Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2327 E. 2022/1948 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2327 Esas
KARAR NO: 2022/1948 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2022
DOSYA NUMARASI: 2022/537 Esas
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 16.05.2022 tarihli Genel Kurulun 8. gündem maddesi gereği alınan; … Tarım şirketinin aktifinde kayıtlı Afyonkarahisar İli – Sandıklı İlçesi – … Mahallesi – … Ada – …, …, …,.., … ve … Parselde kâin taşınmazın satışına yönelik kararın iptaline,16/05/2022 tarihli genel kurulun 8.gündem maddesi gereği …Şti’nin aktifinde kayıtlı Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesi … Mahallesi … ada …, .., .., .., .. ve .. parselde kain taşınmazın satışına yönelik kararın icrasının dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına ve ilgili taşınmazın tapu kaydına tedbir şerhi işlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/10/2022 tarih ve 2022/537 Esas sayılı Ara Kararı ile; “…. davacı vekilince, tedbir istemi yönünden ileri sürülen gerekçelere nazaran, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği, gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğabileceği yönünde Mahkememizde yeterli kanaat hasıl olmamakla, yukarıda ayrıntısı açıklanan HMK’nun 390/3. maddesinde öngörülen yaklaşık ispata ilişkin ve dolayısıyla HMK 389. maddesi koşullarının oluşmadığı değerlendirilmiş, tedbir talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Geçersizliği talep edilen genel kurul kararının, butlan ile sakat durumda olduğunu, Geçersizliğini talep etmiş oldukları “… Tarım şirketinin aktifinde kayıtlı ilgili taşınmazın, şirketin alacaklısı … şirketine olan borcun ödenmesi maksadıyla satılmasına” yönelik kararda anılan ve alacaklı olduğu iddia edilen … Şirketi’nin, … Tarım şirketinin en büyük hissedarı olduğunu, … Tarım şirketi yönetim kurul başkanı ve üyeleri ile … şirket yönetim kurul başkan, üye ve hissedarları arasında da organik bağ (akrabalık ilişkisi) bulunduğunu, … şirketinin uzun süreler yönetim kurul başkanlığını yapan …’ın, … Tarım şirketinin hâlihazırda yönetim kurul üyeliğini yaptığını, … Tarım yönetim kurul başkanı … ile … arasında da akrabalık ilişkisi bulunduğunu, yakın tarihte değişene kadar … şirketi’nin, öncesinden beri … Tarım şirket merkezi olan “… Mah. … Cad. No:.. Beykoz/İstanbul” adresinde kayıtlı bulunduğunu, uzun süre her iki şirketin de aynı adreste faaliyet gösterdiğini, merkez adresleri aynı olmadan evvel de … şirket genel kurul toplantılarının dahi, … Tarım şirket merkezinde yapıldığını, Geçersizliğini talep etmiş oldukları genel kurul kararının alınmasında; müzakeresine katılmaması ve işbu maddenin oylanmasında oy kullanmaması gereken hissedarlar ve kurul üyelerinin oylamaya katılıp, kişisel nitelikteki kararlara menfaatleri doğrultusunda oy kullandıklarını, 16.05.2022 tarihli Genel Kurul 11. gündem maddesi ile de; yönetim kurul üyelerinin, hakim pay sahiplerinin, üst düzey yöneticiler ve bunların yakınlarının TTK 395 ve 396 maddeleri kapsamına giren hususlarda yetkili kılınmaları hakkında gerekli izinlerin verilmesi hususunun, yine aynı (müzakerelere katılmaması – oy kullanmaması gereken) kişilerin oyları sonucu oybirliği ile kabul edildiğini, bu noktada 11 numaralı gündem maddesinin emredici hükümlere aykırı kurallar getirmesi sebebiyle; geçersizliğini talep ettikleri 8 numaralı gündem maddesinin ise, söz konusu karar alınırken “müzakereye katılma” yasağı ve “oydan yoksunluk” ilkesinin ihlal edilmiş olması sebebiyle batıl durumda olduğunu, Geçersizliğini talep ettikleri genel kurul kararının şekil yönünden olduğu kadar; şirketin temel yapısını bozucu ve sermayenin korunması ilkelerine aykırı olduğundan, esas yönünden de emredici hükümlere aykırı nitelikte olduğunu, bir bütün halinde 16.05.2022 tarihli Genel Kurulda alınan kararlar incelenecek olursa; … Tarım şirketinden ziyade, … şirketinin menfaat ve çıkarlarının gözetildiğinin aşikar olduğunu, İlgili Genel Kurul 7. maddesinde; TTK 376/2 maddesine atıf yapılarak, bu madde gereği alınan karar ile … Tarım şirket varlıklarından olan – ilgili maddede belirtilen – taşınmazın, şirket hakim ortağı olan … şirketine satıldığının belirtildiğini, halbuki TTK 376/2 