Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2145 E. 2022/1695 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2145 Esas
KARAR NO: 2022/1695 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/483 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 07/07/2022 (Ara Karar)
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili … Tic. Ltd. Şti. tarafından … Anonim Şirketinden bant ve bant imalatına esas ürünler satın alındığını, müvekkili tarafından 09/02/2022 ve 15/02/2022 tarihlerinde satın alına “çift taraflı köpüklü akrilik yapışkanlı bant” ile yeşil linerli ürün üretimi yapıldığını, üretilen ürünlerin piyasaya sürüldüğünü, bu ürünlerden çok sayıda şikayet geldiğini, şikayet eden firmalar, ürünlerin yapışkan özelliğini havanın ısınmasıyla birlikte kaybettiğini, bu durumun her geçen gün artarak devam etiğini, bu sebeple bantların özelliğini yitirdiğini, söz konusu ürünlerin, gizli ayıplı olduğunu, ürünler üzerinde, İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/604 Değişik İş sayılı dosyası üzerinden delil tespiti isteminde bulunulduğunu, tespit süreci devam ettiğini, müvekkilin, söz konusu bantlar üzerinde yaptığı herhangi bir ek işlem olmadığından, ürünlerin hatalı/ayıplı olarak üretildiği ortada olduğunu, ürünlerin ayıplı olduğunun ise satın alma anında tespiti mümkün olmayıp, ancak müşteriler tarafından kullanılmaya başladıktan sonra ortaya çıktığını, bu husus, davalı şirkete Kartal … Noterliğinin 20/06/2022 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bildirildiğini, ancak davalı tarafından ayıplı üretim yapıldığı kabul edilmediğini, söz konusu ürünlerin toplam bedeli 52.250,15 TL olduğunu, bunlar karşılığında … Bankasının … Seri numaralı 16/07/2022 tarihli 27.000 TL bedelli ve … Seri numaralı 20/08/2022 tarihli 25.250,15 TL bedelli çekleri davalıya verildiğini, müvekkili şirket, söz konusu ürünlere dayanarak yaptığı üretim sonucu gerçekleştirdiği satışların iade edilmesi nedeniyle büyük zarar içinde olduğunu, üretim ve satış maliyetleri, personel maliyetleri, iş gücü kaybı, kâr mahrumiyeti yanı sıra güven ve prestij kaybına da uğradığını, tüm bunların üzerine, davalı taraf, söz konusu gizli ayıplı ürünleri teslim almadığı gibi ürün bedeli olarak gönderilen çekleri de iade etmediğini, bu nedenle, … Bankasının … Seri numaralı 16 /07/2022 tarihli 27.000 TL bedelli çek ve … Bankasının … Seri numaralı 20/08/2022 tarihli 25.250,15 TL bedelli çekleri yönünden menfi tespit davası açma zorunluluğu doğduğunu, davaya konu çeklerin vadesi gelmediği için henüz icra takibine konu edilmemiş ve karşılıksızdır işlemi yapılmadığını, müvekkilinin ayıplı olarak kendisine verilen mallar nedeniyle mağdur edilmesine rağmen mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde çek bedelini ödemek zorunda kalacağını, bu nedenle, söz konusu çeklerin bedellerinin dava sonuna kadar dava konusu çeklerin bedellerinin ödenmemesi, ciro edilmemesi ve icra takip işlemlerinin durdurulması için %15 teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/07/2022 tarih 2022/483 Esas sayılı ara kararında; ” somut olayda öncelikle başta imza olmak üzere çeklerin geçerliliğine ilişkin bir iddia bulunmaması temelinde ,davanın niteliği ve tarafların hak ve menfaatleri dengesinde inceleme yapılmalıdır. Bu kapsamda uyuşmazlığa konu olayda davacı ile davalı arasında bulunduğu öne sürülen satış sözleşmesine ilişkin yazılı bir belge sunulmadığı gibi dava konusu çeklerin işbu sözleşme çerçevesinde davalıya verildiğinin anlaşılamadığı, dosyaya sunulan 16.03.2022 tarihli tahsilat makbuzunda sadece çek bilgilerine yer verildiği, çek/senet çıkışı başlıklı belgenin ise tek taraflı düzenlenen bir belge olmasına göre, az yukarıda açıklandığı üzere dava konusu çekler ile satış sözleşmesi ilişkinini yaklaşık ispat ölçüsünde kuralamadığı, bir an için çeklerin satış sözleşmesi nedeniyle davalıya verildiği kabul edilse dahi alım- satıma konu yapışkanlı bantların davalı tarafından davacıya teslimine ilişkin fatura, irsaliye, teslim fişi vb. bir belge de bulunmadığı ve özelde söz konusu malların halhazırda ayıplı olduğuna dair bir tespit ve beyyine sunulmadığı, tacirler arasındaki satımlarda ayıp ihbarı ve şekline dair prosüdürler, çeklerin kambiyo senetlerinden sayılması ve kambiyo hukukun kendine özgü kazuistik kuralları yanında basiretli tacir kavramı nazarında ödeme yasağına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin yasal ve inandıcı koşulları oluşmadığı, uyuşmazlığın ancak yargılama ile çözelebileceği sonuç ve kanaatiyle tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…”gerekçesi ile, Davacının/vekilinin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen hususlarda araştırma yapılmadan eksik inceleme sonucu talebin reddine karar verildiğini, davaya konu çeklerin vadesi gelmediği için icra takibine konu edilmediğini, karşılıksızdır işleminin yapılamadığını, müvekkilinin ayıplı olarak kendisine verilen mallar nedeniyle mağdur edilmesine rağmen yerel mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde çek bedelini ödemek zorunda kalacağını, söz konusu çek bedellerinin dava sonuna kadar ödenmemesi çeklerin ciro edilmemesi ve İİK’nın 72/2 maddesi uyarınca icra takip işlemlerinin durdurulması için HMK’nın 389. vd. maddeleri uyarınca %15 teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; taraflar arasındaki ticari satış ilişkisine istinaden, satış bedelinin ödenmesi amacıyla davacıya teslim edilen çeklerin, satış konusu bantların ayıplı olması nedeniyle bedelsiz kaldıkları iddiası ile açılan takip öncesi menfi tespit davasında; çeklerin ödenmesi, ciro edilmesi ve çeklere dayalı takip başlatılmasının tedbiren önlenmesi istemine ilişkin olup, mahkeme tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İİK’nun 72/2 fıkrası uyarınca; icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verebilir. 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrasında “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Yine 6100 Sayılı HMK’nun 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.Somut olayda; davacının dava konusu çeklerden ötürü borçlu olmadığı yönündeki iddiasını, çeklerin satış sözleşmesinden doğan borcun ifası uğruna verildikleri, ancak satın alınan bantlarda ayıp bulunduğu iddiasına dayandırdığı anlaşılmış olup, dosya kapsamda davacı iddialarının esasını yaklaşık düzeyde ispata yeter delil bulunmadığı, taraflar arasında satış sözleşmesi bulunup bulunmadığı, dava konusu çeklerin bu sözleşmeden doğan borcun ifası amacıyla verilip verilmediği, satış sözleşmesi mevcut ve çekler bu sözleşme kapsamında verilmiş ise, ürünlerde ayıp mevcut olup olmadığı hususlarının yargılamaya muhtaç olduğu, delil durumuna göre mahkemeden her zaman ihtiyati tedbir talep edilebileceği de nazara alındığında, mahkemece bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karar ve gerekçesinde isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmış, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.