Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2350 E. 2023/981 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2350 Esas
KARAR NO: 2023/981 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/843 Esas – 2022/697 Karar
TARİHİ: 22/09/2022
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin … plakalı aracı 29.05.2017 tarihinde ticari amaçlı kullanmak üzere sıfır kilometre olarak … A.Ş.’nden satın aldığını, dava konusu araç satın alındıktan kısa bir süre sonra otomatik kapı sisteminin 2 defa arıza verdiğini, bu arızanın … A.Ş yetkili servisinde giderilerek 07.03.2018 tarihinde müvekkile tekrar teslim edildiğini, 08.03.2018 tarihinde saat 18:00 civarı servisini çektiği sırada Çevre yolu Turgut Özal Alt Geçidi civarında torpidodan duman çıkması üzerine torpidoyu açtığında torpidonun alev aldığını gördüğünü ve yangın tüpüyle müdahale ettiğini, bir gün önce otomatik kapının çalışmadığı aşamada bu yangın meydana gelmiş olsaydı telafisi mümkün olmayan zararlar ile karşılaşılabileceğini, bu olayın hemen ardından aynı gün aracın … yetkili servisi … A.Ş. tarafından inceleme yapılacağı gerekçesi ile servise çekildiğini, inceleme sürecinde davacının müşterilerini kaybetmemek için ticari araç talebine rağmen herhangi bir araç tahsis edilmediğini, davacı tarafından 22.03.2018 tarihinde PTT’den iadeli taahhütlü alma haberli posta ile davalılara aracın değişimi ve kazanç kaybının ödenmesi mahiyetinde ihtarname çekildiğini, ancak olumlu ya da olumsuz dönüş olmadığını, müvekkilinin davalılardan net dönüş alamaması nedeniyle İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/38 D.İş numaralı dosya üzerinden keşif yapıldığını ve yanma hasarının kamera sistemi montaj birimleri tarafından hatalı montaj edilmesinden kaynaklandığının tespit edildiğini, davalı … A.Ş. ise araçta kendilerinden kaynaklı bir kusurun bulunmadığını, yangının sorumlusunun aracın okul paketine çevrilmesi sırasında üretici … A.Ş. ve üst yapı yüklenicisi … A.Ş. olduğunu iddia ettiğini, müvekkilinin aracın kullanılamamasından dolayı ticari faaliyetinin durduğunu, bu nedenle oluşan zararın karşılanması gerektiğini, araçtaki gizli ayıp nedeniyle bu zararın davalılardan karşılanması gerektiğini iddia ederek, izah edilen hususlar nedeniyle davanın kabulünü, gizli ayıplar taşıyan satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesine bu mümkün değilse sözleşmenin feshedilerek aracın satış bedelli olan 106.371,01 TL bedelin aracın alım tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, aracın kullanılamamasından kaynaklanan kazanç kaybının mahrumiyetin doğduğu tarihten itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, Tespit Raporunun 19.04.2018 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle teknik personelin keşfe katılma fırsatı olmadığını, gıyabında gerçekleştirilen tespitin müvekkili şirketin aleyhine delil teşkil etmemesi gerektiğini, Tespit Raporunda kamera görüntü sisteminin hatalı montaj edilmesinden kaynaklanan kusurun bulunduğu belirtilmiş ancak bu sonuca nasıl ulaşıldığına dair teknik analiz bulunmadığını, davacı ile arasında herhangi bir satım akdi bulunmadığını bu nedenle davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, somut olayda davacının teslim tarihinden itibaren 2 ve 8 günlük süreler içerisinde bildirim yapılmaması nedeniyle ayıp ihbar süresine riayet edilmediğini, dava konusu aracın üretimden kaynaklı bir ayıbının bulunmadığını, davacının faiz talebinin kabul edilemeyeceğini, haksız hukuka aykırı açılmış davanın reddinin gerektiğini iddia etmiş, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, 2018/38 D.İş sayılı dosyası kapsamında düzenlenen delil tespitinin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile düzenlendiğini, delil tespitinin kaybolma ihtimali bulunan delillerin tespiti için yapılabileceğini, hasarın meydana gelmesindeki kusurun delil tespitine konu edilemeyeceğini, bu nedenle görüntü sistemleri montajı konusunda bilgi ve deneyime sahip olmayan bilirkişilerce yapılan değerlendirmenin eksik ve hatalı olduğunu, dava konusu aracın müvekkili tarafından satıldığını ve … yetkili yüklenicisi … A.Ş. Tarafından Okul paketine dönüştürülerek davacıya teslim edildiğini, dolayısıyla müvekkilinin sıfır aracı satmaktan başka yaptığı bir işlemin bulunmadığını, dolayısıyla dava konusu problemin üretici firma ile okul paketine dönüştüren üst yapı firması ile ilgili olduğunu, araçta yapılan inceleme neticesinde dolaylı görüş sistemi kamera monitör besleme hattı üzerinde üretici ve üst yapı firmasının bilgisi haricinde dışarıdan müdahale ile uygunsuz biçimde ek alma işlemi yapıldığını, bu nedenle müvekkilinin somut olayda sorumluluğunun bulunmadığını, dava dışı 3. şahısların müdahalesi sonucu ortaya çıkan hal nedeniyle ayıpsız misli ile değişim talebi ya da bedel iadesi ile kazanç kaybı talebinin kabul edilemeyeceğini, ayıp olduğu kabul edilse dahi ancak onarım sonrası değer kaybı talebinin yöneltilebileceğini,
aracın davacı tarafça sorunsuz biçimde kullanıldığını iddia etmiş ve husumet yönünden itirazının dikkate alınarak davanın usulden reddini, aksi halde haksız davanın esastan reddinin gerektiğini iddia etmiş ve yargılama ücretlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/09/2022 tarih 2018/843 Esas – 2022/697 Karar sayılı kararında; “Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacının 29.05.2017 tarihinde davalı … yetkili bayisi davalı … A.Ş.’den … plaka numaralı ve şasi numarası … olan 2017 model … marka … tipi 16+1 okul paketi olan minübüsü sıfır km olarak yolcu taşımacılığı yapmak için yani ticari amaçlı olarak satın aldığı, 08.03.2018 tarihinde araç çalışırken torpido kısmının yandığı, bu nedenle davacı tarafça gizli ayıplar taşıyan satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi, bu mümkün değilse sözleşmenin feshedilerek aracın satış bedelli olan 106.371,01 TL bedelin aracın alım tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsili ve müvekkilin aracı kullanamamasından ötürü uğradığı kazanç kaybının, kazanç mahrumiyetinin doğduğu tarihten itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle açtığı dava olduğu tespit edildi. Uyuşmazlık kapsamında araçta ayıp olup olmadığı, ayıbın gizli ayıp mı açık ayıp mı olduğunun araştırılacağı, araçta ayıp olması halinde davalıların bu ayıplardan sorumlu olup olmayacaklarının araştırılacağı, ayıp ihbar sürelerinin,satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi koşullarının oluşup olmadığının, kazanç kaybı talebine dair hususların araştırılacağı anlaşıldı. Sigorta Bilgi Gözetim Merkezi, … Otomotiv, Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne, … A.