Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2235 E. 2023/621 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2235 Esas
KARAR NO: 2023/621 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/545 Esas – 2021/911 Karar
TARİHİ: 24/11/2021
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı vekili olarak taraflarınca İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nin 2018/270 esas sayılı dosyası ile mahkeme kararında iş bu dosya davalıları hakkında hizmet tespit davası açıldığını, mahkemece açılan davanın kabulüne karar verildiğini, mahkemece verilen karara karşı bir kısım davalılarca yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 08/03/2021 tarih ve 2020/10670 esas, 2021/2822 karar sayılı ilamı ile yerel mahkemenin kararının bozulduğunu, bozma gerekçesi olarak da …’nin sicil kaydının 07/7/20214 ve yine diğer davalı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin ise sicil kaydının 15/11/2013 tarihinde resen terk edildiği ve bu nedenle usulüne uygun ihya prosedürü uygulanmak suretiyle şirketlerin ihyasına dair karar alınması gerektiğini belirtildiğini iş bu bozma kararı üzerine İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nin 2021/132 esas sayılı dosyası ile yargılama devam edildiğini ve 23/06/2021 tarihinde yapılan duruşmada her iki şirket için ihya davası açmak üzere taraflarına süre verildiğini tüm bu nedenlerle açmış oldukları davanın kabulü …’nin ve … İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin görülmekte olan davaya münhasır olmak üzere ihyasına, tasfiye memuru atanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafça açılan davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/11/2021 tarih 2021/545 Esas – 2021/911 Karar sayılı kararında; “Dava, ticaret sicilinden TTK’nin geçici 7. Maddesine göre terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan … taşımacılık Ltd. Şti. ile … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ihyası istemine ilişkindir. TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. Terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. TTK’nın geçici 7. maddesine göre açılan şirket ihyası davalarında husumet sadece ticaret sicil memurluğuna yöneltilir. Tasfiye memurları veya yöneticilerine husumet yöneltilmez, davaya dahil edilmeleri gerekmez. TTK’nin geçici 7. maddesinin 15. fıkrasının son cümlesi uyarınca, ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin alacaklıları veya hukuki menfaati bulunanlar, haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir. İhyası istenilen şirketlerle ilgili yapılan işlem dosyası ticaret sicilinden celp edilmiştir. Celp edilen belgelere ve tüm dosya kapsamına göre, ihyası istenilen şirketlerden … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin TTK geçici 7.maddesi kapsamında 15/11/2013 tarihinde sicil kaydı resen terkin edildiği anlaşılmıştır. İşbu davanın açılış tarihinin ise 03/09/2021 olduğu göz önünde bulundurulduğunda Türk Ticaret Kanunu ile Türk Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama şekli hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair 6335 Sayılı Kanun ile 6101 Sayılı TTK’ya eklenen geçici 7. maddenin 15. bendinde “Ticaret Sicilinden kaydı silinen şirket ve kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket ve kooperatifin ihyasını isteyebilir” hükmü göz önünde bulundurulduğunda silinme tarihinden dava açılma tarihine kadar 5 yıldan fazla sürenin olduğu anlaşılmıştır. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz hükmü bulunsa da, işbu davanın açılış sebebi olan İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesinin 2021/132 Esas sayılı dosyasının dava açılış tarihi 22/01/2009 ise de, dava ilk açıldığında ihyası istenilen … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin söz konusu dosyada davalı sıfatıyla yer almadığı, yargılama devam ederken iş mahkemesinin ara kararı üzerine 15/04/2014 tarihinde davaya dahil edildiği, dolayısıyla … Tic. Ltd. Şti. Yönünden dava tarihi 15/04/2014 olup, şirketin terkin tarihinden sonrası olduğu, dolayısıyla da yasal hak düşürücü süre içerisinde bu davanın açılmadığı dikkate alındığında, aynı mahiyetteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/288 Esas, 2020/1181 