Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2403
KARAR NO: 2023/247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/464 Esas – 2021/1080 Karar
TARİHİ: 18/11/2021
ASIL DAVA: Şirketin İhyası
BİRLEŞEN
BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2020/788 ESAS – 2020/712 KARAR SAYILI DOSYASI
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
ASIL DAVADA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kurumda alt işveren statüsünde hizmet alım sözleşmesi ile işçi çalıştıran … Sanayi ve Ticaret A.Ş. bünyesinde taşeron işçi olarak çalışan dava dışı işçinin, işçilik alacaklarının ödenmesi sonucunda adı geçen şirket tarafından ödenmesi gereken borcun, müştereken ve müteselsilen sorumluluk sonucu dava dışı işçiye müvekkili kurumca ödendiğini, bunun üzerine şirkete karşı rücuen tazminat davası açtıklarını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/55 Esas 2019/245 Karar sayılı ilamı ile söz konusu tazminat davasının müvekkili lehine sonuçlandığını, Edirne İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi aşamasına geçildiğini, ancak icra takibi yapılan borçlu şirketin 16.11.2020 tarih ve 10203 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … ilan sıra numaralı ilanı ile 02.11.2020 tarihli şirket genel kurul kararı sonucu ticaret sicilinden terkin edildiğinin görüldüğünü, alacaklı olunan ticaret sicilinden terkin edilmiş şirketin yeniden ihyasının istenmesinde hukuki yararın olduğunu, ayrıca tüm bu işçilik alacaklarının söz konusu şirketin terkininden önce doğduğunu beyanla … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Edirne İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinin devamı açısından ihyasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Ticaret Sicili Müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile; Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün TTK’nun 32. maddesi, Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 34. maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğunun şirkette görev yapan tasfiye memurunda olduğunu, müvekkili davanın açılmasına sebep olmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini beyanla müvekkili yönünden açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kurumda alt işveren statüsünde hizmet alım sözleşmesi ile işçi çalıştıran … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. bünyesinde taşeron işçi olarak çalışan dava dışı işçinin işçilik alacaklarının ödenmesi sonucunda, adı geçen şirket tarafından ödenmesi gereken borcun müştereken ve müteselsilen sorumluluk sonucu dava dışı işçiye müvekkili kurum tarafından ödendiğini, rücuen tazminat davası açılması sonucu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/55 Esas 2019/245 Karar sayılı ilamı ile söz konusu tazminat davasının sonuçlandığını ve kararın kesinleştiğini, Edirne İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi aşamasına geçildiğini ancak icra takibi sırasında şirketin 16.11.2020 tarih ve 10203 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 189439 ilan sıra numaralı ilanı ile 02.11.2020 tarihli şirket genel kurul kararı sonucu ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşıldığını beyanla … Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin Edirne İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinin devamı açısından ihyasına, dosyanın Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/464 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tasfiye memuru vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili aleyhine açılan davada ileri sürülen iddiaların afaki ve mesnetsiz olduğunu, huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin tasfiye işlemlerinin eksiksiz yerine getirildiğini, ticaret sicil kayıtlarından da görüleceği üzere şirketin TTK hükümlerine uygun şekilde terkin edildiğini, şirketin borçlu ve alacaklılarının şirket merkezinde bulunmaları için 3 adet ilan yapıldığını, gerekli süreler beklendikten sonra şirketin terkininin ilan edildiğini, davacı yanın şirkete başvuru yapmadığını, şirketin terkininden yaklaşık 2 yıl sonra iş bu davayı açmış olmasında herhangi bir hukuki yararı bulunmadığı gibi, kötü niyetini de açıkça ortaya koyduğunu, terkin kararının usule uygun olduğunu, genel kurulda alınan tasfiye kararına uygun olarak tasfiye işlemlerinin yapıldığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 18/11/2021 tarih ve 2021/464 Esas – 2021/1080 Karar sayılı kararında; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller, incelenen mahkeme dosyası, ticaret sicil kayıtları birlikte değerlendirildiğinde ; Limited şirketlerin tasfiyesinde 6102 sayılı TTK. Nun 643. