Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/251 E. 2022/236 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/251
KARAR NO: 2022/236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME:İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/833 D. İş – 2021/833 D.İş
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz isteyen vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası kapsamında … Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … ve … isimli kişilerden alacaklı olduğunu, bu şirketlerin yetkilisi ve pay sahibinin … olduğunu, borçlu şirketlerin sadece kağıt üzerinde varlık gösterdiğini, şirketlerin resmi adreslerine çıkarılan ödeme emri tebligatlarının bila tebliğ iade döndüğünü, şirketlerin adreslerinde tatbik edilen hacizlerde şirketlerin bulunamadığını, …’in de taşınmaz, taşınır bir mal varlığının bulunmadığını, üçüncü kişiler üzerinden ticari hayatını nam-ı müstear olarak devam ettirdiğini, diğer borçlu … ve yetkilisi …’nun da diğer şirketlerle aynı iştigal sahasında faaliyet gösterdiğini, icra takibine konu borcun doğumundan sonra kurulduğunu, …’nun …’in eski SGK’lı çalışanı olduğunu, aralarında ast-üst ilişkisi bulunduğunu, … şirketinin maliki olduğu geminin …’in dedesinin adı-soyadını, diğer geminin ise borçlu şirketlerin unvanını taşıdığını, … ”in maliki olduğu … isimli geminin …’in tek pay sahibi ve tek yetkilisi olduğu … şirketine devredildiğini, … ‘in borçlu olduğu senetlerin … tarafından aval sıfatıyla imzalandığını, … Şirketinin maliki olduğu … D isimli başka geminin eski isminin …’in yetkilisi olduğu şirket isimlerinden … olduğunu, … Şirketi’nin Mardin’de şubesi bulunduğunu, …’in de Mardin nüfusuna kayıtlı olduğunu, taraflar arasında organik bağ olup, muvazaalı ve hayatın olağan akışına aykırı işlemler yapıldığını, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, borçlulardan vadesi gelmiş ve muaccel bir alacağı bulunduğunu, iddialarının yaklaşık olarak ispatlandığını, borçluların kötü niyetli şekilde yurt dışında yönettikleri şirketler lehine mallarını elden çıkarttıkların belirterek, uygun görülecek teminat karşılığında davalıların taşınır, taşınmaz, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ile gemilerin şimdilik 1.000.000,00 TL üzerinden ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. Hakkında ihtiyati haciz talep edilen … Tic.Ltd.Şti.ve … tarafından sunulan 03/11/2021 tarihli dilekçe ile; ihtiyati haciz talebinin haricen öğrenildiğini, dosya içeriği hakkında bilgi sahibi olmadığını, haklarında yürütülen herhangi bir icra takibi bulunmadığını, İstanbul Anadolu … İcra Müd. … talimat sayılı dosyasından uygulanan haciz ile ilgili olarak istihkak iddiasında bulunduklarını, İstanbul Anadolu 1.İcra Hukuk Mahkemesi 2021/351 esas sayılı dosya ile teminat karşılığında takibin durdurulduğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/11/2021 tarih ve 2021/833 D. İş – 2021/833 D.İş sayılı kararı ile; ” Bakırköy … İcra Müd. … sayılı takip dosyası UYAP üzerinden incelendiğinde davacının hakkında ihtiyati haciz talep ettiği, …, … Ticaret Ltd. Şti., … Ltd. Şti., …Ticaret Ltd. Şti. yanısıra … hakkında ilamsız icra takibi başlattığı, ilamsız icra takibinin dayanağının takip talebine eklenen alacak temlik sözleşmesi yanı sıra 27/06/2013 tarihli Ortaklık Tasfiyesi ve Hisse Devri Ek Sözleşmesi ile 21/12/2012 tarihli Ortaklık Tasfiyesi ve Hisse Devir Sözleşmesi olduğu, ödeme emrinin hakkında ihtiyati haciz talep edilen yukarıda adı geçen şahıs ve şirketlere tebliği ile takibin kesinleşmesi üzerine takip alacaklısının talebi doğrultusunda haciz işlemlerine başlandığı ve haciz uygulaması yapıldığı anlaşılmıştır. Hakkında ihtiyati haciz talep edilen aynı zamanda takip borçlusu durumunda olan şahıs ve tüzel kişiler hakkında kesinleşmiş icra takibi mevcut olup haciz uygulaması yapılabildiğinden takip alacaklısı ve aynı zamanda ihtiyati haciz talep eden …’in bu kişiler hakkında ihtiyati haciz talep etmekte hukuki yararının bulunmadığı sonucuna varıldığından ihtiyati haciz talep edenin …, … Ticaret Ltd. Şti., … Ticaret Ltd. Şti., …Ticaret Ltd. Şti. Hakkındaki ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. İhtiyati haciz talep eden takip borçluları yanısıra takipte taraf olarak yer almayan … Tic.Ltd.