Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/23 E. 2023/860 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/23 Esas
KARAR NO: 2023/860 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/1605 Esas – 2021/436 Karar
TARİHİ: 23/06/2021
DAVA: Maddi Tazminat(Yöneticinin haksız rekabeti nedeniyle) Yöneticinin Azli
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davalının, halen … Makine şirketinin temsile ilzama yetkili müdürü olduğunu, ancak müvekkillerinden habersiz ve muvafakati olmadan şirketin aynı iştigal konusunda kendi nam ve hesabına … Tic. Ltd. Şti’ni imzaya yetkili olmak üzere eşi ile birlikle kurduğunu, davalının, müvekkili şirket adına …nın mal alım ihalesine teklif verdiğini ve bu firmanın 13.01.2012 tarihli kabul yazısı ile ihalelerin müvekkili şirketin üzerinde kaldığını, ancak davalının, söz konusu ihale ile olan gelişmeleri ve kabulünü firma çalışanlarından gizlediğini, müşteri …na, müvekkili şirketin (… makine) merkez ofisindeki faksı kullanarak ve 17.01.2012 tarihinde yazı yazmak suretiyle ihaleli işin ve teklifin, davalının ve eşi ile kurduğu … Müh. Ltd. Şti. olarak yerine getirileceğini, …’in ürün gamı içerisinde olmadığından malın Fransız … firmasından temin edileceğini beyanla kendi yararına müvekkili aleyhine menfaat temin ettiğini, bu nedenle başta … şirketi olmak üzere müvekkili ortağa maddi zarar verdiğini beyanla davalı … ‘in şirket yetkisini kötüye kullandığından 6762 sayılı TTK’nın 547. (6102 s.TTK 626) maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 167. (6102 s.TTK 225) maddesi uyarınca azledilmesine, fazlaya ilişkin hakları kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 TL maddi tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin yıllardır tüm emek ve birikimini sarf ederek çalıştığı … firmasının, davacının tutum ve davranışları neticesinde fesih ve tasfiye sürecine girdiğini, bu nedenle müvekkilinin geçimini temin için zorunlu olarak … Makine Ltd. Şirketini kurduğunu, …nın ihalesi ile ilgili olarak evvelce şirket içi yazışmalarda söz konusu ürünün eldeki mevcut imkânlarla temininin çok zor olduğu ve belirsiz bulunduğuna ilişkin beyanların mevcut olduğunu, ancak davalı tarafın buna rağmen fesih ve tasfiye sürecine girdiğini, şirket adına teklif verdiğini ve ihalenin … şirketine kaldığını, ihale şartlarının, … tarafından yerine getirilebileceğine ilişkin ciddi şüphelerinin olduğunu, fesih ve tasfiye sürecindeki şirketin taahhüdünü yerine getirememesi halinde …na ödenmesi muhtemel tazminattan ötürü şirket ortağı müvekkilinin de sorumlu tutulacak olması nedeniyle davacıya karşı tüm yasal müracaat haklarını mahfuz tuttuklarını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 23/06/2021 tarih ve 2014/1605 Esas – 2021/436 Karar sayılı kararında; “1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, yöneticinin rekabet yasağına aykırı davranışta bulunması nedeniyle maddi tazminat ve yöneticinin azli istemlerine ilişkindir. Davacı şirket ve davacı şirketin ortağı olan davacı …, davalının, davacı şirketin müdürü iken, davacı şirketle aynı iş kolunda çalışan başka bir şirket kurduğunu ve davacı aleyhine haksız menfaat sağlayarak davacılara zarar verdiğini, bu nedenlerle davalının davacı şirketteki müdürlük görevinden azlini ve davalı aleyhine maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Dava ve cevap dilekçelerine göre, “davalının, davacı … Limited şirketinin müdürü olduğu sırada … Makine Ltd. Şti.’ni kurduğu” hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, A-Davacı …’nın aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, B-Davalının, davacı şirketin kazandığı bir ihaleyi kendisinin ortağı ve yöneticisi olduğu başka bir şirkete yönlendirerek o şirketin işi almasını sağlamaya çalışıp çalışmadığı, C-Davalının eylemlerinin 6762 s. TTK’nin 547. Maddesi kapsamında rekabet yasağına aykırılık