Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2237
KARAR NO: 2023/1581
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2022
DOSYA NUMARASI: 2022/522 Esas – 2022/662 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Taraflar arasındaki ticari satım ilişkisi kapsamında, müvekkili şirketin, davalıya karşı faturalarda belirtilen titanyum dioksit ürününün satış ve teslimini taahhüt etmiş olduğunu, söze konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini, davalının ise ürün bedeli karşılığında toplamda 212.000,00 Euro’nun müvekkili şirkete faturalarda belirtilen vadelerde ödenmesini taahhüt ettiğini, ne var ki, müvekkil şirketin satış ve teslim yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalı, ödeme borcunu ifa etmekte temerrüde düştüğünü ve ödeme yapmayı reddettiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalıya noter aracılığıyla ihtarname gönderildiğini ve ödemenin yapılmaması üzerine de Satış Bedeli ve işlemiş faizin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Dairesi nezdinde … E. numarasıyla yasal takip başlatıldığını, davalının söze konu borca ve takibe itiraz ettiğini, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı dolayısıyla müvekkili şirketin tarafından huzurdaki itirazın iptali davasının ikamesi zorunluluğu hâsıl olduğunu beyanla, davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket tarafından İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2020/482 Esas – 2021/566 Karar sayılı dosya ile; Haksız Feshin Tespiti, Müspet Zarar, Masraf ve Portföy Tazminatı ile Haksız Fesih Tazminatı talepli olacak şekilde 14.10.2020 tarihinde … GMBH ve … İZAFETEN …SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne dava ikame edildiğini, dava dosyası kapsamında yapılan inceleme neticesinde usul ve yasaya aykırı şekilde 09.09.2021 tarihinde davanın “… Limited Şirketi” yönünden husumetten reddine karar verilmiştir. Bahse konu karar akabinde müvekkil şirket tarafından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/2192 E. ve 2021/1919 K. Sayılı dosyası ile yapılan istinaf başvurusu neticesinde hukuk ve hakkaniyete uygun şekilde kararın kaldırılmasına karar verilmiş olup dosya kapsamındaki yargılama hali hazırda İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/36 E. Sayılı dosya ile görülmeye devam ettiğini, huzurda görülmekte olan itirazın iptali davasına konu İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. dosya ile başlatılan icra takibi kapsamında davacı tarafın taleplerini kati suretle kabul etmediğimizi, bahse konu taleplerin haksız olduğunu belirtmekle birlikte her durumda takas – mahsup talebimiz olduğunu beyan eder , davacı tarafından huzurda ikame edilen itirazın iptali talepli dava ile tarafımızca istanbul anadolu 7. asliye ticaret mahkemesinde 2022/36 E. sayılı dosya ile açılan dava arasında, birisi hakkında verilecek kararın, diğerini etkileyecek nitelikte olması sebebiyle bağlantı bulunduğundan bahisle huzurda görülen davanın İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2022/36 E. sayılı dosya ile birleştirilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/10/2022 tarih ve 2022/522 Esas – 2022/662 Karar sayılı kararı ile; ” Dava; İİK 67 madde uyarınca itirazın iptali davasıdır.UYAP üzerinden getirtilip incelenen İstanbul Anadolu 7 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/36 Esas sayılı dosyası kapsamına göre; davacı … tarafından davalılar …’ye izafeten …SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ aleyhine; tek yetkili satıcılık ilişkisine dayalı olarak; feshin haksız olduğunun tespiti ile haksız fesih nedeniyle tazminat, müspet zarar, portföy tazminatı, davacı şirketçe yapılan masrafların tazminine ilişkin alacak / tazminat davası açıldığı, söz konusu dava dosyasının derdest olduğu görülmüştür. HMK. nun 166.(1) maddesi hükmü gereğince; “Aynı yargı çevresinde, aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir.(4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması yada biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı var sayılır.” Yargılama dosyamız ile İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2022/36 Esas sayılı dosyasında tarafların aynı olduğu, davaların ayrıca aynı hukuki ilişkiden doğmaları nedeniyle arasında bağlantı olduğu, yargılama dosyamıza verilen cevap dilekçesinde İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2022/36 Esas sayılı dosyası ile ilgili takas ve mahsup talebinin bulunduğu, buna bağlı olarak biri hakkında verilecek kararın, diğerini etkileyecek nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.HMK.nun 166.maddesi uyarınca davanın her