Ş. yazılan müzekkerelere cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü. Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur. Dosya Elektrik Elektronik Mühendisi Bilirkişiye tevdi edilerek aldırılan bilirkişi raporunda özetle ; Davaya konu edilen … plâkalı minibüs üzerinde, Bilirkişi kurulu tarafından fiili olarak herhangi inceleme yapılmasının mümkün olamadığını, dosyaya sunulu bulunan bu iki belge ve eklerindeki fotoğrafların dikkate alınması sureti ile yapılan inceleme sonucunda edinilen sınırlı bilgiler çerçevesinde, davaya konu edilen, … plâkalı minibüsün torpido bölümünde 08/03/2018 tarihinde meydana geldiği bildirilen yangın olayının, aracın ön torpido sağ iç kısmında görüntü kamerası elektrik tesisatının yanmış vaziyette olduğunun ve aracın ana elektrik tesisatı kablolarıhda herhangi bir yanma olayına rastlanmadığının tespit edilmiş olması ile, bu yanma olayının, aracın, imalat sonrasında görüntü kamera sistemini araca montaj işlemini yapmış ya da yaptırmış olan teknik servisin, bu montaj işlemi esnasında kablo sisteminde yaptığı hatalı işlemden kaynaklanmış olabileceği, davaya konu olayda, bu şekilde hatalı şekilde montaj işlemini yapan teknik servisin sorumlu olacağı, bu işlemi hangi servisin yaptığının belgelenmesinden sonra, olaydaki sorumluluk durumunun buna göre belirlenebileceği, dosyada mevcut belgelerdeki bilgiler çerçevesinde, aracın torpido bölümünde meydana gelmiş yanma olayında başkaca bir (teknik) sebebin düşünülemeyeceği araçta sonradan, hatalı olarak yapıldığı belirtenen ilâve kamlra sistemi nedeni ile ortaya çıkan bu durumda, aracı üreten davalı … A.Ş. firmasının kusuru bulunmayıp, bu montaj işlemini gerçekle: tiren servisin kusurlu montajı ile ilgili bir ayıp teşkil ettiği, bu ayıbın, kamera sistemi montajından sonta, kullanım esnasında ve hemen, araç maliki tarafından dıştan gözle yapılacak incelemelerle belirlenmesinin mümkün olamayacağı, bu nedenle de gizli ayıp olarak değerlendirileceği görüş ve kanaatine varıldığını belirten raporunu mahkememize sunmuştur. Dosya Elektrik Elektronik Mühendisi Bilirkişiye tevdi edilerek aldırılan ek bilirkişi raporunda özetle ; 12/03/2020 tarihli ara kararda belirtilen hususlar çerçevesiside, dosyada mevcut tüm belgelerin ve bu belgelerdeki tespit ve bilgilerin dikkate alınması sureti ile tekrar yapmış olduğum inceleme neticesinde davaya konu edilen ve 08/03/2018 tarihinde meydana gelen kablo yanması olayında hasar gören (ve farafımdan üzerinde ödeme yapılması imkânı bulunamayan) … plâkalı servis minibüsü üzerinde yaptırılmış incelemeler neticesinde düzenlenmiş olan (ve dosyaya sunulu bulunan ) raporlardaki tespite dayalı bilgilere ve dosyaya sunulu fotoğraflardaki görüntülere göre; davaya konu edilen, … plâkalı minibüsün ön torpido sağ iç kısmında görüntü kamerası elektrik tesisatı üzerinde ek kablo ek alma işlemi yapılmış olduğu anlaşıldığı, ancak; bu işlemin, antetli kâğıdında … Yetkili yetkili servisi yazılı … Ticaret A Ş. nin, (aracın, maliki tarafından) … mah. … sokak, No…. adresindeki servisine ( Müşteri Teslim Formu ile ve sürgülü kapı açılıp kapanmıyor şikâyeti ile) bırakılmış olduğu, bu serviste, tesisat kablosu kopuk teşhisi konulduğu, bu şekilde teşbisi konular arızanın, tesisat kablosu tamiratı yapılarak onarıldığı ve kapının çalışır hale getirildiği, aracın, bu teslim sonrasında maliki tarafından kullanılması esnasında, 08/03/2018 tarihinde sağ torpidosundaki kablolarında meydana gelen yanma olayı sonrasında, 09/03/2018 tarihinde tekrar aynı servise getirilerek, yukarıda gösterilen “Müşteriye Teslim Formu” ile teslim edildiği, araçta 08/03/2018 tarihinde meydana gelen, sağ ön torpidodaki kabloların yanma olayına sebebiyet verecek, dışarıdan (başkacı servisler tarafından) müdahale ile 3. şahıslara “ek kablo- ek alma işi” yaptırıldığına dair (yukarıda yazılı olan ve açıklaması yapılan belgeler dışında) herhangi belge bulunmadığını, bu nedenle, teknik olarak, olayın, dışarıdan başka servis /veya servişler tarafından yapılan yanlış müdahale ile (ek kablorek alma) işlemi sonucumnda meydana geldiğini söylemenin mümkün görülmediğini belirten raporunu mahkememize sunmuştur. Dosya Makine Mühendisi Bilirkişiye tevdi edilerek aldırılan bilirkişi raporunda özetle ; Davacıya ait bulunan … plakalı garanti kapsamındaki aracın gizli ayıp nedeniyle 08.03.2018 tarihinde torpido kısmından yandığı, gizli ayıptan üretici konumundaki … A.Ş., servis ve yetkili satıcı konumundaki … Otomotiv A.Ş. ile üst yapı modifikasyonunu yapan üreticinin yetkilendirdiği … Ticaret A.Ş.’nin müştereken sorumlu olacakları düşünülse de bu konudaki nihai hukuki değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğunu, davacı …’in seçimlik hakkını kullanarak aracın yenisi ile değişimini talep etmesi nedeniyle aracın okul taşıtı olması ve yerleşik Yargıtay kararları da dikkate alındığında değişim talebinin uygun olduğunun tespit edildiğini, davacıya ait bulunan aracın kullanılamamasından kaynaklanan 21.000,00 TL kazanç kaybı oluştuğunu belirten raporunu mahkememize ibraz etmiştir. Dava konusu olay 07/03/2018 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 17/07/2018 tarihinde ikame edilmiştir. Olay gerçekleştikten sonra … firması tarafından araçta inceleme yapılmıştır. Araçta davalılar tarafından yapılan inceleme neticesinde değişim kararının gecikmesi, belirsizlik oluşması dikkate alınarak 3 ay aracın kullanılamamasından kaynaklanan zarar tespit edilmiştir. Bu konuda kök raporumdaki görüşüm devam etmekte olup, nihai hukuki değerlendirme Yüce Mahkemenin takdirindedir.Dosya Makine Mühendisi Bilirkişiye tevdi edilerek aldırılan ek bilirkişi raporunda özetle ; Kök raporunda dosya içeriğine sunulan sözleşme ve emsal faturaların incelenmesi ile piyasada servis taşımacılığı yapan esnaf ile yapılan görüşmeler neticesinde yakıt, şoför ve bakım gibi masraflar düşüldüğünde aylık net katma değer vergisi dahil 7.000,00 TL olacağının tespit edildiğini, bu tespit yapılırken 16 kişilik servis minibüsünün aylık 15.000,00 TL ciro yapacağı, brüt asgari ücretin 2.029,50 TL olması nedeni SSK primleri ile birlikte bir şoförün işverene maliyetinin 2.500,00 TL olacağı, 4.500,00 TL yakıt masrafı ile 1.000,00 TL