Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2186 E. 2022/1795 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2186 Esas
KARAR NO: 2022/1795 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/488 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 18/07/2022
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin 20/03/2014 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan, 01/03/2014 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti ile şirketin işleyişinin devamı için şirkete kayyım atanması mahkeme aksi kanaatte ise şirket hisse ve malvarlığına ihtiyati tedbir şerhi koyulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 18/07/2022 tarih ve2022/488 Esas sayılı ara kararında;1-Davacı tarafça davalı şirkete kayyım atanması yada malvarlıklarına tedbir konulması talep edilmiş ise de davacı tarafça 01/03/2014 tarihli genel kurulda alınan hisse devrine ilişkin kararın yokluk ve butlanla malul olduğunun tespitinin istendiği, davalı şirketin hali hazırda bir yönetim kurulunun (müdür) bulunduğu ve bu müdürün 20/05/2022 tarihli genel kurulda seçildiği, söz konusu genel kurulun iptali için açılmış bir dava bulunmadığı gibi dava dilekçesinde buna yönelik bir iddianın da bulunmadığı, genel kurulda yönetici olarak atanan müdürün buna yönelik açılmış bir dava bulunmadan müdürlük yetkisinin alınamayacağı gibi organ boşluğu oluşmayan şirket için de kayyım atamasının yapılamayacağı anlaşıldığından kayyım atanması isteminin reddine, 2-Davalı şirketin malvarlığı üzerine (taşınmaz ve taşınır) tedbir konulması talep edilmiş ise de HMK 389. Maddesi gereği ancak davaya konu müddeabih üzerine tedbir konulabileceği, davanın 01/03/2014 tarihli hisse devrine ilişkin genel kurul kararının iptaline yönelik olduğu, davalı şirketin malvarlıklarının dava konusu edilmediği anlaşıldığından HMK 389. Maddesine uymayan tedbir isteminin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, davalı şirketin 16800 adet hisseden oluştuğunu, müvekkilleri müteveffa baba …’ın mirasçıları olarak 20/05/2022 tarihli Olağanüstü Genel Kurul’un 3 nolu kararı ile davalı şirketin ortağı olduklarını ve davalı şirkette 1575 paya sahip olduklarını, müvekkilleri haricinde de şirket ortaklarının tamamının müteveffa …’ın eşi ve çocukları olduğunu, şirket ortaklarından çoğunluk hisse sahibi olan …’ın ise yok hükmünde olduğunun tespiti istenen hisse devrine ilişkin verilen 20/03/2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan Bakırköy … Noterliği’nin 12/03/2014 tarih ve … sayı ile onaylı 01/03/2014 tarihli Genel Kurul Kararının müteveffa …’ın bilgisi dışında ve imzası taklit edilmek sureti ile gerçekleştirildiğini bu hali ile sözde çoğunluk hissedar göründüğü öğrenilmiş olup yerel mahkemeye 01/03/2014 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğuna ilişkin başvuruda bulunulduğunu, şimdilik şirket yetkilisi olan …, 01/03/2014 tarihli, şirket ortaklarına ait olmayan imza ile davalı şirkette pay sahibi olduğunu İş bu 01/03/2014 tarihli genel kurul kararının yerel mahkemece iptaline karar verilmesi halinde, yetkili … tarafından İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesine başvurarak Genel Kurulun Toplantıya Çağrılması için 2022/202-E, 2022/262-K sayı ile karar alınmışsa da …’ın genel kurulu toplantıya çağırma ile ilgili 17/03/2022 tarihinde davalı şirkette herhangi bir hissesi olmayacak olması nedeniyle böyle bir yetkisi de söz konusu olmayacağını, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/202-E, 2022/262-K sayılı karar ilamı) Davaya konu 20/03/2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan Bakırköy … Noterliği’nin 12/03/2014 tarih ve … sayı ile onaylı 01/03/2014 tarihli Genel Kurul kararının müteveffa … ile diğer ortaklar … ve …’ın bilgisi ve katılımı olmaksızın düzenlendiğini, genel kurul kararı ile hisse devrinin kabulü neticesinde hem …’ın İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesine genel kurulun toplantıya çağrılması başvuru ve aldığı karar hem de 20/05/2022 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararlarının da yok hükmünde olacağının sabit olduğunu, Müteveffa …’ın ve diğer ortaklar … ile …’ın imzası, birileri tarafından taklit etmek sureti ile … lehine usulsüz şekilde hissedar sayıldığını ve buna istinaden oy çoğunluğuna sahip kabul edilerek şirketi sınırsız yetki ile temsil etmek istediğini, bu sınırsız yetki ile temsilin esas sebebinin davalı şirket malvarlığına ve diğer kardeşlerine zarar verme ihtimali ile davalı şirketi her hususta tam yetkili olarak temsil yetkisi verilen …’ın aslen hisse devrinin ve müdürlüğüne ilişkin kararların da yok hükmünde olacağının tespit edileceği de gözönüne alınarak şirketin ve ortaklarının telafisi güç ve hatta imkansız zararlara düçar olunmasına sebebiyet verecek olması sebebiyle şirketin yönetimi için kayyım atanması ile şirket hisse ve malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir şerhi koyulması için tedbir kararı verilmesi gerektiğini, …, … ve muris … tarafından kurulan davalı … Tic. Ltd. Şti. eşit paylarla şirkette hissedar olduklarını, 2014 yılında muris …’ın, … ve …’a ait hisseleri devralmak istediğin ancak devir için belirlenen günde işinin olduğu gerekçesi ile sonradan üzerine devralmak üzere