aşamasında, talep üzerine ya da kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirme kararı verilebileceğinden; her iki dosya arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle, ayrıca davaların safahatı da gözönüne alınarak, Mahkememizde açılan iş bu davanın HMK. 166 ve devamı maddeleri uyarınca İstanbul Anadolu 7 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/36 E sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve esasın bu şekilde kapatılmasına karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür. ” gerekçeleri ile; ” 1-) Mahkememizin işbu dava dosyasının HMK 166 madde uyarınca doğrudan doğruya hukuki ve fiili bağlantı bulunan İstanbul Anadolu 7 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/36 Esas sayılı dava dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,2-) Dosyaların İstanbul Anadolu 7 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/36 esas sayılı dava dosyası üzerinden YÜRÜTÜLMESİNE, 3-) Esasın bu şekilde kapatılmasına,4-) HMK 331. Maddesi uyarınca, harç, masraf ücreti vekalet tayin ve takdirine asıl davada nihai kararla birlikte karar verilmesine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Birleştirme kararı usule ve hukuka aykırı olduğundan istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Birleştirme kararına karşı kanun yolunun açık olduğunu, birleştirme kararında itirazın iptali davasının esasının kapatıldığını ve kanun yolunun birleşen davada verilecek esas kararla birlikte açık olduğuna hükmedilmiş olduğunu, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu bu kararın hatalı olduğunu, birleştirme kararına konu davaların farklı yargı çevrelerindeki mahkemelerde görülmekte olduğunu, bu sebeple birleştirme kararı bir nihai karar niteliğinde olduğundan HMK m. 166 ve m. 341 uyarınca müvekkil şirket’in istinaf yoluna başvuru hakkı bulunmakta olduğunu, nitekim HMK m. 168 uyarınca da birleştirme kararına karşı istinafa ancak esas hükümle başvurulması durumunun yalnızca dosyaların aynı yargı çevresi içerisinde yer alması durumunda geçerli olacağını, oysa birleştirme kararına konu iki dosyanın farklı yargı çevrelerinde yer almakta olduğunu, Birleştirme kararında müvekkil şirket tarafından ikame edilmiş olan itirazın iptali davasının İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülen 2022/36 E. sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiş olduğunu, ilk derece mahkemesinin, vermiş olduğu karara karşı istinaf kanun yolunun esas kararla birlikte açık olduğuna hükmetmiş olduğunu, Hâlbuki bu usulün, HMK m. 168’de yalnızca aynı yargı çevresinde yer alan dosyaların birleştirmesi hali için özel olarak düzenlenmiş olduğunu, bir diğer deyişle birleştirilmesine karar verilen dosyalar farklı yargı çevrelerine yer alıyorsa, birleştirme kararının kendisinin bir nihai karar niteliğinde olacağını ve kararın tebliği ile istinaf kanun yolunun açık olacağını, Zira HMK m. 166 ve 168’in, davaların birleştirilmesi usulü bakımından birleştirilen davaların görüldüğü mahkemelerin yargı çevreleri bakımından bir ayrım yapılmış olduğunu: – HMK m. 166/1 uyarınca, birleştirilecek davalar aynı yargı çevresinde yer alan mahkemelerde açılmış ise, birleştirme kararının herhangi bir kesinleşmeye gerek olmadan birinci mahkemeyi bağlayacak olduğunu, HMK m. 168 uyarınca da tarafların aynı yargı çevresindeki dosyalara ilişkin olarak verilen bu birleştirme kararlarına karşı istinaf yoluna ancak birleşen dosyalara ilişkin verilecek esas hükümle birlikte gidebileceklerini, – HMK m. 166/2 uyarınca, birleştirilecek davalar farklı yargı çevrelerinde yer alan mahkemelerde açılmış ise, ikinci davanın açıldığı mahkeme tarafından verilen birleştirme kararının, birinci davanın açıldığı mahkemeyi ancak birleştirmeye ilişkin kararın kesinleşmesi ile bağlayacak olduğunu, Dolayısıyla HMK m. 166 ve 168 uyarınca mahkemenin farklı yargı çevrelerinde yer alan dosyaların birleşmesine ilişkin kararına karşı istinaf kanun yolunun açık olduğu konusunda bir şüphe bulunmadığını, bu hususun Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay kararları ile de sabit olduğunu, Huzurdaki istinaf taleplerinin konusunu oluşturan birleştirme kararında, birleştirilen davalardan bir tanesi İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ikame edilmiş bir dava iken; diğerinin İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülmekte olan bir dava olduğunu, dolayısıyla birleşmesine karar verilen iki dosyanın farklı yargı çevrelerinde görülmekte olduğunu, Mahkemelerin yargı çevrelerinin, 5235 Sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un m. 7 hükmünde düzenlenmiş olduğunu, söz konusu