bakım masrafı düşüldüğünde aylık net 7.000,00 TL kazanç kaybı oluşacağının tespit edildiğini, İtiraz sonrasında kök raporunda yapmış olduğu yeniden değerlendirme neticesinde kök raporumdaki görüşünün devam ettiğini belirten raporunu mahkememize sunmuştur. Mahkememizce aracın bulunduğu yerde makine mühendisi eşliğinde keşif yapılarak keşif tutanağı dosya arasına alınmıştır. Keşif sonrası dosya Makine Mühendisi Bilirkişiye tevdi edilerek aldırılan ek bilirkişi raporunda özetle ; Dava konusu aracın otoparkta çalışamaz vaziyette beklediği, Aracın torpidonun içindeki elektrik tesisatının yandığı, torpidosunun sökülerek bütünüyle elektrik sisteminin değişiminin gerektiği, bu haliyle aracın kullanılamaz olduğunun tespit edildiğini, araçta oluşan hasarın basit bir onarımla giderilemeyecek boyutta olduğunun tespit edildiğini, kabloların yanmış olması nedeniyle araçtaki beyinlerin hasarlanmış olabileceğinin tespit edildiğini, elektrik tesisatında yapılacak onarım sonrasında yapılacak izolasyondaki en ufak bir hatanın, aracı aynı risk ile tekrar karşı karşıya bırakacağını, dava konusu aracın yolcu taşımacılığında kullanılan bir araç olması da dikkate alındığında oluşacak yangında telafisi mümkün olmayan zararların ortaya çıkabileceğinin düşünüldüğünü, yapılan teknik inceleme neticesinde davacının misli ile değişim talebinin teknik anlamda uygun olduğunu belirten raporunu mahkememize sunmuştur. Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ,aşamalarda aldırılan bilirkişi raporları,dosyaya celbedilen belgeler ve tüm dosya kapsamı ile birlikte yapılan değerlendirmede ;davacının davalı …A.Ş.den ,dava konusu … marka Transit minibüs satın aldığı,aracın otomatik kapı sisteminin arıza verdiği,bunun üzerine aracın onarımının yapılarak davacıya teslim edildiği,ancak aynı arızanın tekrarlanması sonucu yetkili servise teslim edildiği,onarım tamamlandıktan sonra davacıya yeniden teslim edildiği ,aracın tesliminden bir gün sonra davaya konu aracın torpidosunda, yangın meydana geldiği,yangının davacı tarafça söndürüldügü,davacının 22.03.2018 tarihli iadeli taahütlü ihtarnameyle davalılardan aracın yenisiyle değişitirilmesi talebinde bulunulduğu,İstanbul Anadolu 10.Suh Hukuk Mahkemesinin 2018 /38 D. İş sayılı dosyasıyla tespit yaptırıldığı,davacının değişim talebinin karşılanmaması sebebiyle mahkememizde davaya konu aracın misli ile değiştirilmesi bunun mümkün olmaması halinde aracın satış bedeli olan 106.371,01 TL nin tahsili ile aracın kullanılmamasından ötürü uğranılan kazanç kaybının talep edildiği,Her ne kadar mahkememizce 07.02.2020 tarihli kök ve 22.11.2020 tarihli ek rapor aldırılmış ise de işbu raporlar denetime elverişsiz olduğundan yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına karar verildiği,aşamalarda aldırılan Kök ve Ek bilirkişi raporlarına göre, yangının Davalı … tarafından yetkilendirilmiş … tarafından yapılan işlem sonucu oluştuğu,araca 3.kişiler tarafından bir müdahalede bulunduğuna dair bir delilin olmadığı,araca yapılan müdahalenin kimin tarafından yapıldığının davacı tarafından bilinemeyeceği,,her ne kadar davalı …A.Ş. Tarafından husumet itirazında bulunulmuş ise de Dava konusu aracın davalı …ndan alındığı ve davalı … garantisinde olduğu, dava tarihi itibariyle garanti süresi veya km’ nin dolmadığı anlaşılmakla husumet itirazlarına itibar edilmediği (benzer mahiyette 19 HD 2016/1249-8517 E-K sayılı ilamı),gizli ayıp niteliğindeki bu müdahaleden davalıların sorumlu olduğu,davacının gizli ayıp sebebiyle 22.03.2018 tarihli ihtarnamesi dikkate alındığında, ayıp ihbarının zamanında yaptığının kabulünün gerektiği,aracin bulunduğu yerde 28.06.2022 tarihinde yapılan keşifte, aracın mevcut haliyle kullanılamaz vaziyette olduğu,hasarın basit bir onarımla giderilemeyecek nitelikte olduğu,kabloların yandığı,davacının misli ile değiştirilmesi talebinin teknik anlamda makul olduğu hususlarının tespit edildiği, davacının 3 ay mahrumiyet zararının oluşacağının , bunun ise toplamda 21.000 TL olarak belirlendiği, BK’ nın 227 maddesinde satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcının seçimlik hakları belirtildiği, Davacının 22.03.2018 tarihli ihtarnamesinde, öncelikli olarak aracın bir başka misli ile değiştirilmesini talep ettiği, dava dilekçesinde de aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini talep ettiği görülmekle davacının talebinin bu yönde olduğu kabul edilerek davanın kabulüne, 21.000 TL kazanç kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”gerekçesi ile, “Açılan davanın KABULÜNE, Dava konusuna ve ayıplı olduğu anlaşılan 2017 model … şasi motor numaralı … plakalı … minibüs 16+1 Tipindeki aracın ayıpsız olan yenisi ile DEĞİŞTİRİLMESİNE, 21.000 TL kazanç kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Tic. A.Ş. Vekilinin 14/11/2022 tarihli istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili aleyhine satın alınan aracın misli ile değişimi ve tazminat talebiyle ikame edilen davada, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiğini; mahkemenin usul ve yasaya aykırı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunduklarını, Davacı ilk derece mahkemesinde görülen davada, müvekkili şirketten satın almış olduğu … plakalı aracının satın aldıktan kısa bir süre sonra otomatik kapı sisteminin arıza verdiğini ve bu arızayı yetkili serviste yaptırdığını ancak arızanın tekrarladığını, tekrar yetkili servise gitmesi üzerine 07.03.2018’de aracın kontrolleri yapılarak hiçbir sorun kalmadığı belirtilerek aracın kendisine teslim edildiğini, 08.03.2018 tarihinde saat 18:00 civarı servis taşımacılığı yaptığı sırada torpidonun alev alması üzerine yangın tüpüyle müdahale ettiğini ve aynı gün aracının yine müvekkil şirketin servisine çekildiğini, aracın serviste olduğu süreçte müşterilerini kaybetmemek için servisten araç istediğini ancak bu talebin karşılanmadığını ve 23.03.2018 tebliğ tarihli, araç değişimi ve kazanç kaybı hakkındaki ihtarnameyi gönderdiğini, 08.03.2018 tarihinde yangındaki kusurun tespiti amaçlı tespit davası açtığını, İstanbul Anadolu 10.Sulh Hukuk Mahkemesinde 2018/38 D.