Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2359 E. 2022/2004 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2359 Esas
KARAR NO: 2022/2004 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/211 Esas – 2022/396 Karar
TARİH: 09/06/2022
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile ihyası istenilen … Ticaret A.Ş. arasında Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/418 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit ve alacak davası bulunduğunu, söz konusu davanın yargılaması sırasında İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından ihyası istenilen şirketin resen ticaret sicilinden terkin edildiğini, mahkemece davalı şirketin ihyası yönünden dava açmak ve mahkemeye bildirmek üzere taraflarına süre verildiğini ileri sürerek, devam eden davanın görülebilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması için … Ticaret A.Ş.’nin ticaret sicile yeniden tescili ile ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne çıkarılan tebligatın davalıya usul ve yasaya uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf davaya cevap vermeyerek ve duruşmalara katılmayarak HMK 128. maddesi gereğince davacının iddialarının tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
MÜDAHALE: Feri Müdahil şirket ortağı … vekili tarafından mahkememize sunulan 24/05/2022 tarihli müdahale dilekçesinde özetle; Davaya müdahale taleplerinin kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Md.nün … sicilinde kayıtlı iken 09.10.2014 tarihinde resen terkin olunan … Tic.A.Ş. unvanlı şirketin 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan ihya davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/06/2022 tarih 2022/211 Esas 2022/396 Karar sayılı kararında; “…. İhyası talep edilen şirket aleyhine açılan davanın varlığına rağmen şirketin, TTK’nın Geçici 7. maddesine göre 09/10/2014 tarihinde re’sen terkin edildiği, TTK’nın Geçici 7. maddesinin 4. fıkrasının “a” bendi uyarınca sicil kayıtlarına göre şirketi temsile yetkili kişilere ayrıca tebligat yapılmadığı anlaşılmakla, terkin işlemini TTK’nın Geçici 7. maddesine uygun olarak yapmayan davalı kurum yargılama giderlerinden sorumlu olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/4755 Esas, 2019/8101 Karar sayılı içtihadı da bu doğrultuda olduğundan davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı Ticaret Sicili Müdürlüğünden tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar verilmişti…”gerekçesi ile, 1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken 09/10/2014 tarihinde TTK’nın Geçici 7. maddesi uyarınca resen sicilden terkin edilmiş olan … Ticaret A.Ş. unvanlı şirketin sicildeki terkin kaydının Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/418 Esas (Birleşen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/329 Esas) sayılı dava dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararın infazı işlemleriyle sınırlı olarak iptali ile aynı unvanla ticaret siciline tescili sureti ile İHYASINA, ihya kararının tescil ve ilanına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili ve feri müdahil vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili ticaret sicili müdürlüğünün dava konusu işlemi hukuka uygun olduğu halde aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmetmesinin hukuka aykırı olduğunu, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2022/211 esasına kayıtlı olarak ikame edilen davada; dava dilekçesinin ve sair tebligatların İstanbul Ticaret Odası – Ticaret Sicili Müdürlüğü UETS hesabına gönderilmesi gerektiği hâlde; Ticaret Bakanlığı – Ticaret İl Müdürlüğü UETS hesabına gönderildiği diğer bir ifadeyle, müvekkili Müdürlüğe 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun bir tebligatın yapılmadığı; huzurdaki davadan müvekkili Müdürlüğün 16.11.2022 tarihinde ulaşan gerekçeli kararın tebliği (…) numaralı kapalı tebligat) ile haberdar olduğunu, Gerçekten de, dava dilekçesi ve tensip zaptının bulunduğu tebliğ mazbatası “[…-…-…] Uets Hesap Sahibi: Ticaret Bakanlığı > İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü”ne tebliğ edilmişse de, müvekkili Müdürlüğün UETS hesabı, “…-…-…” numaralı UETS hesabı olduğunu, Buna göre, mahkemece hataen veya sehven Kanuna ve usule aykırı olarak tebligat yapılması karşısında müvekkili Müdürlüğün adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının (6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 27) ihlâl edilerek aleyhine hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin mevzuat gereğince işlem yapan müvekkilinin yaptığı işlemin hukuka uygun olduğunu, tüm prosedürü yerine getirdiğini,Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.07.2020 tarihli, E. 2020/1551 K. 2020/3396 sayılı ilâmı ile müvekkili müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin doğrulandığını,Dava konusu şirketin, kaydının açılmasının, müvekkiline bildirimi yapılmayan bir asliye hukuk davasına ilişkin olması üzerinde de durulması gerektiğini; zira re’sen terk kapsamına alınması zorunlu bulunan şirketin, şirkete gönderilen ihtar ve ihtara rağmen, dava konusu iş davası ile ilgili hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediği, davayı