hükmün, “hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırlarıdır” şeklinde olduğunu, söze konu iki mahkemenin ( İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi ) bu hüküm çerçevesinde farklı yargı çevrelerinde bulunmakta olduğunu, bu hususun İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin 11.06.2018 tarihli ve 2018/1690 E., 2018/1368 K. sayılı kararından da açıkça görülmekte olduğunu, Dolayısıyla, HMK m. 166/2 hükmü uyarınca, bu mahkemelerden birinde verilen birleştirme kararının, diğer mahkemeyi ancak kararın kesinleşmesi sonucunda bağlayacağını, huzurdaki istinaf talebine konu olan, hukuka aykırı birleştirme kararı, farklı yargı çevrelerindeki mahkemelerde görülen davalar bakımından verilmiş olduğu için, birleştirme kararının bir nihaî karar niteliğinde olduğunu ve karara karşı istinaf kanun yolunun açık olduğunu, dolayısıyla ilk derece mahkemesi tarafından verilmiş olan birleştirme kararına karşı kanun yolunun birleşen davada verilecek karar ile değil; bir nihaî karar olduğu için kendi başına istinaf talebine konu edilebilecek bir karar olduğunu, açıklanan bu gerekçeler ışığında, istinaf taleplerinin usulüne uygunluğu bakımından herhangi bir şüphe bulunmadığını, Davalının birleştirme talebinin usule ve hukuka aykırı olduğunu, HMK m. 166 uyarınca birleşme için aranan şartların sağlanmadığını ilk derece mahkemesinin davalı tarafından ileri sürülen birleştirme talebi doğrultusunda İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinden görüş aldığını ve bu görüşte davaların birleştirilmesine gerek olmadığının ifade edildiğini, Huzurdaki davanın, satım sözleşmesinden kaynaklanan faturanın ödenmemesine ilişkin itirazın iptali davası olduğunu, birleşme talep edilen davanın ise bir tek satıcılık ilişkisinden doğan tazminat davası olduğunu, dolayısıyla burada HMK m. 166 uyarınca ne aynı ne de benzer bir uyuşmazlık söz konusu olduğunu, iki davanın konusu ve taleplerin birbirinden tamamen ayrı ve bağımsız olduğunu, nitekim ilk derece mahkemesinin de ilk olarak bu doğrultuda birleştirme talebinin reddine karar verdiğini, hâl böyle iken ilk derece mahkemesinin bu kararından rücu ederek dosyaların birleştirilmesine karar vermesinin çelişkili olmakla birlikte hukuka aykırı olduğunu, Davalının, huzurdaki davanın İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdindeki dosya ile birleştirilmesini talep etmiş olduğunu, öncelikle İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdindeki davanın müvekkil şirkete tebliğ edilmediğini, ne var ki davalının cevap dilekçesindeki açıklamalardan iki davanın birleştirilmesi için HMK m. 166 uyarınca gerekli şartların bulunmakta olduğunun anlaşılabileceğini, bu sebeple İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılması gerektiğini, HMK m. 166 uyarınca hukuk mahkemelerinde açılmış davaların, ancak birbirleri arasında bağlantı bulunması durumunda birleştirilebileceğini, bağlantının ise HMK m. 166/4 kapsamında “Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.” olarak tanımlanmış olduğunu, Davalının birleşme talebine ilişkin olarak ise: Davalı’nın birleşmesini talep ettiği derdest dava kapsamında davalının, müvekkil şirket ile kendisi arasında bir tek satıcılık ilişkisi olduğunu iddia etmekte ve bundan kaynaklı olarak “Haksız Feshin Tespiti, Müspet Zarar, Masraf ve Portföy Tazminatı ile Haksız Fesih Tazminatı” talep etmekte olduğunu, bir diğer deyişle birleştirilen davanın Türk Ticaret Kanunu uyarınca açılan ve tek satıcılık ilişkisinin feshinden doğan bir dava olduğunu, müvekkil şirketin ikame etmiş olduğu davanın ise bir itirazın iptali davası olduğunu ve davalı ile müvekkil şirket arasındaki satım sözleşmesi uyarınca davalının ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmasından kaynaklanmakta olduğunu, davaların tamamen farklı hukukî sebeplere ve hukukî ilişkilere dayanmakta olduğunu, her ne kadar yargılamanın konusu olmasa da; davalı ile müvekkil şirket arasında tek satıcılık ilişkisi de bulunmakta olduğunu, Hâl böyleyken birleşen dava ile birleştirilen davanın farklı hukukî sebeplerden doğduğu konusunda hiçbir şüphe olmadığını, bununla beraber iki davadan herhangi birinde verilen hükmün diğer davayı etkileyecek nitelikte olmadığını, zira portföy ve tazminat taleplerinin, satım sözleşmesinden doğan talebi etkilemesinin söz konusu olmadığını, açıklanan bu hususlar ışığında ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğundan kaldırılması gerektiğini ve talep olunduğunu, İlk Derece Mahkemesinin, davalının birleştirme talebi doğrultusunda ilgili mahkemeden görüş aldığını ve verilen görüşte davaların birleştirilmesine gerek olmadığının