Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/220 Esas
KARAR NO: 2022/224 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/479 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 30/11/2021 (Ara Karar)
DAVA: Genel Kurul Kararının Yoklukla Malul Olduğunun Tespiti-Butlanı-İptali
KARAR TARİHİ: 14/02/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin 21/01/2013 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 4 nolu karar ile sermaye artışı nisabını %75’den %51’e düşüren esas sözleşme değişikliğinin, 11 Temmuz 2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında sermayenin 1.100.000 TL’den 5.500.000 TL’ye artırışına dair alınan (3) numaralı kararın ve davalı şirketin yönetim kurulunun 14 Temmuz 2014 Tarihli 2014/6 Karar numaralı olarak aldığı, 12 Ağustos Tarihinde 8629 sayılı ile Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilen sermaye artışının ihtiyati tedbir kararları ile durdurulduğunu, bu ihtiyati tedbir kararları çerçevesinde davalı şirketin, mevcut sermayesi 1.100.000 TL olup müvekkilinin %45 oranında pay sahibi olmakla azlık sıfatına haiz olduğunu, yönetim kurulu başkanı …’ın çoğunluk hissedar olmanın verdiği güçle genel kurulda dilediği gibi kararlar alarak; şirket karını 11 yıldır dağıtmadığını ve şirketin birikmiş karını azaltmaya yönelik hileli işlemler yaptığı/yapmaya devam ettiğini, şirketin …’a aylık 348.000 TL maaş,prim ve huzur hakkı adı altında ödemeler yaptığını, bu durum karşısında müvekkil tarafından müvekkilinin ve şirketin telafisi güç ve imkansız zararlara uğramasını engellemek için davalar ikame edildiğini, …’ın şirketi ve müvekkili milyonlarca dolara zarara uğratması sebebiyle müvekkil tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, …’ın şirketin karını usulsüz işlemlerle … A.Ş ye aktararak elde ettiği geliri sermaye artışında kullanması sebebiyle müvekkilinin açmış olduğu davalar neticesinde Yargıtay’ın sermaye artış kararının yok hükmünde olduğuna dair karar verdiğini ve sermaye artışının yok hükmünde olduğunun mahkeme kararları ile sabit hale geldiğini, dava konusu 10/06/2021 tarihli genel kurulda alınan 12 nolu karar ile TTK 379. maddesi uyarınca şirketin toplam 495.000 TL itibari değere sahip 49.500.000 adete kadar payını 29.700.000-33.300.000 TL arasında iktisap edebilmesi için yönetim kuruluna yetki verilmesine dair karar alındığını, TTK 379. Maddesi ‘Bir şirket kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul edemez’ hükmünü havi olduğunu, 12 nolu kararda belirtilen toplam 495.000 TL itibari değere sahip 49.500.000 adet pay esas sermayenin %45’ini oluşturmakta olduğunu, şirketin TTK 379. Maddesi kapsamında esas sermayesinin %10 unu aşan/payını iktisap edemeyeceği nazara alındığında dava konusu genel kurul kararının kanuna aykırılık sebebiyle iptali/yoklukla malul olduğunun/butlanının tespiti gerektiğini, genel kurulda alınan 9 Nolu Kararla Şirket 11 Yıldır Kar Payı Dağıtmamasına Rağmen …’a Aylık 440.000.000 TL Tutarında Fahiş Oranda Maaş Ve Prim, Huzur Hakkı ödemesi yapılmasına karar verildiğini, Yönetim kurulu başkanı … dava konusu edilen 9 nolu genel kurul kararında TTK 436. maddesine hükme aykırı olarak kendisi ile ilgili olan maaş ve prime ilişkin genel kurul kararında oy kullandığını, kendisinin oyu çıkarıldığında karar nisabının sağlanmadığını, …’ın şirketin yazılımlarını yazmamakta ve Arge faaliyetlerinde görev almamakta olduğunu, …’ın şirkete fiilen hiçbir katkısının bulunmadığını ve şirketi zarara uğratmakta olduğunu, …’a ödenmesine karar verilen maaş ve primin benzer büyüklükteki şirketlerde aynı pozisyondaki emsallerine göre fahiş ve sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet verecek miktarda olduğunu, bu durumun İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/317 E. Sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile ispatlandığını, TTK’nun 447. maddesi çerçevesinde 9 