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 536 ilâ 548 maddelerinde düzenlenen limited şirketlerin tasfiyesine ilişkin hükümler uygulanmaktadır. Limited şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer. Ancak tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilden silinmiş olsa bile limited şirket tüzel kişiliğinin sona erdiği kabul edilemez. Bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda bir hukuki işlemdir. Bu karar ve işlemin hataya dayanması halinde gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemez. Hata veya kasta dayalı şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasını, gerek o işlemi gerçekleştirenler, gerekse bundan zarar görenler isteyebilirler, ayrıca tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı olan kişinin yapılan ilanlara rağmen alacağını yazdırmaması alacağın düşmesini gerektirmez. Somut uyuşmazlıkta; davacının Edirne İcra Müdürlüğünde açtığı icra takibinde taraf teşkilinin sağlanması ve icra takibinin yürütülüp sonuçlanması gerektiğinden davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, bu davada davalı olan Tasfiye Halinde … San. Ve Tic. A.Ş. ‘nin son tescilini 13/11/2020 tarihinde yaptırdığı ve sicil kaydının terkin edildiği, şirket ‘nin tüzel kişiliğinin tasfiyenin sonlandırılması nedeniyle sicilden terkin edildiği, icra takibinde taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamanın yürütülebilmesi için şirketin ihya edilmesi gerektiğinden asıl ve birleşen davanın kabulüne, şirketin tüzel kişiliğinin yeniden ihyasına, ek tasfiye işlemlerini yapması için 6102 Sayılı TTK.nun 547/2’nci maddesi uyarınca eski tasfiye memuru olan …’in şirketin tasfiye memuru olarak atanmasına, keyfiyetin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.”gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı birleşen davanın davalısı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Birleşen davanın davalısı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesi ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında benimsendiği üzere ticari şirketin tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erdiğini, tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerektiğini, müvekkilinin tasfiye işlemlerinin eksiksiz yerine getirmiş olduğunun somut olarak ortada olduğunu, ticaret sicil kayıtlarından görüleceği üzere şirketin TTK hükümlerine uygun şekilde terkin edildiğinin açık olduğunu, şirket borçlu ve alacaklılarının şirket merkezinde bulunmaları için 3 adet ilan yapıldığını, ticaret sicil gazetesinde 3 defa ilan yayınlandığını, gerekli tüm süreler beklendikten sonra da şirketin terkininin ilan edildiğini, davacı yanın şirkete başvuru yapmadığını ve şirketin terkininden yaklaşık 2 yıl sonra işbu davayı açmış olmasında hukuki bir yararının bulunmadığını, terkinin usulüne uygun yapıldığını, genel kurulda alınan tasfiye kararına uygun olarak tasfiye işlemlerinin yapıldığını, aynı zamanda müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş olmasının da hakkaniyete aykırı olduğunu beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkındaki talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri nedeniyle ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde “tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veyan birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” denilmek suretiyle ek tasfiye düzenlenmiştir. Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin sicil kaydı 13.11.2020 tarihinde tasfiye neticesinde davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce terkin edilmiştir. İhyasına karar verilen şirket aleyhine, davacı tarafça Edirne İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile 12.08.2019 tarihinde başlatılmış ve derdest takip dosyası bulunduğundan, şirketin tasfiyesinin tamamlanmadığı, ek tasfiye işlemlerinin yapılması için yeniden sicile tescil edilmesi ve tasfiye işlemleri eksik bırakıldığından ek tasfiye işlemleri yönünden tasfiye memurunun görevinin devamına karar verilmesi gerektiği, takipte talep edilen alacağın davacı tarafından açılan Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1068 Esas sayılı dosyasında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nce verilen 2018/55 Esas, 2019/245 Karar ve 28.01.2019 tarihli kesin nitelikteki ilama dayandığı, ihyası talep edilen şirketin bahsedilen dosyada vekil ile temsil edildiği, dolayısıyla davalı tasfiye memurunun Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1068 Esas sayılı dava dosyasından ve İstanbul BAM 19. Hukuk Dairesi tarafından verilen karardan haberdar olduğu halde tasfiye işlemlerini tamamladığı ve somut davanın açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür. Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusu haksız bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığın gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı Tasfiye Memuru’nun istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalı Tasfiye Memuru …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 16/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.