devri oğlu ve mirasçısı olan …’a yapmalarını söylediğini, … ve … hisselerini Bakırköy … Noterliği’nin 19/02/2014 tarih ve … sayı ile tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile diğer mirasçı …’a devrettiklerini ancak mirasçılardan … hisseyi devir aldıktan sonra muris …’a devretmekten imtina ettiğini, bu defa …’ın şirketin tek yetkili kalması sebebi ile şirket hissedarlığının onaylanmayacağını bilen … ise 2014/1 Karar No ve 01/03/2014 tarihli Hisse Devir Karar Örneği başlıklı imzaları …, … ve …’a ait olmayan hisse devrine ilişkin karar alınmış gibi söz konusu kararın Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmasını sağladığını, Muris …’ın vefatı ile müdür yetkisine sahip olmayan Diğer Mirasçı … tarafından İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/202 E. ve 2022/262 K. Sayılı dosyası ile … Tic. Ltd. Şti. Için Genel Kurula çağrı yetkisi talep edildiğini ve karar doğrultusunda 20/05/2022 tarihinde olağanüstü genel kurul kararı alındığını, oysa 01/03/2014 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olmasının kabulü halinde …’ın böyle bir yetki alması da söz konusu olmayacağını, … muris …’ın vefatı ile birlikte usulsüz olarak üzerine geçirdiği hisseleri devretmeyeceğini beyan etmeye devam etmiş olup, şirket adına kayıtlı ve aslen tüm mirasçıların hak sahibi olması gereken gayrimenkulleri şirketi borçlandırmak sureti ile kaçıracağını müvvekkillerine beyan ettiğini, müvekkillerinin ise bu süreçte hisseleri devreden ve amcaları olan … ve … ile görüştüklerinde hisse devrine ilişkin noterde işlemleri yaptıklarını ancak …’ın hisseleri kendisine vermekten imtina eden oğlunun hisse devrine ilişkin herhangi bir Genel Kurul kararını imzalamadıklarını belirtmeleri üzerine …’ın yok hükmünde olduğunun tespiti gereken 01/03/2014 tarihli ve 12/03/2014 onay tarihli Genel Kurul kararını düzenlediği anlaşılmış olup yok hükmündeki genel kurul kararıyla şirket yetkilisi olan …’ın şirketin tüm mal varlığını tek başına yönetecek olması davacı müvekkilleri için telafisi güç ve imkansız zararlar oluşacağından ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, 01/03/2014 tarihli ve 12/03/2014 onay tarihli Genel kurul kararındaki imzaların …, … ve …’a ait olmaması halinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09/05/2016 Tarih 2015/15391 E. Ve 2016/5230 K. sayılı ilamında, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/3685 E. Ve 2017/5912 K. Sayılı ilamında ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 02.04.2014 tarih ve E.2013/1048, K. 2014/430 Sayılı kararında görüleceği gibi …’a hisselerin devrinin gerçekleştiği 01/03/2014 tarihli ve 12/03/2014 onay tarihli Genel Kurul kararının yok hükmünde ve hükümsüz olduğuna karar verileceğinden, ayrıca müvekkillerine açıkça şirketi borçlandırarak mal varlığını azaltacağını beyan etmesi ve müvekkilleri tarafından yerel mahkemede iş bu davanın açıldığını öğrenmesi sonrasında davalı şirketin mal varlığını azaltmaya yönelik çalışmalarını hızlandırma ihtimalinin kuvvetleneceği göz önüne alındığında, davacı müvekkilleri için telafisi güç ve imkansız zararlar oluşacağından yerel mahkeme tarafından şirket yönetimine kayyım atanması talebi ile ihtiyati tedbir talebine karşı verilen red kararlarının kaldırılarak talepleri şeklinde mal varlığına tedbir konulmasını talep ettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davalı şirketin yönetimine kayyım atanması ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı şirketin 01/03/2014 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemi ile açılan davada öncelikle davalı şirkete kayyım atanması, mahkeme aksi kanaatte ise şirket hisse ve malvarlığına ihtiyati tedbir şerhi koyulması istemine ilişkindir.Mahkemece, kayyım atanması isteminin reddine, davalı şirketin malvarlığı üzerine tedbir konulması isteminin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekilinin davalı şirkete kayyum atanmasına ilişkin istinaf sebepleri incelendiğinde, Yönetim kayyımı atanabilmesi için şirketin yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulu bulunduğu takdirde organ yokluğundan sözetmek mümkün olmadığı gibi, mevcut yönetim kurulunun, çalışamaz halde olması da TTK’ nin sistematiği içinde giderilmesi her zaman mümkün bir durumdur. (Yarg. 11. H.D 08/03/2018 2016/7714 E-2018/1804 K) İlk derece mahkemesi kararında da belirtildiği üzere aslolanın şirketlerin genel kurulları uyarınca seçilmiş yöneticileri tarafından yönetilmeleri olduğu, tedbiren kayyım atanması istenen davalı şirket de yönetim boşluğu da bulunmadığı gibi dava yöneticilerin azli veya sorumluluğu davası da değildir. HMK’nun 389/1 ve 390/3 maddesinde aranan koşullarının oluşmadığı anlaşılmış ve davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davacılar vekilinin davalı şirketin hisse ve malvarlığına ihtiyati tedbir şerhi koyulması istemine ilişkin istinaf sebepleri incelendiğinde,HMK’nın 389. madde hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Davalı şirketin 01/03/2014 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemi ile açılan davada, mal varlığı üzerine tedbir konulamaz. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik verilen karar dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.