Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2167 E. 2022/1741 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2167
KARAR NO: 2022/1741
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2022 ( İhtiyati Tedbir/ Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2022/869 Esas
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirketin toplamda %40 hissesine sahip ortakları olduğunu, müvekkillerinden … ve …’ın aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğunu, davalı şirket tarafından 18/08/2022 tarihli 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların halen daha tescil edilmediğini ve tescil edilmemiş genel kurul kararlarına dayanılarak 06/09/2022 tarihinde ve 13/09/2022 tarihinde iki adet yönetim kurulu kararı alındığını, bu kararlarla da davalı şirketin sınırsız temsil ve ilzamına ilişkin yetkiler dağıtıldığını, yeni şirket iç yönergesinin kabul edildiğini, genel kurul kararlarının tesciline dair TTK’nın emredici nitelikteki maddelerinin (TTK m.422 ve m.30) açık olduğunu, genel kurul kararlarının azami 15 gün içinde tescil ve ilan edilmesi gerektiğini, 15 günlük azami süre geçirildiğinden 18/08/2022 tarihli genel kurul kararlarının geçersiz olduğunu, buna dayanılarak alınan dava konusu yönetim kurulu kararlarının da geçersiz olduğunu belirterek, geçersiz genel kurul kararına istinaden alınan 06/09/2022 tarihli 2022/4 sayılı yönetim kurulu kararı ve 13/09/2022 tarihli 2022/5 sayılı yönetim kurulu kararının öncelikle ve ivedilikle uygulanmasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, akabinde 06/09/222 tarihli 2022/4 sayılı ve 13/09/2022 tarihli 2022/5 sayılı yönetim kurulu kararlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/09/2022 tarih ve 2022/869 Esas sayılı Ara Kararı ile; “…Dosyadaki mevcut delillere göre davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin davaya konu kararı oy çokluğu ile aldığı, şirket esas sözleşmesinde yönetim kurulunun karar alabilmesi için TTK’daki nisapların aksine bir hüküm bulunmadığı, davaya dayanak olan ve geçersiz olduğu ileri sürülen genel kurul kararının iptaline ilişkin kesin bir hüküm bulunmadığı, bu aşamada içeriği itibariyle geçersiz olduklarına ilişkin ileri sürülen iddiaların yargılamayı gerektirdiği ve bu iddiaların ancak yargılama aşamasında değerlendirilebileceği, bu aşamada dava konusu yönetim kurulu kararlarının yürütülmesinin durdurulması için yaklaşık ispatın sağlanamadığı anlaşıldığından talebin reddine karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen ara karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstinaf incelemesine konu edilen 28.09.2022 tarihli ara kararın gerekçesinde yer verilen dosya kapsamına göre davaya dayanak olan ve geçersiz olduğu ileri sürülen genel kurul kararının iptaline ilişkin kesin bir hüküm bulunmadığı, bu aşamada haklılığın yaklaşık ispatı koşulunun gerçekleşmediği şeklindeki gerekçesinin isabetsiz olduğunu, dava dilekçeleri ve ekleri ile haklılıklarını ”yaklaşık ispat”ın da ötesinde açık bir şekilde ispat etmiş olduklarını, Davalı şirketçe TTK’nın emredici 422. ve 30. maddelerine riayet edilmemiş olup, bu durumun usul eksikliği olduğunu, hukukumuzda benimsenen usul esasa takaddüm eder ilkesi gereğince de Kanunda düzenlenen emredici usule uyulmaksızın alınan yönetim kurulu kararlarının geçerliliğinden söz edilemeyecek olup, işlemin hukuka uygun olarak doğuşu için kuruluş aşamasında aranan emredici usule aykırılıklar sonradan giderilemeyeceğinden; 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen tescil ve ilan edilmemiş/geçersiz genel kurul kararına dayanılarak alınan 06.09.2022 tarihli 2022/04 sayılı yönetim kurulu kararı ve 13.09.2022 tarihli 2022/05 sayılı yönetim kurulu kararının butlanla malul olduğunu, Ticaret Sicili’ne tescil edilmeyen Genel Kurul kararlarının geçerli olmadığı hususunun doktrinde de kabul edildiğini, (Bkz: Hasan Pulaşlı, Şirket Hukuku Genel Esaslar, Adalet Yayınevi, 4. Baskı, Ankara 2016, syf. 389), kurucu unsurları ve geçerlilik unsurları eksik bir genel kurul kararına dayanılarak alınan dava konusu 06.09.2022 tarihli 2022/04 karar no.lu ve 13.09.2022 tarihli 2022/05 karar no.lu yönetim kurulu kararlarının TTK m.391 hükmü gereğince batıl olup, iptali gerektiğini, Davalı şirketin18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı olağan genel kurul toplantısının 12 numaralı gündem maddesi ile mevcut yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verildiğini, yönetim kurulunun 5 kişiden oluşmasına karar verilerek 3 yıl süre ile görev yapmak üzere yeni yönetim kurulu üyeleri seçimi yapıldığını, 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine dayanılarak 06.09.2022 tarihinde yeni yönetim kurulunun toplandığını ve 2022/04 sayılı yönetim kurulu kararı ile sınırsız temsil ve ilzama ilişkin kararlar alınarak görev dağılımı yapıldığını, imza yetkilerinin belirlendiğini