açan davacının da, yine müvekkiline, bu konuya dair herhangi bir bildirimi olmadığı dikkate alınmaksızın, mevzuata uygun işlem yapan, müvekkili aleyhine hüküm kurulması hakkaniyete ve de hukuka uygun olmadığını, dava konusu şirketin sicil dosyasında yapılan incelemede devam eden davası bulunduğuna ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığını, ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29.09.2020 tarihli ilâmı) Dava konusu şirketin, sicil kayıtlarını bir kez silen müvekkilinin, bu kayıtları, herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın düzeltmesinin hukuken mümkün olmadığını, Davacı vekilince re’sen terkin işleminin mevzuata aykırı olduğuna ilişkin herhangi bir iddianın mevcut olmadığını, re’sen terkin işleminin denetlenmesinin usulen ve Yargıtay içtihatlarına göre mümkün olmadığını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.10.2020 tarihli, 2020/2299 E. 2020/4113 K. sayılı ilâmı.) Dava konusu şirketin ticaret sicilinden re’sen terkin edildiği tarihte derdest bir davası bulunsa dahi bu hususun başlı başına müvekkili müdürlüğün kusurlu olduğu ve davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, müvekkili aleyhine yüklenen yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Feri müdahil vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili …’ın ortağı bulunduğu … Tic.A.Ş., İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicilinde kayıtlı iken 6335 sayılı yasa ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen Geçici 7. Madde uyarınca, 09.10.2014 tarihinde resen terkin edilmiştir. Bu husus, 16.10.2014 tarih ve 8674 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde; “Münfesih olmalarına veya sayılmalarına rağmen TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca müdürlüğümüz tarafından kendilerine yapılan ihtar ve Türkiye Ticaret Sicil gazetesinde yayınlanan ilana rağmen süresi içinde bildirimde bulunmayan ve aşağıda bilgileri yer alan anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin 09.10.2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindikleri tescil ve ilan olunur.” denilmek suretiyle ilan olunduğunu, Şirketin terkinine esas olan Geçici 7. Maddenin 15. Bendinde açıkça “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren BEŞ YIL İÇİNDE mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesinin yer aldığını, Geçici 7. madde kapsamında ticaret sicilinden silinen şirketlerin ihyası için silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde dava açılması gerektiğini, öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan işbu davanın reddi gerektiğini,İhya davasının, hem Ticaret Sicil Memurluğu hem de tasfiye memurlarının hasım gösterilerek açılması gerektiğini, tasfiye memuru taraf gösterilmeden açılan işbu davanın tasfiye memurları davaya dahil edilmeden görülmesinin hatalı olduğunu,, kararın bu nedenle de kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, İstanbul Ticaret Sicil Md.nün … sicilinde kayıtlı iken 09.10.2014 tarihinde resen terkin olunan … Tic.A.Ş. unvanlı şirketin 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan ihya davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince resen ticaret sicil kayıtlarından terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili ve feri müdahil vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin dava dilekçesinin ve sair tebligatların İstanbul Ticaret Odası – Ticaret Sicili Müdürlüğü UETS hesabına gönderilmesi gerektiği hâlde; Ticaret Bakanlığı – Ticaret İl Müdürlüğü UETS hesabına gönderildiği, adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlâl edildiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Dairemizce uyap kayıtları incelendiğinde, mahkemece davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne dava dilekçesi ve tensip zaptının e tebligat olarak […-…-…] UETS hesabına gönderildiği ve tebliğ edildiği, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gerekçeli kararın ise (…-…-…) UETS hesabına e tebligat çıkartıldığı ve tebliğ edildiğinin tesbit edildiği, bu durumda ilk derece mahkemesince davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün (…-…-…) UETS hesabı yerine yanlışlıkla Ticaret İl Müdürlüğünün […-…-…] UETS hesabına dava dilekçesinin gönderildiği, bu durumda davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilip taraf teşkili sağlanmadan istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Buna göre, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan, davalının katılımına olanak sağlanmaksızın yargılama yapılarak karar verilmesi HMK’nın 27 maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme hakkına, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen hak arama özgürlüğüne ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına aykırıdır. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin ve Feri müdahil vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/06/2022 tarih ve 2022/211 Esas – 2022/396 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2- Davalının sair istinaf sebeplerinin ve Feri Müdahil’in istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.