oluşturup oluşturmadığı, Ç-Davalının eylemleri yöneticinin rekabet yasağına aykırılık oluşturuyorsa, davacı şirketin, davalıdan maddi tazminat isteyip isteyemeyeceği, isteyebilecekse maddi tazminat miktarının ne kadar olması gerektiği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur… 5-ç)Davalının 6762 s. TTK’nin 547. Maddesi kapsamında haksız rekabet yapıp yapmadığı hususunda inceleme: İlgili kanun hükmü uyarınca müdür olan ortağın, diğer ortakların muvafakati olmadan şirketin uğraştığı ticaret dalında ne kendi ve ne de başkası hesabına iş görmesi ve limited şirketin ortağı olması yasaktır. Bu yasak, ancak sözleşmeye konulacak bir hükümle bütün ortaklara teşmil edilebilir. Buna göre, davalının, davacı şirkette müdür olarak görev yaptığı sürede aynı konuda iştigal eden diğer şirketi kurduğu ve bu şirkette müdür olarak görev yaptığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Buna göre davalının dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 s. TTK’nin 547. Maddesi uyarınca yöneticinin rekabet yasağına aykırı davrandığı bellidir. Her ne kadar davalı, hakkında aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle açtığı davanın reddine karar verilen …’nın tutum ve davranışları nedeniyle davacı şirketin tasfiye sürecine girmesi nedeniyle mecbur kaldığını savunmuş ise de, bu savunması soyut mahiyette olup doğru bulunmamıştır. Ayrıca davalı tarafından … A.Ş.’e gönderilen 17.01.2012 tarihli yazıda, teklifin … Müh. Ltd. Şti. tarafından yerine getirileceği, ihaleye konu ürünün …’in ürün gamı içerisinde olmadığı ve malın Fransız- … firmasından temin edileceğinin beyan edildiği görülmektedir. Bu ibarenin ilk olarak kötüleme teşkil edip etmediği hususunun üzerinde durulması gerekmektedir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nin 57. Maddesinde “başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek” eylemlerinin haksız rekabet olduğu belirtilmiştir. Huzurdaki davada, davacı taraf, yanlış ve yanıltıcı açıklamalar suretiyle kötüleme haksız rekabet eyleminin gerçekleştiğini savunmaktadır. Davalı, davacı şirketin ihaleyi yerine getiremeyeceğini ifade etmek suretiyle, davacı firmanın faaliyetlerini kötülediği sonucuna varılabilecektir. Zira söz konusu yazıyla davacının faaliyetlerine devam etme kapasitesinin bulunmadığı algısı müşteride yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu noktada Mahkememizce yürütülen tahkikat yargılaması devamında, dosya kapsamına sunulan 18/01/2012 tarihli …şti.nce tanzim edildiği bildirilen faksın … kayıtlarına yansıyıp yansımadığı, yansımış ise davacıya kireçli hamur ısıtıcı işinin ihale edilmesi sonrası ihale edilen işin davacı tarafından yapılıp yapılmadığı, yapılmamış ise 18/01/2013 tarihli faksın bu süreçte etkisinin bulunup bulunmadığı, işin ihaleye rağmen davacı dışı başka bir kişiye (özellikle … şirketine) verilip verilmediğini gösterir tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesi istenmiş ve yazılacak müzekkereye ek olarak şirketin dosyaya gönderdiği ihale dosyası ve faks çıktısının eklenmesine karar verilmiş … A.Ş.’den gelen yazıda ihalenin yapıldığı, ihaleye kimlerin teklif verdiği, dosya arasına ibraz edilen(davalının kurduğu şirketin davacı şirketin durumunun kötü olduğu, ihaleyi yapamayacağına ilişkin Şeker fabrikalarına gönderdiği) faksın … kayıtlarına yansıdığı belirtilmiş ise de, davacı şirkete verilen ihalenin daha sonra iptal edilip edilmediği, iptal edilmediyse davacıya ihaleler sonrası ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmadıysa şirket kayıtlarına yansıyan faksın rolünün bulunup bulunmadığı hususlarınında bilgi verilmediğinden bu hususların Mahkememizce uyuşmazlığın çözümünde önem arz etmesi nedeni ile bu hususların sorulmasına karar verilmiş verilen 09/10/2020 tarihli cevab-i yazıda davacıya verilen ihalenin iptal edilmediği, davacıya ödemelerin yapıldığı bilgisi verilmiş davacı vekili tarafından itiraz edilmesi nedeni ile bilahare 25/11/2020 tarihli ara karar ile … A.