maddesi gereği pay sahiplerinin, bilanço açığını kapatmaya yönelik kararlar alması gerekirken/ beklenirken ve bu yöndeki genel kurul iradesinin, sermaye konulması veya borç verilmesi şeklinde değil, şirket menfaatlerinin gözetilmesi suretiyle tamamen karşılıksız nitelikte kararlar alınmasına yönelik olması gerekirken; 16.05.2022 tarihli genel kurulda “oybirliği” ile alınan kararların, TTK 376/2 maddesine aykırı ve tamamen … şirket menfaatleri doğrultusunda olduğunu, Geçersizliğini talep ettikleri 8. maddede ise; yine şirket üstün menfaatleri bir kenara itilerek ve bu menfaatler gereği alınması gereken kararlar yerine; şirket varlıklarından olan bir diğer taşınmazın, yine şirket hakim ortağı olan … şirket menfaatleri gereği, bu şirkete olan borçların kapatılması adına satılmasına yönelik karar alındığını, satılması adına karar alınan taşınmazın “sera” niteliğinde olup, tarımsal faaliyet amacı ile kurulan … Tarım şirketinin son faaliyet alanı olan bu taşınmazın satılması durumunda şirket tüzel kişiliğinin bir anlamı kalmayacağını, sermayesinin zararına yönelik olması ve şirket tüzel kişiliğinin sona ermesi sonucunu doğuran genel kurul kararının; şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olması sebebiyle de batıl durumda olduğunu, Emredici hükümlere aykırı nitelikte olması ve öngörülen geçerlilik şartları taşımadığı gibi; kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılık yaratması, ilgili kararın, müzakereye katılma yasağı ve oydan yoksunluk ilkesinin ihlal edilerek alınması sebebiyle “şekil yönünden” şirketin temel yapısını bozucu ve sermayenin korunması hükümlerine aykırı niteliği gereği ile de “konu yönünden” batıl durumda olması, şirketin temel niteliklerine de aykırılık yaratan ve niteliği gereği ağır ve önemli ihlaller içeren bu kararın; … Tarım şirket menfaatleri hiçe sayılarak, tamamen hakim ortak … şirket menfaatleri gözetilerek alınması sebebiyle; 16.05.2022 tarihli Genel Kurulda 8 numaralı gündem maddesi gereği alınan kararın iptali ile icrasının tedbiren durdurulmasını istadiklerini, Somut olayda “ihtiyati tedbir” şartlarının oluştuğunu, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair kararın; “menfaat dengesi” göz ardı edilerek verildiğini, “inceleme” ve “gerekçelendirme” yükümlülüklerine aykırılık yarattığını, kararın somut hiçbir gerekçeye dayanmadığını, hangi gerekçe ile taleplerinin reddedildiğinin anlaşılamadığını, delillerin serbestçe değerlendirilmesi ilkesi çerçevesinde vicdani kanaate ulaşılması gerektiğini, mahkeme tarafından “yaklaşık ispatın” hangi gerekçelerle mevcut olmadığının da ayrıca açıklanması ve gerekçelendirilmesi gerektiğini, yaklaşık ispatta mahkeme tarafından, ibraz etmiş oldukları ve hemen getirilmesi mümkün nitelikteki delillerin hiçbiri değerlendirilmeden karar verildiğini, bu kararın; neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiğine dair en ufak bir bilgi bulunmadığını, bu bağlamda ilgili kararın “denetime elverişli” olduğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığını, yaklaşık ispatın acele karar verilmesi gereken ve/ veya delil gösterilmesinin zor olduğu ve bu sebeplerle “kesin ispatın” beklenemeyeceği hallerde dikkate alınan ispat ölçütü olduğunu, bu noktada ispat edilmek istenen hususun “muhtemel” ve talepte haklı olma ihtimalinin “yeterli” görülmesi gerektiğini, Somut olayda … Tarım şirketi yönetim kurul başkanı ve üyeleri ile … şirket kurul başkan, üye ve hissedarları arasındaki organik bağ ve iki şirket arasındaki “grift” ilişkinin varlığının dahi, bir ispat vesikası olduğunu, Bununla birlikte Mahkemenin 21.07.2022 tarihli Ara Kararı gereğince; davalı şirketin taşınmaz ve banka mevduat bilgilerinin ibrazı, şirket yönetim kurul üyelerinin, ihtiyati tedbir talebi ile alakalı beyanlarının sunulması talep edilmiş olup, buna karşın davalı tarafça herhangi bir belge veya beyan sunulmadığını, davalı tarafa, savunma yapma ve delil sunma hakkı tanındığını, bu noktada yaklaşık ispatın aksinin ispatı için hiçbir delil sunulmaması hatta yaklaşık ispatın kanıtlanması için gerekli olan delillerin kasıtlı olarak davalı tarafça ibraz edilmemiş olması hususlarının, yaklaşık ispatın gerçekleştiğine yönelik en büyük karine durumunda olduğunu, somut olaydaki en önemli