Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2208 E. 2023/169 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2208 Esas
KARAR NO: 2023/169 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/209 Esas – 2022/635 Karar
TARİHİ: 29/09/2022
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı bankadaki … IBAN numaralı hesabın sahibi olduğunu, söz konusu hesapta 27/10/2017 tarihi itibari ile 1.000.000 TL tutarında parasının bulunduğunu, ilgili mevduatını kullanmak istediğinde toplam 1.000.000 TL’sinin olmadığını fark ettiğini ve derhal davalı bankaya müracaat ederek durumu anlamaya ve araştırmaya başladığını, ancak bu tutarın kendisi tarafından bir başkasına transfer edildiği yönünde davalı tarafından bilgi verildiğini ve bunun üzerine duruma anlam veremeyerek kendisinin hiçbir şekilde hiçbir kimseye para transferi yapmadığını ilettiğini, hesap hareketleri incelendiğinde 30/10/2017 tarihinde 449.700 TL ve 549.968,50 TL olmak üzere iki ayrı havale işlemi gerçekleştirdiğinin anlaşıldığını, bu gerekçelerle ilgili paranın çekilme tarihinden itibaren işleyecek olan ticari avans faizi ile birlikte taraflarına ödenmesi hususunda davalı bankaya Beyoğlu … Noterliğinin 03/12/2018 tarih ve … yevmiye numarası ile ihtarname gönderildiğini, davalı tarafın ihtarnameye cevaben “bankamızca yapılan incelemeler sonucunda; ihtarnameye konu hesabınızdan gerçekleşen 449.700 TL ve 549.968,50 TL’lik para transferlerinin tamamının tarafınıza ait ıslak imzalı talimatlara istinaden gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.” diyerek taleplerine olumsuz cevap verildiğini, davalının ve tüm çalışanlarının para transferi talimatlarını gerçekleştirirken hesap sahibinden gerekli teyitleri ve onayları almak, sahte imzalara istinaden işlem yapmamak, özenli ve dikkatli davranmak gibi ağırlaştırılmış sorumluluklarının bulunduğunu, aksi halde sahte imza ile yapılan işlemlerden ve para transferlerinden davalının sorumlu olduğunun tartışılmaz olduğunu beyanla müvekkilinin davalı … A.Ş. Kızıltoprak Şubesindeki … IBAN numaralı hesabından BSMV ve diğer kesintiler ile birlikte müvekkilinin talimatı ve onayı olmadan bilgisi dışında çekilmiş olan toplam 1.000.000 TL’nin transfer ve kesinti tarihleri olan 30/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının tüm iddia ve taleplerinin haksız olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca dava konusu EFT tutarlarının, davacının müvekkili bankaya iletmiş olduğu 30/10/2017 tarihli talimatlara istinaden … ve …’ın hesaplarına konut alımına istinaden aktarıldığını, davacı ile EFT alıcıları arasında çok sayıda para transfer işlemi olup aralarında ticari ilişki bulunduğunu, işbu davada müvekkili bankaya husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, bizzat davacının talimatı ile işlem yapıldığını, davacı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, bu nedenle soruşturma dosyasının neticesinin bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 29/09/2022 tarih 2022/209 Esas 2022/635 Karar sayılı kararında; “…Taraflar arasında bankacılık işlemleri sözleşmesi bulunduğu, davacının “vadesiz mevduat hesap açılış talimatı” ile hesabın açılmasını talep ettiği, bankaca gönderilen hesap bildirim tablosunda ve hesap hareketlerinde hesabın “vadesiz TL hesabı” olduğu, buna göre hesabın ticari veya mesleki amaçla açıldığının iddia edilemeyeceği, kaldı ki; davacının söz konusu hesabı ticari veya mesleki amaçla açıldığına dair hiç bir belge veya delil sunmadığı, davada kanunda “bankacılık ve benzeri sözleşmeler” olarak ifade edilen bir hukuki işleme dayanıldığı, bu durumda davacının tüketici, davalı bankanın hizmet sağlayıcı konumunda olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle taraflar arasındaki arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, Mahkememizin bu davada görevli olmadığı, görevli Mahkemenin 6502 sayılı kanun gereğince İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.”gerekçesi