Ş. ye yazı yazılarak, … A.Ş.den gelen cevabi yazılar eklenmek suretiyle davacıya yapılan ödemenin dekontunun istenmesine karar verilmiş ve dava dışı şirket tarafından ihale sonucunda şerbet plakalı ısıtıcı alımının davacı uhdesinde vakum brüde plakalı ısıtıcı işinin ise istekli firmalardan … şirketi uhdesinde kaldığı ihaleye konu işi dava dışı şirketin iptal etmediği, …nın 28/12/2020 tarihli yazısından anlaşılmış ve ihale ödeme belgeleri de Mahkememize gönderilmiştir. Yine …nın dosya arasına alınan 24.04.2012 tarihli yazısında ise, 1 adet … Isıtıcısına ilişkin ihale evrakları yer almakta olup burada, işin davacı firmaya ihale edildiği ve ihale bedelinin %30’unun ön ödeme olarak Fransız … firmasına yapıldığı görülmüştür. Şerbet plakalı ısıtıcı ihalesine ise davacının davete rağmen iştirak etmediği 28/12/2020 tarihli cevab-i yazı ile anlaşılmıştır. Haksız rekabetten bahsedilebilmesi için zararın meydana gelmiş olması gerekmeyip zarar tehlikesinin varlığı yeterli kabul edilmektedir(6762 s. TTK m. 58). Dolayısıyla davalı tarafından gerçekleştirilen kötüleme eylemi nedeniyle davacının bir zarara uğraması, somut olay bağlamında ihaleyi kaybetmiş olması gerekmemektedir. Tüm bu nedenlerle, davalının, dava tarihinde yöneticisi olduğu davacı şirkete karşı haksız rekabette bulunduğu kanaatine varılmıştır. 5-d)Davacı şirketin davalının eylemi nedeniyle ihaleyi kaybedip kaybetmediği, maddi zarara uğrayıp uğramadığı hususunda yapılan inceleme: Davacı taraf 28.01.2020 tarihli dilekçesinde, … A.Ş.’ye yapılacak işin … firması aracılığıyla yerine getirileceği belirtilmekle birlikte, … A.Ş.’den gelen 28.12.2020 tarihli yazıda, davacı firmanın vakum brüde ısıtıcı alımına ilişkin açılan ihaleye … firması ile iş ortağı olarak katıldığı ve ihalenin de bu firmaya kaldığı belirtilmiştir. … A.Ş. tarafından … firmasına ödemelerin yapıldığı da yine bu yazının ekindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı taraf, yapılan bu işte aracı olduğunu, bu işlemler nedeniyle komisyon alması gerekirken komisyonunu alamadığım çünkü davalının bu işi organize ettiğini ve komisyon bedelinin de davacı yerine davalı tarafın kurduğu şirkete aktarıldığını karine olduğunu ileri sürmektedir. Dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde, davacının yukarıda bahsedilen iddiasını destekler bir bilgi veya belgeye rastlanmamıştır. Davacı taraf, … firması ile girdiği ihale neticesinde bu firmadan olan komisyon alacağına ulaşamadığını, bunun davalıya ait firmaya aktarıldığını iddia etmiştir. Ancak burada davacı iddiaları aksine bir karinenin varlığından bahsedilmesi mümkün olmayıp davacının dayanabileceği bir karine mevcut değildir. Dolayısıyla davacının komisyon alacağının mevcut olduğunu ve bu alacağın davalı tarafından kurulan şirkete aktarıldığını ortaya koyması gerekmektedir. Davacının … firmasından bir komisyon alacağının mevcut olması halinde, bu alacağın doğrudan davalıdan talep edilmesi bu kapsamda mümkün değildir. … A.Ş.’den gelen aynı yazıda ayrıca şerbet plakalı ısıtıcı ihalesine davacının katılmadığı, bu ihaleye … Tic. Ltd. Şti. firmasının katıldığı ve kazandığı belirtilmiştir. Dolayısıyla davacı firma dışında bir başka firmanın bu ihaleyi kazandığı ve ödemelerin de bu firmaya yapıldığı anlaşılmakta olup bu ihalenin huzurdaki olay ile bir ilgisi bulunmamaktadır. … A.Ş.’den gelen yazıdan anlaşıldığı üzere, davalı tarafından gönderilen faks yazısının ihaleye bir etkisi olmamıştır. Zira ihale … firması tarafından gerçekleştirilmiştir. Davacının iddiası ise kendisine ödenmesi gereken komisyon ödemelerinin davalıya yapıldığıdır. Davalı tarafından gerçekleştirilen kötüleme haksız rekabet eylemi nedeniyle gerçekleşen maddi zararın davacı tarafından ortaya konulması durumunda, bu miktarın davalıdan talep edilmesi mümkün olacaktır. Bu hususta ispat yükünün davacıdadır. Davacı, dava konusu ihale ile ilgili olarak, davalının haksız eylemleri nedeniyle maddi zarara uğradığını ispat edememiştir. 