Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/264 E. 2023/54 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/264 Esas
KARAR NO: 2023/54 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/597 Esas – 2021/803 Karar
TARİHİ: 27/10/2021
DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dışı … Makine firmasına ait emtianın İtalya’da fuara taşınması ve fuar sonrası geri taşınması işini üstlenen davacı müvekkilinin, bu işin yürütümü için davalı ile anlaştığını, Eskişehir-Bologna taşımasını davalının ifa ettiğini, geri dönüş taşıması için zamanında gelmediği için geri dönüşte kullanılacak iki adet taşıtın başka taşımalarda olması sebebi ile geciktiğini, davalı şirketin gecikme sebebi ile iptal edilen sefer için ödeme yapmayı kabul ettiğini, 16.11.2018 tarihli 4.400 EURO bedelli fatura tanzim edildiğini, buna karşın davalı yanın 21.11.2018 tarihli … yevmiye sayılı ihtar ile faturayı iade ve içeriğine itiraz ettiğini, sadece 1.866,66 EURO’luk kısmını kabul ettiğini, 2.533,34 EURO kısmı için iade faturası düzenlendiğini, iade faturasına itiraz eden davacı müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nden … Esas sayılı takibe giriştiğini, davalının takibe de itiraz ettiğini, dönüş taşımasında davalının kusuru sabit olmakla durumu da kabul etmesine karşın, buna ilişkin faturaya itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu beyanla 4.400 EURO alacağın 01.12.2018 son ödeme tarihi itibarı ile işlemiş faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; CMR Konvansiyonu’na tabi olan davada konvansiyonun 32. maddesinde düzenlenen bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, faturanın 16.11.2018 tarihli olduğunu, davanın ise 23.11.2020 tarihinde açıldığını, davacı ile müvekkili şirket arasında yapılan taşıma anlaşmaları gereğince müvekkilinin, dava dışı firmaya ait emtiaların Eskişehir’den İtalya-Bologna’ya gidiş ve İtalya-Bologna’dan Eskişehir’e dönüş karayolu ile uluslararası taşınması işini yüklendiğini, emtiaların Türkiye’den İtalya’ya taşınması işini sorunsuz şekilde gerçekleştirdiğini, emtiaları alıcısına zamanında, hasarsız ve eksiksiz olarak teslim ettiğini, ancak davacının emtiaların İtalya’dan Türkiye’ye getirilmesi için anlaşılan dönüş seferini müvekkiline yaptırmaktan vazgeçtiğini, İtalya’dan Türkiye’ye dönüş seferi için müvekkilinin 2 adet aracı organize edilmiş ancak davacının dönüş seferini müvekkiline yaptırmaktan vazgeçmesi üzerine müvekkilinin 2 adet tırının boşta kalmış ve sefer programlarının aksamaya uğramış olduğunu, esasen davacının iddia ettiği alacağın müvekkilinin kusurundan değil davacının vazgeçmesinden ve dönüş taşımasını başka bir şirkete yaptırmasından ileri geldiğini, davacının sunmuş olduğu mail yazışmalarında; müvekkilinin, tırların bir süre geciktiğini kabul ettiğini ancak taşıma işinde bilhassa da uluslararası nakliye işlerinde bu tarz gecikmeler olabildiğini, bu gecikmelerle bağlantılı olarak müvekkilinin, davacının dönüş taşıması işini gerçekleştirmemesi ya da iptal etmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bilakis davacıya gerekli kolaylığı sağlamış, bir miktar gecikme olsa da taşımanın sağlanacağı, dönüş için davacının göstereceği herhangi bir adrese teslimat yapabileceğini belirtmiş ve piyasanın son derece altına bir fiyat teklif etmiş olduğunu ancak davacının dönüş seferlerini iptal etmekte ısrarcı davrandığını ve müvekkiline araç başına 2.200 Euro olacak şekilde, 2 araç için 4.400,00 Euro fatura düzenlediğini, ancak davacının bu araç başına 2.200 Euro tutarını nasıl ve neye göre belirlendiğinin belirsiz olduğunu, halbuki emtiaların İtalya’dan dönüş seferi için davacı ile anlaşılan tutarın, dönüş seferinin Eskişehir’e yapılacak olması halinde araç başına 1.400 Euro, dönüş seferinin İstanbul’a yapılacak olması halinde araç başına 1.200 Euro olduğunu, davacının dava dilekçesinde de belirttiği üzere dönüş seferi için Eskişehir/Bologna güzergahı olarak anlaşıldığından tutarın 1.400 Euro olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacının müvekkili adına 4.400 Euro fatura düzenlemesini müteakip, müvekkili tarafından davacıya Üsküdar …Noterliği’nin 21.11. 2018 tarihli ve … nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, taşımadan göndericinin cayması nedeni ile taşıma bedelinin 1/3 karşılığı olan 933,33 Eurodan davacının sorumlu olduğunun bildirildiğini, 1.866,66 Euro fatura kesilmesi gerekirken fahiş ve dayanaksız olarak 4.400 Euro bedelli fatura düzenlendiğinden, davacıya 2.533,34 Euro bedelli, 21.11.2018 tarihli iade faturası düzenlendiğini, ancak davanın söz konusu faturayı kabul etmeyip iade ettiğini, devamında, müvekkili aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, işbu icra takibine taraflarınca süresinde yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu, davacının icra takibine itiraz tarihini takip eden 1 yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası da açmadığını beyanla davanın usulden, aksi halde zamanaşımından, aksi halde esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesinin 27/10/2021 tarih 2020/597 Esas 2021/803 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin taşıma işleri komisyoncusu olduğu, dava dışı … TİC. A.