nolu genel kurul kararı yoklukla malül olup ayrıca kararın şirketin mali durumunun kar dağıtıma uygun olmasına rağmen karın örtülü olarak prim,huzur hakkı ve maaş adı altında …’a aktarılması kanun, esas sözleşme ve iyiniyet kurallarına da aykırılık teşkil etmekte olduğunu, ayrıca diğer kararların da iptali gerektiğini ileri sürerek TTK 449. ve HMK 389. Maddesi gereği müvekkilin telafisi güç ve imkansız zararlara uğramaya devam etmesini engellemek amacıyla; dava konusu 10/06/2021 tarihli genel kurulda alınan 12 nolu kararın ve 9 nolu kararın icrasının yürütmesinin tedbiren müvekkilin şirket ortağı olduğu nazara alınarak teminatsız olarak durdurulmasına, davalı şirketin 10 Haziran — 2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan tüm kararlar ile özellikle 3,4,5,6,7,9,11,12,13 nolu kararların ve bu kararlara istinaden yapılan tüm işlemler iptaline /yoklukla malül olduğunun tespitine /butlanına ve kararın ticaret sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkil şirketin kurucu ortaklarından olup, yönetim kurulu başkanı iken müvekkil şirkete zarar verici bazı tutum ve davranışları yüzünden bu görevinden alındığını, nitekim davacının, dört diğer müvekkil eski çalışan mühendisle birlikte müvekkilinin en önemli, asli ürünü olan yazılımları müvekkilin bilgisi ve rızası hilafına dışarıdan satmak için birlikte hareket ettiklerini, bu eylemlerinden dolayı da İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi’nin 2018 / 565 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda FSEK 71. madde mucibince her biri 2 yıl 1 ay hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edildiklerini, davacının sürekli olarak ciddiyetten uzak nedenlerden dolayı genel kurul kararlarına iptal davası açmakta olduğunu, ayrıca şirketin yöneticileri, diğer hissedarları ve çözüm ortakları hakkında pervasızca hiçbir mesnedi olmayan iddialarla suç ihbarında/şikayette bulunmakta olduğunu, şu ana kadar davacının şikayetlerin tümünün takipsizlikle sonuçlandığını, davacı tarafça sözü edilen 21/01/2013 tarihli Genel Kurulda alınan kararla ilgili olup mezkur karar ticaret sicilinde yayımlanmadığı için hiçbir zaman yürürlüğe girmediğini, 11 Temmuz 2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında sermayenin 1.100.000 TL’den 5.500.000 TL’ye artırışına dair kararla ilgili alınan ihtiyati tedbir süreçlerine karşı itirazlarını sunduklarını, henüz sonuçlanmadığını, kaldı ki anılı ihtiyati tedbir kararlarının eldeki davaya herhangi bir tesirinin olmadığını, zira davacının iddiasının aksine müvekkil şirketteki hissesinin %45 değil %9 olduğunu, ihtiyati tedbir kararının geçmişe yürürlükte olmayıp ilgili genel kurul maddesinin uygulanmasının geleceğe yönelik olduğunu, zaten dava konusu genel kurulda alınan kararların hiçbirinde ağırlıklı nisap aranmadığından bu tartışmanın mezkur genel kurul kararları ile ilgili de olmadığını, sermaye artışı kararının ise yok hükmünde olduğuna dair bir karar olmadığını, Yargıtay kararının kara nisabı ile ilgili olduğunu ve davanın derdest olduğunu, 10/06/2021 tarihli genel kurulun 12 nolu gereğince yönetim kuruluna yetki verilmesi ihtiyacı müvekkil şirket hissedarların şirkete başvuruları sonucu alınmış olup konuyu düzenleyen TTK 379 ve izleyen maddelerine uygun olduğunu, müvekkilinin profesyonel ve dolayısıyla piyasa şartlarına uygun bir ücret politikası uygulamakta olduğunu, elde edilen cironun çok büyük çoğunluğunun ..’ın kişisel ilişkileri ve pazardaki tecrübeleri sayesinde kazanıldığını, maaşı belirlenirken Türkiye’deki emsal şirketlerin baz alınmakta olduğunu, ücretin rasyonel, makul ve emsallerine uygun olduğunu savunarak davanın ve tedbir isteminin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/11/2021 tarih ve 2021/479 E. sayılı Ara Karar sayılı Kararı ile; ” ….