Karar sayılı ilamı da nazara alınarak; davacının, … Ticaret Limited Şirketinin ihyası istemine yönelik açtığı davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerektiği kanısına varılmıştır. İhyası istenilen … Taşımacılık Ltd. Şti. İle ilgili celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre ise şirketin 07/07/2014 tarihinde TTK geçici 7.maddesi kapsamında sicil kaydının resen terkin edildiği anlaşılmıştır. Türk Ticaret Kanunu ile Türk Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama şekli hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair 6335 Sayılı Kanun ile 6101 Sayılı TTK’ya eklenen geçici 7. maddenin 15. bendinde “Ticaret Sicilinden kaydı silinen şirket ve kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket ve kooperatifin ihyasını isteyebilir” hükmü göz önünde bulundurulduğunda silinme tarihinden dava açılma tarihine kadar 5 yıldan fazla sürenin olduğu anlaşılmış ise de, TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz hükmü bulunmakta olup, işbu davanın açılış sebebi olan İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesinin 2021/132 Esas sayılı dosyasında … Taşımacılık Ltd. Şti.’ne husumet yöneltilerek davaya dahil edildiği tarihin 15/04/2014 olduğu gözetildiğinde ihyası istenilen … Taşımacılık Ltd. Şti. yönünden hak düşürücü süreye ilişkin madde hükmü uygulanamayacak olup, davacı tarafından ihyası talep olunan şirket hakkında, İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesinin 2021/132 Esas sayılı dosyasında açılan derdest hizmet tespiti davasının görülmesi açısından, davanın kısmen kabulü ile … Taşımacılık Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kaydının İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nin 2021/132 Esas sayılı dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararın infazı işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyası ile şirketin bu konu ile sınırlı olarak …ne yeniden tesciline dair karar vermek gerekmiştir. Şirket ihyası davasını ihyası istenen şirket ortak veya yöneticileri açmış ise, bu davanın bir nevi iptal davası gibi düşünülüp, terkin iptal edildiğine ve şirket tekrar faaliyetlerine devam edeceğine göre TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanmasına gerek yoktur. Ancak, şirket alacaklıları ihya davası açmış ise alacaklıların işbu davaya açmaktaki amaçları, alacak davasında husumet yöneltilecek bir hasım bulunması olup, alacak davası sonuçlandıktan sonra şirketin sicilde kaydının bulunmasında veya faaliyetine devam etmesinde, gerek alacaklı gerekse şirket için herhangi bir yarar bulunmadığından bu tip davalarda TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanması gerekir. (Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2018 tarih ve 2018/83 esas, 2018/298 karar sayılı ilamı). Bu nedenle TTK’nin 547/2. maddesine göre şirketin en son şirket yetkilisi …’in ek tasfiye memuru olarak atanmasına karar vermek gerekmiştir. Ayrıca, her ne kadar sehven kısa kararda belirtilmemiş ise de; dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen, ihyası istenilen şirketlerin ticaret sicilinden resen terkin edildikleri, şirketlerin tüzel kişiliğinin bulunmadığı, hukuk düzeninde var olmadıkları, tüzel kişilikleri bulunmadığından taraf ehliyetlerinin bulunmadığı, HMK’nun 114/1-d maddesi uyarınca taraf ve dava ehliyetine sahip olunmasının dava şartı olduğu, HMK’nın 115. maddesine göre dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden gözetilmesinin gerektiği sebebiyle, davalı şirketler aleyhine açılan davanın da usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davanın kabul edilen kısmı yönünden, davalı … aleyhine yargılama masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususuyla ilgili yapılan inceleme de, davalı … müdürlüğünün şirketin terkin tarihinde derdest davasından haberdar olduğu ve bu hususta bilgilendirildiği dosya kapsamı itibari ile kanıtlanamadığı gibi, terkin işleminin usulsüzlüğüne dair başkaca bir iddia da ileri sürülmediğinden, bu durumda mahkeme masrafları ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olacağı, Yargıtay uygulamasına göre de davalı … Memurluğunun yasal hasım konumunda olduğu anlaşıldığından davalı … harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, -Davanın KISMEN KABULÜ ile, …nün … sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen …’NİN ticaret sicil kaydının İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nin 2021/132 Esas sayılı dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararın infazı işlemleri ile sınırlı olmak üzere İHYASINA, şirketin bu konu ile sınırlı olarak …ne yeniden tesciline,-Ek tasfiye işlemleri için en son şirket yetkilisi …’in ek tasfiye memuru olarak atanmasına,-Kararın …nce tescil ve ilanına -… İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ihyası istemine yönelik davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Yerel Mahkemede yapılan yargılama neticesinde 24.11.2021 tarihinde davalarının kısmen kabulüne karar verildiğini; davalılardan … İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi yönünden ihya davalarının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğini; bu davalı yönünden verilen hükmün doğru olmaması sebebiyle taraflarınca söz konusu kararın KALDIRILMASI için istinaf yoluna başvurma gereği duyduklarını, Müvekkili …’ın Eylül 1997 tarihinden 15.06.2008 tarihine kadar çalıştığı dönemde sigortasının kısmen başka işyerleri üzerinden bildirilmesi sebebiyle Eylül 1997-15.06.2008 tarihleri arasında çalıştığı sürelerin tespit ile sigortasız geçen süresinin prim gün sayısına karar verilmesi için taraflarınca 22.01.2009 tarihinde davalıların Milli Eğitim Bakanlığı ve SGK’ya karşı hizmet tespit davasının açıldığını; işbu davanın Üsküdar 3. İş Mahkemesi’nin 2009/443 Esas sayılı dosyasıyla görüldüğünü ve karara bağlandığını; Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2012/6447 Esas ve 2012/21086 Karar sayılı ilamı ile kararın bozulduğunu; bozma gerekçesinde … Tic. Ltd. Şti’ne husumet yönetilmesi için davacıya mehil verilmesi gerektiğinin belirtildiğini; söz konusu tarihte bahsi geçen her iki şirketin de ticari hayatını sürdürdüğünü, Bozma ilamı sonrası hizmet tespit davasına İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nin 2013/8 Esas sayılı dosyası ile devam edildiğini; söz konusu firmaların 15.04.2014 tarihinde hizmet tespit davasının görüldüğü mahkemenin Yargıtay bozma ilamına uymak suretiyle oluşturduğu ara kararı ile bahsi geçen şirketleri davaya dahil ettiğnii; dolayısıyla işbu davalıların da davalı sıfatıyla davanın açıldığı tarih itibariyle davanın tarafı durumunda olduklarını; Yerel Mahkemenin davalı … açısından hak düşürücü sürenin tespiti ve davaya dahil edilme tarihi olarak 2014 tarihli ara kararı kabul etmesinin hakkaniyetli olmadığı gibi yerinde olmadığını; Yargıtay bozma ilamının 09.11.2012 tarihli olup bozma sonrası düzenlenen tensip ve bozma ilamına uyulması ile davaya dahil edildiğini; dolayısıyla bu şirketlerin davaya bu tarihte dahil edilmelerinin ve ret olan firma … İnş. San. Tic. Ltd. Şti yönünden terkin tarihinin 15.11.2013 olması sebep gösterilmiş ise de bu sebebin şeklen usule uygun gibi gözükse de hukuk vicdanlarını tatmin etmediğini, 2012 yılında bozma ilamı ile davalıların davaya dahil edilmesi gerektiği belirtilmiş olup bu tarihin esas alınması gerektiğini; davalıların sonradan davaya dahil edildiği yönündeki ara karar tarihinin dikkate alınmasının kanunun amacına aykırı olup katı bir şekilcilikten ibaret olduğunu; SGK evraklarının dosyaya geç temini, arada geçen sürede işbu davanın davalılarından …’in terkin sürecine girdiği de dikkate alındığında yasanın amacının da bu doğrultuda olduğunu söylemenin mümkün olduğunu; Yerel Mahkeme tarafından bozma ilamına uyulması ile birlikte şirketlerin davaya dahil edilmiş olup bu tarihin esas alınmasının gerektiğini; bozma ilamına uyulma tarihinin ise 06.03.2013 olup, nitekim aynı celse bu firmalara ait ihale şartnameleri ve sözleşmelerinin de istenmesi bu firmaların 06.03.2013 tarihi itibariyle davaya dahil edildiğini gösterdiğini; bu nedenle … yönünden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bir diğer hususun bahsettikleri hizmet tespit davasının 3. kez Yargıtay’a gittiğini; Yargıtay’ın 3. kararında re’sen yaptığı inceleme neticesinde(Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2020/10670 Esas ve 2021/2822 Karar sayılı 08.03.2021 tarihli) bahsi geçen şirketlerin