6762 sayılı TTK’nin 547. Maddesi uyarınca davalının haksız rekabet yasağına aykırı davranamayacağı yazılıdır. Ancak düzenlemede rekabet yasağına aykırı davranışın sonuçlarına ilişkin bir belirlemede bulunulmamıştır. Ancak doktrinde, anonim ortaklık yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağına ilişkin 6762 s. TTK’nin 335. maddesi hükmünün kıyasen limited ortaklık müdürleri bakımından da uygulanabileceği kabul edilmektedir. Bu bağlamda, davacı şirket, davacı şirket müdürü olan davacıdan tazminat isteyebileceği gibi tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış sayılmasını veya üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etme hakkına sahip olacaktır. Davalı tarafın, davacı şirkette müdür olarak görev yaptığı sürede aynı konuda iştigal eden diğer şirketi kurduğu ve bu şirkette müdür olarak görev yaptığı tespit edildiğinde, davalının 6762 s. TTK m. 547 hükmüne aykırı bir davranışının bulunduğu ve bu kapsamda davacı şirketin 6762 sayılı TTK’nin 396. Maddesinde yazılı şekilde tazminat veya tazminat yerine yapılan muameleyi şirket namına yapılmış sayılmasını ve üçüncü şahıslar hesabına akdolunan mukavelelerden doğan menfaatlerin şirkete aidiyetini talep edebileceği sonucuna varılacaktır. Ancak, işbu davada davacı şirket, davalıdan yalnızca davacının … A.Ş.’den olan ihalesini alamamasından doğan maddi zararının tazminini istemektedir. Bu bakımdan işbu davada her ne kadar haksız rekabetin varlığı saptanmış ise de, davacı şirket, davalının haksız rekabeti nedeniyle … A.Ş.’nin açtığı ihaleleri kaybettiğini ve bu nedenle zarara uğradığını kanıtlayamamıştır. Zira her ne kadar davacı ihalenin davalı eylemleri nedeniyle kendi elinden alındığını ileri sürmekteyse de dosyada yer alan dava dışı …’nın yazısında, ihalenin davacı şirkette kaldığı yazılıdır. Davacı tarafından, ihalenin davalı eylemi nedeniyle ellerinden alındığının ve bu şekilde zararın meydana geldiği kanıtlanamamıştır. Tüm bu nedenlerle, davacı, davalının haksız rekabette bulunduğunu ispatlamış ise de, davalının haksız rekabeti nedeniyle maddi zarara uğradığını kanıtlayamadığından ve maddi zararının ödenmesi dışında başka bir talebi bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile tazminat talebinin reddine, davalının müdürlükten azli talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile; davanın, 16/02/2012 tarihinde haksız rekabet nedeniyle tazminat ödenmesi ve davalı şirket yetkilisinin şirketteki yetkilerinden azil edilmesi talepleri ile açıldığını, yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin 23/06/2021 tarihinde tüm talepler yönünden davanın reddine karar verdiğini, Mahkemenin ret kararlarının hukuka ve kanuna aykırı olup kaldırılması gerektiğini, nihai karar ve yargılamanın; Haklar Sözleşmesi ile Anayasa’da kabul edilen “Makul Sürede Yargılanma Hakkı” ilkesini ihlal ettiğini, 16/02/2012 tarihinden kararın verildiği 23/06/2021 tarihine kadar geçen yaklaşık 10 yıllık sürede, derecaatla birlikte ortada halen yargılaması tamamlanmamış davanın söz konusu olduğunu, haksız rekabet davasının, derdest olduğu sırada şirket hakkında verilen mahkemenin tasfiye kararının kesinleştiğini fakat tasfiye sürecinin tamamlanmadığını, münferiden şirket yetkilisi olan davalının, tasfiye kararı öncesindeki ara süreçte şirket adına işlem yapma yetkisinin devam etmekte olduğunun sabit olduğunu, bu halde Yerel mahkemenin, nasıl azil talebinin konusuz kaldığı sonucuna vardığının taraflarınca anlaşılamadığını, yerel Mahkemenin, davalının birden fazla haksız eylemi hakkında, dosya kapsamında alınan tüm bilirkişi raporları doğrultusunda “haksız rekabet eylemlerde bulunduğunu” sabit gördüğünü fakat işin ve