Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2171 E. 2023/861 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2171 Esas
KARAR NO: 2023/861 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/192 Esas – 2022/487 Karar
TARİHİ: 14/06/2022
DAVA: Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı ve davalılar arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, yalnızca uzun süreli olarak devam etmiş olan bir sözleşmesel ilişki var olduğunu, davacının, davalıların yolculara (kullanıcı) verdiği taşıma hizmetinin gerçekleşebilmesi için minibüs tipi aracını sağladığını, davalıların bu taşımacılık hizmetinden çok büyük miktarda gelir elde ettiklerini ve davacıya da hizmetin bedeli olarak komisyon ödemesi yaptıklarını, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir anda davalı tarafından tek taraflı olarak sona erdirildiğini, müvekkilinin, davalı …’le olan uzun süreli ilişkisi uyarınca, çeşitli yatırımlar yaptığını, … standartlarında araçlar temin ettiğini, bu araçları … standartlarını göre dizayn ettiğini, … standartları gereği araçlarda sürücü istihdam ettiğini, ancak davalının tek taraflı olarak ilişkiyi sonlandırmasının müvekkilinin birçok zarara (araç satın alınması için kullanılan krediler, aracın dekorasyonu için yapılan masraflar, kazanç kaybı, gibi) uğramasına sebep olduğunu, davalının müvekkilinin zararlarını karşılamamasının bu davanın açılmasını zorunlu kıldığını beyanla davalıların haksız ve hukuka aykırı tek taraflı fesihleri nedeniyle davacının uğradığı zararın davalıdan tahsiline, davacının davalılar ile girdiği iş görme sözleşmesi hükümlerine göre yaptığı masrafların ve uğradığı zararların meydana geldiği tarihlerinden itibaren yasal faizi yürütülerek davalılarca ödenmesine ve vekalet verene başvurmanın muacceliyet kazandığı alacaklar bakımından, arabuluculuk başvuru tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak dikkate alınmasına, davacının yoksun bırakıldığı ve eksik ödenen ücret, ikramiye, komisyon ve diğer alacaklar dahil tüm alacaklarının Arabuluculuk başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz oranı üzerinden hesaplanacak faiziyle davalı tarafça ödenmesine, davacının uğradığı zararlar ve yaptığı giderlerin karşılığı olarak fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik, davalıların … sistemine kaydolunması için davacıdan istediği şirket kurulumu ve firmanın mutad giderleri 2.000 TL, D2 Belgesi, Ulaştırma Bakanlığı Taşıt Kartı, TÜRSAB üyelik ücreti, Kültür ve Turizm Bakanlığı A Grubu Seyahat Acentası İşletme Belgesi ücreti, Karayolları Motorlu Araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ücreti, karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi için 2.000 TL, Araç servis ve bakım, muayene ücreti, Araç Kasko ücreti, Noter ücreti, İBB Yol ve Güzergah Belgesi ücreti, taşıt kira sözleşmesi ücreti için 500 TL, Davalıların şart koştuğu araç içi dizaynın yapılması için 3.300 TL, faiz ödemesi, değer kaybı vb. masraflar için 2.000 TL yoksun kalınan miktar için 100 TL, eksik ödenen komisyon ve alacak bedelleri için 100 TL olmak üzere toplam 10.000 TL’nin tahakkuk/arabuluculuk başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsil edilerek davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; … uygulamasının, özetle; ulaşım hizmeti sağlamaya yetkili taşımacılar (araç sahibi şirketler veya gerçek kişi tacirler) ile bu ulaşım hizmetinden faydalanmak isteyen yolcuların (… uygulaması kullanıcılarının) çevrimiçi (online) bir platformda bir araya getirilmesine hizmet etmekte olduğunu, huzurdaki davanın … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, …’in sözleşmenin tarafı olmadığını, davalılar arasında müteselsil sorumluluk olmadığını, … uygulamasına ilişkin tüm teknolojik hizmetler ve nakit akışının … üzerinden gerçekleştiğini, …’in ticari ilişkinin muhatabı olmadığını, … ile diğer davalı …V. arasında şube-merkez, acentelik veya temsilcilik ilişkisi olmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacı ile … arasında vekâlet benzeri bir iş görme ilişkisi olmadığını, …’in faaliyeti taşıma faaliyeti olmadığı gibi davacının da ifa yardımcısı konumunda olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin vekâlet sözleşmesinin özelliklerini taşımadığını, davacının