ile görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili davacı tacir sıfatını haiz olup, davalı banka nezdinde vadesiz mevduat hesabını yatırım yapmak maksadıyla açtığını, müvekkilinin uzun yıllardır tanımakta olduğu ve kendilerinde güven hissi uyandıran arkadaşı tarafından hem devletin faydasına olacak, hem de kazanç getirecek bir yatırım projesi hakkında bilgilendirildiğini, bunun üzerine görüştüğü kişilerin yönlendirmesi üzerine davalı banka nezdinde … IBAN numaralı hesabı açtığını, 1.000.000 TL tutarındaki parasını ilgili hesaba yatırdığını, sonrasında hesap kontrolünü gerçekleştirdiğinde ise kendi bilgi ve iradesi dışında sahte imzalı talimatlarla 30/10/2017 tarihinde 449.700 TL ve 549.968,50 TL olmak üzere iki ayrı havale işlemi gerçekleştirildiğini öğrendiğini, daha sonra ise konuya ilişkin başlatılmış olan …4 no’lu soruşturma dosyası sonucunda yazılmış olan … no’lu iddianeme içeriğiyle de sabit olduğu üzere, söz konusu banka çalışanları hakkında çalıştıkları bankalar nezdinde soruşturma başlatıldığını ve iş akitlerine son verildiğini, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından suç örgütü üyeleri ve yöneticileri ile birlikte hareket ederek müştekilerin banka hesaplarında bulunan paraların sahte talimatlar ile dava dışı …, …, …, …, …, …, …’ın hesaplarına aktarılma işlemlerini örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda gerçekleştirdikleri anlaşılmakla TCK 220/2 maddesinde düzenlenen Suç İşlemek Amacıyla Kurulmuş Örgüte Üye Olmak suçu ile yargılanmalarının istenildiğini, söz konusu iddianamenin kabul edildiğini, bahsi geçen banka çalışanlarının 2020/184 Esas no’lu dosya kapsamında İstanbul Anadolu 15. Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda sanık sıfatıyla yargılandıklarını, dolandırıcı örgüt üyesi kişilerin hesaplarının, özellikle telefon ve internet bankacılığına kapalı ve vadesiz olarak açılmasını istemelerinin, söz konusu sahte talimatla para havalesi işleminden müvekkilinin haberdar olmamasını istemelerinden kaynaklandığını, aynı yöntemlerle işbu dosyada celbi istenen 2020/184 sayılı İstanbul Anadolu 15. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının içeriğinde görüleceği üzere 100’e yakın tacir yahut gerçek kişinin aldatılıp maddi zarara uğratıldıklarını, kimi kişilerin ilk derece nezdinde açtıkları hukuk davaları lehe sonuçlanırken, kimi mağdurların dosyalarının bekletici mesele yapılmasının vatandaş nezdinde adil yargılanma hissiyatını zedelediğini ve içtihat birliğinin ağlanması noktasında sorunlara yol açtığını, müvekkili davacının, hem devlete ve millete hem de kendi bütçesine ekonomik katkı sağlayacağı düşünceleriyle söz konusu yatırım projesine ikna edildiğini, bankaya para yatırmasındaki temel saikin, ana parasına kendi iradesi dışında hiç bir suretle dokunulmayacağı ve Bankacılık sistemine duyduğu güven olduğunu, müvekkilinin banka hesabına para yatırırken kendisi dışında hiç kimsenin bu paraya ulaşamayacağını düşündüğünü, dava dışı meslek hayatında tacir sıfatıyla hareket ettiğini, söz konusu banka hesabını yatırım yapmak saikiyle ticari amaçlarla açtığını, uyuşmazlık konusu dava mutlak ticari dava olup, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak davalarının kanunda öngörülmesi sebebiyle Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gereken mutlak ticari davalardan olduğunu, müvekkilinin ticari ve mesleki amaçla yatırım saikiyle hareket ettiğinin açık olduğunu, dava konusu işlemler bankacılık işlemlerinden kaynaklı olduğundan ayrıntılı bir incelemeye muhtaç olduğunu ve usul ekonomisi ilkesi gereği Mahkeme nezdinde gelinen aşamada dikkate alınarak yargılamanın devamına karar verilmesi gerektiğini beyanla İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/209 E. 2022/635 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; dava konusu işlem tüketici işlemi niteliğinde olmayıp, uyuşmazlık