taleplerinin tazminat bölümünde kanunun, mahkemeye tazminatları hesap yapma hak ve yetkisini verdiği halde, bundan özellikle kaçınarak ve her defasında somut zarar vurgusu ile dosyayı ek bilirkişi raporuna göndererek hesaplanan tazminatları dışladığını ve dosya kapsamında bilirkişilerce hesaplanan tazminat talepleri hakkında “somut zarar olmadığı” hipotezi ile ret kararı verdiğini, konuyla ilgili dava dosyasında ayrıntılı şekilde beyanları mevcut olup gereksiz tekrarlara girilmeyerek somutla ilgili Yüksek Mahkemenin uygulama ve görüşlerinin ifade edileceğini, beyanlarına yerel Mahkemenin itibar etmediğini, davalının sabit olan haksız rekabet eylemlerinin, aynı zamanda haksız fiil olduğunu, zararlı sonuçla eylem arasında illiyet bağının olması ve ortada bir zararın olmasının tazminat için yeterli olduğunu, Yargıtay’ın, haksız rekabet eyleminin bulunduğu durumlarda ve somut zararın ispatının oldukça zorluğunu göz önüne alarak, haksız eylemde bulunanın işbu kötüniyetli eylemin cezasız kalmaması için, yasanın açık hükmünde tanınan yetkiye göre hakime davacının yoksun kalacağı karı tazminat olarak vermeyi içtihat ettiğini, konuyla ilgili birden fazla içtihadın mahkeme dosyasına sunulduğunu, “somut zarar” konusunda gerek Yargıtay ve gerekse doktrin tarafından kabul görmüş içtihatların bildirilerek zarar unsurunun şirketin malvarlığında herhangi bir azalmaya yol açabileceği gibi elde etmesi mümkün menfaatlerin elde edilmemesine ve yoksun kalınması şeklinde olabileceği şeklinde tanımlandığını, bu halde ve somut taleplerinde müvekkili şirketin, resmi aracısı olduğu ve komisyon geliri elde etmeyi beklediği ihaleli işte davalının eylemleri nedeniyle bu hakkı elde edemediğinin sabit olduğunu, Mahkemenin nihai kararı ile haksız rekabet yapanlara, davalı tarafa ödül niteliğinde olduğunu, somut zararın ispatı, kararı veren asliye ticaret mahkemesince zarar unsurunun tanımındaki “yoksun kalınan kar” hususunu açıkça görmezden gelerek somut zararı ispat edememiş sayarak davalının elde ettiği menfaati ona kar olarak verdiğini, Bölge Adliye Mahkemesince yerel Mahkemenin nihai kararının gerekçesine bakıldığında, kanun hükümlerinin uygulanmasında açık hatalara düştüğünün görüleceğini, buna göre Mahkeme dosyasına en son gelen bilirkişi heyetinin ek ve kök raporlarıyla davalının eyleminin “…Kök raporumuzda haksız rekabet hukuku yönüyle yapılan değerlendirmemizi değiştirecek bir bilgi veya belgenin dosya kapsamında yer almadığı, bu itibarla davalı eyleminin TTK’nın 54. maddesi kapsamında kötüleme haksız rekabet eylemini teşkil edebileceği,— Kök raporda davalının davacı şirketteki müdürlük görevi devam ederken yeni bir şirket kurarak bu şirkette de müdür olarak görev almasının rekabet yasağına aykırılık teşkil edeceğinin…. ” ifade edildiğini, bilirkişi heyetinin, kök raporda tereddütlü ifade ettikleri 26.412,64 TL’lik mahrum kalınacak kar miktarını ek raporlarından atıf yapmayarak ve yazmayarak, tazminata değinilmemiş olmasına ayrıca itiraz edildiğini, dava dosyası içerisindeki bilirkişilerin maddi tazminat konularındaki görüşlerinin kanuni yöntemi ve hükmünü karşılamadığını, Yargıtay 11. HD. sinin uygulama içtihatlarına aykırılık teşkil ettiğini ve maddi tazminat taleplerinin ise dosyada içerisinde bulunan maddi vakıalar ve delillerle ispat edildiğine dikkat çekildiğini, müvekkili şirketin haksız rekabet yapan davalının aynı zamanda bu şirketin ortağı, imzaya yetkili müdürü olması nedeniyle, zararı, ispat etmenin teknik olarak oldukça güç olduğunu, TTK. madde 54 ve 55 anlamında dürüstlük kuralına aykırı eylemler olup haksız rekabette bulunduğunun sabit olduğunu, dava dosyasında toplanan deliller, beyanlar ile müvekkili şirketin davalı tarafından maddi zarar kaybına uğratıldığının açık olduğunu, müvekkili şirketin Fransız şirket ile birlikte, …ndan 13/01/2012 tarihinde ihaleli, eşanjör yapım işini aldığını, davalı