Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2391 E. 2023/63 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2391
KARAR NO: 2023/63
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2022
DOSYA NUMARASI: 2022/475 Esas
DAVA: Sözleşmenin Uyarlanması
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 14/02/2017 tarihli protokol akdedildiğini, buna göre alacaklı davalının müvekkilinden olan 3.169.562 TL alacağının 1.593.229 kg. (5,5 ve 6 mm. 1008-1006 kalite … Çelik A.Ş.’nin ürettiği kangal demir vasıfta ) demire dönüştürülerek ifasının kararlaştırıldığını, 14/02/2017 tarihli protokol ile alacak-borç durumunun demir kalite ve miktarı itibariyle sabitlendiğini, faiz ve vade farkının söz konusu olmayacağı, demir miktarı/kalitesinin kesinlikle artmayacağı ve müvekkili aleyhine değişmeyeceğinin kabul edildiğini, protokol ile, protokol tarihi itibariyle … adına kayıtlı bulunan, “İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, … Köyü, … Mevkii Pafta .., parsel ..’de kayıtlı 691 m2’lik taşınmazın” protokole konu alacağın güvencesini teşkil etmek üzere vefa sözleşmesi de akdedilip tapuya şerh verilerek davalı alacaklıya devredileceği, sözleşmenin imzalanması akabinde derhal tapu devri ve işletme rehni tesisi gerçekleştirileceği, davalıya devredilenin sadece taşınmazın kayden mülkiyeti olduğu, 5 yıl içinde davalının taşınmazı kullanma, taşınmazdan yararlanma, taşınmaz üzerinde şahsi ve/veya ayni hak tesis etme, devir ve temlik etme hak ve yetkisinin bulunmadığı, taşınmaz malikinin, taşınmazın kullanımı ve yararlanmasına devam edeceği, protokole riayet edilerek borç ifa edildiğinde davalının taşınmazı malikine iade edeceği, 5 yıl içinde borç ifa edilmeyecek olursa davalının kayden maliki olduğu taşınmazı paraya çevirebileceği, müvekkilinin borcun ifasında temerrüde düşmesi halinde davalının ilave süre verip vermemekte serbest olduğunun kabul edildiğini, buna göre müvekkilinin borcunu 14.02.2022 tarihinde kadar ifa etmesi gerekmekte iken sözleşme akdedildikten sonra öngörülmesi mümkün olmayan Covid-19 pandemisinin baş göstermesi nedeniyle tüm dünyada çok ciddi ekonomik yıkım ve sıkıntılar yaşandığını, akabinde döviz kurlarında yaşanan olağanüstü artışın müvekkilinin fazlasıyla etkilediğini, buna rağmen davalının çekmiş olduğu Noter ihtarnamesi ile taşınmazın boşaltılmasını talep ettiğini, taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğunu ve her an üçüncü kişilere devredilebileceğini, huzurdaki davada taraflar arasındaki sözleşmenin uyarlama koşullarının oluştuğunu beyanla taşınmazın tapu kaydına teminatsız olarak tedbir konulmak suretiyle her türlü ayni ve şahsi haklarla takyit ve devir-temlik edilmesinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 06/07/2022 tarih ve 2022/475 Esas sayılı Ara Kararı ile; “…Yukarıda belirtilen düzenlemelere göre, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir konulması talep edilen mal ya da hakkın dava konusu olması gerekir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bu hususa vurgu yapılmakta ve tazminat/alacak davasının konusu olmayan taşınır ve taşınmaz mallar üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği içtihat edilmektedir.Yapılan açıklamalar ışığında eldeki davanın, 14/02/2017 tarihli sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması istemine ilişkin olduğu değerlendirildiğinde ihtiyati tedbir verilmesi talep edilen taşınmazın uyuşmazlık konusu olmadığı anlaşıldığıdan konuya mahsus yasal düzenlemeler karşısında şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde ara karar kurulmuştur.” gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 14/02/2017 tarihli sözleşmenin değişen yeni durumlara/koşullara uyarlanması davasını ilgilendiren kalemlerden birisinin, sözleşme kapsamında davalıya teminat amacıyla mülkiyeti devredilen taşınmaz olduğunu, şayet dava alacak/tazminat davası olsa idi, hiç şüphesiz taşınmaz hakkında