vekil sıfatıyla …’e karşı iş görme borcu altına girmediğini, davacı taşımacılık işini kendi menfaatine olarak yürütmekte olduğunu, taşımacılık işini tamamen kendi iradesine uygun ve bağımsız şekilde yürüttüğünü, yaptığı işten sonuç elde edememesi riskini üzerinde taşımakta olduğunu, vekâlet verenin herhangi bir gerekçe ileri sürmeksizin vekâleti her zaman sona erdirilebileceğini, davacının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, müvekkili …’in kusurunun olmadığını, …’in Türkiye’deki faaliyetinin kendi kontrolü dışında gelişen hem fiili hem de hukuki imkânsızlık nedeniyle sona erdiğini, davacının …’in sağladığı pazarlama ve destek hizmetlerinin durması sebebiyle zarara uğradığını ispat edemediğini, müspet ve menfi zararın birlikte talep edilmesinin mümkün olmadığını, …’in pazarlama ve destek hizmetleri ifa imkânsızlığı nedeniyle sona erdiğinden müspet zararın tazmininin talep edilemeyeceğini, taraflar arasında vekâlet benzeri bir iş görme sözleşmesi olsa dahi davacının iddia ettiği masraf kalemlerini nitelikleri itibariyle talep edemeyeceğini, talep edilebilecek menfi zararın olsa olsa uygun olmayan zamanda vekâletin sona ermesi sebebiyle ortaya çıkan zarar ile sınırlı olduğunu, aracın satın alınması için yapıldığı iddia edilen masrafların …’den talep edilemeyeceğini, aracın satın alınması için kullanılan kredilerin faizlerine ilişkin taleplerin reddi gerektiğini, aracın değerinde herhangi bir düşüş yaşanmadığını, eksik ödendiği iddia edilen ücret, ikramiye, komisyon gibi alacaklar ile mahrum kalınan karın …’den tahsili talebinin hukuki temelden yoksun olduğunu, … sistemine kaydolunması için yapıldığı iddia edilen şirket kurulumu masrafları ile şirketin mutad giderlerinin de …’den talep edilemeyeceğini, davacının faiz ödemelerine ilişkin taleplerinin reddi gerektiğini, davacının iddia ettiği zararlar hukuki imkânsızlığın oluştuğu 16.10.2019 tarihinde her halükarda meydana geleceğinden tazminat taleplerinin bu tarihten sonrası için geçerliliğini yitirdiğini, gerçek zararı aşan tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, davacının zararı azaltma yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatlayamadığını beyanla iddiasını ispatlayamayan davacının tüm taleplerinin reddine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 14/06/2022 tarih ve 2020/192 Esas – 2022/487 Karar sayılı kararında;” Dava; alacak davasıdır. Mahkememizin iş bu dava dosyasından davalı …V. yönünden tefrik kararı verilerek Mahkememizin 2021/331 Esasına kayıt edilmiş ve dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde; davacı tarafından davalı …V. aleyhine açılan iş bu davanın süresinde yenilenmediğinden HMK 150/5 madde gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir… Somut olayda, sözleşmenin hizmet sağlayıcısı dava dışı …tarafından tek taraflı olarak sonlandırılması nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemiyle davalı aleyhine açılan alacak davasında yukarıda belirtilen emsal istinaf kararında da değinildiği üzere davalı şirketin, davacı ile dava dışı …arasındaki hizmet sözleşmesine konu, … mobil uygulaması hizmetinin tedarikçisi olmadığı gibi, iştigal konusunun, aracı ulaşım hizmetleri sağlamak konusunda yazılım ve teknoloji desteği ve pazarlama hizmetleri sağlamak olmadığı, dava dışı …şirketinin temsilcisi veya acentesi olduğunun dosya kapsamı itibari ile delillendirilemediği anlaşılmakla pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek yerinde görülmüştür.”gerekçesi ile pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; …’in dünyada yaygın olarak kullanılan bir ulaşım aracı olduğunu, telefon uygulaması üzerinden kullanıcının talebi üzerine, … tarafından istenilen konuma gönderilen araçlar vasıtası ile ulaşımın sağlandığını, … sistemini anlayabilmek için öncelikle sözleşmeleri ve bu sözleşmelerin taraflarını doğru tespit etmek gerektiğini, her bir … taşıma işinde 4 farklı kişi arasında 3 adet sözleşmeden kaynaklanan borçların ifa edildiğini, yolcunun bir yerden başka bir yere gitmek istediğine ilişkin iradesini uygulama üzerinden …’e yönelttiğini, bu iradenin … tarafından kabul edildiğinden bahisle (i) taşımaya ilişkin sözleşmenin yolcu ile … arasında kurulduğunu, akabinde …’in daha önceden anlaşmış olduğu ve tacir olan