Şti.ve bu şirketin yetkilisi olduğunu beyan ettiği … hakkında da ihtiyati haciz talebinde bulunmuş, bu talebini takip borçluları ile aralarında organik bağ olduğu … şirketi ile borçlu arasında muvazaalı ve hayatın olağan akışına aykırı işlemlerin yapıldığı iddiasına dayandırmıştır. İİK 257 maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiş olup, aynı kanunun 258.maddesinde alacaklının, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirici delilleri göstermeye mecbur olduğu kabul edilmiştir. Takip dayanağı senetlerde hakkında ihtiyati haciz talep edilen şirket ve gerçek kişinin isimlerinin bulunmadığı, yine dayanak olarak ibraz edilen sözleşmelerde de … ve … Tic.Ltd.Şti.nin yer almadığı anlaşılmıştır. İhtiyati haciz talebine dayanak olarak gösterilen belgeler takip borçluları ile bu kişiler arasında organik bağ olduğunu, yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu ortaya koyan belge niteliğinde olmadığından ihtiyati haciz talep edenin bu kişilere yönelik olarak yaklaşık ispat koşulunu yerine getiremediğinden bu kişiler hakkındaki ihtiyati haciz talebinin de reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1- İhtiyati haciz talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece taleplerinin reddine karar verilmiş ise de, hem maddi vakıaların yanlış değerlendirildiğini, hem de hukukun yanlış uygulandığını, İhtiyati haciz taleplerinin ana hukuki sebebinin, takip borçluları ile … şirketi ile … arasında muvazaalı ve dürüstlük kuralına aykırı hareketler neticesinde müvekkilinin (ve kamunun) zarara uğratılması sebebiyle … ile yetkilisi …’nun diğer davalıların yükümlüsü olduğu borçtan sorumlu tutulması olduğunu, yani davalılar arasındaki tüzel kişilik perdesinin kaldırılması suretiyle davalıların borçtan sorumlu tutulmasını talep ettiklerini, zira davalı borçlulardan alacaklarının tahsili için ellerinde başka bir hukuki enstrüman bulunmadığını, borçluların tamamen borca batık olduklarını ve sadece kağıt üstünde faaliyet gösterdiklerini, Davalılar arasındaki muvazaalı işlemlere ilişkin iddialarının ispatı için … şirketinin icra takip borçlusu … tarafından muvazaa ilişkisi içerisinde nam-ı müstear olarak idare edildiğine dair, a) Borçlular hakkında icra takiplerinin sonuç vermediği, borçluların aktifinde mal varlığı bulunmadığı, b) … şirketinin resmi adresinde borçlulara ait çok sayıda evrak bulunmuş olması c) … şirketi ile borçlu …’in arasındaki organik bağ vakıası (şirket yetkilisinin borçlu …’un eski çalışanı olması ve borçlu …’un … şirketi çalışanı olması), d) … şirketinin aktifinde bulunan ve şirketin önemli ölçüde mal varlığını oluşturan geminin borçlu …’e ait şirkete satıldığı (borçlu …’in sadece bir şirket çalışanı olduğu savunmasına rağmen), e) Borçlu …’in … şirketi borçlarına kefil olduğu vakıası (borçlu …’in sadece bir şirket çalışanı olduğu savunmasına rağmen), f) … şirketinin maliki olduğu geminin borçlu …’in babasının ismini taşıması, g) … şirketinin ticaret sicil adresinin borçlu …’in muvazaalı olarak boşandığı eşinin resmi işyeri adresi olması vakıalarının ilk derece mahkemesine ibraz edildiğini, Davalıların arasındaki ilişkiye yabancı bir üçüncü kişi olarak ellerinden gelen ispat faaliyetinin bunun ötesine geçemediğini, mahkemelerin delil toplama gücü olmadan elde edebildikleri delillerin şu anda bunlarla sınırlı olduğunu, fakat yargı kararları ve doktrin tanımları ışığında ihtiyati haciz taleplerinde aranan yaklaşık ispatın sağlandığını, davacı vekili olarak yukarıdaki delilleri dışında ispat faaliyetini bir adım öteye götürebilmelerinin ancak davalıların ikrarı ile olabileceğini, davalıların ikrar etmesinin ise kesin delil niteliğinde ispat sağlayacağının ortada olduğunu, dolayısıyla somut olayda iddialarının yaklaşık ispatının açıkça sağlandığını, ilk derece mahkemesi