Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2368 E. 2023/175 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2368 Esas
KARAR NO: 2023/175 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/125 Esas – 2022/557 Karar
TARİHİ: 01/07/2022
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin İstanbul 36. İş Mahkemesi’nin 2020/345 Esas sayılı dosyasıyla hizmet tespit davası açtığını, iş bu davanın halen derdest olduğunu, bu davada verilen 21/05/2021 tarihli ara karar ile, taraf teşkilinin sağlanması amacıyla dava dışı, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca re’sen ticaret sicilinden silinmiş olan “… Tic. Ltd. Şti.” unvanlı şirkete karşı ihya davası açmak üzere yetki ve süre verildiğini beyanla devam eden davada taraf teşkilinin sağlanması amacıyla adı geçen şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin TTK’nın 32. ve Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 34. madde hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, … Tic. Ltd. Şti.’nin resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 31.07.2013 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi uyarınca resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ibraz etmeleri ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmeleri, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne vermeleri gerektiğini, müvekkilinin söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde, sicil kaydının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin anılan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, davanın kabulüne kanaat getirilmesi halinde Yargıtay içtihatları gereğince, sermaye artırım yükümlülüğünü yerine getirmediği için ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirketin, tekrar ticari faaliyetlerine devam edebilecek şekilde ihyasına (ek tasfiyesine) karar verilmesi mümkün olmadığından, taleple bağlı kalınarak İstanbul 36. İş Mahkemesinin 2020/345 E. sayılı dosyası ile sınırlı olarak dava konusu şirketin ek tasfiyesine karar verilebileceği ve tasfiye memuru atanması gerektiği hususlarını mahkemenin takdirine bıraktıklarını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesinin 01/07/2022 tarih ve 2022/125 Esas 2022/557 Karar sayılı kararında;”Dava, Limited Şirketin ihyası istemine ilişkindir…. İhyası istenen şirketin sermaye artırımı yükümlülüğünü yerine getirmediği bu nedenle kendiliğinden münfesih olduğu, fesih olması nedeniyle ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması bakımından tasfiye memuru atanması gerektiği anlaşılmıştır.Mahkememizce şirketin ortaklarının … ve … oldukları ticaret sicil kayıtlarından belirlenmiş olup, ortak … res en tasfiye memuru olarak seçilmiştir. Davanın kabulü ile … Tic Ltd Şti ‘nin terkin kaydının İstanbul 36. İş Mahkemesinin 2020/345 E.sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar vermek gerekmiştir.Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan davacı tarafından yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücreti davacı üzerinde bırakılmıştır.”gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesi ile; davacı tarafından İstanbul 36. İş Mahkemesi’nin 2020/345 E. sayılı dosyası ile hizmet tespit davası açıldığını, bu davaya ilişkin tüm itiraz ve savunma haklarını saklı tuttuklarını, açılan davada davalı şirketin … Tic. Ltd. Şti. olduğunu, … Tic. Ltd. Şti.’nin resmi olarak tasfiye edilmediğini, şirketin 31.07.2013 tarihinde sicilden resen terkin edildiğini, davanın ise 15.02.2022 tarihinde açıldığını, yasa gereğince bu davanın en geç 5 yıl içerisinde açılması gerekirken, davacı tarafından terkinden itibaren yaklaşık 9 yıl sonra açıldığını, Mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan verilen karar usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, resen terk edilen şirketlerin yeniden ihyasının yasaya uygun olmadığını, şirketin tüzel kişiliğinin devam ediyor olması sebebiyle zorunlu olarak tasfiye memuru atanmasının hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme tarafından verilen karara bir diğer istinaf sebebinin ise müvekkilin iradesi dışında zorunlu olarak tasfiye memuru olarak atanması olduğunu, Mahkemenin bu konuda yargılamanın hiçbir aşamasında müvekkiline dava bildirimi yapmadığını ve bu konudaki görüşü alınmadan karar verildiğini beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edilen şirketin hakkında derdest dava bulunması sebebiyle tüzel kişiliğinin ihyası talebine ilişkindir.İhyası talep edilen … Ticaret Limited Şirketi’nin TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 31.07.2013 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından sicilden re’sen terkin edildiği, davacı tarafından İstanbul 36. İş Mahkemesi’nin 2020/345 Esas sayılı dosyası ile şirkete karşı sigortalı hizmetlerinin tespiti davası açıldığı, davanın derdest olduğu, ilgili dosyada davacıya, adı geçen şirketin ihyası için dava açmak üzere süre ve yetki verildiği anlaşılmıştır.Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde ” Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.” denilmek sureti ile kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirket ve kooperatiflerin tasfiyesinin TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre yapılacağı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde ile belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Mezkur maddenin 15. fıkrası ile “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilerek hukuki menfaatleri bulunanlar ile alacaklılara şirket ve kooperatifin ihyası için dava açma hakkı tanınmıştır.Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil müdürlüğü tarafından şirket veya kooperatifin sicil kaydı re’sen terkin edilmekle birlikte, bu işlemden önce TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine, sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ve ilan edilmek üzere aynı gün Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne ihtar gönderilmesi gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta şirketin, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce 31.07.2013 tarihinde sicilden terkin edildiği ancak şirket ve temsilcisine tebligat, Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan yapıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı ve gelen sicil dosyasında da bu yönde bir belgenin olmadığı anlaşılmıştır. Yapılan terkin işlemi, şekil açısından hukuka uygun olmadığı ve geçici 7. madde kapsamında kabul edilemeyeceğinden, 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut dava yönünden uygulanması mümkün değildir. Tasfiye memurunun bu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. TTK’nın geçici 7/1. maddesinde; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.” denilmek suretiyle madde kapsamına giren şirketlerle ilgili yapılacak tasfiye işlemlerinde başka bir yasal düzenlemenin kıyasen uygulanamayacağı kabul edilmiştir. İhyası talep edilen şirket sicilden tasfiye neticesinde terkin edilmediği ve TTK’nın 547. maddesi uygulanmak suretiyle ek tasfiyesi söz konusu olmayacağından, Mahkemece tasfiye memuru atanmasına gerek olmadığı gözetilerek ihya kararı verilmesi gerekirken, ayrıca tasfiye memuru tayin edilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Tasfiye memurunun bu yöndeki istinaf sebebi haklı görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tasfiye memurunun istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2022 tarih ve 2022/125 Esas – 2022/557 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın KABULÜ İLE, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarasında kayıtlı iken re’sen terkin edilen … Ticaret Limited Şirketi’nin İstanbul 36. İş Mahkemesi’nin 2020/345 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, Şirketin ihyasına ilişkin kararın kesinleştiğinde ticaret sicilinde tescil ve ilanına, karardan bir suretin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalanın hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 5-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tasfiye memuru tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde tasfiye memuruna iadesine, 6-Tasfiye memuru tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve dosyanın istinafa gidiş-dönüş ücreti 50,00 TL olmak üzere toplam 270,70 TL’nin davacıdan alınarak tasfiye memuruna verilmesine, 7-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 02/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.