şirket yetkilisi tarafından 18/01/2012 tarihinde alınan bu işi müvekkili şirketin yapamayacağını, sahibi olduğu … makinenin … firmasıyla birlikte yapabileceğini ifade eden kötüleyici faksı …na çektiğini, … firmasının, kötüleme yazısının anılan ihaleyi davacı yani müvekkili şirketin bulunduğu ortaklığa verilmesinde engel teşkil etmediği yönünde yazılı bir beyanı olsa da, bu beyanın davaya bir etkisi olmadığını, çünkü davalının kötülemeyi ve haksız rekabeti 13.01.2012 tarihli ihale kararından önce değil, 18.01.2012 tarihinde ihaleden sonra yaptığını, zaten bu tarihte ihale makamının, ihale ile ilgili net kararını vermiş olup kendileri açısından sonucu değiştirmelerinin yani müvekkili şirketi, yazılı şekilde ihale dışına çıkarmaları için ayrıca bir karar almalarına, asıl makinenin temini, üretimi ve işin yapılması Fransız firması tarafından olacağından, buna gerek olmadığını ve bu aşamada kötülemenin ya da davalının faksının ihalenin sonucuna etkili olmadığı söylemelerinin hukuki bir anlamı ve sonucunun bulunmayacağını, kötülemeyi yapan davalının, bu eyleminin ihaleye aracılık edilen ve asıl eşanjör makinesini üretecek Fransız- … firmasına aksetmesi veya davalı şirketin yetkili ortağının yine bu firma ile görüşerek kendisine yönlendirmesi sonucunda müvekkili şirketin söz konusu bu işten dışlanmışlığı ve hiçbir kazanç, kar, komisyon vs… elde edememiş olduğunu, bilirkişiler tarafından müvekkili şirketin incelenen ticari defterlerinde, 2012 yılında anılan bu ihale ile ilgili tek bir hizmet alımı, komisyonculuk veya herhangi bir ad altında fatura yahut gelir kaydını tespit edemediklerini, şirket yetkilisi davalının, davaya verdiği yazılı cevap dilekçelerinin hiçbirinde müvekkili şirketin ilgili ihaleli işten ne gelir elde ettiğini, ne de ihalenin şirkete verildiğini ileri sürmediklerini, bilirkişilerin aksine, davalının dava ile ilgili olarak zararın ispat edilmediği ya da davacının ihaleyi aldığı, gelir kaybı olmadığı yönünde iddiası ve itirazları yokken bu şekilde görüş ifade etmelerinin hakkaniyetli ve yargılama tekniği açısından doğru olmadığını, kusur açısından; TTK’da düzenlenen haksız rekabet uygulamasında TTK m.18/II’de düzenlenen “basiretli tacir gibi davranma ” yükümlülüğünün de dikkate alınmasının gerekliliğinin, Yargıtayın haksız rekabette bu yükümlülüğe uyulup uyulmadığını dikkate aldığının, davalının basiretli bir tacir gibi davranması zorunluluğunun doğal sonucu olarak, ticari yararın zarara uğratılmaması veya böyle bir tehlikeye maruz kalmayı önleyici davranışlarını gerektirdiğini, davadaki durumun haksız rekabet eylemleri yapan davalının, müvekkil, şirketin imza yetkilisi tacir olduğunu, müvekkili şirketin zarara uğrayacağını bilerek ve kasıtlı yaptığını, tam ve ağır kusurlu olduğunu, şirket yetkilisi olduğu halde gerek ihale makamı …’e ve gerekse Fransız firması ile görüşüp teklifleri hazırlayan, sunan ve öncesi tüm etüt iş ve işlemlerini yapanın davalının kendisi olduğunu, zarar açısından; maddi zarar ve tazminat açısından TTK madde 56/1-d hükmüne göre haksız rekabet nedeniyle müşterilerini, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri ve ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, kusur varsa zarar ve ziyanını isteyebileceğini haksız rekabet anlamında zararın bir kimsenin veya şirketin mal varlığının mevcut durumuyla, haksız rekabet olmasaydı arz edeceğini, bulunacağı durum arasındaki farkı ifade edeceğini ve bu farkın zararın, malvarlığının net miktarının eksilmesine neden olmasında fiili zarar, malvarlığının artmasına engel olmasında ise yoksun kalınan kazanç/menfaat/kar olarak iki şekilde tanımlandığını, Yargıtay’ın haksız rekabet davalarındaki maddi zararın ispatındaki zorluğa dikkat çekerek kanuni yöntemi ve ölçütü, “Kanun koyucu, TTK.nun 58/e maddesinde eylemin mali bakımından karşılıksız kalmaması bakımından haksız rekabette bulunanın