Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2143 E. 2022/1759 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2143
KARAR NO: 2022/1759
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2022 ( İhtiyati Tedbir Talebine İlişkin Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2022/346 Esas
DAVA: Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesi ile; davacı müvekkilinin İstanbul Maltepe’de emlak komisyonculuğu işi ile iştigal ettiğini, şahıs firmasının ünvanının ”…” olduğunu ve mülkiyeti …’e ait olan İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmazların davalıya satılması hususunda 11/02/2022 tarihinde davalı şirket yetkilisi … ile Kaparo Sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme ile alıcı ve satıcının aracılık işleminin ”… Limited Şti.” ve ”…” aracılığı ile yapıldığının ve satış bedelinden 100.000 USD’nin alıcı ve satıcı komisyonu olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, taşınmazların bedellerinin ödenerek tapuda devirlerinin yapıldığını ve … Limited Şti.’nin payına isabet eden 50.000 USD komisyon bedeli ödendiği halde müvekkilinin payı karşılığı 50.000 USD’nin ödenmediğini, taşınmazda bulunan ağaçlarla ilgili yapılacak işleme bağlı olarak müvekkili ile yeniden protokol düzenlenerek söz konusu 50.000 USD’nin ağaçların kaldırma işleminden sonra ödeneceğinin beyan edildiğini, müvekkilinin daha sonra 2017 yılında alınmış olan, parselde bulunan ağaçların tescilli veya anıt eser olmadığı yönünde tanzim edilen, parsel içi ağaçların tescilli olmadığına dair Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yazısı ile ağaç revizyonunun yapılabilmesinin mümkün olduğuna dair yazıları ve söz konusu taşınmazların özel mülk olmasından dolayı alanın temizliğinin mülk sahibince yapılması gerektiği hususuna havi işlem yazılarını davalıya vererek komisyon bedelinin ödenmesini istediğini ancak ödeme yapılmadığını beyanla öncelikle teminatsız olarak, mümkün olmadığı takdirde teminat mukabilinde söz konusu taşınmazların 3. kişilere devrinin engellenmesi için tapu kayıtlarına tedbir konulmasına, aksi halde taşınmazların kaydına ”davalıdır” şerhinin konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/05/2022 tarih ve 2022/346 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” İhtiyati tedbir talebi yönünden tüm dosya kapsamı üzerinden yapılan irdeleme sonunda davanın niteliği, tedbir talebinin ileri sürülüş biçiminden de açıkça anlaşıldığı gibi talebe konu unsurların dava konusu olmaması, davanın komisyon ücretine ilişkin olması; TBK. madde 541 düzenlemesine göre de hapis hakkı söz konusu olduğundan tedbir talebinde hukuki yararın da bulunmaması; ihtiyati tedbire ilişkin yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde talep edilen ihtimallere bağlı olarak ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleşmediği sonucuna varıldığından tedbir talebinin bütünüyle reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile tedbir talebinin bütünüyle reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili davacının davalıdan olan 50.000 Dolarlık alacağı için İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde işbu alacak davasını ikame ettiğini, devamla da taşınmazın 3. kişilere devredilmemesi için tedbir kararı verilmesini istediğini, Mahkemenin, dosya üzerinde yaptığı inceleme sonunda tedbir taleplerinin reddine karar verdiğini, kararın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili aracılığıyla, davalının bir taşınmaz edindiğini ve bu taşınmazı 17.02.2022 tarihinde ferağ yoluyla devraldığını, daha önce kendilerine ödenmesi gereken 50.000 Dolar komisyon parasını da bir ek protokole bağlayarak parsel üzerindeki ağaçların naklinden sonra ödeyeceğini bildirdiğini, müvekkilinin belediyeden ağaçların taşınabileceğine yönelik hazırlanmış ağaç revizyon planlarını, anıtlar kurulundan taşınmaz üzerinde anıt ağaç olmadığına dair yazıları ve ağaç taşımanın belediyece değil, taşınmaz maliki tarafından yapılabileceğine yönelik yazıları, dava açılmadan önce davalıya ve vekiline vermiş olduğunu, davalının yine de kendilerine olan borcunu ödemediğini ve bu davanın açılmasını zorunlu kıldığını, Mahkemenin, taleplerinin reddine ilişkin düzenlediği kararda TBK’nın 541. maddesine göre hapis hakkının söz konusu olduğunu, bunun için tedbir taleplerinde hukuki yararın bulunmadığını gerekçe göstererek taleplerinin reddine karar verdiğini, Mahkemenin gerekçesinde belirlediği gibi hapis hakkının kullanılabilmesi için eşyanın taşınır mal olması gerektiğini, halbuki davada alım- satıma konu malın taşınmaz olduğunu, tedbir kararında hukuki yararın bulunmadığı gerekçesine de katılmanın mümkün olmadığını, zira borçlunun aldığı taşınmazı yeniden satılığa çıkardığını ve aldığının 12 milyon üstünde satmaya çalıştığını, yani malikin satış talebinin yöredeki tüm emlakçılarca hemen hemen bilinmekte olduğunu, bunun satılması halinde de alacaklarının tahsilinin mümkün olamayacağını, bu gerekçeye katılmalarının mümkün olmadığını, taleplerine konu unsurların dava konusu olmadığına yönelik mahkeme gerekçesinin de yerinde olmadığını, müvekkilinin taşınmazın satıcıdan alıcıya devredilmesi için aracılık ettiğini, bunun ahar şahıslara satılması durumunda tamamen telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayacaklarını beyanla Mahkeme tarafından ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, simsarlık ücretinin tahsili talebi ile açılan davada, satışına aracılık edilen taşınmazın tapu kaydına üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi maksadıyla ihtiyati tedbir konulmasına ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş, verilen ara karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 390. maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut talep yönünden yapılan değerlendirmede; davacının ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği davalıya ait taşınmaz dava konusu olmadığı gibi, davanın esası ve alacağın istenebilir olduğu hususunda bu aşamada yaklaşık ispat koşulları sağlanmamıştır. Yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığı ve kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.