İş numaralı dosya üzerinden keşif yapıldığını ve yangının, kamera görüntü sisteminin hatalı montajından kaynaklandığının tespit edildiğini, kaza nedeniyle servis taşımacılığı işini yapamaması sebebiyle zarara uğradığını, aracın gizli ayıplı olduğunu iddia ederek dava konusu aracın misli ile değişimi, mümkün değilse satış bedeli olan 106.371,01-TL bedelin aracın alım tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte ve davacının aracı kullanamamasından dolayı uğradığı kazanç kaybının, kazanç mahrumiyetinin doğduğu tarihten itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini, İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiğini; mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu; bu nedenle istinaf kanun yolu başvurularını yaptıklarını, Müvekkil şirketin yokluğunda yapılan ve itiraz ettikleri delil tespiti dosyasının hükme esas alınamayacağını, İlk derece mahkemesi tarafından kabul kararının gerekçesinde davacının yaptırdığı delil tespitine de yer verildiğinden istinaf itirazı olarak sunduklarını, Davacı tarafından İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/38 D.İş sayılı dosyasından gerçekleştirilen delil tespiti ve bilirkişi incelemesinin müvekkili şirket aleyhine delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığını, Müvekkili şirketin, yokluğunda yapılan tespit işlemine katılım sağlayamadığını, itiraz, beyan, belge ve delillerini sunamadığını; yokluğunda yapılan incelemeye muvafakat etmediklerinin bildirildiğini; delil tespiti neticesinde alınan bilirkişi raporuna da itirazlarının sunulduğunu, Davacı tarafından yaptırılan İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/38 Değişik İş sayılı dosyası ile kusurun davalılarda olduğuna ilişkin iddiaların doğru olmadığını; delil tespitinin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile hazırlandığını; salt davacı tarafın istekleri doğrultusunda, dava konusu uyuşmazlığın oluş biçimine ve özellerine, usul ve yasaya aykırı biçimde ehil olmayan bilirkişilerce yapılan tespitin yok hükmünde olup davada hiçbir delil niteliğinin olmadığını; delil tespiti yapılan dosyada bilirkişilerce, hasarın maddi boyutu konusunda, garanti kapsamında karşılanması gerektiği, hasarın meydana gelmesine, üretici firmanın anlaşmalı görüntü kamera montaj birimlerinin hatalı montaj işleminden kaynaklandığının belirtildiğini, Öncelikle, delil tespitinin HMK 400. maddesi uyarınca VAKIA TESPİTİ yapılması amacıyla yapılabileceğini; hasarın maddi boyutu konusunda tespit yapılamayacağını; hasarın meydana gelmesindeki kusurun da delil tespitine konu edilemeyeceğini; hasarın sebebinin, kusur ve sebep olduğu maddi zarar konularının yargılamayı gerektiren ve yargılamayı yapacak olan esas mahkemenin görev alanında kaldığını; tespitin, sadece, kaybolma ihtimali nedeniyle var olan durumun tespitinden ibaret olduğunu; tespite konu olayda, araçtaki hasarın nelerden ibaret olduğu tespit edilebilir ise de, hasarın maddi boyutu ve kusur konularında tespit istenemeyeceğini, Bu nedenle, inceleme esnasında bu hususları tespit edemeyen ve / veya okul paketi uygulanan … marka araçlarda kamera görüntü sistemlerinin montajı konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip olmayan bilirkişilerce yapılan eksik ve hatalı değerlendirmelere de itiraz edildiğini, Buna rağmen mahkeme kararına gerekçe olarak yer verilmesinin hatalı olduğunu; dava konusu olayda müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmamadığını, Dava konusu aracın, müvekkili şirket tarafından satıldığını, davacının talebi üzerine Okul Paketine dönüştürülmek üzere, üretici ve diğer davalı … firmasının yetkili yüklenicisi … Ticaret A.Ş.’de aracın dönüşümünün yapıldığını ve aracın davacıya teslim edildiğini, Müvekkillerinin sattığı araçta herhangi bir ayıp bulunmadığını; aracın, satıştan sonra, davacının talep ettiği okul paketine dönüştürülmek üzere üretici firmanın üst yapı işlerini yapan … firmasına gönderildiğini; müvekkillerinin, 0 km aracı satmaktan başka yaptığı bir işlem bulunmadığını; aracın okul paketine dönüştürülmesi konusunda müvekkillerinin hiçbir dahili olmadığı gibi dava konusu olayda da hiçbir sorumluluğunun olmadığını; dava konusu problemin üretici firma olan diğer davalı … ve üst yapı işlerinin yüklenicisi olan firma ile ilgili olduğunu; öncelikle bu yönden husumet itirazında bulunduklarını; müvekkillerinin sadece satıcısı olduğu araçta, üretim kaynaklı bir ayıp söz konusu olmadığından, müvekkillerinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını; davanın müvekkilleri yönünden usulden reddi gerekmekte iken aksi yöndeki kabul kararının hatalı olduğunu, Araçtaki yanma olayı nedeniyle araç üzerinde, müvekkili şirket teknik servisi ve üretici … firmasının üstyapı işlerini yapan firma tarafından yapılan incelemeler neticesinde, montajı yapılan Dolaylı Görüş Sistemi kamera / monitör güç besleme hattı üzerine, 3. Şahıslarca, üretici ve üst yapı firmasının bilgisi haricinde dışarıdan müdahale ile ek alma işi yapıldığı, uygunsuz şekilde kim ve ne amaçla alındığı belirlenemeyen ek kablonun, diğer ucu, … numaralı araç orijinal tesisatı üzerinde bulunan, 4 mm’lik sarı renkli kablo üzerine sadece izole bant kullanılarak uygunsuz şekilde ek alındığının tespit edildiğini; bu hususların fotoğraflarla tespit edildiğini; araçta meydana gelen hasarın üretimden kaynaklanmadığını, tümüyle dava dışı 3. kişilerin usulsüz müdahalesinin yangına neden olduğunu, Dolayısı ile, müvekkili şirket ya da diğer davalı tarafından aracın … numaralı tesisatına herhangi bir girişim uygulaması bulunmadığını; bu nedenle müvekkillerinin dava konusu somut olayla ilgili herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından davanın kabulünün isabetsiz olduğunu, Davacının ihbar sürelerine uygun hareket etmediğini, Davacının tacir olması nedeniyle, satım işleminin TTK madde 23 anlamında “ticari satış” sayılmakta olduğunu, buna bağlı olarak satımdan kaynaklanan ve hak düşürücü süre niteliğinde olan ayıp ihbar sürelerinin de TTK m. 23/1-c ye tabi bulunduğunu; ilgili hükme göre, alıcının ayıp ihbar sürelerinin açık ayıplarda 2, açıkça belli olmayan ayıplarda ise 8 gün olup, bu sürelerin teslimden itibaren başladığını; ayrıca, açıkça belli olmayan ayıplarda, alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek, incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak amacıyla durumu bu süre içinde satıcıya ihbar etmekle yükümlü olduğunu; bu ihbarın, sekiz günlük süre içinde yapılmaz ise, alıcının malı ayıp ile kabul etmiş sayıldığını, Somut olayda, davacının, müvekkillere, teslim tarihinden itibaren başlayan 2 ve 8 günlük süreler içinde herhangi bir bildirimde bulunmadığını; iddia edilen ayıp nedeniyle müvekkili firmaya belirlenen süre içinde bildirim yapılmadığından