ve 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı yönetim iç yönergesinin kabul edildiğini, Müvekkillerden …’a gönderilen 06.09.2022 tarihli yönetim kurulu toplantısına davet konulu e-mailde de 06.09.2022 tarihli yönetim kurulunun gündeminin ”1-18.08.2022 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında Yönetim Kuruluna seçilenlerin görev dağılımının belirlenmesi…” şeklinde duyurulduğunu, böylece 18.08.2022 tarihli genel kurul toplantısında yeni bir yönetim kurulu seçiminin yapıldığı hususunun ikrar edildiğini, Hal böyle iken, gerek genel kurul kararının yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin gündem maddesinden gerek davaya konu yönetim kurulu kararlarının lafzı ve muhtevasından anlaşıldığı üzere davalı şirketçe ”YENİ BİR YÖNETİM KURULU” seçildiğini, İçtihat ve doktrinde kabul edildiği ve ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi; önceki yönetim kurulu üyelerinin görevinin yeni yönetim kurulu üyeleri seçilinceye kadar devam edeceğini, o halde 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu seçimi yapıldıktan sonra artık ”yeni yönetim kurulu”ndan söz edileceğini, ”Önceki yönetim kurulu üyelerinin görevi yeni yönetim kurulu üyeleri seçilinceye kadar devam eder.” ifadesinin açıklığı karşısında ilk derece mahkemesinin ara kararında yer verilen ”haklılığın yaklaşık olarak ortaya koyulamadığı” şeklindeki gerekçenin kabulünün mümkün olmadığını, TTK m.340 gereğince de bu hususun emredici nitelikteki düzenlemeler arasında olmakla, dava dilekçeleri ve ekleri ile de davada haklılıklarını açık olarak ispat etmiş durumda olduklarını belirterek, İlk Derece Mahkemesince verilen 28.09.2022 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılarak davalı şirketin geçersiz genel kurul kararına istinaden alınan 06.09.2022 tarihli 2022/04 karar no.lu ve 13.09.2022 tarihli 2022/05 karar no.lu yönetim kurulu kararlarının işbu dava sonuçlanıncaya kadar icrasının durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı şirketin 06/09/222 tarihli 2022/4 sayılı ve 13/09/2022 tarihli 2022/5 sayılı yönetim kurulu kararlarının iptali talebiyle açılan davada, dava konusu kararların uygulanmasının durdurulması için talep edilen ihtiyati tedbirin reddine dair verilen ara kararının kaldırılarak, ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Davacı tarafça, davalı şirketin 18/08/2022 tarihli 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların tescil edilmemeleri nedeniyle alınan kararların geçersiz olduğu, geçersiz kararlara dayanılarak alınan 06/09/222 tarihli 2022/4 sayılı ve 13/09/2022 tarihli 2022/5 sayılı yönetim kurulu kararlarının da geçersiz olduğu ileri sürerek, söz konusu yönetim kurulu kararlarının uygulanmasının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmektedir. Davalı şirketin 18.08.2022 tarihinde yapılan 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında Gündem 12. maddesi ile, mevcut yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesine, yönetim kurulunun 5 kişiden oluşmasına karar verilerek, yönetim kurulu üyelerinin oy birliği ile seçiminin yapıldığı, Davalı şirketin 06.09.2022 tarihli 2022/ 04 karar sayılı kararı ile; 18.08.2022 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliklerine seçilenlerin görev dağılımlarının yapıldığı, daha önce şirketin sınırsız temsil ve ilzamına ilişkin olarak alınan kararların iptali ile şirketin sınırsız temsil ve ilzam yetkililerinin ve temsil şeklinin belirlendiği ve Şirket Yönetim İç Yönergesinin kabulü ile iç yönergenin tescil ve yayımlanmasına oy çokluğu ile karar verildiği, Davalı şirketin 13.09.2022 tarih 2022/05 karar sayılı yönetim kurulu kararı ile; yönetim kurulunun 06.09.2022 tarihli ve 2022/ 04 sayılı toplantı içerisinde alınan görev dağılımını ilişkin 1 nolu ve sınırsız temsil ve ilzam ilişkin 2 nolu kararların iptal edilmesine karar verildiği, yine 18.08.2022 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliklerine seçilenlerin görev dağılımının yapıldığı, şirketin sınırsız temsil ve ilzamına ilişkin olarak alınan yönetim kurulu kararlarının iptali ile şirketin sınırsız temsil ve ilzam yetkililerinin ve temsil şeklinin belirlendiği görülmektedir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Somut uyuşmazlıkta, mahkemece de belirtildiği üzere dava konusu yönetim kurulu kararlarının oy çokluğu ile alındığı, geçersiz olduğu ileri sürülen genel kurul kararlarının iptal edildiğinin iddia ve ispat edilmediği, taraflar arasındaki uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiği gibi mevcut delil durumu itibarı ile dava konusu yönetim kurulu kararlarının uygulanmasının durdurulması için yaklaşık ispat koşulunun sağlanılmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesi mümkün olmadığı gibi ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran davacılara iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.