Ş.’ne ait emtianın taşınması için dava dışı firma ile davalı şirket arasında taşıma işleri komisyoncusu sıfatıyla dava dışı şirkete ait emtianın İtalya’daki fuar katılımı için davalı şirket tarafından taşınması konusunda anlaşma sağlandığı, davalı şirket tarafından gidiş seferi gerçekleştirilmesine rağmen dönüşte davalı şirketten kaynaklanan sebeplerle dönüş seferinin gerçeleştirilmediği, bunun üzerine davacı tarafından 16/11/2018 tarihli 4.400,00 Euro bedelli faturanın ödenmediği ve davalı Üsküdar … Noterliğinin 21/11/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itiraz edildiğinden; davacı tarafından davalı aleyhine 16/11/2018 tarihli 4.400,00 Euro bedelli faturadan kaynaklı alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası başlatılmış olup, borçlu tarafın itirazı üzerine takibin durduğu, mahkememizdeki bu dosyanında itirazın iptali davası olduğu anlaşılmış olup, davalı vekilinin cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunduğu, her ne kadar mahkememizin 17/02/2021 tarihli celsesinin 4 nolu ara kararı ile davalı vekilinin zamanaşımı defi talebinin davacı tarafından 26/12/2018 tarihinde icra takibinde bulunulduğu gözetilerek zamanaşımı kesildiği anlaşıldığından reddine karar verilmişse de; yapılan inceleme neticesinde CMR Konvansiyonu madde 32. hükmü zamanaşımını düzenlemekte olup, buna göre ; ‘Bu Sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir.’ şeklinde düzenleme mevcut olup,Davacı tarafından İtalya’dan Türkiye’ye taşınmasına ilişkin dava dışı Selamoğlu firmasının davacıya tanzim ettiği 19.11.2018 tarihli fatura olduğu ve en geç bu tarihte taşıma işleminin tesliminin yapıldığı, icra takibinin ise 26/12/2018 tarihinde başlatıldığı ve zamanaşımının kesildiği, yine icra dosyasında son usulü işlemin 09/01/2019 tarihli takibin durdurulması işlemi olduğu, bu tarihten itibarın de yine zamanaşımı süresi hesabının tekrar başladığı, buna göre 1 yıllık zamanaşımı süresinin 09/01/2020 tarihinde dolduğu, ancak iş bu davanın 23/11/2020 tarihinde ikame edildiği dikkate alındığında; 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı buna göre 27/10/2021 tarihli celsede mahkememizin 1 numaralı celsesinin 4 nolu ara kararından rücu edilmesine karar verilmiş olup, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur… “gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirket taşıma işleri komisyoncusu olup dava dışı “… San. ve Tic. A.Ş.’ ye ait emtianın yurtdışına taşınması işi için davalı ile anlaştığını, bunun üzerine davalı şirket tarafından gidiş seferinin gerçekleştirildiğini, fakat bildirilen tarihte dönüş seferini gerçekleştirmek üzere davalı tarafından araç hazır bulundurulmadığından beyanla dönüş seferinin gerçekleştirilemediğini, davalı şirket tarafından davadışı şirkete ait emtianın taşınacağı iki adet aracın başka bir seferde olması nedeniyle geciktiği hususunun dosyada mübrez yazışmalarla sabit olduğunu, davalı şirketin araçların gecikmesinden ötürü iptal edilmek zorunda kalınan sefer için müvekkili şirkete ödeme yapmayı kabul ettiğini ve ödenecek miktar bakımından taraflar arasında anlaşmaya varılamadığını, bu sebeple somut davanın açıldığını, yerel mahkeme tarafından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, gerekçeli kararda alacağın 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde istenmediğinden bahisle zamanaşımına uğradığı yönünde gerekçe oluşturulmuşsa da; CMR madde 32’ye göre, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu sürenin üç yıl olduğunu ve taşımayı gerçekleştirecek araçları başka taşımada kullanan davalı şirketin, borcu üstlendiğini, ikrar ettiğini ve süreci kasıtlı uzattığını, dolayısıyla bir yıllık zamanaşımının uygulanmasının mümkün olmadığını, TBK’nın 154. maddesinde zamanaşımını kesen hallerin sıralandığını, davalının çekmiş olduğu Üsküdar … Noterliği’nin 21.11.2018 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile borcun 1.866,66 Euro olan kısmını kabul ve ikrar ettiğini, taraflarınca söz konusu alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhinde 26/12/2018 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibinde son işlemin 09/01/2019’da