ve ayıp ihbar süreleri de hak düşürücü süreler olduğundan kabul kararının kaldırılması ile davanın reddedilmesinin gerektiğini,Dava konusu araçta üretimden kaynaklanan bir ayıp bulunmadığı gibi meydana gelen yangın olayında da müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını,Her şeyden önce, bir malın ayıplı olduğunun kabulü için, iddia edilen eksikliğin, üretimden kaynaklanması; yani ayıbın, yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olmasının gerektiğini; gerçekten, doktrinde de, “…hasarın intikalinden sonra ortaya çıkan ayıpların, evvelce mevcut sebeplerden ileri gelmedikçe, satıcıyı sorumlu kılmayacağı”nın kabul edilmekte olduğunu; ister açık, ister gizli ayıp olsun, satıcının sorumlu tutulabilmesi için, bu ayıbın üretimden-satımdan önceki bir nedenden- kaynaklanmış olması gerektiğini, Somut olayda, dava konusu aracır, üretim bandından sağlam bir şekilde çıkmış olup son kontrolleri de yapılarak davacıya sorunsuz/ayıpsız bir şekilde teslim edildiğini, Somut olayda, dava konusu araçta meydana gelen yangına sebep olan durumun, orijinal elektrik tesisatı olmayıp, aracın okul taşıtı olarak kullanılabilmesi adına sonradan takılan parçaların ve aksesuarların elektrik tesisatında kısa devre yapması olduğunu; bu sebeple aracın hasarlandığını ancak bu işlemi yapan firma ile müvekkili şirketin bir ilgisi olmadığından müvekkili yönünden davanın reddi gerektiğini, Kabul anlamına gelmemek üzere, araçtaki arızanın basit onarımla giderilebileceğini,Hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilenin aksine, bu ek parçaların bağlantı yapıldığı torpido altındaki elektrik tesisatının değişimiyle sorunun basit bir onarımla giderilebileceğini; bu şekilde yapılacak işlem sonuncunda, diagnostik arıza teşhis cihazları kullanılarak sorunun giderildiği ve diğer parçalarda sorun olmadığının da basit bir şekilde teyit edilebileceğini, Basit bir onarım işlemiyle giderilebilecek ve aracın okul taşıtı olarak kullanılabilmesi için davacı tarafça yaptırılan müdahaleden kaynaklanan bir arıza nedeniyle dava konusu aracın misli ile değişimi talebinin kabulünün hakkaniyete ve hukuka aykırı olacağını, Bu nedenle, araçta bedel indiriminin gözetilmesi gerekirken aracın değişimi kararının isabetsiz olduğunu, Aşağıda ve ekte yer verdikleri Yargıtay kararlarında konunun incelendiğini ve emsal nitelikte kararlar verildiğini; bu kararlardan bazılarını paylaştıklarını, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/9456 E, 2016/6869 K, sayılı ilamında “Ne var ki, tüketici bu hakkını kullanırken objektif iyiniyet kuralları içerisinde hareket etmek zorundadır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, “çekişten düşmesi”nin imalat kaynaklı olduğu saptandıktan sonra, aracın imalattan kaynaklı bu arızası sebebiyle araçta meydana gelecek değer kaybı hesaplanmamıştır. Bu durumda mahkemece, araçtaki “çekişten düşme” kusuru sebebiyle aracın değerinde meydana gelecek değer azalması konusunda bilirkişiden ek rapor aldırılarak değer kaybı belirlendikten sonra, ayıbın niteliğine göre davacının seçimlik haklarından aracın misli ile değişim hakkını kullanmasının iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, tarafların hak ve menfaatleri değerlendirilerek aşırı bir dengesizliğe neden olup olmayacağı, araçtaki ayıp sebebiyle dört seçimlik hakkından bedel indirim uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirme yapılmaksızın eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” denildiğini, Kararda dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi ve somutlaştırılmayan talebe rağmen kazanç kaybına hükmedilmesinin de hatalı olup, kararın bu yönüyle de kaldırılması ve davanın reddinin gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda açıklanan ve dairemizce gözetilecek sebeplerle, öncelikle duruşma ve tehir-i icra taleplerinin kabulünü, istinaf başvurularının kabulü ile usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılarak davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine, yargılama harç ve masrafları ile avukatlık ücretlerinin davacıya tahmiline karar verilmesi talep etmiştir. Davalı … San. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle, İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/38 D.İş sayılı dosyasından gerçekleştirilen tespitin bilirkişi incelemesinin müvekkili şirket aleyhine delil teşkil etmesinin mümkün olmadığını; kararın gerekçesinde bu rapora değinilmiş olmakla bu hususa istinaf gerekçeleri arasında da yer verilmesi zorunluluğunun doğduğunu, Müvekkili şirketin Tespit Bilirkişi Raporunun kendisine 19.04.2018 tarihinde tebliğ edilmesi suretiyle haberdar olduğu işbu tespitin müvekkili şirketin gıyabında yapıldığını; bu nedenle, müvekkili şirketin yetkili teknik elemanlarının araç üzerinde yapılan keşfe katılma, keşfin nasıl yapıldığına tanık olma fırsatının olmadığını; dolayısıyla gıyaplarında gerçekleştirilen söz konusu tespitin ve sonucunda hazırlanan Tespit Bilirkişi Raporunun dikkate alınması, ilk etapta müvekkili şirketin savunma hakkının kısıtlanmasına göz yumulması anlamına geldiğinden, Tespit Bilirkişi Raporunun müvekkili şirket aleyhine delil teşkil etmemesinin gerekli olduğunu; bu hususta mahkemeye itirazda bulunulmuş olmasına rağmen, gerekçeli kararda bu tespit raporuna da değinildiğini; bu rapora istinaden hüküm kurulmasının kabul edilemeyecek olup, dosyada müvekkili lehine raporlar mevcutken davanın kabulü yönünde hüküm kurulmasının kabul edilebilir olmadığını, Dosyadaki lehe raporların neden hüküm kurmaya elverişli görülmediğini; mahkemenin bu hususta kararını gerekçelendirmediğini; gerekçeden yoksun kararın kaldırılması ile davanın reddinin gerektiğini, Söz konusu tespit bilirkişi incelemesi gıyaplarında yapılmış olmasının yanı sıra, çelişkili tespitler içermekte olduğunu ve dolayısıyla teknik bakımdan da kabul edilemeyecek nitelikte olduğunu, 22.05.2017 tarihli Bilirkişi Tespit Raporunda, “…aracın 08.03.2018 tarihinde uğramış olduğu yanma hasarının imalat sonrası üretici firmanın anlaşmalı görüntü kamera sistemi montaj birimleri tarafından araç üzerine montaj edilen kamera görüntü sistemi hatalı montaj edilmesinden kaynaklanan kusurunun olduğu…” kanaatine varıldığını ancak, bu sonuca nasıl ulaştığına dair teknik olarak ölçümleme, analiz ve raporlamanın mevcut olmadığını; elektronik bir donanım olan kamera sisteminin elektrik montajı kaynaklı bir kusuru tespiti elektrik ve elektronik kaynaklı yangınlarda uzmanlığına sahip kişilerce tespit edilebileceğini; teknik bilgi bakımından eksiklik mevcut olduğunu, Müvekkili şirket … AŞ.ye husumet yöneltilemeyeceğini, İşbu davanın ticari satım akdine dayanmakta olup, dava konusu uyuşmazlığın temelinin bir ticari satım olduğunu ve söz konusu davanın Türk Ticaret Kanununa tabi olduğunu; ticari satımlarda ayıba karşı tekeffülden doğan hakların, satıcıya karşı yöneltildiğini; müvekkilleri … A.