ispat vesikasının, genel kurul kararının butlan ile sakat olması hususu olduğunu, Bu noktada; 16.05.2022 tarihli genel kurulun 7. maddesi gereği, başkaca bir taşınmazın yine aynı maksat ile (… şirketine olan borcun ödenmesi maksadıyla) satılmış olması, yine aynı genel kurulun 11. maddesi gereği, TTK 395 ve 396 maddeleri kapsamında giren (emredici hükümlere aykırılık yaratan) hususlarda yönetim kurul üyelerine yetki verilmesi hususlarının, somut olayda butlanın varlığının yaklaşık ispatı için en belirgin emareler olduğunu, iddia edilen vakıayı doğrudan olduğu kadar dolaylı olarak da ortaya koyan hususlar neticesinde butlan yönündeki iddialarının; yalın bir iddiadan ziyade, yaklaşıktan da daha fazla bir şekilde ispat edilmesine rağmen, mahkemenin “yaklaşık ispat” bakımından yeterli kanaatin oluşmadığı yönündeki tespitinin kabul edilemeyeceğini, Başlangıçta, davanın muhtemel sonuçlarına yönelik bir kanaatin oluşmadığı durumlarda dahi, “muhtemel zarar görme tehlikesine” dayalı olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini (Yargıtay 1. HD’nin 24.09.2021 T. – 11142 E. – 9822 K) Mahkemenin “hakkın elde edilmesinin zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğması” yönündeki şartların mevcut olmadığı yönündeki kanaatine de katılmanın mümkün olmadığını, gerekçelendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle Mahkemenin bu kanaate de nasıl ulaştığı tespit edilememekle birlikte; satış işlemlerinin tedbiren durdurulmasını talep ettikleri (ihtiyati tedbir konusu) taşınmazın satıldığına dair harici duyumlar alınmış olmakla; telafisi güç/imkansız durumun ortaya çıkmış durumda olduğunu, her ne kadar mahkeme tarafından muhtemel ve yakın bir zararın ispat edilemediği ileri sürülerek, tedbir taleplerinin reddine karar verilse de; taşınmazın satılmış olduğuna dair alınan bilgiler neticesinde, zararın ispat edildiğini hatta gerçeğe dönüşmüş durumda olduğunu, geçici hukuki korumaya yönelik tedbir ile amaçlanan, “yargılamanın daha sağlıklı yapılmasının sağlanması” hususunun, mahkeme eli ile ortadan kalktığını, bu noktadan sonra tedbiren satışının durdurulmasını talep ettikleri taşınmazın “korumasız kalmış” olup, taşınmazın sürekli el değişmeye devam edecek olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, İhtiyati tedbir talebinin reddine dair karar ile “menfaat dengesi”nin göz ardı edildiğini, geçici hukuki koruma tedbirlerine karar verilirken, bozulması muhtemel menfaat dengesinin de sağlanmasının amaçlandığını, bu dengenin talep sahibinin yargılama bitinceye kadar dava sonucunu güvenceye almaya çalışmasındaki menfaati ile karşı tarafın, tedbir kaynaklı uğraması muhtemel zararları arasındaki denge olduğunu, somut olayda, talep ettikleri tedbirin kabul edilmesinin karşı tarafa vereceği en ufak bir zararı bulunmamakta iken, tedbirin reddedilmesi neticesinde menfaat dengesinin tamamıyla müvekkil aleyhine bozulmuş durumda olduğunu, tedbir talep edilen taşınmazın dava sonuçlanıncaya kadar satılamayacak olması, davalı taraf nezdinde herhangi bir zarara sebep olmayacakken, ilgili taşınmazın satıldığına yönelik bilgi edinilmiş olmasının, telafisi imkansız zararların doğmasına sebep olduğunu, 16.05.2022 tarihli Genel Kurulun 8. gündem maddesi gereği; … Tarım şirketinin aktifinde kayıtlı Afyonkarahisar İli – Sandıklı İlçesi – … Mahallesi – … Ada – …, .., …, …, … ve … Parselde kâin taşınmazın, şirketin alacaklısı … AŞ.’ye olan borcun ödenmesi maksadıyla satışı için alınan kararın iptali ile birlikte ilgili taşınmazın satışına yönelik kararın icrasının, huzurdaki dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulması ve ilgili taşınmazın tapu kaydına tedbir şerhi işlenmesinin talep edildiğini, Mahkeme tarafından tedbir talepleri ile ilgili kararın çok geç bir sürede verildiğini, davanın ikame edilerek tedbir talep edilmesi ile tedbir talebinin reddine karar verilmesi arasında geçen bu süre zarfında da, tedbir talebine konu taşınmazın satış işlemlerinin gerçekleştiğine dair harici duyumlar alındığını, butlan ile sakat olmasından dolayı “ölü doğmuş” ve başlangıçtan itibaren hüküm ifade etmemesi gereken genel kurul kararının icrası neticesinde, davanın anlamsız kalmaması ve telafisi mümkün olmayacak daha fazla zararın doğmaması