gerekçesinin bu yönüyle yerinde olmadığını, Somut olayda müvekkilinin vadesi gelmiş bir para alacağı bulunduğunu, zira davalıların gerçekleştirdiği olayların haksız fiil niteliğinde olduğunu ve haksız fiillerin gerçekleştikleri anda muaccel olduklarını,(21. HD 2014/21038 E., 2014/21387 K) Bir an için alacağın muaccel olmadığı düşünülürse davalılar yönünden İİK m. 257/2’de düzenlenen koşulların oluştuğunun da görüleceğini, davalıların yerleşim yerlerinin muallak olduğunu ve davalıların alacaklıların haklarını ihlal eden hileli girişimlerde bulunduklarını, davalılara ait mamelekin, borçlu …’in pay sahibi ve yetkilisi olduğu şirketlere devredilmek suretiyle alacaklılardan kaçırılmaya çalışıldığını, Mahkemece bir kısım davalılar yönünden “haklarında kesinleşmiş icra takibi bulunduğundan” bahisle hukuki yarar yokluğundan talepleri red edilmiş ise de, işbu hususun Yargıtay uygulaması ve usul hükümleri ile bağdaşmadığını, İhtiyati hacze konu olan hukuki sebeplerinin davalıların dürüstlük kuralına aykırı iş ve işlemleri sebebiyle aralarındaki tüzel kişilik perdesinin kaldırılması olduğunu, davalı borçluların tamamen borca batık durumda olduklarını ve müvekkilinin alacağını bu şahıslardan tahsil etme imkanı bulunmadığını, davanın niteliği gereğince davalılar arasında dava arkadaşlığı bulunduğunu, verilecek hükmün ortaklaşa hepsinin hukuki durumunu etkileyeceğini (15. HD., 2019/2590 E., 2020/408 K., 12/02/2020 T), sorumlu bütün şahıslara husumet yöneltmek gerektiğini, zira işbu şahıslar aleyhine açılacak esas hakkında dava ile işbu değişik iş kararı arasında pasif husumet noktasında bir farklılık olması gerektiğini, aksi halde işbu hükmün infazının mümkün olmayacağını belirterek, İlk derece mahkemesince verilmiş olan 03/11/2021 tarihli kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece talebin reddine karar verilmiş, karara karşı ihtiyati haciz isteyen tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre de: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek şekilde ispat etmek durumundadır. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasının incelenmesinde; ihtiyati haciz talep eden tarafından, …, Ticaret Ltd. Şti., … Ticaret Ltd. Şti., … Ltd. Şti. ile … hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının, bir kısım senetler, alacak temliki sözleşmesi, Ortaklık Tasfiyesi ve Hisse Devri Ek Sözleşmesi ile Ortaklık Tasfiyesi ve Hisse Devir Sözleşmesi olduğu, ödeme emrinin aleyhlerine ihtiyati haciz talep edilen yukarıda adı geçen şahıs ve şirketlere tebliği ile takibin kesinleştiği, takip alacaklısının talebi doğrultusunda haciz işlemlerine başlandığı anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece de belirtildiği üzere, talepte bulunan tarafça, aleyhlerine ihtiyati haciz talep edilen …,… Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … Ticaret Ltd. Şti. ve … hakkında kesinleşmiş icra takibi mevcut olup haciz uygulaması yapılabildiğinden, ihtiyati haciz talep eden …’in bu kişiler hakkında ihtiyati haciz talep etmekte hukuki yararının bulunmadığı; … ve … Tic.Ltd.Şti. yönünden ise, takip dayanağı senetlerde hakkında ihtiyati haciz talep edilen şirket ve gerçek kişinin isimlerinin bulunmadığı, yine dayanak olarak ibraz edilen sözleşmelerde de …. ve … Tic.Ltd.Şti.nin yer almadığı, talebe dayanak olarak gösterilen delillerin, takip borçluları ile bu kişiler arasında organik bağ bulunduğu, bir kısım işlemlerin muvazaalı olarak yapıldığı hususunda yaklaşık ispat için yeterli olmadığı, dolayısıyla muaccel bir alacağın varlığından söz edilemeyeceği gibi aleyhlerine ihtiyati haciz talep edilenlerin mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendilerinin kaçmaya çalıştıklarını gösterir delil de ibraz edilmediği dikkate alındığında, ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı gözetilerek, mahkemece davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın ihtiyati haciz talep edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/02/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.