Ş.nin davacı ile arasında herhangi bir satım akdi bulunmadığını; diğer yandan, satıcı ile üretici ya da ithalatçının müteselsil sorumluluğunun sadece 6502 sayılı TKHKda tüketici lehine düzenlenmiş olup, dava konusu uyuşmazlığın ise ticari iş olduğundan, 6502 sayılı Kanunun uygulama alanı bulamayacağının tartışmasız olduğunu; bu itibarla, imalatçı olan müvekkili firmanın müteselsil sorumluluğuna gidilemeyeceğinden, davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini; aksine verilen hükmün kaldırılmasını ve davanın müvekkili yönünden reddini talep ettiklerini, Mahkemenin kanaatinin aksine ayıp ihbar süresine riayet edilmediğini, Davacının tacir olması nedeniyle, satım işleminin TTK madde 23 anlamında “ticari satış” sayılmakta, buna bağlı olarak satımdan kaynaklanan ve hak düşürücü süre niteliğinde olan ayıp ihbar sürelerinin de TTK m. 23/1-c ye tabi bulunmakta olduğunu; ilgili hükme göre, alıcının ayıp ihbar sürelerinin açık ayıplarda 2, açıkça belli olmayan ayıplarda ise 8 gün olup, bu sürelerin teslimden itibaren başladığını; ayrıca, açıkça belli olmayan ayıplarda, alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek, incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak amacıyla durumu bu süre içinde satıcıya ihbar etmekle yükümlü olduğunu; bu ihbarın, sekiz günlük süre içinde yapılmaz ise, alıcının malı ayıp ile kabul etmiş sayılacağını, Somut olayda, davacının, müvekkillere, teslim tarihinden itibaren başlayan 2 ve 8 günlük süreler içinde herhangi bir bildirimde bulunmadığını; iddia edilen ayıp nedeniyle müvekkili firmaya belirlenen süre içinde bildirim yapılmadığından ve ayıp ihbar sürelerinin de hak düşürücü süreler olduğundan kabul kararının kaldırılması ile davanın reddedilmesinin gerektiğini; dava konusu araçta, üretimden kaynaklı bir arızanın bulunmadığını, Her şeyden önce, bir malın ayıplı olduğunun kabulü için, iddia edilen eksikliğin, üretimden kaynaklanması; yani ayıbın, yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olması gerektiğini; gerçekten, doktrinde de, “…hasarın intikalinden sonra ortaya çıkan ayıpların, evvelce mevcut sebeplerden ileri gelmedikçe, satıcıyı sorumlu kılmayacağı” kabul edildiğini; ister açık, ister gizli ayıp olsun, satıcının sorumlu tutulabilmesi için, bu ayıbın üretimden-satımdan önceki bir nedenden- kaynaklanmış olmasının gerektiğini, Somut olayda, dava konusu aracın, üretim bandından sağlam bir şekilde çıkmış olup son kontrolleri de yapılarak davacıya sorunsuz/ayıpsız bir şekilde teslim edildiğini, Somut olayda, dava konusu araçta meydana gelen yangına sebep olanın, orijinal elektrik tesisatı olmayıp, aracın okul taşıtı olarak kullanılabilmesi adına sonradan takılan parçaların ve aksesuarların elektrik tesisatında kısa devre yapması olduğunu; nitekim, bu sebeple aracın hasarlandığını; Bilirkişi Raporunda belirtilenin aksine, bu ek parçaların bağlantı yapıldığı torpido altındaki elektrik tesisatının değişimiyle sorunun basit bir onarımla giderilebileceğini; bu şekilde yapılacak işlem sonuncunda, diagnostik arıza teşhis cihazları kullanılarak sorunun giderildiğini ve diğer parçalarda sorun olmadığının da basit bir şekilde teyit edilebileceğini, Basit bir onarım işlemiyle giderilebilecek ve aracın okul taşıtı olarak kullanılabilmesi için davacı tarafça yaptırılan müdahaleden kaynaklanan bir arıza nedeniyle dava konusu aracın misli ile değişimi talebinin kabulünün hakkaniyete ve hukuka aykırı olacağını, İddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte, dava kabul kararı verilecekse dahi hükmün yenisi ile değişim şeklinde kurulmuş olmasının kanundaki seçimlik haklara aykırılık teşkil etmekte, ayrıca hükme mutlak suretle aracın satın alındığı halde teslimi zorunlu olduğundan bilrikte ifa kuralı gereği aracın her türlü takyidattan ve borçtan ari şekilde teslimi yönünde ibare eklenmesi gerektiğini, Bu itibarla, yenisi ile değişim ifadesinin kaldırılması ile kararda birlikte ifa kuralının gereklerinin gözetilmesini talep ettiklerini, Kararda dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi ve somutlaştırılmayan talebe rağmen kazanç kaybına hükmedilmesinin de hatalı olup, kararın bu yönüyle de kaldırılması ve davanın reddinin gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda açıklanan ve darimizce resen dikkate alınacak nedenlerle, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/843E. Ve 2022/697K. Sayılı ilamının kaldırılması ile, haksız ve hukuka aykırı olarak açıldığını düşündükleri işbu davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, icranın durdurulmasını talep etmiştir. Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkilinin davaya konu kazadan sonra bütün ticari hayatının durduğunu ve yıllarca kazanç elde edemediğini; bununla beraber araç almak için kredi çektiğinden, uzun süre sadece yanan aracın kredisini ödemeye devam ettiğini, ailesinin geçimini dahi sağlayamadığını ve bu sebeple ailesi ile arası açıldığını; tüm bunlara rağmen, beş yıllık kazanç kaybının 21.000-TL olarak hesaplanmış olmasının haksız ve hukuksuz olup müvekkilinin mağduriyetini artırdığını, Müvekkilinin, kaza öncesinde servis taşımacılığı yaptığını; ayrıca hafta sonu Düğün, Gezi, Toplantı ve diğer aktiviteler için iş bazlı gelir elde ettiğini; davaya konu olaydan sonra müvekkilinin aracını hiç kullanamadığını; davalıların sorunu hemen halledeceği düşüncesi ile bir süre yolcularının taksi masraflarını dahi karşıladığını; lakin oluşan hasar nedeni ile davalı şirkete araç değişim talebinde bulunulmuş olmasına rağmen bu güne kadar müvekkile yeni bir araç teslim edilmemiş olup geçici olarak kullanması için de bir aracın tahsis edilmediğini; müvekkilinin aracı garanti süresi içerisinde davalıların kusurundan kaynaklı arızalanmış olmasına ve dosyaya sunulmuş olan ses kayıtlarından da anlaşılacağı üzere defalarca ikame araç talep edilmiş olmasına rağmen davalılar tarafından müvekkilin ticari hayatını devam ettirebilmesi için gerekli ikame araç