davranışı sonucu elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığını da maddi tazminat olarak ödemesini” ilke olarak kabul ettiğini, davalının zararının sabit olduğunu, davalının hukuka aykırı haksız rekabet eylemlerinin ve Fransız firmasıyla haricen görüşmesinin menfaatlerin kendisinin uhdesine geçmesini, yönlendirme yetkisine haiz olduğu dikkate alındığında, müvekkili şirketin elde edeceği kazançlarından yoksun kalmasına neden olduğunu, hangi nedenle olursa olsun, şirketin yetkili ortağı olan davalının bu eylemleri nedeniyle elde edebilecek nakdi menfaati müvekkili şirketin elde edemediğini, davalının, şirketin yetkili ortağı olması, haksız rekabet eylemleri sonucunda müvekkili şirketin oluşan zararı ispat etmesinin oldukça zor olduğunu, davalının kendi yaptığı ve her aşamasında bulunduğu bu ticari işten haksız menfaat elde etmesini, 3. kişi konumundaki şirket tarafından ispat etmesi güçlüğünün, davalının olaydaki hayatın olağan akışına aykırı tutumları, davaya verdiği yazılı beyan ve şirketin menfaat sağladığı yönünde hiçbir itirazı ileri sürmemiş olmalarını, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, müvekkili şirketin haksız rekabet eylemiyle, elde etmesi kesin olan ticari komisyon ve faydaların şirketin kasasına girmediğini, davalının, müvekkili şirketin ortağı ve aynı zamanda yetkilisi olduğunu, …e ihale öncesi tekliflerin hazırlanması, Fransız firmasıyla görüşüp birlikte ihaleye katılınması, istenen makinenin üretim sonrası montajı vs… aşamalarının tamamını, davalının yürüttüğünü ve sonrasında müvekkili firmanın, ihale ile ilgili … ve Fransız Firması ile iletişiminin tamamen kesildiğini, olaylardan çok sonra müvekkili şirketin diğer ortağı işi araştırdığında davalının haksız eylemlerini, faksını, ihalenin kendi firmasına verildiğini, işlemlerden firmanın haberdar edilmediğini tespit ettiğini ve nihayetinde işbu davayı açtığını, davalının belirtilen iş ve eylemlerinden dolayı müvekkilinin dışlanarak ekonomik ve ticari menfaat elde etmesinin önünün kapatıldığını, müvekkili şirketin, anılan işten elde etmesi gereken ihaleli iş bedelinin ortalama olarak %10-15 arası komisyon, hizmet, aracılık vs… gibi bir geliri elde etmekten, davalının tarafından mahrum kalmış olup söz konusu menfaatin 46.600 ile 62.000.TL arasına karşılık geldiğini beyanla açıklanan nedenlerle ve resen dikkate alınacak hususlarla; İstinaf taleplerinin kabulüne ve yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, limited şirket müdürünün aynı faaliyet alanında kendisi adına şirket kurmak ve müdürü olduğu şirketin katıldığı ve kazandığı ihale ile ilgili ihale makamına şirketi kötüleyici beyanda bulunmak suretiyle gerçekleştirdiği haksız rekabet sonucu zarara uğradığı iddiasına dayalı maddi tazminat talebi ile davalının şirket müdürlüğünden azli talebine ilişkindir. Davacı taraf dava dilekçesinde, davalının davacı şirketin yetkili müdürü olduğunu, davacı şirketin … A.Ş. nezdinde açılan ihaleye katıldığını, ihalenin davacı şirket üzerinde kaldığını, davalının bu ihale sürecinde … A.Ş.’ye kurmuş olduğu şirket adına, davacı şirketi kötüleyici bir faks göndermek suretiyle kendisi lehine, davacı şirket aleyhine menfaat temin ettiğini beyanla davalının şirket müdürlüğünden azline, … A.Ş. nezdinde yapmış olduğu haksız rekabet ve şirketin müşterilerini kendi şirketine yönlendirmesi nedeniyle aleyhine maddi tazminata karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf davacı şirketin fesih ve tasfiye sürecinde olduğunu, davacı şirket nezdinde çalışamaz ve gelir elde edemez hale geldiğini, bu nedenle zorunlu olarak kendisi adına şirket kurduğunu, … A.