araç sahibi ifa yardımcısının aracı ile bu taşımayı yaptığını, araçtaki 3. kişi olan ve … tarafından eğitildikten sonra işe başlayan şoförün uygulamasına yolcuyu alacağı ve bırakacağı yeri bildirim olarak gönderdiğini, bu durumda (ii) araç sahibi ile … arasında vekalet sözleşmesine benzeyen ifa yardımcılığı, (iii) şoför ile … arasında ise ya asıl iş veren – işçi ilişkisi ya da doğrudan iş veren – işçi ilişkisi oluştuğunu, davalı … Ltd. Şti’nin sahibinin … olduğunu, bu holdingin hem …, hem …’nin sahibi olduğunu, bu holding ile …’nin merkezlerinin aynı adreste bulunduğunu, bu durumun mersis ve ticaret sicil kayıtlarından açıkça görülebileceğini, aynı holdinge bağlı iki şirketten Türkiye’de kurulmuş olan … Ltd. Şti.’nin … aplikasyonu üzerinden gerçekleşen ticari taşımacılık işlemlerinde bir yetkisinin olmadığı, sürecin dışında olduğu, sadece iletişim hizmetleri sağladığı iddiasının hayal ürünü olduğunu, uluslararası yapıya sahip bu neviden şirketlerin, Türkiye Cumhuriyeti’nde mali (vergisel) hukuki sorumluluktan kaçmak adına çoğu zaman bu tip teknik hukuki manevralar yaptığını, her ne kadar Türkiye’de hizmetleri olsa da ya Türkiye’de şirket açmadığını ya da sadece iletişim ofisi bulundurduklarını ancak böylesi gayri hukuki eylemlerin Yargıtay’ın gözünden kaçmadığını, bu konuda Yargıtay 15. H.D 09.02.2005 tarih 2004/652 E.2005/634 K. sayılı içtihadının bulunduğunu, kararda sadece bir irtibat bürosu için dahi acentenin temsilci olarak kabulünün, temsilciye Türkiye’de dava açılabileceğinin, pasif husumet yönünden reddinin mümkün olmadığının açık ve anlaşılır biçimde belirtildiğini, … Ltd. Şti.’nin müvekkili ile iletişime geçtiğini, ticaret yaptığını, sorunlarını çözümlediğini, müvekkilini İstanbul’daki ofisinde defaatle ağırladığını, evrak bilgi talep ettiğini, böyle bir şirkete karşı husumet yöneltilemeyeceğini söylemenin kabul edilmesi imkansız bir iddia olduğunu, dosya bilirkişiye tevdi edilmesine rağmen işlemsiz olarak iade alınarak davanın reddedildiğini, dayandıkları delilin akıbeti netleştirilmeksizin yapılan işlemin hukuka esastan aykırılık oluşturduğunu beyanla Yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında var olduğu iddia olunan alt taşıma ilişkisinin haksız şekilde sonlandırılması sebebine dayalı tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı ile davalı … şirketi arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğunu ispat yükü davacıda olup, bu kapsamda dosyaya yazılı bir sözleşme sunulmadığı gibi, sunulan whatsapp yazışmaları da davacı ile davalı … arasında bir sözleşme bulunduğunu ispat eder mahiyette değildir. Somut olayda, … Şirketi, … uygulamasını üzerinden çevrimiçi taşıma hizmeti almak isteyen yolculara taşıma hizmetini, ulaşım hizmeti sağlamaya yetkili kişiler (araç sahipleri) aracılığı ile sağlamakta olup, Hollanda’da mukim .. ile araç sahibi davacı arasında bir alt taşıma ilişkisi mevcuttur. Davacı bu sözleşmenin …tarafından tek taraflı olarak sonlandırılması nedeniyle uğranılan zararların tazmini talep etmekte olup, davalı … şirketinin bu sözleşmeye taraf olduğu ispat edilemediği, davalı … şirketinin iştigal konusunun, aracı ulaşım hizmetleri sağlamak konusunda yazılım ve teknoloji desteği ve pazarlama hizmetleri sağlamak olduğu, davalı … şirketinin hakkındaki dava tefrik edilen …şirketinin temsilcisi veya acentesi olduğunun dosya kapsamı itibari ile delillendirilemediği, bir an için davalının acente sıfatı kabul edilse dahi, acenteye asaleten dava açılamayacağı, davacının ise davalı şirkete asaleten dava açtığı, …’nin faaliyetlerini davalı … şirketinin perdesi ardına gizlediğine ilişkin somut bir delil veya olgu da bulunmadığı hususları hep birlikte gözetildiğinde, Mahkemece davalı … Yazılım ve Teknoloji Hizmetleri Ltd. Şti. yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddinde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. (Bkz. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi; 2021/517 E., 2021/845 K., 01/07/2021 T. Kararı ile aynı dairenin Yargıtay 3. H.D.’nin 2021/8133 E., 2022/3677 K.,18.04.2022 Tarihli kararı ile kesinleşen 2021/485 E., 2021/616 K., 20.05.2021 Tarihli emsal karar içerikleri). Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 25/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.