Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/234 E. 2022/213 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/234
KARAR NO: 2022/213
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2021
( İhtiyati Haciz Talebinin Değerlendirilmesine İlişkin Karar )
DOSYA NUMARASI: 2021/704 Esas
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin faturadan kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibinin davalının itirazı nedeniyle durduğunu, alacağın, yazılı ve sözlü uyarılara rağmen ödenmediğini, borçlunun mallarını kaçırma hazırlığı içinde olduğu bilgisi alındığını ve alacağın rehinle veya başkaca bir şekilde de teminat altına alınmadığını belirterek, davalı şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki asıl alacağın iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle hesaplanan kur üzerinden olan 82.997,30 TL alacağı teminat altına alacak miktarda borçluya ait menkul ve gayrimenkul ve tüm mal varlığı ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/11/2021 tarih ve 12/11/2021 tarihli kararı ile; ” Dava fatura alacağı nedeniyle başlatılan ilamsız icra takiben vaki itirazın İİK’nun 67/1 maddesi uyarınca iptaline istemine ilişkindir. Davacı vekilinin 10/11/2021 tarihli ihtiyati haciz talebini içerir dilekçe ekinde sunduğu faturaların tek taraflı davacı tarafça düzenlenmiş belgeler olduğu yine sunulan belgeler arasında yer alan sevk irsaliyesinin de altında teslim alan imzasının bulunmadığı, ayrıca sunulan elektronik posta yazışmalarına ait belgelerin de bu aşamada teyide muhtaç olduğu kanaatine varılmakla bu aşamada alacağın varlığı, fatura konusu malların teslim hususi ile akti ilişkin ve muaccel bir alacağın olduğu dair kanaate varılmadığı sunulan belgelerinde yaklaşık ispata yeterli olmayıp, yargılamayı gerektirdiği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle de İİK’nun 257. maddesinde öngörülen ihtiyati haciz şartları oluşmadığı kanaatine varılmakla davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; “1-Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Alacağın yargılmayı gerektirmesinin ihtiyati haciz istenmesine engel oluşturmadığını, müvekkilinin davalı şirkette alacağının bulunduğuna dair mahkemeye kanaat verecek kadar delil sunmuş olduklarını, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, sundukları eklerle alacaklarını yaklaşık olarak ispatlamış olduklarını, ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, İhtiyati haciz kararının verilebilmesi için İİK’nın 258. maddesi uyarınca alacağın muhtemel varlığına kanaat getirilmesinin yeterli olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasındaki mail yazışmaları, müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanarak düzenlenen tüm faturalar ve müvekkili tarafından teslim edilen ürünün teslimat bilgilerinin mahkemeye sunulduğunu, sundukları bu delillerin müvekkilinin alacağını yaklaşık olarak ispatladığını, bu nedenle ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini (Yargıtay 23. Dairesi’nin 2020/1988 K. sayılı kararı- İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/1810 K. Sayılı kararı), Müvekkilinin alacağının, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş para alacağı olup, İİK 257. maddesine göre ihtiyati haczin şartlarının sağlandığını, alacağın varlığı ve vadesinin geçmiş olduğu hususlarının sundukları delillerden anlaşıldığını, faturanın ispat vasıtası olma özelliğinin, TTK 21. madde gereğince 8 günlük sürede itiraza uğramamış olmak suretiyle içeriğinin kabul edilmiş sayılmasından ileri geldiğini, davalı şirketin vadesi geldiği halde borcunu ödemediğini ve ödeyemediğini de sundukları mail yazışmalarında kendisinin kabul ettiğini, düzenlenen faturalara da süresinde itiraz etmediğini, bu nedenle ara kararda faturaların tek taraflı müvekkili tarafınca düzenlenmiş olmasının sebep gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu (Yargıtay 19. HD. 30/09/2015 tarihli, 2015/4882 E., 2015/12767 K.- Yargıtay 19, HD. 19/10/2015 tarihli, 2015/685 E., 2015/13030 K. – Yargıtay 19, HD. 19/10/2015 tarihli, 2015/685 E., 2015/13030 K.- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07/03/2016 tarihli, 2016/2214 E., 2016/2481 K.) Borçlunun vadesi geldiği halde borcunu ödemediğini ve temerrüde düştüğünü, haricen aldıkları bilgilere göre borçlunun malları kaçırma eğilimine girdiğini, faturaların ödenmemesinin müvekkilini yeterince mağdur ettiğini, borçlu malları kaçırma halindeyse müvekkilinin mağduriyetinin daha da artacağını belirterek, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/704 E sayılı ve 12.11.2021 tarihli ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını ve müvekkilinin alacağını teminat altına alacak miktarda davalıya ait tüm mal varlığının ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, itirazın iptali davasında ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı şirket adına düzenlenen fatura alacağının ödenmediği, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiği, borçlunun mallarını kaçırma hazırlığı içinde olduğu bilgisinin alındığı, alacağın rehinle veya başkaca bir şekilde de teminat altına alınmadığı belirterek, davalı şirketin itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağı teminat altına alacak miktarda borçluya ait menkul ve gayrimenkul mal varlığı ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine karar verilmesi talep edilmiştir. Davacı vekili tarafından ibraz edilen 12/11/2021 tarihli dilekçe ekinde bir kısım mail yazışmaları, faturalar, yapılan kısmi ödemeye ilişkin olduğu belirtilen dekontlar ve mal teslimine ilişkin olduğu belirtilen belge örnekleri dosyaya ibraz edilmiştir. Somut uyuşmazlık bakımından; tek taraflı olarak düzenlenen faturalar alacağın varlığını ve muaccel olduğunu yaklaşık olarak ispata yeterli değildir. Davacı tarafça ürünlerin teslim edildiğine dair ibraz edilen teslimat belgesinde alıcının dava dışı (… Tic.Ltd.Şti) bir şirket olduğu, ayrıca gönderi tipi koli olup, içeriğinin tespit edilemediği, teslim alan kısmı imzalı olan 24/06/2020 tarihli sevk irsaliyeli faturanın da dava dışı bir şirket tarafından davacı adına tanzim edildiği görülmektedir. İbraz edilen bir kısım e-mail yazışmalarını yapanların da, taraf şirketlerin çalışanları ya da yetkili temsilcileri olup olmadığı bu aşamada tespit edilememektedir. Bu hali ile, davacı tarafça talep edilen alacağın varlığı, miktarı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirmekte olup, ibraz edilen deliller ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli yaklaşık ispatı sağlamamaktadır. Davalının, mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya çalıştığını gösterir delil de sunulmamıştır. Bu hali ile, İİK 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, mahkeme kararı isabetli olup, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/02/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.