… Mahkememizce TTK’nun 449. maddesi gereğince davalı şirket yönetim kurulu üyeleri adına ihtarlı davetiye çıkarılmış, tedbir istemi yönünden görüşlerinin sunulması ihtar olunmuş, yönetim kurulu başkanı … adına davetiye tebliğ olunmuş, talebe ilişkin görüş sunulmadığı, yönetim kurulu üyesi …adına çıkarılan davetiyenin ise yurt dışında bulunduğundan bahisle iade olunduğu, görüşünün alınamadığı belirlenmekle yapılan incelemede; Dava, davalı şirketin 10/06/2021 tarihli genel kurulunda alınan 3,4,5,6,7,8,9,11,12,13 numaralı kararların iptali/yoklukla malul olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davacı vekilince, tedbiren 9 ve 12 numaralı kararların icrasının durdurulması talebi yönünden ileri sürülen gerekçelere nazaran, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği, gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğabileceği yönünde mahkememizde yeterli kanaat hasıl olmamakla, HMK 389. maddesi koşullarının oluşmadığı değerlendirilmiş, tedbir talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir. ….” gerekçeleri ile; “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 12 nolu kararda belirtilen toplam 495.000 TL itibari değere sahip 49.500.000 adet pay esas sermayenin %45’ini oluşturmakta olduğunu, şirketin TTK 379. Maddesi kapsamında esas sermayesinin %10’unu aşan payını iktisap edemeyeceği nazara alındığında dava konusu genel kurul kararının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmaması durumunda müvekilinin telefisi güç ve imkansız zararlara uğrayacağını, şirketin TTK. 379. maddesine aykırı olacak şekilde %45 hissesini iktisap etmesi durumunda müvekkilinin yeni davalar ikame ederek hukuki durumu düzeltmek zorunda kalacağını, şirketin kasasındaki paraların şirketin %45’lik hissesinin TTT 379. maddeye aykırı olacak şekilde satın alınması için durumunda hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceğini, gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğabileceği kesin ve tartışmasız olmasına rağmen ilk derece mahkemesince soyut gerekçe ile ihtiyati tedbir taleplerinin reddedildiğini, Genel kurulda alınan 9 Nolu kararla Şirket 11 yıldır kar payı dağıtmamasına rağmen …’a Aylık 440.000.000 TL tutarında fahiş oranda maaş ve prim, huzur hakkı ödemesi yapılmasına karar verildiğini, …’ın şirketin yazılımlarını yazmamakta ve Arge faaliyetlerinde görev almamakta olduğunu, …’ın şirkete fiilen hiçbir katkısının bulunmadığını ve şirketi zarara uğratmakta olduğunu, …’a ödenmesine karar verilen maaş ve primin benzer büyüklükteki şirketlerde aynı pozisyondaki emsallerine göre fahiş ve sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet verecek miktarda olduğunu, bu durumun İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi ESAS NO: 2020/317 E. Sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile ispatlandığını, kararın bu açıdan da kanun, esas sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olup tedbiren icrasının durdurulmasına karar verilmesi gerekmesine rağmen ilk derece mahkemesi ihtiyati tedbir taleplerinin reddedildiğini, Davalı şirketin 04.06.2020 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan …’a Aylık 340.000 TL Maaş Prim V.s Ödenmesine Yönelik 6 nolu kararın ve tüm kararların yok hükmünde olduğunun tespitine ve …’a aylık 340.000 TL maaş prim v.s ödenmesine yönelik 6 nolu kararın ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına dair İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/317 E. Sayılı dosyası ile karar verildiğini, İstanbul Anadolu10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/317 E. Sayılı dosyada alınan bilirkişi raporlarında (ek-3, ek-4) …’a aylık 340.000 TL ödenmesinin ticari teamüllere aykırı olduğu ve şirketin karının …’a maaş vs adı altında aktarıldığı, ödenen tutarın fahiş olduğu ayrıca ve açıkça belirtildiğini, …a milyonlarca lira maaş ödenirken şirketin kar dağıtmaması ve ödenen maaşın fahiş olduğunun bilirkişi raporları ile de tespit edilmesi karşısında müvekkilinin hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği, gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğabileceğini davadaki haklılığını yaklaşık ispat kuralı ile ispatlanmış olmasına rağmen ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini belirterek 30/11/2021 tarihli ara kararın kaldırılmasını ve tedbir taleplerinin kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti, butlanı, aksi halde TTK 449.m. uyarınca iptali istemli davada, 9 ve 12 nolu genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. TTK’nın 449.maddesinde hangi hallerde bu geçici hukuki koruma kararının verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda, iddia, savunma ve dosya kapsamında mevcut deliller ve Dairemizin 08/07/2021 tarih 2021/1279 E., 2021/1071 K. sayılı kararında davalı şirketin 11/07/2014 tarihli olağanüstü genel kurulda sermayenin 1.100.000 TL’den 5.500.000 TL’ye artışına ilişkin alınan 3 nolu kararın icrasının dava sonuna kadar durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması dikkate alındığında, dosyanın geldiği aşama itibariyle, davacının TTK 379. maddesi uyarınca şirketin toplam 495.000 TL itibari değere sahip 49.500.000 adete kadar payını 29.700.000-33.300.000 TL arasında iktisap edebilmesi için yönetim kuruluna yetki verilmesine yönelik 12 nolu karara ilişkin haklılığının yaklaşık olarak ispatı koşulunun sağlandığı, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden söz edilebileceği, taraf menfaatleri de gözetildiğinde bu karara yönelik ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğu, öte yandan şirket yöneticine maaş, prim ve huzur hakkı ödenmesine yönelik 9 nolu karara ilişkin olarak ise ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden söz edilemeyeceğinden bu karara yönelik ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, yargılamanın ilerleyen aşamalarında değişen ihtiyati tedbir koşullarının ilk derece mahkemesince yeniden değerlendirilebileceği de dikkate alınarak ilk derece mahkemesince 9 nolu karara yönelik verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, ancak 12 nolu karara yönelik tedbir talebinin kabulü gerekirken reddi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ara kararın kaldırılması ve 12 nolu karara yönelik tedbir isteminin kabulü gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; İhtiyati tedbir talep eden davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/11/2021 tarih ve 2021/479 Esas sayılı ara kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurularak; 1-Davacı vekilinin davalı şirketin 10/06/2021 tarihli genel kurulunda alınan 9 nolu karara yönelik ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından REDDİNE, 2-Davacı vekilinin davalı şirketin 10/06/2021 tarihli genel kurulunda alınan 12 nolu karara yönelik ihtiyati tedbir talebinin HMK’nın 389 ve TTK’nın 449.maddeleri uyarınca KABULÜ ile; Davacının davalı şirkette hissedar olup hisse oranı da dikkate alınarak HMK.’nın 392 maddesi uyarınca takdiren teminat alınmaksızın, dava konusu davalı şirketin 10/06/2021 tarihli genel kurulda alınan TTK 379. maddesi uyarınca şirketin toplam 495.000 TL itibari değere sahip 49.500.000 adete kadar payını 29.700.000-33.300.000 TL arasında iktisap edebilmesi için yönetim kuruluna yetki verilmesine yönelik 12 nolu kararın icrasının dava sonuna kadar durdurulması hususunda İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİNE, HMK 393/1 m. uyarınca ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının,bu kararın, tedbir isteyen tarafa tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmesi gerektiği, aksi hâlde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararının kendiliğinden kalkacağı hususunun ihtarına(kararın tebliği ile birlikte ihtar edilmiş sayılmasına), 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde, yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.