adına ilgili genel kurul kararının icrası gereği oluşan/ oluşması muhtemel hukuki ve fiili durumun ivedilikle engellenmesi gerektiğini, bu bağlamda … şirketine olan borcun karşılanması maksadıyla satılması yönünde karar alınan taşınmaz satışının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinin yapılarak, satışın gerçekleşmemiş olması halinde, taşınmaz satışına yönelik genel kurul kararının icrasının durdurulması gerektiğini, Satışın gerçekleşmiş olması halinde ise, taşınmaz doğrudan … şirketi tarafından edinildiyse taşınmaz üzerine; doğrudan edilinilmediyse, satıştan elde edilen tutar üzerine tedbir konulması gerektiğini, bu sayede … şirketinin taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkının veya taşınmazın satışından elde edilen tutarın, bu şirket uhdesine geçmesinin engellenmesi gerektiğini, 16.05.2022 tarihli Genel Kurul 8. gündem maddesinde; … AŞ. tarafından hazırlanan rapora göre, ilgili taşınmaz ile aynı bölgede bulunan emsal taşınmazların değerinin 24.900.000,00 TL olarak belirlendiğinin vurgulandığını, tedbir talebinin gereğinin gecikmesinde ciddi bir zararın ortaya çıkma ihtimali bulunan somut durumda ve taşınmazın satılıp satılmadığına göre; tedbiren gerekli önemlerin alınarak, “batıl” durumda olan genel kurul kararının icrası ile ortaya çıkacak telafisi imkansız zararların önüne geçilmesinin talep edilmesi gerekliliği doğduğunu, bununla birlikte, talep edilmesi ile hakkında karar verilmesi arasındaki zaman diliminde, koşullarda değişiklik olması (taşınmazın satılmış olması) ihtimali bulunduğundan, başvurularının öncelikli olarak değerlendirilmesi suretiyle tedbir talebinin kabulü ile bu kararın, değişen koşullara göre uyarlanmasının talep edilmesi gerekliliği doğduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesince verilen 13.10.2022 tarihli “İhtiyati Tedbir talebinin reddine” dair kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak İhtiyati Tedbir taleplerinin kabulü ile 16.05.2022 tarihli Genel Kurulun 8. gündem maddesi gereği; … Tarım şirketinin aktifinde kayıtlı Afyonkarahisar İli – Sandıklı İlçesi – … Mahallesi – … Ada – …, …, …, …, … ve … Parselde kâin taşınmazın satışına yönelik kararın icrasının tedbiren durdurulmasına ve ilgili taşınmazın tapu kaydına tedbir şerhi işlenmesine, ilgili taşınmazın satılmış olması halinde, ihtiyati tedbir kararının değişen bu koşula göre uyarlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket genel kurulu kararının iptali davasında, iptali talep edilen genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemenin 13/10/2022 tarihli ara kararı ile talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 449. maddesinde genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceği düzenlenmiştir. Maddede mahkemeye takdir hakkı tanınmış olup, mahkemece durum ve şartlar gerektirmesi halinde genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilebilecektir. Söz konusu karar tedbir mahiyetinde olacağından HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin genel hükümleri uygulanacaktır. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi hükmünden anlaşılacağı üzere; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbir için yaklaşık ispat yeterli görülmüş olup sunulan belgelerle talep edenin, davada haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi ve diğer şartlarında varlığı halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Davalılar vekilince 22.09.2022 tarihinde Uyap’a eklenen dilekçede, dilekçe ekinde Yönetim Kurulu üyelerinin yazılı beyanlarının sunulduğu belirtilmiş, dilekçe ekinde ibraz edilen dilekçede, şirket yönetim kurulu başkanı ve üyeleri tarafından, tedbir talebinin reddi yönünde beyanda bulunulduğu görülmektedir. Somut olayda, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, henüz delillerin toplanmadığı, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi bulunduğuna dair talep ve ara karar tarihi itibarı ile dosyada mübrez belge ve delillerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı ve değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözetildiğinde, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir taleplerinin reddinde isabetsizlik bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.