü haizdir.Ayrıca İİK 72.m. uyarınca açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir talepleri değerlendirilirken HMK 389 ve 390.m. hükümlerinin de dikkate alınması gerekir.Somut olaya döndüğümüzde, iş bu menfi tespit davası icra takibinden sonra açılmış olmakla, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı sonucu itibariyle doğrudur. Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.