yapıldığını, alacak için zamanaşımı süresinin üç kez kesildiğini, zamanaşımının kesilmesi halinde işlemiş bulunan zamanaşımı süresinin yandığını ve kesilmeye neden olan olaydan itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başladığını, 6325 Sayılı HUAK madde 16/2 ve madde 18/A-15 gereğince arabuluculuk sürecinin başladığı tarihten sona erdiği tarihe dek zamanaşımının durduğunu, yerel mahkeme tarafından zamanaşımını durduran bu durumun dikkate alınmadığını, taraflarıncs 03/12/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu ve arabuluculuk sürecinin 19/12/2019 tarihinde sona erdiğini, dava 23/11/2020 tarihinde açıldığından davanın zamanaşımına uğramasının söz konusu olmadığını, yerel mahkeme tarafından 17.02.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında verilen 4 No’lu ara kararda davalı tarafın zamanaşımı itirazının reddine karar verildiğini, mahkeme tarafından kurulan ara kararlardan dönülebileceği kural olarak kabul edilmişse de, bu konuda bazı istisnaların bulunduğunu, bunlardan bir tanesinin hakimin zamanaşımı def’inin reddi yönünde verdiği kararın lehine red verilen taraf bakımından usuli kazanılmış bir hak teşkil etmesi nedeniyle bu karar hilafına karar verilememesi olduğunu, yerel mahkemece verilen nihai kararda işbu ara karardan dönülerek alacağın zamanaşımına uğradığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, usuli kazanılmış hak teşkil eden durumlarda mahkemenin ara kararı ile bağlı olduğu hususunun birçok Yargıtay kararına da konu olduğunu beyanla yerel mahkeme tarafından verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, uluslararası karayolu taşımasında akdi taşıyıcı tarafından, emtianın Türkiye’ye dönüş taşımasının yapılmaması nedeniyle fiili taşıyıcı adına düzenlenen fatura alacağının tahsili talebine ilişkindir.Davacı, taşıma işleri komisyoncusu sıfatıyla, dava dışı … Tic. A.Ş.’ye ait emtianın, karayoluyla Eskişehir’den Bologna/İtalya’ya gidiş/dönüş taşıma işinin davalı tarafından yapılması için, davalı ile adı geçen şirket arasında anlaşma yapılmasını sağladığını, davalının gidiş seferini gerçekleştirdiğini ancak dönüş seferini gerçekleştirmediğini, iptal edilen sefer için ödeme yapmayı kabul eden davalının adına düzenlenen faturanın bir kısmını kabul etmediğini ve iade faturası düzenlediğini beyan ederek alacağın tahsilini talep etmiş, davalı taraf zamanaşımı def’inde bulunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, karayolu ile uluslararası eşya taşımacılığından kaynaklandığından uyuşmazlığın çözümünde CMR hükümleri uygulanacaktır. CMR’nin 32/1. maddesinde, sözleşme kapsamındaki taşımalardan kaynaklanan davalar bakımından zamanaşımı süresi 1 yıl olarak kabul edilmiş, taşımacının bilerek kötü hareket olarak kabul edilecek kusurlarının söz konusu olması halinde ise süre 3 yıl olarak belirlenmiştir. Dosya kapsamına ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davalı tarafından dönüş taşımasının yapılmamasına ve iptal edilen taşıma nedeniyle oluşan zarara bilerek kötü hareketinin neden olduğu iddia edilmediği gibi, mahkemenin de bu yönde bir kabulü bulunmadığından, zamanaşımı süresinin 1 yıl olarak kabul edilmesi, bununla birlikte CMR’nin 32/2 maddesinin ve CMR’nin 32/3. maddesi gereğince, zamanaşımının kesilmesi ve durması hususları ile ilgili olarak davanın açıldığı mahkemenin hukuku uygulanacağından, TBK’nın 153, 154, 156 ve 157. madde hükümlerinin de bu çerçevede gözetilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından dava konusu faturanın 16.11.2018 tarihinde düzenlendiği ve davalıya gönderildiği, bir yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihte başladığı ve davalı taşıyıcının 21.11.2018 tarihli cevabi ihtarnamesine kadar durduğu, bu tarih itibariyle işlemeye devam eden süre, davacı tarafından başlatılan icra takibi ve davalının takibe itirazı üzerine kesilmiş ise de, davacının icra takibinin itiraz üzerine durması halinde, kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresinin tekrar kesilmesini ve yeni bir sürenin başlamasını teminen yapabileceği tek işlemin itirazın iptalini veya kaldırılmasını dava etmek olduğu, oysaki davacı tarafından davalının 08.01.2019 tarihli itirazından itibaren yeniden işlemeye başlayan bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde itirazın iptali davası açılmadığı, eldeki alacak davasının ise 23.11.2010 tarihinde açıldığı ve bu tarih itibariyle alacağın zamanaşımına uğradığı, arabuluculuk sürecinin başladığı ve sona erdiği tarihte işlemeyen 16 günlük sürenin eklenmesinin de sonucu değiştirmediği, Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Davacının istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.