tedbir kararı verilmesinin mümkün olmayacak olduğunu, sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması davasına konu sözleşmenin esaslı unsurlarından olan taşınmaz hakkında tedbir kararı verilmesinin HMK icabı olduğunu, hele ki, davalının Kadıköy … Noterliği’nden keşide ettiği 17/06/2022 tarihli ihtarname ile “teminat kapsamında kendisine devri yapılan taşınmazın tahliyesi ve ayrıca ecrimisil ödenmesi” talebi ve dahi taşınmazın muhtemel kişisel/ayni haklarla her an takyid edilebileceği ve hatta mülkiyetinin 3. sahsa devredilebileceği dikkate alındığında, taşınmaz üzerine tedbir konmasının muhakkak ki dava kapsamında düşünülmesi gereken bir unsur olduğunu, kendilerinin borçlarını ifa teminatı olmak kaydıyla taşınmazın mülkiyetini davalıya devrettiklerini, şartların ağırlaşması – işlem temelinin çökmesi nedeniyle sözleşmede yer alan şekliyle ifanın gerçekleştirilemediğini ve davalının elinde bulunan teminat için harekete geçtiğini, bu durumda taşınmaz hakkında tedbir kararı verilmesi gerektiğini, somut olay bakımından tedbir kararı verilmediği takdirde gecikme sebebiyle sakınca ve ciddi bir zararın doğacağını, zira davalının tedbir taleplerine konu taşınmazı devir ve temlik edebileceğini ya da şahsi/ ayni haklarla takyid edebileceğini, zira tapu kaydının kendisi üzerine olduğunu, huzurdaki dava bakımından uyarlama koşulları gerçekleşmiş olup, aynı zamanda vefa hakkına konu taşınmaz tapu kaydına tedbir konulmasını da talep ettiklerini, tedbir kararı verilmediği takdirde gecikme sebebiyle sakınca ve ciddi bir zararın doğacağının muhakkak olduğunu, zira davalının tedbir taleplerine konu taşınmazı devir ve temlik edebileceğini ya da şahsi/ ayni haklarla takyid edebileceğini, zira tapu kaydının kendisi üzerine olduğunu beyanla tedbir taleplerinin reddine dair 06/07/2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına, İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, … Köyü, … Mevkii, Pafta .., parsel …’de kayıtlı 691 m2’lik taşınmazın tapu kaydına teminatsız olarak tedbir konulmak suretiyle her türlü ayni ve şahsi haklarla takyit ve devir-temlik edilmesinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, Covid-19 pandemisi nedeniyle, borç ödeme sözleşmesinde işlem temelinin çöktüğünden bahisle sözleşmenin uyarlanması talebi ile açılan davada, sözleşme gereği alacaklıya teminat olarak devredilen taşınmazın tapu kaydına üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına ilişkindir. Mahkemece tapu kaydına ihtiyati tedbir konulması istenilen taşınmazın dava konusu olmadığından bahisle talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesine göre; mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. 390. maddesine göre de; Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut dosya yönünden yapılan değerlendirmede; dava konusu uyarlama talep edilen sözleşmede, hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilen taşınmazın davacının borcuna teminat teşkil etmek üzere davalı alacaklıya tapuda devredileceği, 5 yıl içerisinde davalının taşınmaz üzerinde tasarruf edemeyeceği ancak 5 yıl içerisinde borcun ödenmemesi halinde davalı alacaklının kayden maliki olduğu taşınmazı paraya çevirebileceğinin kabul edildiği, dosya içerisinde yer alan tapu kayıtları uyarınca taşınmazın sözleşmeden sonra 15.02.2017 tarihinde davalı alacaklıya devredildiği ve dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin dolduğu ve davacının beyanlarına göre borcun ödenmediği sabittir. Talebe konu taşınmaz uyarlanması talep edilen sözleşme gereği davalıya devredilmiş olup, mülkiyeti sözleşmenin uyarlanması davasının neticesinden etkilenebilecekse de, davacının talebinin haklılığı yargılama sonucunda tespit edileceği ve yaklaşık ispat koşulu sağlanmadığından Mahkemece verilen red kararında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkemece verilen red kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.