tahsis edilmediğini; bununla beraber müvekkilinin dava konusu aracı alabilmek için kredi çektiğinden bu kredinin de ödemelerini yapmaya devam etmek zorunda kaldığını; uzun süre sadece bu krediyi ödemek için çalıştığınıEK-1 müvekkillerinin çektiği krediye ilişkin evrak). Bu süreçte müvekkilinin servis hizmeti verdiği üç şirkete hizmet sağlayamadığı için işinden olduğunu; ayrıca gün içi ve hafta sonu rutin belgelendirilemeyen (düğün, nişan, toplantı, gezi vb. taşımacılığı) gelirlerinden de mahrum kaldığını; müvekkilinin üzerine davaya konu ticari araç kayıtlı olması ve servis plakası sahibi olması sebebiyle BAĞKUR’lu olmaya yasal olarak devam etmek zorunda kaldığını; BAĞKUR’lu olması sebebiyle hem BAĞKUR’unu ödemek zorunda kaldığını hem de serbest muhasebeciye hiçbir ticari faaliyet göstermemesine rağmen aylık ödeme yapmak zorunda kaldığını; müvekkilinin aracın teslim edilmemesi nedeni ile işini tamamen kaybettiğini; bu sebeple müvekkilinin ticari amaçla satın aldığı aracı kullanamamasından doğan tüm maddi zararlarının davalılar tarafından karşılanması gerektiğini, Müvekkillerinin yılardır ticari plakasını kaybetmemek için muhasebe kaydını kapatamadığını, ticari hayatını devam ettiremediği halde her ay boş beyanname verilerek mali müşavir tutmak ve bağkurlu olmak zorunda kalarak aylık ciddi bir masrafla yaşamak zorunda kaldığını; sadece muhasebe masraflarının dahi 15.000-20.000 TL arasında olduğunu; bu durumdan kaynaklı müvekkilinin ailesi ile de arası açıldığını, (EK-2 Müvekkilimizin yaptığı aylık muhasebe ödemelerine ilişkin evraklar). Buna rağmen Yerel Mahkeme’nin kazanç kaybına ilişkin ödenmesine karar verdiği 21.000 TL’nin, müvekkilinin işini kaybetmemek için ödemiş olduğu, yolcularının taksi parasını yada BAĞKUR’lu olması sebebiyle yaptığı ödemeleri ve muhasebe masraflarını bile karşılamadığını, Yerel mahkemenin kazanç kaybı, kar kaybı, müspet zarara ilişkin bir değerlendirme yapmadan müvekkillerinin zararının büyük kısmını karşılamayan bir karara imza attığını, Müvekkillerinin dava konusu aracı, yıllar boyunca artarak devam edecek bir ticari kazanç elde etmek için aldığını; bir diğer ifadeyle elindeki parayla araç aldığını ve mal varlığını artırmak istediğini; lakin gelinen noktada Yerel Mahkemenin aracın misliyle değişimine karar vererek müvekkillerini araçtaki ayıbın ortaya çıktığı güne geri döndürdüğünü; kazanç kaybına ilişkin hükmedilen 21.000 TL’nin müvekkillerinin gerçek kazanç kaybıyla alakasının olmadığını; bu durumda araç sahibi olarak taşımacılık yapan birinin bu süre içerisinde elde edeceği kazanç hesaplanarak, buna göre kazanç kaybı ödenmesine ilişkin bir karar verilmesi gerekirken, üç aylık kazanç kaybının ödenmiş olmasının haksız olduğunun izahtan vareste olduğunu, Yerel mahkemenin bu haksız kararına karşı kazanç kaybına ilişkin gerçekçi bir irdeleme yapmak gerektiğini; bu hususa ilişkin kazanç kaybı, kar kaybı ve müspet zararın irdelendiği Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Esas No: 2021/227 Karar No: 2021/847 Karar Tarihi: 03.02.2021 kararında yer alan ifadelerin şu şekilde olduğunu, ”Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının 112. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır: kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Kâr kaybı, kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kardan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu hareketten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu hareket yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır.” Müvekkillerinin aracıyla beraber ticaretine devam etmesi durumunda mamelekinin ne durumda olacağının hesaplanması gerektiğini ve sonrasında aracı kullanamamasından dolayı kusurlu oldukları aşikar olan Davalılar’dan bu zararın tamamının tahsiline karar verilmesi gerektiğini; müvekkillerinin ayıbın ortaya çıktığı günden bu yana ticari hayatına devam edemediğini, aracın onarımının kısa süreceğini umarak yolcularının taksi paralarını ödediğini ve dahi muhasebe vs. giderleri ödemeye devam ettiği için kar elde etmek bir yana her geçen gün zarar ettiğini, Müvekkillerinin yeni bir araç almak için geçmesi gereken sürenin, kazanın oluş tarihinden itibaren 3 ay olarak hesaplanmış olmasını anlamanın mümkün olmadığını; kendi halinde bir esnaf olan ve elindeki tek sermayesini davalıların kusuru sebebiyle kaybetmiş olan müvekkilinin 3 ay içinde yeni bir araç alabileceğine ilişkin bir muhakemenin kabul edilemeyeceğini; keza yanan aracın hala davalı tepretoğulları servisinde bulunmakta olup müvekkilinin yeni bir araç alacak sermayesinin bulunmadığını, Yerel Mahkeme’nin kazanç kaybını üç aylık gelir üzerinden hesaplamasının haksız ve hukuksuz olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/1134 Esas, 2016/6228 Karar sayılı ve 23.05.2016 tarihli kararında: ”Davacı aracı, ticari kamyonet olup davacının ticari faaliyeti esnasında kullandığı araçtır. Mahkemece hükme esas alınan 18.08.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacı aracının onarımının ekonomik olmadığı ve pert kabulünün gerekliliği belirtilerek, kaza tarihi ile yeni araç satın alma tarihi arasında geçen 48 günlük süreye tekabül eden araç mahrumiyet zararı hesabı yerinde değildir. Zira raporda kazanın oluş tarihi ile aracın satın alınması arasındaki sürenin makul olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılmamıştır. Davacı aracının pert kabulünün zorunluluğu karşısında, davacının emsal nitelikte yeni bir araç alması için gereken süre oranında araç mahrumiyeti zararı tespit edilmelidir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu yön gözetilmeksizin, kaza tarihi ile dosyaya sunulan araç satım sözleşmesi arasındaki süreye tekabül eden süre üzerinden araç mahrumiyet zararı hesabı yapılmıştır ki rapor bu yönüyle hatalıdır.” denildiğini, Yerel mahkeme kararında da ”kazanın oluş tarihi ile aracın satın alınması arasındaki süre”nin 3 ay olarak hesaplanmış olup bu sürenin makul bir süre olmadığını; müvekkilinin kendi halinde bir esnaf olup 3 aylık sürede yeni bir araç satın almasının kendisinden beklenemeyeceğini, Müvekkillerinin aracın yenisiyle değişimini yada kendisine işine devam edebilmesi için yeni bir araç tahsis edilmesini talep etmiş olmasına rağmen bu talebini karşılamayan davalıların, müvekkillerinin bu güne kadarki zararından sorumlu olacağını, Davaya konu aracın halen davalılar yedinde olup ne tamir edildiğini, ne de müvekkile çalışır