konusunda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacının dava konusu talimatlarında yer alan açıklamalara göre, dava konusu tutarların EFT alıcılarına “… Apt … Kat Bedeli ve … Bedeli” açıklamalarıyla, konut alımına istinaden gönderildiğini, davacı ile EFT alıcıları … ve … arasında gayrimenkul alım/satım işlemine ilişkin ticari bir ilişkinin olduğunu, davacının 18.10.2022 tarihli istinaf dilekçesinde, tacir sıfatını haiz olduğunu, müvekkili banka nezdinde bulunan vadesiz mevduat hesabını yatırım yapmak maksadıyla açtığını belirttiğini, davacı ve eft lehtarları arasında çok sayıda para transferinin mevcut olduğunu, aralarında ticari ilişkinin mevcut olduğunun işbu para transferleriyle sabit olduğunu, davaya konu işlemlerin öncesinde, davacı tarafından müvekkili banka nezdinde hesap açılmadan önce, 02.10.2017 tarihinde …’ın müvekkili banka nezdindeki … hesabından davacı …’ın … Bankası A.Ş nezdindeki … IBAN no.lu hesabına “… Projesi Ödeme” açıklamasıyla 137.750 TL gönderildiğinin tespit edildiğini, dava konusu olan 30.10.2017 tarihinde …’a gönderilen 549,968.50 TL tutarındaki havale işleminden 13 dakika sonra, … hesabına gönderilen tutarın içerisinden 137.500 TL’nin yine davacının … Bankası A.Ş nezdindeki … IBAN no.lu hesabına “… Projesi Ödeme” açıklamasıyla gönderildiğinin tespit edildiğini, yerel Mahkemece … Bankası A.Ş’ye müzekkere yazılarak davacının hesap hareketlerinin celbinin talep edildiğini ancak hususta herhangi bir inceleme yapılmadığını, davacının müvekkili bankaya karşı ileri sürdüğü talebin bankacılık işleminden kaynaklanmakta olduğunu, buna göre huzurdaki davanın mutlak ticari davalardan olduğunu ve işbu davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı ve EFT lehdarı ihbar olunanlar arasındaki ilişki, yürütülen ceza soruşturma ve yargılamaları kapsamında incelenmekte olup, iddianame içeriğinde, davacının örgüt üyesi olan ihbar olunanlar ile aralarında para transferleri finansal akışı olduğunun tespit edildiğini, müvekkili tarafından dava konusu olayla ilgili, davacının da aralarında bulunduğu müşteriler hakkında, EFT alıcıları örgüt üyeleri ile birlikte hareket ederek müvekkilini dolandırmaya çalışmaları sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğunu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/128844 soruşturma nolu dosyasında iddianamenin tanzim edildiğini ve davacının da aralarında bulunduğu bir kısım şüpheliler hakkında 24.02.2020 tarihli “Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair” kararı verildiğini, müvekkili banka tarafından karara itiraz edildiğini, bunun üzerine, İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından itirazları kabul edilerek 2020/4200 D.iş, 29.07.2020 tarihli karar ile ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verildiğini, soruşturma dosyasında yapılacak inceleme ile davacının örgüt üyeleri ile bağlantısının, hesap ilişkisinin ve iade aldığı tutarların tamamen ortaya çıkacağını, iddianame kapsamında, İstanbul Anadolu 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/184 E. sayılı dosyasında ceza davası açıldığını, ceza davasına konu iddianamede, davacının örgüt üyelerinden para aldığının ve dava konusu ettiği tutarı tahsil ettiğinin tespit edildiğini, yerel Mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak görevsizlik kararı tesis edildiğini, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Anayasal Düzene Karşı İşlenen ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 2018/128844 nolu soruşturma dosyasına konu diğer EFT lehtarlarına ait hesaplardan da, davacı dışındaki şahıslara “…’a teslim ediniz” şeklinde para transferlerinin olduğunun görüldüğünü, davacının bir kısım tutarı da aracı şahıslar aracılığıyla haricen iade aldığının anlaşıldığını, davacı ile EFT/Havale lehdarları … ve … arasında bir iç ilişkinin mevcut olduğunun, davacının dava konusu işlemleri bildiğini kabul ettiğinin tüm işlemlerin davacının bilgi ve onayı ile gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiğini, bu açıklamalar kapsamında, davacı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tanımlanan tüketici olarak değerlendirilemeyeceği gibi, davaya konu işlemlerin de aynı Kanun’un 73/1. maddesinde tanımlanan tüketici işlemi veya tüketiciye yönelik uygulama olarak değerlendirilemeyeceğini, yerel Mahkemece, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2021/2215 Esas, 2022/408 Karar sayılı, 17/03/2022 tarihli kararı gereği, ceza dosyaları da incelenerek, davacı ile örgüt üyeleri arasındaki ilişkinin ve söz konusu banka hesabının açılış nedeninin irdelenmesi hususunda gerekli ve etkin bir incelemenin gerçekleştirilmediğini ve eksik incelemeye dayalı olarak görevsizlik kararı tesis edildiğini beyanla yerel Mahkeme’nin 29/09/2022 Tarih ve 2022/209 E. 2022/635 K. sayılı görevsizlik kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, banka hesabında bulunan paranın sahte talimatlar ile başka hesaba transfer edildiği iddiasına dayanan tazminat talebine ilişkindir.Mahkemece 2019/117 Esas, 2021/568 Karar sayılı ve 23.09.2021 tarihli karar ile, görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemeleri olduğundan bahisle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen kararın istinafı üzerine Dairemizin 2021/2215 Esas ve 2022/408 Karar sayılı,17.03.2022 tarihli kararı ile ” mahkemece, dava konusu işlemin, ancak söz konusu hesabın ticari veya mesleki amaçla açılmamış olması halinde tüketici işlemi olarak kabul edilebileceği gözetilerek, davacı tarafa 08/09/2020 tarihli dilekçede sözü edilen yatırım projesinin hukuki mahiyetinin açıklattırılması, bu kapsamda ceza soruşturma dosyası da incelenerek davacı ile örgüt üyeleri arasındaki ilişkinin ve söz konusu banka hesabının açılış nedeninin irdelenmesi, davalı bankadan söz konusu mevduat hesabının hangi amaçla açıldığına dair bilgi veya belge olup olmadığının sorulması, davacı hesabına ait tüm hesap hareketlerinin celp edilerek incelenmesi ve sonucuna göre mahkemenin görevi hususunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile HMK’nın 353/1-a-6 maddes uyarınca hükmün kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dairemiz kararından sonra Mahkemece devam edilen yargılamada, davacı vekiline yatırım projesinin hukuki mahiyetini açıklamak üzere süre verilmiş, davalı bankadan banka hesabının açılışı ile ilgili belgeler getirtilerek inceleme yapılmış ve yukarıda açıklanan gerekçe ile davada İstanbul Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra, tacir olan her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketici; “ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak 3/1-ı-bendinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Somut dosya yönünden yapılan değerlendirmede; davacı ile davalı banka arasında bankacılık hizmetleri sözleşmesi imzalandığı, davacının 26.10.2017 tarihli talimatı ile dava konusu vadesiz mevduat hesabının açıldığı, hesapta tazminat talebine dayanak olarak gösterilen iki adet para transferi dışında bir işlem yapılmadığı, davacı vekili tarafından Mahkeme ara kararı uyarınca sunulan 16.06.2022 tarihli dilekçede, banka hesabının, yatırılacak paranın güvenli bir şekilde saklanması, kimsenin işlem yapmaması amacıyla, bankaya duyulan güven saikiyle açıldığı beyan edilmiş, hesabın ticari amaçla kullanıldığına dair bir beyan ve delil sunulmamıştır. Buna göre davalı banka nezdindeki hesabın niteliği, açılış ve kullanılış amacı itibariyle davacı tüketici ve davalı ile arasındaki ilişki ise tüketici işlemi olduğundan, davaya bakmaya Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Mahkemece verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya uygundur.Açıklanan nedenlerler, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 179,90TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, talep halinde avansı yatıran taraflara ayrı ayrı iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.