açık bir şekilde belirtilmiş olduğunu,İlk derece mahkemesinin, davaların birleştirilmesi gerekliliğine ilişkin olarak birleştirilmesi talep edilen dosyayı inceleyen İstanbul Anadolu 7. Ticaret Mahkemesi’nden görüş talep etmiş olduğunu, İstanbul Anadolu 7. Ticaret Mahkemesi’nin ise birleştirmeye ilişkin olarak sunduğu görüşte; – Davaların tarafları aynı olsa da konularının birbirinden tamamen farklı olduğunu, – Davaların birbirini etkileyecek davalar olmadığını ve – Davaların birleştirilmesinin usul ekonomisi yönünden de bir fayda sağlamayacağını, zira her iki davada aranacak hususların birbirinden tamamen farklı olduğunu belirtmiş olduğunu,İlk Derece Mahkemesinin de, 16.9.2022 tarihli ara kararında gayet isabetli bir şekilde davalının birleştirme talebinin reddine karar vermiş olduğunu, ilk derece mahkemesinin bu kararından rücu ederek birleştirme talebinin kabulüne karar vermesinin çelişkili olduğu gibi hukuka da aykırı olduğunu, Açıklanmış bulunan tüm bu hususlar ışığında birleştirme kararının kaldırılması gerektiğini ve talep olunduğunu beyanla;Açıklanan ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle; – İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/522 E – 2022/662 K sayılı hukuka aykırı kararının kaldırılmasına ve birleştirme talebinin reddine, -Yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacı tarafından dava ve icra takibi dayanağı olan faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edilmesine rağmen bedellerinin ödenmediği iddiası ile alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.Mahkemece iş bu dosyanın İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/36 esas sayılı dava dosyası üzerinden birleştirilmesine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut davada; davacı vekili, dava ve icra takibi dayanağı olan 24/01/2020 tarihli ve 27/01/2020 tarihli faturalara konu titanyum dioksit ürününü davalıya teslim etmelerine rağmen fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini, haksız itirazın iptaline ve lehlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi olduğunu, davacının da içerisinde bulunduğu şirketler grubunun tek satıcılık sözleşmesini ihlal ettiğini ve sözleşmenin haksız feshedildiğini, bu sebeple davacı şirketinde içerisinde bulunduğu şirketler gurubu aleyhine İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/36 esas sayılı dosyasında tek satıcılık sözleşmesinin şirketler grubu tarafından haksız feshedildiğinin tespiti, yapılan masraflar ve portföy tazminatı, müspet zararı, haksız fesih tazminatının talep edildiği ve bu dosyadaki alacakları için takas ve mahsup taleplerinin bulunduğunu, iş bu dosya ile İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/36 esas sayılı dosyası arasında bağlantı olduğunu ve dosyanın İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/36 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, aksi takdirde bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/36 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının iş bu dosyamızın davalısı, davalının ise ….’ye izafeten Türkiye Temsilciliği … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, dava konusunun taraflar arasında olduğu iddia edilen tek satıcılık sözleşmesinin haksız feshedildiğinin tespiti, yapılan masraflar ve portföy tazminatı, müspet zarar, haksız fesih tazminatının tazminine karar verilmesi talebi olduğu görülmüştür. 6100 Sayılı HMK’nın “Davaların Birleştirilmesi” 166. maddesi “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. (2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. (3) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir. (4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır. (5) İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır.” hükmünü içermektedir. İşbu dosyada davanın konusu fatura alacağından kaynaklı itirazın iptali davası, birleştirilen İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/36 esas sayılı dosyasında haksız fesihten kaynaklı tazminat davası olduğu, her iki davanın taraflarının aynı olduğu, her iki davanın konusunun taraflar arasındaki aynı ticari ilişkiden kaynaklandığı, davalının takas ve mahsup savunması bulunduğu, takas ve mahsup savunmasının değerlendirilmesi için her iki dosyanın birlikte görülüp karara bağlanması gerektiği dikkate alındığında her iki dava dosyası arasında fiili ve hukuki bağlantının mevcut olduğunun ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte olduğunun kabulü gerektiğinden Mahkemece birleştirme kararı verilmesinde herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu sebeple davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.