halde teslim edildiğini; bu süreçte müvekkilinin servis hizmeti verdiği üç şirkete hizmet sağlayamadığı için işinden olduğunu, ayrıca gün içi ve hafta sonu rutin belgelendirilemeyen (düğün, nişan, toplantı, gezi vb. taşımacılığı) gelirlerinden de mahrum kaldığını; müvekkilinin üzerine davaya konu ticari araç kayıtlı olması ve servis plakası sahibi olması sebebiyle BAĞKUR’lu olmaya yasal olarak devam etmek zorunda kaldığını; BAĞKUR’lu olması sebebiyle hem BAĞKUR’unu ödemek zorunda kaldığını hem de serbest muhasebeciye hiçbir ticari faaliyet göstermemesine rağmen aylık ödeme yapmak zorunda kaldığını, Tüm bu izah edilen nedenlerle kazanç kaybına ilişkin olarak haksız ve hukuksuz kararın kaldırılarak, hakkaniyete uygun kazanç kaybı ödenmesine yada talepleri doğrultusunda kararın bozularak yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini talep ettiklerini, İleri sürerek, yukarıda izah edilen hususlara göre, kazanç kaybına ilişkin haksız ve hukuksuz kararın kaldırılarak, hakkaniyete uygun kazanç kaybı ödenmesine yada talepleri doğrultusunda kararın bozularak yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; satıcının ayıptan sorumluluğu hükümlerine dayalı olarak açılmış, satım konusu aracın misli ile değiştirilmesi ve ayıp nedeniyle oluşan kazanç kaybı zararının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava konusu aracın ticari araç olması nedeniyle, uyuşmazlığı çözme görevi ticaret mahkemesine aittir. Davacı taraf; davalılardan … firmasının yetkili satıcı olan diğer davalıdan “okul paketli” olarak satın aldığı minibüs tipi servis aracında, 08/03/2018 tarihinde yangın çıktığını, aracın davalı satıcı … firması yetkili servisine çekildiğini, araç serviste iken delil tespiti yaptırıldığını, ayrıca davalılara 23/03/2018 tarihli iadeli taahhütlü posta ile aracın misli ile değişimi ve kazanç kaybının ödenmesi talebinin iletildiğini, davalı … firmasının üretici, diğer davalının ise satıcı olarak husumetlerinin bulunduğunu ileri sürmüş, davalı … tarafından; delil tespiti raporunu kabul etmedikleri, pasif husumetlerinin bulunmadığı, araçta imalat hatası olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı savunulmuş, diğer davalı satıcı tarafından ise; araçta imalat hatasından doğan bir ayıp bulunmadığı, yangının çıkışına neden olan montaj hatasının diğer davalı sorumluluğunda olduğu, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı savunulmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından; taraf delilleri toplanmış, önce dosya üzerinde elektrik mühendisi bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak kök ve ek raporlar alınmış, bu raporların denetime elverişli olmadığı gerekçesi ile sigrota eksperi/makine mühendisi yeni bir bilirkişiden, halen serviste bulunduğu anlaşılan araç üzerinde keşif de yaptırılarak kök ve ek raporlar alınmış, hükme esas alınan ikinci bilirkişinin raporları doğrtultusunda; dava konusu araçta yangına neden olan ayıbın gizli ayıp mahiyetinde bulunduğu, ihbarın süresinde yapıldığı, aracın tüm elektronik aksamının değişmesinin gerektiği, keşif tarihi itibariyle aracın halen serviste ve kullanılamaz durumda olduğu, misli ile değişim talebinin yerinde olduğu, davacının yeni bir araç alması için gereken makul sürenin üç ay olduğu, aylık 7.000,00-TL kazanç kaybı hesap edildiği, buna göre davacının ayıp nedeniyle talep edebileceği tazminat tutarının 21.000,00-TL olduğu gerekçesi ile talep arttırım dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekilinin ikinci bilirkişi tarafından yapılan kazanç kaybı hesabına itiraz ettiği, üç aylık sürede yeni araç satın alınabileceği yönündeki tespiti kabul etmediği, itiraz üzerine alınan ek raporda da kök rapordaki tespitlerin aynen tekrar edildiği, bunun üzerine davacı vekilinin 24/01/2022 tarihli talep arttırım dilekçesi ile, bilirkişi raporuna katılmadıklarına, istinaf sonrası yeniden talep arttırma haklarını saklı tuttuklarına ilişkin kayıt ile birlikte tazminat taleplerini 1.000,00-TL’den 21.000,00-TL’ye çıkardıklarını beyan ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi gerekçesinde davacının kazanç kaybı hesabına yönelik itirazlarının gerekçeli olarak karşılanmadığı görülmüştür. 6098 Sayılı TBK’nun 227/2 fıkrasında, alıcının seçimlik hakları dışında, ayıp nedeniyle genel hükümlere göre tazminat talep hakkının saklı olduğu düzenlenmiştir. Dosyaya mübrez Halkalı Vergi Dairesi’nin 20/12/2022 tarihli yazı cevabından davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu anlaşılmıştır. HMK’nun 222 maddesi uyarınca mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilir. Dava konusu aracın 08/03/2018 tarihinde yangın nedeniyle servise verildiği, dava tarihi itibariyle halen davacı kullanımında olmadığı, davacının bu aracı servis hizmeti vermekte kullandığı sabittir. Şu halde mahkemece davacının ayıp nedeniyle aracı kullanamamasından doğan kazanç kaybı zararının tespiti için davacının defterleri ile, davacı tarafından dosyaya kazanç kaybına ilişkin sunulan diğer deliller üzerinde önceki bilirkişiye mali bilirkişi de eklenerek inceleme yaptırılması, davacının gelir durumuna göre aracın servise bırakıldığı tarihten dava tarihine dek, aynı özellikleri haiz yeni bir araç alması için gereken makul sürenin, mahkeme ve kanun yolu denetimine açık biçimde gerekçeleri ile birlikte tespiti, buna göre aracın servise teslim tarihinden dava tarihine dek kullanılamaması nedeniyle uğranılan kazanç kaybı zararının ne olacağı, yine bilirkişilerce yeni bir araç alınması için daha kısa bir süre tespit edilmesi halinde bu makul sürede doğan kazanç kaybı zararının ne olacağı hususunda ihtimalli rapor tanzim ettirilmesi, elde edilecek sonuca göre; hangi ihtimale dayalı hesabın esas alındığı da gerekçelendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, davacının defterleri incelenmeksizin, davacının rapora itirazları karşılanmaksızın yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsiz olmuş, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davalılar vekillerinin ileri sürdükleri istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/09/2022 tarih ve 2018/843 Esas – 2022/697 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Davalılar vekillerinin ileri sürdükleri istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf talep edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde kendilerine iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.