Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/270 E. 2022/1043 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/270 Esas
KARAR NO: 2022/1043 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2021
DOSYA NUMARASI: 2020/499 Esas – 2021/157 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket yönünden Bakırköy 2.ATM 2018/1321 esas sayılı dava dosyası üzerinden konkordato projesinin tasdikine karar verildiğini, iş bu dosyada 20.759.941,98-TL asıl alacakları kabul edildiği halde faizden kaynaklı 2.845.738,80-TL alacaklarının kabul edilmediğini belirterek, konkordato projesinin tasdiki kararında alacağın reddedilen faiz alacağının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın faiz alacağının yasal dayanağı bulunmadığını, iş bu hususun Bakırköy 2. ATM 2018/1321 esas sayılı dosyasında ileri sürüldüğünü, mahkemece alacağın niteliği gereği faiz talep edilemeyeceği gerekçesiyle iş bu talebin reddedildiğini, yerel mahkeme tarafından verilen karara yönelik istinaf başvurusunun da İBAM 17.HD 2020/2109-2211 EK sayılı ilamıyla reddedildiğini, bu bağlamda yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/03/2021 tarih ve 2020/499 Esas – 2021/157 Karar sayılı kararı ile; ” … davacı tarafın dava konusu yapmış olduğu faiz alacağının Bakırköy 2.ATM 2018/1321 esas sayılı dosyasında verilen kararda da belirtildiği üzere davalı … AŞ yönünden davacı …’nın alacağının adi alacak niteliğinde olduğu, bu bağlamda mühlet sonrasında adi alacak için faiz talep edilemeyeceği, davacı tarafın dava konusu yapmış olduğu alacağın faiz alacağı olması ve adi alacak niteliğinde bulunması nedeniyle konkordato dosyasında verilen mühletten sonra faizin işlemeyeceği, davacı tarafın talebinin alacağın miktarından ziyade mahiyetine ilişkin olduğu, bu hususun da Bakırköy 2.ATM tarafından değerlendirildiği, mahkeme tarafından değerlendirilip reddedilen faiz alacağı yönünden davacı tarafın istinaf/temyiz yoluna başvurabileceği, bu nedenlerle istinaf/temyiz sebebi olarak ileri sürülmesi gereken hususun dava konusu yapılmasında davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bankaları kredi borçlusu … Tic. A.Ş. … lehine Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1321 Esas – 2020/366 Karar sayılı kararı ile konkordato projesinin tasdikine karar verildiğini, bankaları tarafından konkordato projesine ret oyu verildiğini ve konkordato projesinin tasdik talebinin de reddinin talep edildiğini, Tasdik olunan konkordato projesinde; konkordato komiserliği tarafından düzenlenen ve hatalı değerlendirmeler içeren, denetime elverişsiz rapor doğrultusunda alacaklarının 20.759.941,98 TL olduğuna karar verildiğini, ancak mahkemeye sunulan belgelerde, alacak kayıt belgelerinde açık ve net bir şekilde gösterildiği üzere alacak tutarlarının 23.576.210,78-TL olduğunu, eksik ve hatalı inceleme neticesinde 2.845.738,80 TL tutarındaki alacaklarının reddedildiğini, Bu sebeple konkordatonun tasdikine ilişkin Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1321 Esas -2020/366 Karar sayılı kararının istinaf edildiğini ve aynı zamanda konkordato sonrası alacak davası açıldığını, Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2020/2109 Esas – 2020/2211 Karar sayılı kararında yapılan değerlendirmede, bankaları alacağının rehinli alacak olduğuna hükmedildiğini, rehinli alacaklar sınıfında değerlendirilmesi gerektiği, nisaba rehinli alacak olarak katılması gerektiği ve faiz işlemesi durur düzenlemesi kapsamında değerlendirilmeyeceği kabul edilmesine rağmen hukuka aykırı şekilde istinaf başvurusunun reddine karar verildiğini, söz konusu kararın temyiz edildiğini, istinaf mahkemesi tarafından da belirtildiği üzere alacaklarının rehinli olduğunu ve faiz işletilmesi mümkün bir alacak olduğunu, dolayısıyla konkordato projesinin ve alacaklarının hatalı şekilde adi alacak olarak kabulünün, müvekkili bankanın hukuka aykırı olarak faiz kaybına katlanması anlamına geleceğini, Mahkemece, konkordato yargılaması sırasında kabul edilmeyen alacaklarına dair açtıkları bu davada, çekişmeli hale gelen alacaklarına yönelik taleplerinin, konkordato yargılaması sırasında değerlendirildiği ifade olunarak davanın reddine karar verildiğini, bu kararın hukuka aykırı olup bozulması gerektiğini, açıklanan durumda alacaklarının rehinli olduğu ve faiz işlemesi gerektiği kabul edilmesine rağmen hukuka aykırı yorumlarla müvekkili bankanın mağduriyetine sebep olunduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, konkordato projesinin tasdiki kararında reddedilen faiz alacağının davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dairemizce yapılan incelemede; davanın 28/07/2020 tarihinde açıldığı, ilk derece mahkemesince 03/03/2021 tarihinde karar verildiği, davalılardan …’ün 23/10/2020 tarihinde (yargılamanın devamı sırasında) vefat etiği tespit edilmiştir. Taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. (4721 sayılı TMK m.28/1) Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölümle taraf vekilinin vekalet görevi de sona erer. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalara, ölen tarafın mirasçılarına karşı (veya mirasçıları tarafından) devam edilir. Bunlar malvarlığı haklarına ilişkin davalardır. Bu halde, ölen tarafın mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler. Taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir (6100 sayılı HMK m. 55) Öte yandan; yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen tarafın vekili varsa ölüm ile vekalet ilişkisi de kural olarak sona erer (TBK m.43/1, 513/1). Vekilin davaya devam etmesi mümkün olmayıp,sadece bu kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir. Somut olayda; davalılardan …’ün 23/10/2020 tarihinde (yargılamanın devamı sırasında) vefat etiği, mirasçıları yargılama aşamasında davaya dahil edilmeksizin, ölmeden evvel verilen vekaletnameye istinaden davalı vekili ile davaya devam edilip, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurulması gerektiğinden dairemizce HMK’nın 357. Maddesi uyarınca inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle yargılama sırasında vefat eden davalı …’ün mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımı sağlanmak, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda işin esası yönünden değerlendirme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan, davacı vekili dosya istinaf aşamasında iken ibraz ettiği 29.04.2022 tarihli dilekçesi ile; görülmekte olan davada, konkordatonun müvekkili … Bankası AŞ. yönünden kısmen feshi dolayısıyla konusuz kaldığını, karşı taraf ile varılan anlaşma kapsamında vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı taleplerinin bulunmadığını, yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ettiklerini beyan ettiği görülmekle, davacı vekilinin bu beyanının da, araştırılarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a.4 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2021 tarih ve 2020/499 Esas 2021/157 Karar sayılı kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.