Ş. nezdindeki ihaleye konu ürünün davacı şirket tarafından temininin mümkün olmadığını, buna rağmen şirketin ihaleye girdiğini beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davalının şirket müdürlüğünden azli talebi konusuz kaldığından bu talep ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, davacı … tarafından açılan davanın aktif husumet nedeniyle reddine, davacı şirketin maddi tazminat talebinin ise esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri; yargılama sırasında davacı şirketin tasfiye sürecinin tamamlanmadığı, tasfiye kararı öncesindeki ara dönemde davalının şirket müdürü olarak işlem yapma yetkisinin devam ettiği, azil kararı verilmesi halinde bu dönemde yaptığı işlemlerin geçersizliğinin ileri sürülebileceği, bu nedenle azil talebinin konusuz kalmayacağı, Mahkemece davalının birden fazla haksız rekabet eylemi içerisinde olduğunun sabit görüldüğü, davacı şirketin davalı tarafından açık bir şekilde zarara uğratıldığı, … A.Ş. nezdinde gerçekleşen ihaleden hiçbir komisyon, kazanç, kar elde edemediği, yoksun kaldığı menfaatlerin de zarar kapsamında olduğu, bu nedenle maddi tazminata hükmedilmesi gerektiğine yöneliktir. Mahkemece tarafların dayandıkları deliller toplanmış, altı ayrı bilirkişi raporu alınmış, … A.Ş.’ye yazılan müzekkereler ile davacı şirket uhdesinde kalan ihale ile ilgili tüm bilgiler celp edilmiş, davacı tarafın davalının şirket müdürlüğünden azli talebinin konusuz kalmadığına yönelik istinaf sebebi dışında, diğer tüm istinaf sebepleri davacılar vekili tarafından yargılama aşamasında ileri sürülmüş ve Mahkemece gerek dava dilekçesi, gerek davacılar vekilinin 25.02.2016 tarihli talep açıklama dilekçesi ve gerekse dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle; maddi tazminat talebinin … A.Ş. nezdindeki ihaleye hasredildiği, davacının ihaleye dava dışı … Şirketi ile birlikte katıldığı, ihalenin davacı ile adı geçen şirket üzerinde kaldığı, ihale konusu makinenin … Şirketi tarafından temin edildiği ve ihale makamınca ödemelerin bu şirkete yapıldığı, davalının göndermiş olduğu yazı nedeniyle davacının ihale sürecinden çıkarılmadığı, davacı şirketin ihaleye birlikte katıldığı … Şirketi’nden ödeme almadığı iddiasının davacının ihale makamına gönderdiği faks yazısı ile ilgisinin olmadığı, davacı tarafından, davalının … Şirketi nezdinde davacı şirket aleyhine haksız rekabet teşkil edecek bir işlem yaptığı ve bu bu şirketten ihale ilgili kendi lehine kar payı aldığı iddiasının ise ispat edilemediği, limited şirket müdürü olan davalının kendi adına davacı şirket ile aynı faaliyet alanında şirket kurmasının, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 547. maddesi uyarınca rekabet yasağının ihlali ve davalının … A.Ş.’ye gönderdiği 18.01.2012 tarihli faks yazısı mezkur kanunun 57. maddesi uyarınca davacı şirketi kötüleyici ve haksız rekabet oluşturan beyan niteliğinde ise de, davacının 6762 sayılı TTK’nın 56. maddesi uyarınca somut zararını ve zarar tehlikesini ispat edemediği gerekçesi ile maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Davalının, davacı şirket müdürlüğüne 21.05.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ile 10 yıl süre için atandığı, somut davanın açıldığı tarihte Kapatılan Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/803 Esas sayılı dosyası ile davacı şirketin feshi ve tasfiyesi talebi ile açılan davanın derdest olduğu, yargılama sırasında Mahkemece 2011/803 Esas, 2012/622 Karar sayılı karar ile davanın kabulü ile davacı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak …’ın atanmasına karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/3386 Esas ve 2013/19495 Karar sayılı, 04.11.2013 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği, davalının müdürlük görevinin sona erdiği, talebin şirket müdürünün sorumluluğu nedeniyle tazminat talebi değil şirket müdürlüğünden azil talebi olduğu, verilecek kararın geriye etkili olmayacağı ve dolayısıyla talebin konusuz kaldığı anlaşıldığından Mahkemece esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 25/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.