sicil kayıtlarından terkin edildiğinin anlaşılması üzerine görülen ihya davası açılmasının, ihya kararı alındıktan sonra usulüne uygun olarak taraf teşkili yapılması gerektiğini belirttiğini; şirketlerin ilk bozma kararına Yerel Mahkeme tarafından uyulması sonucu davaya dahil edilmiş olup bu tarihin esas alınması gerektiğini; hizmet tespit davasında yer alan diğer şirketlerin de terkin edilmesi ve tekrar bu şirketler hakkında ihya davası açılmasının da söz konusu olduğunu; bu olasılıkların ve hizmet tespit davasının uzun yıllar sürdüğü dikkate alındığında dava yoluyla bir neticeye varılamayacağı, varılsa bile geç gelmesi nedeniyle adaletin sağlanamayacağının muhakkak olduğunu, Bir an için bunun aksi düşünülse bile yine davacı müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu; bozma ilamı ile firmaların davaya dahil edilmeleri arasındaki sürenin bu kadar uzun olmasında davacı müvekkiline kusur atfedilemeyeceği gibi burada kusurun öncelikle SGK’da sonrasında ise evrakların celbi için süreci hızlandırmaması sebebiyle İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nde olduğunu; hizmet tespit davasının birkaç kez karara çıkmış olup 3. kez Yargıtay’ca bozulduğunu, son bozma ilamı doğrultusunda taraflarınca işbu davanın açıldığını; 2009 yılından beri süren ve en az 3 kez Yargıtay incelemesi gören(4 veya daha fazla Yargıtay incelemesi görmesinin de kuvvetle muhtemel olduğunu) dosyada bozma ilamına uyarak davayı açan müvekkilinin kusurunun bulunmamakla aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de adil olmayacağını; firmaların davaya dahil edilmesi yönündeki bozma ilamının 09.11.2012 tarihli olup, bu tarihin esas alınması gerektiğini; 2014 tarihli ara kararın bir geçerliliğinin bulunmadığını; öncesinde bozma ilamına uyulduğunu, bu şirketlerin davaya dahil edilerek şirketlere ait Yargıtay ilamında belirtilen gerekli araştırmaların yapıldığını ve ilgili kurumlardan kayıtların istendiğini; tüm bu nedenlerle, davacı müvekkilinin asıl davası olan hizmet tespit davasının 2009 yılından beri sürdüğü ve kendisine kusur atfedilemeyeceğinin de dikkate alınarak her iki firma yönünden de davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda arz ve izah edilen nedenler ile dairemizin incelemesi sonucu ortaya çıkacak durumlar karşısında İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.11.2021 tarih, 2021/545 Esas ve 2021/911 Karar sayılı yasaya ve hukuka aykırı olduğunu düşündükleri davalı … İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ yönünden verdiği kararının kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edilen şirketin hakkında derdest dava bulunması sebebiyle tüzel kişiliğinin ihyası talebine ilişkindir.Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde ” Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.” denilmek sureti ile kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirket ve kooperatiflerin tasfiyesinin TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre yapılacağı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde ile belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Mezkur maddenin 15. fıkrası ile “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilerek hukuki menfaatleri bulunanlar ile alacaklılara şirket ve kooperatifin ihyası için dava açma hakkı tanınmıştır.İhyası talep edilen … İn. San. Tic Ltd Şti’nin Anonim Şirketi’nin TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 15/11/2013 tarihinde … tarafından adresin tespit edilememesi nedeniyle sicilden re’sen terkin edildiği, davacı tarafından İstanbul Andolu 10. İş Mahkemesi’nin 2021/132 Esas sayılı dosyası ile ihyası istenen şirkete karşı hizmet tespiti davası açıldığı, davanın derdest olduğu, ilgili dosyada davacıya, adı geçen şirketin ihyası için dava açmak üzere kesin süre ve yetki verildiği anlaşılmıştır. Şu halde davacının, derdest davada taraf teşkilinin saplanabilmesi ve yargılamanın yürütülmesini temin bakımından ihya talep etmekte hukuki yararı mevcuttur. Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil müdürlüğü tarafından şirket veya kooperatifin sicil kaydı re’sen terkin edilmekle birlikte, bu işlemden önce TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine, sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ve ilan edilmek üzere aynı gün Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne ihtar gönderilmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta şirketin, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı … müdürlüğünce 31.07.2013 tarihinde sicilden terkin edildiği, Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan yapıldığı, ancak şirket yetkilisine tebligat yapıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı, celbedilen sicil dosyası içerisinde de tebliğe ilişkin belge bulunmadığı anlaşılmıştır. Yapılan terkin işlemi, TTK’nun Geçici 7/4 fıkrasındaki usule uygun olmadığından, Geçici 7/15 fıkrasında düzenlenen ve terkinden itibaren işlemeye başlayacağı öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürenin somut dava yönünden uygulanması mümkün değildir. Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak davanın hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddi yerinde olmamış, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde bulunmuştur. TTK’nın geçici 7/1. maddesinde; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.” denilmek suretiyle madde kapsamına giren şirketlerle ilgili yapılacak tasfiye işlemlerinde başka bir yasal düzenlemenin kıyasen uygulanamayacağı kabul edilmiştir. İhyası talep edilen şirket sicilden tasfiye neticesinde terkin edilmediği ve TTK’nın 547. maddesi uygulanmak suretiyle ek tasfiyesi söz konusu olmayacağından tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yapılacak başkaca tahkikat işlemi kalmadığından, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak davanın kabulü ile, …nün … sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen … ile …nün … sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ticaret sicil kayıtlarının İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nin 2021/132 Esas sayılı davasında taraf teşkilinin sağlanması, yargılamanın yürütülmesi ve müteakip işlemlerin yapılması amacı ile sınırlı olarak ayrı ayrı ihyasına, … ile … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-b ve 115/2 fıkraları uyarınca ayrı ayrı usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Davacı vekilince, ihya talebi kabul edilen şirket yönünden, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmediği, bu hususun istinaf sebebi yapılmadığı, istinafa konu ihya talebi reddedilen şirket bakımından ise istinaf dilekçesinde yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediği anlaşılmakla, davalı … aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir. İhyası talep edilen her iki şirketin de terkin tarihinde tasfiye halinde olmadıkları, ayrıca terkin sebebinin adresin tespit edilememesi olduğu, bu nedenle münfesih de sayılamayacakları anlaşılmakla, ihya talebi kabul edilen şirketler için tasfiye memuru atanmasına gerek görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/11/2021 tarih ve 2021/545 Esas – 2021/911 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 2-Davanın kabulü ile, …nün … sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen … ile …nün 629021-0 sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ticaret sicil kayıtlarının İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nin 2021/132 Esas sayılı davasında taraf teşkilinin sağlanması, yargılamanın yürütülmesi ve müteakip işlemlerin yapılması amacı ile sınırlı olarak AYRI AYRI İHYASINA, 3- … ile … Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-b ve 115/2 fıkraları uyarınca AYRI AYRI USULDEN REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Davalı kurum harçtan muaf olduğundan karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından peşin yatırılan harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşıldığından; bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 7- Davacı tarafından talep edilmediğinden, davalı aleyhine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8-Bakiye gider avansı var ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 10-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 52,00.TL posta gideri olmak üzere; toplam 272,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 06/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.